Ana Sayfa Haberler Otomotiv Dönü...

Otomotiv Dönüşüm Virajında

02.09.2021 – Pandemi nedeniyle 2020’de büyük kayıp yaşayan otomotiv sektörü, 2021’e de çip krizi ve üretim aksamalarıyla başladı. Sektörde hızlı dijitalleşmenin etkisiyle oyun yeniden kurulurken, değişime uygun planlar hâlâ yetersiz. Sürdürülebilirlik sektörün en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi, siber güvenliğin önemi de hiç olmadığı kadar arttı  

KPMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin Otomotiv raporu yayımlandı. Rapor, otomotiv sektöründeki paradigma değişimine yönelik değerlendirmenin yanı sıra sektörün sürdürülebilir büyümesini ve ekonomiye daha fazla katkı sunmasını sağlamak için ihtiyaç duyulan politika önerilerini sunuyor. Umutla başladığı 2020’yi salgın nedeniyle büyük kayıpla kapatan sektörü çip krizi ve halen devam eden üretimdeki aksamalar zorluyor. Dijitalleşmenin hızı da yakın gelecekte çok daha farklı bir otomotiv sektörü göreceğimizi söylüyor.

Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, sektörün yeni döneme adapte olmaya çalıştığını belirterek, “2020 yılının başında Çin’de görülen ilk Covid-19 vakasıyla birlikte geri dönüşü olmayan bir değişimin içerisine girdik. Bir süredir ortaya konulan ‘otomotivde oyun yeniden kuruluyor, paradigmalar değişiyor’ yaklaşımları giderek daha çok taraftar buluyor ama bir yandan da bu değişime uygun planlara sahip olunmadığı açığa çıkıyor” dedi. Ölekli, şöyle devam etti:

“Küresel otomotiv sektörü; çip yokluğu, ham madde fiyatlarındaki hızlı yükselişler, küresel üretimde yüzde 16’lık daralma, emisyon kriterlerinin sıkıştırmasıyla dizel araçların yok oluşu gibi tehdit ve değişim ortamında var olmaya ve geleceğe uzanmaya çalışıyor. Bunların ötesinde, iklim krizi ve çevresel sorunlar sektör üzerindeki baskıyı ve sorumluluğu artırıyor. Dünya genelindeki bu değişimler sektörün, elektrikli ve hibrit motorlu araçlar çağına tam gazla girmesini sağladı. Bu gelişmeler, mevcut araç merkezli sistemimizi radikal bir şekilde daha verimli, veri-odaklı, sürücüsüz ve müşteri odaklı bir ekosisteme dönüştürecek. Sektörde siber güvenliğin önemi hiç olmadığı kadar arttı.”

ÖTV düzenlemesi satışları artıracak

Hakan Ölekli şu konulara dikkat çekti:

  • Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlğı kararı ile binek otomobil alım-satım işlemlerinde geçerli olacak ÖTV matrah limitleri değiştirildi. Buna göre, 1600 cm3 silindir hacmine kadar, yüzde 45 ÖTV dilimindeki matrah limiti 85 bin liradan 92 bin TL’ye çıkarıldı. Matrah limiti 85 bin lirayı aşıp 130 bin lirayı geçmeyen ve yüzde 50’lik ÖTV limitinde yer alan motorlu araçların yeni matrah limiti ise 92 bin – 150 bin TL arasına yükseltildi. Motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçen, 2000 cm3’ü geçmeyen binek otomobillerde ise vergi matrahı 85 bin – 135 bin TL aralığından 114 bin – 170 bin TL aralığına yükseltildi. Söz konusu araçlarda uygulanan yüzde 45, yüzde 50 ve yüzde 80’lik ÖTV dilimleri korundu. Kur artışı ve faizler nedeni ile otomobil satışlarının etkilendiği bu dönemde yapılan düzenleme satışlara oldukça olumlu yansıyacak.
  • Hibrit araçlarda ise 85 bin – 135 bin TL arasında olan ÖTV matrahı, 114 bin – 170 bin TL’ye yükseltildi. Bu düzenlemenin de satışlara olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. Benzer düzenlemenin elektrikli araçlar için de yapılmasının yerel anlamda sektöre büyük bir katkı sağlayacağını da söylememiz gerekiyor. Tüketicinin elektrikli mobiliteye teşvik edilmesi içinde bulunduğumuz süreçte büyük önem teşkil ediyor.
  • İklim değişikliği konusundaki endişeler, hızlı nüfus artışı ve kentleşme nedeniyle, geleceğin nüfus merkezlerini ve ekonomik faaliyetlerini desteklemek için yeni mobilite biçimleri kritik önem taşıyor. Mobilite ekosistemi geliştikçe, küresel değerinin 2030 yılına kadar 1 trilyon doların üzerine çıkacağı tahmin ediliyor.
  • Teknoloji kaynakları ve veriler ile değer yaratma olgusu her geçen gün artıyor. Birçok organizasyon iş süreçlerini yürütürken paydaşları ile yoğun bir veri transferi gerçekleştiriyor. Bu sebeple de paylaşılan verinin güvenliği ve üçüncü taraf risklerinin önemi daha kritik hale geliyor.

Rapordan öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

  • 2020’yi 78 milyonluk araç satışı ile kapatan sektör, 2019’a göre yüzde 14 düşüş yaşadı. Bu düşüş, Avrupa’da daha derin hissedildi. Avrupa Birliği (AB) otomotiv pazarı 2020’yi yüzde 20’nin üzerinde küçülmeyle kapattı.
  • Türk otomotiv sektörü, 2020’yi 1 milyon 336 bin adet toplam üretim, 796 bin adetlik iç satışlar ve toplam ederi 26 milyar USD’yi aşan 916 bin adet ihracat ile tamamladı. 2020’de satışlar yüzde 62 artarken, üretim yüzde 11 ve ihracat yüzde 27 azaldı.
  • 2021’in ilk çeyreğinde Avrupa otomotiv pazarı yüzde 23 gibi tarihinde az rastlanır daralmalardan birini yaşadı. Avrupa’da yılın ilk üç aylık döneminde 1,7 milyon adede yakın otomobil satıldı.
  • Üretimde dünyanın 15, Avrupa’nın dördüncü ülkesi Türkiye için 2021’in ilk çeyreğinde görünüm olumlu. Halen 2 milyon adedin biraz üzerinde olan üretim kapasitesi, Ford Otosan’ın mart ayı içinde açıkladığı 2023 yılında devreye girecek ek 200 bin adetlik kapasiteyle önemli oranda artacak.
  • 2021’in ilk 7 ayında otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artarak 705 bin 79 adet, otomobil üretimi yüzde 2 artarak 449 bin 550 adet olarak gerçekleşti.

