Ana Sayfa Haberler Telekom Sektö...

Telekom Sektörü Durgunluğa Meydan Okuyor

KPMG Telekomünikasyon Sektörel Bakış 2019

24.0.2019 – KPMG’nin hazırladığı Telekomünikasyon Sektörel Bakış 2019 raporu, Türkiye’de ekonominin içinden geçtiği zor dönemde, telekom sektörünün karlılık, büyüme ve yatırımda hız kesmediğini ortaya koydu.

KPMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin Telekomünikasyon raporuna göre 2018’i büyüyerek kapatan telekom sektörü 2019’da da yüksek yatırım ve karlılık rakamlarına sahne olacak.

KPMG Türkiye Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Sektör Lideri Serkan Ercin, Türkiye’nin güçlü demografik yapısının, telekom sektöründe talebi destekleyen bir unsur olarak öne çıktığını, ancak yoğun rekabet ve düzenlemelere ilişkin belirsizliklerle makroekonomik koşulların, sektörün kısa vadede potansiyelini sınırladığını belirtti. Ercin, bununla birlikte gelişen teknoloji ve değişen müşteri tercihlerini yakalamak için önümüzdeki dönemde telekom sektöründe yatırım harcamalarının yüksek kalmasını beklediklerini vurguladı.

Mobil telefon, nüfustan hızlı artıyor

Birleşmiş Milletler Uluslararası Telekom Birliği verilerine göre dünya genelinde mobil hat yaygınlığı, yıllar itibariyle 2 katına çıkarken, sabit hat kullanım yaygınlığı azalıyor. 2007-2018 yılları arasında sabit hat kullanımı yüzde 18,8’den yüzde 14,1’e gerilerken, mobil hat kullanımı yüzde 50,6’dan yüzde 107’ye ulaştı.

2018’de dünya nüfusunun artış hızı yüzde 1,1 olarak hesaplanırken, mobil telefon kullanımının artış hızı yüzde 2’ye, internet ve sosyal medya kullanımının artış hızı ise yüzde 9’a çıktı.

Asya ve Afrika’nın potansiyeli yüksek

Dünya genelinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlığına bakıldığında gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasında ciddi bir ayrışma görülüyor. Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da internet kullanımı yaygınlığı yüzde 100’e ulaşırken, nüfus artışının görece yüksek olduğu Asya ve Afrika’da bu oran çok yüksek bir büyüme potansiyeline sahip.

Sektör, teknolojiyle birlikte büyüyor

Dünyada teknolojik gelişmeler tüm sektörleri farklı boyutlarda etkilerken telekom sektörü bu süreçten büyük fayda sağlıyor. Yatırım gerektiren teknolojilere finansman sağlamak isteyen telekom firmalarının önümüzdeki dönemde teknoloji firmalarıyla daha fazla birleşme ve ortaklık seçeneklerini değerlendireceği öngörülüyor.

5G yarışı kızışıyor

2019’un telekom gündeminde ilk sırayı 5G teknolojisini geliştirme ve ticari hayata adapte etme çalışmaları geliyor. 5G teknolojisine yönelik çalışmalarda ABD ve Çin arasındaki rekabet ön plana çıkıyor.

Türkiye de, 5G’ye ilk geçen ülkelerden biri olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Yerli operatörler ve altyapı şirketleri bu alandaki yatırımlarına devam ediyor.

Türkiye’deki durum

Türkiye’de telekom sektörü son derece gelişmiş olmasına karşın hala ciddi bir büyüme potansiyeli taşıyor.

Dünya genelindeki eğilimlere uygun olarak Türkiye’deki sabit hat aboneliği yıllar itibariyle azalırken, cep telefonu ve internet kullanımı artıyor. 2007-2018 yılları arasında sabit telefon abonelikleri yüzde 25,8’den yüzde 14,