Yerel pazar yükselişte

  • 2020 yılı toplam otomotiv ihracatı 930 bin. Ana ve yan sanayi olarak 2020’de 26 milyar dolarlık ihracat gerçekleşti. 2021’in ilk çeyreğinde 265 bin araç ihraç edildi ve karşılığında 7,8 milyar USD gelir elde edildi. Sektörün 2021 sonu için ihracat tahmini 30 milyar USD seviyesinde.
  • Yerel otomobil pazarı yükselişini sürdürüyor. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 58 büyüyen iç pazar, 206 bin adedin üzerine çıktı. Bu seviye, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 60,6’lık bir büyümeye işaret ediyor. Yıl sonu beklentisi 750-800 bin aralığında.
  • Mart 2021 itibariyle otomotivden elde edilen gelirler tarihteki en yüksek seviyesine çıktı. Mart ayında otomotiv pazarı aylık bazda yüzde 93 büyümüştü. Aynı dönemde ÖTV tahsilatı yüzde 242 artış göstererek, 8 milyar TL’nin üzerine çıktı. 2021 yılı ilk üç ayında elde edilen ÖTV yüzde 97 arttı ve 15,1 milyar TL’ye ulaştı.

İstihdam artmaya devam ediyor

  • Türk otomotiv sektöründe doğrudan ve dolaylı istihdam hacmi 50 bin seviyesinde. İmalat dışında bayilikler ve çevre üniteler de devreye girdiğinde, bu sayı 500 bini aşıyor. Yerli otomobil inisiyatifi olan TOGG, 375 personelle yola devam ediyor. Halihazırda inşaatı süren fabrikanın faaliyete geçmesinin ardından toplam istihdamın 6 bin 500 kişiye ulaşması bekleniyor.
  • Ford Otosan, yeni elektrikli araç fabrikası ile 6 bin 500 kişilik ek istihdam alanı yarattı. Salgın nedeniyle de bin 700 yeni çalışanı istihdam eden kurum, bu alanda büyümeye devam ediyor. Bunun dışında, Toyota’nın Adapazarı fabrikası için İŞKUR’dan 2 bin 500 kişilik ek istihdam istediği biliniyor.

Çip krizi 2023’e genişliyor

  • Sektörün kısa vadedeki en önemli sorunu, yarı iletken üretim yani çip krizi… Çip krizinin ana nedenleri pandemi ve buna bağlı olarak evden çalışma ve uzaktan eğitime talebin artışı… Diğer taraftan daralması beklenen otomotiv sektörünün hızlı bir şekilde toparlanması da talepte karşılanması zor bir artışa sebep oldu.
  • Bir diğer önemli nokta ise çip üretiminin gerektirdiği su tüketimi. Dünyadaki en büyük üretici Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC) tüm endüstrilerdeki talebi karşılamak için tam kapasiteyi yeniden kazandığını açıkladı. Ancak ada ülkesi Tayvan’da yaşanan kuraklık, talebi karşılamayı zorlaştırıyor. TSMC, günlük 156 bin ton suya ihtiyaç duyduğunu paylaştı. Bu durumda çip krizinin 2022’de normale döneceği görüşü, giderek 2023’e genleşiyor. Küresel ısınma karşısında su stoklama sorunu çözülemezse, sorunun ileriki yıllarda tekrarlanacağı beklentisini öne çıkarıyor.

Yeni nesil araçlar yükseliyor 

  • Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) tahminlerine göre küresel otomobil satışları önceki yıla göre yüzde 15’lik azalma ile büyük düşüş yaşadı. Buna rağmen elektrikli otomobil satışları trendi yakaladı ve pazar beklentilerini aştı. 2021 yılının ilk çeyreğinde küresel elektrikli araç satışları, Çin’de yaklaşık 500 bin adet seviyesine, Avrupa’da ise 450 bin adet seviyesine ulaştı. Bu trend, binek araçlar dışında otobüs ve kamyon gibi ticari alanlarda da izlendi.
  • Mevcut politika desteği ve ek teşvikler sayesinde IEA, elektrikli otomobil satışlarının küresel olarak 3 milyon aracı aşarak yüzde 4’ün üzerinde bir pazar payına ulaştığını tahmin ediyor. Bu, 2019 yılında küresel olarak satılan 2,1 milyon elektrikli otomobile göre yüzde 40’ın üzerinde bir büyümeye denk geliyor.
  • Küresel elektrikli otomobil parkı 7,2 milyondan 10 milyonun üzerine çıkarken, tescil edilen araç sayısı yüzde 41 arttı. IEA’nın tahminlerine göre, küresel elektrikli binek araç parkı 2030’da 125 milyona ulaşacak. Bu hacim artışı, satışlarda yüzde 17,5; stokta ise yüzde 7,5’lik bir paya işaret ediyor.

TOGG köklü değişim getirecek

  • Türkiye’deki mobilite ekosistemi de köklü bir şekilde değişecek. TOGG tarafından geliştirilen elektrikli, bağlantılı yeni nesil otomobiller etrafında oluşturulacak ekosistem; şarj altyapısından konum bazlı uygulamalara, diğer akıllı cihazlarla bağlantıdan akıllı park uygulamalarına, üyelik bazlı ulaşım hizmetlerinden otomobilin yazılımını kablosuz güncellemeye kadar yeni birçok hizmeti içerecek.
  • Aspilsan tarafından geçen yıl temelleri atılan lityum iyon batarya üretim fabrikası da Türkiye’de eletkrikli araç üretimini destekleyecek bir diğer adım. Yapılan bu yatırım elektrikli araç pazarında, yerel ve küresel anlamda büyük bir öneme sahip.

KPMG Küresel Otomotiv Yöneticileri 2020 Araştırması: Kovid-19 Sonrası Otomotivde küresel tek pazara veda

24.11.2020 – KPMG’nin Küresel Otomotiv Yöneticileri 2020 Araştırması, Covid-19 etkisiyle otomotiv sektöründeki değişimi inceliyor. Araştırmaya göre sektörde küresel tek pazar anlayışı geride kalıyor, yerini bölgesel ve yerel pazarları yaşatma yaklaşımı öne çıkıyor. Otomotiv yöneticileri tedarik zincirini dengede tutmak, küresel talep azalmasını kontrol etmek, dijital talebi yönetmek gibi konularda uluslararası iş birliğini gerektiren bir dönemin başladığını söylüyor.

KPMG’nin bu yıl 30 ülkeden bin 100’den fazla CEO ve yönetici, iki binden fazla tüketici görüşmesiyle yaptığı araştırma, Covid-19 krizinin otomotiv endüstrisi üzerindeki karmaşık etkilerine ışık tutuyor. Araştırma pandemi etkisiyle gerileyen küreselleşmenin sektöre nasıl yansıdığını anlatıyor. KPMG’nin Küresel Otomotiv Yöneticileri Araştırması 2020’de, sektör yöneticilerine göre Covid-19’un etkisi sekiz temel başlıkta toplanıyor:

  • Covid-19’un global üretim ve satış perspektifinden değerlendirilmesi gereken bir küresel dalga hareketi olduğu kabul edilmeli.
  • Tedarik zincirindeki gecikmeleri takip edebilen iş modelleri çok önemli bir ihtiyaç.
  • Covid-19 krizi çok derin bir resesyona işaret eden önemli talep değişikliklerine neden oldu. Düşen satışlara aldanıp satış ekibini küçültmek doğru değil. Aksine mevcut insan kaynağı ile müşteri ilişkilerinin yönetimine ve dijital taleplere odaklanmak gerekiyor.
  • İnsanlar önümüzdeki dönemde toplu taşımadan daha da uzaklaşacak ve güvende hissetmek için daha çok para harcamayı göze alacaklar.
  • Güçlü likiditeye sahip olan şirketler bu dönemi yeni iş birlikleri, birleşme ve satın almalarla avantaja çevirebilirler. Bu kriz böyle şirketlerin pazarda kendilerini yeniden tanımlamalarına fırsat verecek.
  • Kültürler arasındaki ayrımı görmek şart. Örneğin Çin ve ABD’de harcamaya eğilimli bir kültür var. Almanya ve Japonya ise harcamaya istekli değil.
  • E-mobilitenin geniş kapsamlı uygulanabilmesi büyük ölçüde devlet desteğine bağlı olacak. Devlet desteksiz e-mobilite yalnızca büyük şehirlerde belirli bölgelerde uygulanabilecek.
  • Rekabet yeniden tanımlanıyor. Yani, tedarik zincirinin dengede kalması, küresel talep azalmasının kabul edilmesi, dijital talep yönetimi yapılması gibi konularda küresel ortak çalışmayı ve iş birliğini gerektiren bir dönem başlıyor.

Araştırmaya göre 2020’nin ikinci yarısı itibarı ile sektördeki mega trendler şöyle sıralanıyor:

Sürdürülebilirlik

  • Yöneticilerin yüzde 98’si fark yaratmanın anahtarı olarak sürdürülebilirlik konusunu görüyor ancak bu oran tüketicilerde yalnızca yüzde 17.
  • Otomotiv sektöründe sürdürülebilirlik hakkında topluluk düşüncesi henüz oluşmamış. Bunun nedeni, otomotiv sektöründeki bir ürünün sürdürülebilir olup olmadığı ile ilgili sınıflandırma kriterlerinin henüz net olmaması ve tüketiciler açısından kararlarını etkileyecek kadar şeffaf olmaması.
  • Covid-19 etkisiyle tüketiciler bu dönemde daha çok maliyet odaklı seçimler yapıyor, öncelikleri sürdürülebilirlikten uzaklaştı.

Endüstri politikası

  • Yöneticilerin yüzde 83’ü endüstri politikalarının ve düzenleyicilerin teknoloji ajandalarını yönlendirdiğini düşünüyor. Vergi indirimi ve devlet yardımları önemli etkenler olacak.
  • Covid-19 etkisiyle ihracatta sıkıntı yaşanan dönem şirketleri zorluyor. Mesela bu yıl Çin’deki elektrikli araçlar için artırılan devlet yardımlarının Çin’in endüstri politikasında esneklik sağladığı görülüyor.

Hammadde

  • Yöneticilerin yüzde 73’ü bir ülkenin sahip olduğu maden kaynaklarının o ülkenin tercih ettiği üretim teknolojilerini doğrudan etkilediği görüşünde.
  • Hammadde, geleceğin otomotiv sektöründe bölgesel fark yaratma açısından çok önemli rol oynuyor. Hammadde uzun vadede sektörde tek bir küresel baskın oyuncu olmasını engelleyecek.

Bölgeler kaymalar

  • Tek ve büyük bir bölgesel kaymadan çok, farklı teknolojilere, pazarlara ve uygulamalara birden fazla yerelleşmiş kaymalar bekleniyor.

Kilit trendler

  • Otomotiv sektöründeki şirketler, tüketiciler için bağımsız ve bölgesel stratejiler üretmeliler.
  • Teknolojik gelişime odaklanmış otomotiv sektörü, Covid-19 nedeniyle odağını ‘hayatta kalma’ ve operasyona kaydırmış durumda.
  • Covid-19’un üretimi negatif etkilemesi sebebiyle, maliyet azaltma ve artan birleşme ve satın almaların görülmesi bekleniyor.

Araştırmayı değerlendiren KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, sektörün değişimle yol almaya ve dönüşmeye başladığını söyledi. Ölekli, “Covid-19’un otomotiv sektörüne etkisi çok yönlü. Talepteki temel değişikliği, tedarik zincirinin yeniden tanımlanmasıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Pandemi nedeniyle sektörde durgunluk dalga dalga yayılırken talep ve üretimde bölgesel düşüşlere verilen tepki, otomotiv şirketleri için ‘yeni normalin’ parçası olacak. Rekabet anlayışının değişmesi ve iş birliği çözümleri araştırmadan çıkan bir başka önemli başlık. Otomotiv üreticileri ile bilişim ve teknoloji şirketleri arasında yakınlaşma kaçınılmaz görünüyor. Ancak otomotiv yöneticileri bu yıl aralarındaki rekabeti kabul ediyor. Nitekim en büyük 15 teknoloji şirketinin piyasa değeri, en büyük 50 geleneksel otomotiv ekipman üreticisi ve tedarikçisinin piyasa değerinden beş kat daha yüksek ” diye konuştu.

Sektörde geleceğin perakendesinde ilk sırada araçlardaki yazılım odaklı gelişmelerin yer aldığını belirten Ölekli, otomotiv yöneticilerinin yüzde 60’tan fazlasının fiziksel perakende satış merkezi sayısının küresel ölçekte yüzde 20 ila 30 arasında azalacağı düşüncesinde olduğunu vurguladı.

KPMG Otomotiv 2020 Raporu: Otomotiv Sektörü Dönüşümün Kıyısında

12 Şubat 2020 – KPMG Türkiye, ‘Sektörel Bakış 2020 – Otomotiv Raporu’nu yayımladı. Rapora göre, otomotiv sektöründe gelecek 10 yıldaki gelişmeler geçmiş 50 yıldakilerden çok daha etkili olacak. Teknolojik gelişmeler sonucunda mega trendlerin ve gelişen tüketici tercihlerinin kökten değiştirdiği sektör 2030’a kadar bambaşka bir yola girecek. Türkiye’de ise sektör 2020’yi üretim ve ihracatta toparlanma hedefiyle geçirecek. 

KPMG Türkiye’nin hazırladığı ‘Sektörel Bakış 2020’ serisinin otomotiv sektörünü ele alan raporu yayımlandı. Otomotiv sektöründe 2019’un değerlendirildiği, 2020’ye ilişkin beklentilerin sıralandığı rapor, sektörün içine girdiği ‘teknolojik yıkım’ sürecinin izini sürüyor. Sektörel Bakış 2020 – Otomotiv Raporu’na göre, otomobil dört tekerlekten oluşan 150 yıllık algısının ötesine geçip ulaşım aracı olmaktan çıkıyor, teknolojik ve akıllı bir araca dönüşüyor. 2020’den 2030’a kadar geçecek 10 yılda küresel sektör geçmiş 50 yıldan çok daha etkili değişimler yaşayacak.

KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim ve Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan otomotiv sektörünün, 150 yıllık tarihinin ardından radikal bir değişimin kıyısına geldiğini söyledi. Otomotiv üretiminin global ölçekte küçülmeye başladığına dikkat çeken Ölekli, “2017’de sekiz yıllık kesintisiz büyüme ile ulaşılan 97.4 milyon adetlik üretim rekorunun ardından 2018’de rakam 96 milyona geriledi. Avrupa’da Almanya büyüyor ama Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve İspanya daralıyor. ABD’nin 20.8 milyon adetlik üretimi, küresel üretimin yüzde 21’ini oluşturuyor. Küresel üretimin yarıdan fazlasını üstlenen Asya-Okyanusya üretim yüzde 2 daralarak 52.5 milyon adede geriledi. Bunun en önemli nedeni üretimi yüzde 4 azalan en büyük küresel oyuncu Çin’in gerilemesi. Türkiye’nin dünya payı ise 2017’de yüzde 1,8 iken 2018’de yüzde 1,6’ya geriledi. Avrupa içindeki payı da benzer şekilde daralarak ise yüzde 7,3 olarak gerçekleşti” dedi.

Otomotiv Sektörünün Önemli Gelişmeleri: Yerli Otomobilve Alman Yatırımı

Ölekli, 2019’a damga vuran gelişmeleri yerli ve milli otomobilin sahneye çıkması, BREXIT’le ilgili süreç belirsizliğinin başlaması, Volkswagen’in Türkiye yatırımı olarak sıraladı. Ölekli, “Hem yerli otomobil süreci hem de Volkswagen’in yatırımı heyecan verici. Yerli otomobil kendi ekonomisini yaratacak. Volkswagen ise 2020’de yatırımla ilgili kararını verecek. Bu yatırım Türkiye’de yapılırsa Türkiye’ye yapılan yan sanayi yatırımlarının da artması bekleniyor” diye konuştu.

KPMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış 2020 – Otomotiv Raporu’nda sektörün dönüşümü yansıtan başlıklar şöyle:

Yeni ve tarihi bir dönem başlıyor

-Rakamsal bazda yaşanan değişim, otomotivin bir dönüşüm dönemine girdiğini gösteriyor. Geçen yıl dönüşümle ilgili adımlar atıldı, yatırımlar yapıldı. Otomobil sadece bir ulaşım aracı, basitleştirilmiş bir endüstriyel meta olmaktan çıkıyor, farklı teknolojilerle konsolide oluyor, teknolojik ve akıllı bir cihaza dönüşüyor. Teknoloji fuarlarında teknoloji şirketlerinin ürettiği konsept otomobillerin konuşulması bunun kanıtı. Yeni ve tarihi bir döneme giriliyor. 2028-2030 yıllarına kadar sürmesi beklenen çok ciddi bir dönüşüm süreci söz konusu. Sektör, maliyeti ve rekabeti yüksek, tek doğrunun olmadığı, biraz da karanlık ve zorlu bir tünele giriyor. Küresel otomotiv sektörünün geleceğini otonom sürüş, bağlanabilirlik, elektrifikasyon, mobilite ve araç paylaşımı gibi “Mega trendler” şekillendirecek.

Taksi ve akaryakıt gelirleri düşecek 

  • Otomotiv sektöründeki gelişmeler gelecek 10 yılda bundan önceki 50 yıldakinden çok daha etkili olacak. 2015 yılında 5.5 trilyon dolarlık otomotiv sektörü gelirleri içinde 0,1 trilyon dolar olan yeni iş alanlarının payının, 2030’da 7.7 trilyon dolarlık gelirler içinde 4.3 trilyon dolara çıkacağı öngörülüyor. Taksiler, sürücülü araçlar ve akaryakıt satışları gibi geleneksel iş alanlarındaki gelirlerin yüzde 38 düşeceği tahmin ediliyor.
  • Büyük dönüşüm elektrikli araçları işaret ediyor ve geçiş sürecinde hibrit araçlar öncü görev üstleniyor ancak hibritle ilgili tanımın netleşmesi gerekiyor.
  • Dizel araç satışları 2017 ve sonrasında hızla geriliyor. JATO verilerine göre Avrupa’da 2019 yılında 2018 yılına göre 1 milyon adet daha az dizel araç satıldı.
  • Tahminlere göre AB ülkelerinde 2019’da 319 bin olan elektrikli araç satışları 2020’de 540 bine yükselecek.
  • Halen Avrupa’da satılan elektrikli ve hibrit araç model sayısı 100 adetlerde. Bu sayı 2020 yılında 175’e, 2025 yılında ise 330 farklı modelin üzerine çıkacak.

Türkiye’de Otomotiv Sektörü Toparlanma Yılında

Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olan otomotiv, 2019 yılında en kötüden en iyiye geniş bir çalkantının içinde kaldı. 2017 yılındaki 1 milyon adetlik iç satışlar, 2018 yılında yüzde 35’lik küçülmenin ardından; 2019 yılında her türlü desteğe rağmen, yüzde 23 oranıyla bir kez daha küçüldü. İki yıl önce 1 milyon adete yaklaşan iç pazar, iki yıl gibi kısa bir sürede 500 bin adetin altına indi.

2019’da Türkiye’de satılan binek otomobil, hafif ticari araç, ağır ticari araç sayısı OSD verilerine göre 492 bin adet olarak gerçekleşti. Bu rakamın 479 bin 60 adetini otomobil ve hafif ticari araç satışları oluşturdu.

2019 yılına damgasını vuran gelişme, yılın ilk 9 ayı ile son 3 ayı arasındaki büyük dalgalanma oldu. Yılın ilk 9 ayına bakarak, yıl sonu için düşük tahminler yapan otomotiv sektörü, son üç ayda talebe yetişemedi. Bu büyüme trendinin 2020’de devam etmesi öngörülüyor.

OSD verilerine göre 2019 yılında Türkiye otomotiv üretimi 1 milyon 485 bin adete geriledi. Kurulu kapasitesi, her yıl artarak 2 milyon adetlere çıkan Türkiye otomotiv sanayi, 2018 yılına göre yüzde 9 daraldı.

2019 yılında üretilen araçların 983 bin adeti otomobil olurken, 479 bin adeti de ticari araçlardan oluştu. 2018 yılında bu sayılar 1 milyon 27 bin adet otomobil ve 524 bin ticari araç şeklindeydi.

2019 yılında Türkiye otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 5 geriledi. Türkiye otomotiv ihracatı 31.2 milyar dolar oldu. 1 milyon 256 bin aracın ihracatı gerçekleşti. 31.2 milyon dolarlık ihracat, 2018 yılına göre dolar bazında yüzde 3.1 azaldı.

Üretimde istihdam korunuyor 

Ana ve yan sanayi ile etkiledikleri dikkate alındığında sektör 500 bin kişiye istihdam sağlıyor. İç pazardaki gidişat nedeniyle 2019 yılında özellikle bayilikler bazında istihdam kayıpları yaşandı. OYDER verilerine göre 300 civarında otomotiv satış noktası kapandı. Ana ve yan sanayi bazında istihdam kaybı dikkat çekici olmadı. Vardiya azaltan şirketler, geçici işçileri işe almayarak, asıl kadrolarını korudular.

Otomotivde 2020 Beklentileri

-OSD’ye göre 2020 yılı pazar tahminleri 580 bin adetler yönünde. Bu 2019 yılına göre yüzde 18 artığı anlamına geliyor.

-OSD 2020 yılı Türkiye otomotiv üremi için yapılan tahminleri 1 milyon 475 bin seviyelerinde açıkladı.

-Yine OSD öngörülerine göre ihracat için hedef rakam 1 milyon 256 bin.

-Dünyada 2020 yılında otomotiv sektöründeki büyüme duracak. Hatta Çin ve ABD gibi çok büyük pazarlarda hafif küçülmeler bekleniyor. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarının seyri bu gidişatı etkileyecek.

 

 

 

KPMG Otomotiv 2019 Raporu: Otomotivi Birleşme ve Devralmalar Destekleyecek

KPMG’nin hazırladığı Otomotiv Sektörel Bakış 2019 raporu, Türkiye’de 2018’i zorlu geçiren otomotiv sektörünün geleceğine ışık tuttu. Ekonomik sıkıntılar ve uluslararası konjonktürdeki dalgalanmalara rağmen sektörün 2019’da satın alma ve birleşmelerle destek bulacağı öngörülüyor.

09.04.2019 – KPMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin otomotiv raporu, Türk otomotiv sektörünün, önümüzdeki dönemde de küresel ve yerel unsurlardan kaynaklı bir takım zorluklarla baş etmek durumunda kalacağını gösteriyor. Brexit ve ticaret savaşları gibi gelişmelerin etkisiyle zor günler geçiren otomotiv sektörünün, güçlü yabancı ortaklıkları ve olgunlaşmış üretim yapısıyla ihracatın ve sanayinin taşıyıcı unsuru olmaya devam edeceği vurgulanan raporda, tedarik sanayinde gerçekleşen satın alma ve birleşmeler sayesinde otomotiv sektörünün, 2019’u bir önceki yıla göre daha rahat geçirilebileceği yorumu yapılıyor.

Raporda, küresel ekonomiden kaynaklı zorluklarla baş edebilmek ve sürdürülebilir bir sektör ekosistemi için ‘dayanışmanın’ gerekli olduğu vurgulandı. Bu noktada 2018 sonunda Ford ile Volkswagen’in elektrikli ve otonom araçlarını birbirlerinin fabrikalarında üretme kararı almaları, VW ticari aracı Crafter ve Transporter’ın üretimini Ford Otosan’ın Transit ve Custom üretimini gerçekleştirdiği Gölcük fabrikasında yapacak olması, hem sektör dinamikleri hem de gelecek işbirlikleri açısından önemli bir örnek teşkil ediyor.

Vergi indirimi şart

KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim ve Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, ülke ekonomisinin büyüme beklentileri de göz önüne alındığında 2019’un otomotiv sektörü açısından son derece zorlu geçeceğini belirtti. Ölekli, “Üreticiler, teşvik ve destekleyici enstrümanların devamının zorunluluğuna işaret ediyor. 2018’in son döneminde gerçekleşen vergi indiriminin yarattığı performans dikkat çekiciydi” diye konuştu.

Otomotiv sektörü ülke olsaydı

Uluslararası Motorlu Taşıt Üreticileri Birliği’nin (OICA) araştırmasına göre, dünya otomotiv sektörü bir ülke olsaydı, 1 yılda üretilen brüt katma değer (1,9 trilyon dolar) üzerinden 2017 itibariyle dünyanın en büyük altıncı ekonomisi olacaktı.

Üretim Asya’ya kayıyor

Dünya otomotiv sektöründe son 10 yılda üretim Avrupa ve ABD’den Asya’ya kaydı. 2007 krizi öncesinde otomotivdeki üretim payı yüzde 26,1 olan Amerika’nın payı 2017’ye gelindiğinde yüzde 21,2’ye, Avrupa’nınki ise yüzde 31,2’den yüzde 22,28’e geriledi. Asya’nın payı ise 10 yıllık dönemde yüzde 41,9’dan yüzde 55’e çıktı.

Sektörü bekleyen zorluklar

Dünya otomotiv sektöründe son dönemde üreticileri zorlayan konular şu şekilde sıralanıyor:

  • Düşük karbon emisyonlu, çevre dostu hibrit ve elektrikli araçların daha çok tercih edilmesi,
  • İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci (Brexit),
  • Küresel ticaretteki korumacı eğilimler,
  • Rekabeti düzenleyen ve tüketici haklarını koruyan yasal gelişmelerin getirdiği yeni maliyetler

Satışların gücünü koruması ve üretimde verimlilik artışı sağlayan süreç iyileştirmeleri sayesinde sektör dünya genelinde karlılığını koruyor. Ancak yine de firmalar, mevcut zorluklarla daha etkin mücadele edebilmek için son yıllarda daha çok işbirliğine gidiyor.

Otomotiv Sektörünün Türkiye’deki Durumu

Türkiye’de üretim küresel krizden etkileniyor. Türk otomotiv sanayi, son dönemdeki küresel eğilimlerden olumsuz etkileniyor. Yerel üretim, 2018’de küresel talepteki yavaşlama ve yurtiçi talepteki daralma nedeniyle yüzde 10,2 küçüldü.

Otomotiv sektörü yüzde 35 daraldı. 2018 genelinde yaşanan kur ve faizlerdeki hızlı yükselişler, yurtiçi yerleşiklerin dövizle yaptıkları kiralama sözleşmelerine getirilen kısıtlama ile toplam otomotiv piyasasında yüzde 35’lik daralma yaşandı. Küçülme ithal otomotivde yüzde 36,4’ü bulurken, yerli üretimde yüzde 32,6 olarak gerçekleşti.

Otomobil satışları 2018’de yüzde 32,7 daraldı. Bu daralma ithal otomobilde yüzde 36,2, yerli otomobilde ise yüzde 24,6 olarak gerçekleşti.

İkinci el dalgalanıyor. 2018 Kasım itibariyle Türkiye’de ikinci elde yılbaşından bu yana 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 4,8 artışla 7,1 milyon araç el değiştirdi. Vergi avantajlarının rüzgarı ile 2018’in son aylarında sıfır araca ilgi artarken, bu durum ikinci el araç talebini de etkiledi. 2019’da vergi avantajlarının devam etmesiyle ikinci ele yönelik olumsuz etkinin sürebileceği öngörülüyor.

Türkiye araca doydu. 2018’deki zayıf performans ile araç parkındaki artış yavaşladı. 2018 itibariyle Türkiye’de 22 milyon 850 bin adet araç bulunurken, bunun yüzde 54,2’si otomobilden oluşuyor.

İhracat yüzde 1 daraldı. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre Türk otomotiv sektörü ihracatında 2018’de yüzde 1’lik daralma yaşanırken, ithalat yüzde 36,4 azaldı.

Üretimde ilk 5 firma değişmese de ihracat yapan firmalar devamlı değişiyor. 2018’de Ford Otosan 328 bin 502 araçla en çok ihracat yapan firma oldu. Bunu Oyak Renault ve Tofaş izlerken, ilk 5 firma toplam otomotiv ihracatının yüzde 96’sını gerçekleştirdi.

Sektör lideri değişti. 2018’de otomobil üretiminde en büyük pay önceki yıllarda olduğu gibi Oyak Renault’da olurken, toplam otomotiv üretiminde sektör liderliği ticari araçlardaki üstünlüğü nedeniyle Ford Otosan’a geçti. Bunu Oyak Renault ve 2017’nin lideri TOFAŞ izlerken, Toyota ve Hyundai Assan da sıralamada yer aldı.

 

Otomotiv Trendleri: Türklerin Gönlü Hibrid Otomobilden Yana

21.03.2019 – KPMG’nin Küresel Otomotiv araştırması sonuçlarına göre Türkiye’deki sürücülerin yüzde 43’ü, gelecek 5 yıl içinde araç almaları halinde hibrid elektrikli modelleri tercih edeceklerini söylüyor. Türkiye’deki otomotiv yöneticileri de 2019’un otomotiv trendleri arasında hibrid elektrik hareketliliğinin ardından ikinci sırayı bağlanabilirlik ve dijitalleşmenin alacağını öngörüyor

Uluslararası vergi, denetim ve danışmanlık şirketi KPMG’nin hazırladığı Küresel Otomotiv Raporu, 2019’da otomotiv sektörüne yön verecek trendleri ele alıyor.

Sektör devi şirketlerin yöneticileriyle gerçekleştirilen araştırma, teknolojik gelişmelerin ve bağlanabilirliğin günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini ortaya koyuyor. Bu gelişmelerin otomotiv endüstrisinde en önemli trendlerin başında gelmeye devam etmesi sürpriz değil. 5g ve bağlantılı trafik altyapısı gibi yeni gelişmeler bu durumu iyice pekiştiriyor. Dünya, geleneksel otomotiv endüstrisinin teknoloji ve telekom sektöründeki büyük oyuncularla ve devlet kurumlarıyla işbirliği yaptığı yeni bir ekosisteme doğru adım adım ilerliyor.

Paylaşım ekonomisi de bu ekosistemde önemli bir rol oynuyor. Araç paylaşımının giderek artan popülerliği bunun sadece bir örneği. 2019’da Türkiye’deki otomotiv sektörüne yön verecek trendlerin başında hibrid elektrik hareketliliği geliyor.

Araştırmaya katılan otomotiv yöneticilerine göre 2019 trendlerinde ilk 5’te yer alan maddeler öncelik sıralamasına göre şöyle:

  • Bağlanabilirlik ve dijitalleşme
  • Bataryalı elektrik hareketliliği
  • Otonom ve sürücüsüz araçlar
  • Gelişen ülkelerdeki piyasa büyümesi

Sektör değişim geçiriyor

KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, otomotiv endüstrisinin son yıllarda temel yetkinliklerin ve uzmanlık geliştirmenin daha önemli olduğu bir yeniden yapılandırma dönemine girdiğini belirtti. Ölekli, “Bu süreçte gelir akışını güvene almak için otomotivin ekosistemdeki rolünü tanımlamak da daha önemli hale geliyor” dedi.

Dizel, seçenek değil

Rapora göre Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 72’si, dizel araç almanın ya da elinde tutmanın artık kendileri için seçenek olmadığını söylüyor. Tüketicilerin yüzde 43’ü, önümüzdeki 5 yıl içerisinde otomobil alacak olsalar, güç aktarım teknolojisi olarak hibrid elektrikli modelleri tercih edeceklerini belirtiyor. Hibrid araçları sırasıyla, yakıt hücreleri elektrikli araçlar (yüzde 15), şarj edilebilen hibrid elektrikli araçlar (yüzde 15), iç yakımlı motorlar (yüzde 13), bataryalı elektrikli araçlar (yüzde 9) ve mesafesi uzatılabilen bataryalı elektrikli araçlar (yüzde 6) takip ediyor.

En büyük sorun şarj

Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 39’u tamamen elektrikli araçlarla ilgili en büyük sorunun ‘şarj etme’ olduğunu belirtirken, yüzde 30’u ‘fiyat\masraf’ olduğunu söyledi. Yöneticilerin yüzde 83’ü, “Eğer elektrikli bir araç alırsam, araç üreticisinin her türlü şarj etme problemiyle ilgilenmesini beklerim (uygun bir elektrik sözleşmesi sağlanması, evde kullanım için şarj kutusu kurulumu, hızlı şarj etme hizmetleri, vb) ifadesine katıldıklarını ifade etti. Katılımcıların yüzde 61’i, enerji deposu olarak hidrojenin, geleneksel bataryalara göre çok daha tercih edilir olacağını düşündüklerini belirtti.

‘Otonom araçlar sorun yaratabilir’

Araştırmaya Türkiye’den katılan yöneticilerin yüzde 74’ü hem otonom, hem şoförlü araçların trafiğe birlikte çıkmaları durumunda ciddi güvenlik problemleri ve sorumluluk davalarına sebep olacağına inandıklarını söylerken, katılımcıların sadece yüzde 15’i bu görüşe karşı çıkıyor.

Müşteriye göre marka önemli

Araştırma araç satın alma veya bir hareketlilik hizmeti kullanma konusunda karar verirken müşterilerin nelere dikkat edeceği konusunda tüketicilerle yöneticiler arasında görüş farklılıkları bulunduğunu da ortaya koydu. Araştırmaya katılan müşterilerin yüzde 69’u araç ya da hizmet alırken ilk dikkate aldıkları unsurun marka ve imaj olduğunu ifade ederken bu oran yöneticilerde yüzde 54’te kaldı.

Araştırmaya göre müşterilerin ödeme yapmaya hazır olduğu fonksiyonların başında yüzde 25’le navigasyon sistemi geliyor. Navigasyonu yüzde 21’le güç yükseltimi (motor gücü), yüzde 16’yla da medya kontrolü takip ediyor.

Paylaşım ekonomisinde ilk şart güvenilirlik

Otomotiv yöneticilerine göre hareketlilik ortamında başarılı bir paylaşım ekonomisine sahip olmak için en önemli faktör güvenilir marka. Listede ikinci sırada ‘her zaman ve her yerde araca ulaşılabilirlik geliyor. Ulaşılabilirliği ‘benzer toplum ve değerleri’ ve ‘toplam mülkiyet masrafları’ takip ediyor.

KPMG 2019 Otomotiv Raporu: 2019 Otomotivde Birleşmelerin Yılı Olacak

13.02.2019 – KPMG Türkiye hazırladığı son raporda, Türk otomotiv sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve 2019’da sektörde beklenen değişimleri ele aldı. KPMG’ye göre başta tedarik firmaları olmak üzere Türk otomotiv sanayisinde önümüzdeki yıllarda birleşme ve satın almalar artacak.

KPMG Türkiye’nin, otomotiv sektörüne ilişkin hazırladığı yeni rapor, son yıllarda büyük değişim geçiren sektörün 2019’u nasıl geçireceğine dair çarpıcı öngörüler içeriyor. Türkiye otomotiv sektöründe 2015’ten bu yana yaşanan birleşme ve satın almaları inceleyen KPMG, 2019’da özellikle otomotiv tedarik sanayisinin yatırımcıların ilgi odağı olacağını vurguladı.

KPMG Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı Hande Şenova, yüksek kur, yüksek borçlanma maliyeti ve girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle mücadelelerle dolu bir yıl geçiren otomotiv sektörünün, yatırımcılar için önemli fırsatlar sunduğunu söyledi. Hande Şenova, “İhracat oranı yüksek, kur riski göreceli olarak düşük olan ve karlılığını koruyabilen şirketler, stratejik ve finansal yatırımcıların radarında. Ayrıca mali olarak sıkıntıya düşmüş ve piyasadan borçlanamayan yani sermaye finansmanı gereksinimindeki firmaları takip eden yatırımcılar için önümüzdeki dönemde önemli fırsatlar gelişeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Rapordan öne çıkan bazı satırbaşları şöyle:

Tedarikçiler revaçta

KPMG’nin raporuna göre Türkiye’de 2015-2018 yılları arasında otomotiv sektöründe görülen 23 birleşme ve satın alma işleminin büyük çoğunluğu tedarik sanayi alanında gerçekleşti. Aynı dönemde Türkiye pazarına giren yabancı yatırımcıların daha çok Türkiye ve Avrupa pazarlarındaki konumlarını güçlendirmeyi ve önde gelen ana üreticilere ulaşmayı amaçladığı görülüyor.

Yeni Ar-Ge merkezi

Son dönemde kapsamlı bir teknolojik dönüşüm içinde olan otomotiv sektörü, teknoloji firmalarının otomotiv sektörüne girişiyle birlikte Ar-Ge faaliyetlerinin merkezine dönüşmüş durumda. Sektörün değişimine ayak uydurmak isteyen firmalar sıklıkla teknoloji şirketleriyle ortaklık kurmaya çalışıyor.

İhracat lideri

Türkiye otomotiv sektörü, 2018’de gerçekleştirdiği 31.6 milyar dolarlık ihracat ile toplam ihracatın yüzde 19’unu, toplam istihdamın ise yüzde 6’sını oluşturdu. Geçen yıl küçülme gösteren otomobil üretiminin 1 milyon adet seviyesini yakalamasının birkaç yıl sürmesi bekleniyor.

Rapora göre otomotiv üretiminin büyüme trendine girebilmesi için yapısal reformların yapılmasına ihtiyaç sürüyor.

Hint yatırımları sürecek

Türkiye otomotiv sektöründe gerçekleşen yabancı sermayeli yatırımlar incelendiğinde adet bazında büyük çoğunluğun ABD ağırlıklı olmak üzere Avrupa ülkeleri, Japonya ve Hindistan’ın önde geldiği görülüyor.

Traktör ve tarım makineleri alanında ise Hindistan menşeili Mahindra yatırımları sektöre damga vurmuş durumda. Raporda, Türkiye’de üretilen ürünlere yönelik vergi teşviki ve iç pazarın büyüklüğü sebebiyle Hindistan’ın Türkiye yatırımlarının süreceği öngörüsünde bulunuldu.

 

 

KPMG Otomotiv 2018 Raporu: Otomotivde ‘100 milyon’ Yılı!

17.01.2018 – KPMG Türkiye, sektörlerin 2018 raporlarını açıklıyor. Ekonominin lokomotif sektörlerinden otomotiv bu yıl yeni kilometre taşlarıyla buluşacak. Teknolojiyle dönüşen sektörde bu yıl üretimin dünyada 100 milyona yaklaşması, Türkiye’de ise 1,7 milyona ulaşması bekleniyor. Dünyada sektör 2018’de sürücüsüz araçları, sıfır emisyon ve sıfır kaza çalışmalarını konuşmaya devam edecek. Türkiye’nin gündeminde ise vergi oranları, artan hibrit otomobil satışları ve yerli otomobil var. KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Teknoloji firmalarının da pazara girmesiyle otomotiv sektörü; geleneksel tasarım ve üretim yapanlar ve otonom çözümler sunanlar olarak ikiye ayrıldı. Artık otomotiv şirketleri birer Ar-Ge merkezi haline geldi. 2018 Türkiye için dönüşüm planlarına uyum sağlanması gereken bir yıl olacak” dedi.

KPMG Otomotiv Sektörel Bakış Raporu 2018 raporunu açıkladı. KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Otomotiv sektörü büyük bir dönüşüm içerisine girdi. İngiltere, Almanya, Norveç, Fransa ve dünyanın en büyük otomobil pazarı olan Çin’in benzinli ve dizel araç kullanımını yasaklama planları, büyük bir vizyon değişimini beraberinde getirdi. Geleceği inşa etmek adına sıra dışı bir faaliyet içine giren sektörde, otomotiv şirketleri Ar-Ge merkezi haline geldi. Artık otomotiv şirketlerinin geleneksel üretimini yeni trendlerle geliştirmesi bir tercih değil, zorunluluk… 2018’de sektörün dünya gündeminde sıfır emisyon, sıfır kaza, otonom araçlar yer alıyor. Türkiye’de ise artan vergi oranları ve yerli otomobil tartışması gündemin ilk sıralarında” dedi.

KPMG Otomotiv Sektörel Bakış 2018 raporundan öne çıkan notlar şöyle:

2017’deTürkiye’de otomobil pazarı küçüldü, hafif ticari araç pazarı büyüdü. Otomobil satışları 2017 yılında722 bin 759 oldu. 2016’da ise 756 bin 938 adet otomobil satılmıştı. Satışlardaki azalma oranı yüzde 4,52 oldu. Hafif ticari araç pazarı ise 2016’ya göre yüzde 2,93 artış gösterdi.

Vergiler, otomobil tercihlerini etkiledi

Motor hacmine göre vergi uygulaması, müşteri tercihlerini etkiledi. Otomobil pazarında motor hacmine göre satışlarda en yüksek payı yüzde 96,1 oranla 1600cc’nin altındaki otomobiller aldı. 1600cc ve altı için toplam satış rakamı 694 bin 464 olarak gerçekleşti.

1600-2000cc aralığındaki otomobiller 21 bin 568 ile satışlardan yüzde 3 pay aldı. 2000cc üstü otomobiller ise toplam satıştan sadece sadece yüzde 0,3 pay alabildi. 2016’ya göre 2000cc ve üstü otomobillerin satışlarında yüzde 47 azalma gerçekleşti. 

Hibrit araç satışlarında artış büyük

Elektrikli ve hibrit araçların satışları hala beklentilerin altında seyrediyor. 2017 yılında 86 KW altı 55 adet, 121 KW üstü 21 adet olmak üzere toplam 76elektrikli otomobil satışı gerçekleşti. Hibrit pazarında ise toplam 4 bin 507 araç satıldı. Böylece 2016’ya göre hibrit otomobil satışları yüzde 334 seviyesinde çarpıcı bir artış gösterdi.

Dizel otomobil satışları düşüşe geçti. 2016’da 465 bin 152 seviyesinde gerçekleşen dizel araç satışı 2017’de yüzde 5,2 oranında düşüş gösterdi.2017’de 440 bin 890 dizel araç satışı gerçekleşti. Ancak toplam satışlar içerisinde yüzde 61’lik dizel payı önemli bir değişiklik göstermedi.

Otomotiv üretimi yüzde 17 arttı

OSD verilerine göre üretim arttı. 2016’nın ilk 11 ayına göre yüzde 16 artış gösteren toplam otomotiv sektörü üretimi, 1 milyon 544 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Otomobil üretimi ise aynı döneme oranla yüzde 24 artış gösterdi ve 1 milyon 47 bin adet olarak kaydedildi.

Otomotiv sektörü son 11 yıldır olduğu gibi 2017’de de en çok ihracat yapılan sektör unvanını kaptırmadı. 1 Ocak-30 Kasım 2017 tarihleri arasında 142 milyar doların üzerinde gerçekleşen Türkiye’nin toplam ihracatının 26 milyar dolarlık bölümü otomotiv sektörü tarafından gerçekleştirildi. Sektörün toplam ihracattaki payı ise ilk 11 aylık dönemde yüzde 19 düzeyine yaklaştı.

2017 yılının ilk 11 ayında toplam otomotiv ihracatı yüzde 19 artıp, 1 milyon 228 bin adete yükseldi. 844 bin otomotiv ihraç edilirken, otomobil ihracatı 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 28 artış gösterdi.

Sektör ihracatının yüzde 77’si AB ülkelerine yapıldı

TİM verileri incelendiğinde 2017 yılının ilk 11 ayında AB pazarının Türkiye için önemi ortaya çıkıyor. 2017 Kasım sonu itibariyle toplam otomotiv sektörü ihracatının yüzde 77’si AB ülkelerine yapıldı. İhracatta Almanya ilk sıradaki yerini korurken, sırasıyla İtalya, Fransa, İngiltere ve İspanya, AB ülkelerine en çok ihracat yapılan ülkeler oldu. Brexit kararının ardından henüz AB ülkeleri arasında değerlendirilen Birleşik Krallık’a yapılan otomotiv ihracatı yüzde 25 oranında artış gösterdi.

18 fabrika faaliyetlerine devam ediyor

Türkiye’de 12 firma, 18 fabrikayla otomotiv sektöründeki faaliyetlerini sürdürüyor. 12 firmanın dördü sadece otomobil, altısı sadece ticari araç, ikisi ise hem otomobil hem de ticari araç üretimi yapıyor.

Sektör oyuncularının son dönemdeki otomobil yatırımları olumlu sonuçlar verdi. 351 bin 898 adetle Tofaş, 2017’nin ilk 11 ayında Türkiye otomotiv sektörünün en büyük üretim rakamına ulaştı. Tofaş’ı sırasıyla Ford Otosan, Oyak Renault, Toyota ve Hyundai Assan izledi.

İhracatta ilk sırayı Ford Otosan aldı. Hafif ticari araçlar konusunda pazardaki payını sürekli artıran Ford Otosan, hem üretim hem ihracat büyümesini de bu segmentteki gücüyle yakalıyor. Oyak Renault, Tofay, Toyota ve Hyundai Assan da sırasıyla ihracat listesinin ilk 5’ini oluşturuyor.

Sektörde gelecek değişimlerle gelecek

KPMG Türkiye Denetim Şirket Ortağı ve Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli şu değerlendirmeyi yaptı:

“Temkinli girdiğimiz 2017’yi Türkiye otomotiv sektörü başarılı bir şekilde geride bıraktı. İç pazarda kısmi daralma yaşansa da ihracat alanında sektörün aldığı yüzde 18,3’lük pay ekonomiye değer kattı. 2018 yılının da tıpkı 2017 gibi ‘kararlı’ bir şekilde geçeceğini düşünüyoruz. 2018 yılı otomotiv sektörü toplam pazarının 950 bin-1 milyon adet aralığında gerçekleşmesini bekliyoruz. Ancak geniş bir pencereden baktığımızda, sektörün ‘ekonominin lokomotifi’ kimliğini koruyabilmesi için tüm firmaların Almanya başta olmak üzere dünya genelinde başlayan ‘dönüşüm planı’nın içinde yer almaları gerekiyor. Bu dönüşüm planına ayak uydurmak için de Ar-Ge yatırımlarına öncelik vermek ve inovasyonu kurum kültürünün bir parçası haline getirmek gerekiyor. Sektörde gelecek değişimlerle gelecek. Bu nedenle değişime ayak uydurulması, sadece otomotiv sektörü için değil Türkiye ekonomisi için de büyük önem taşıyor.”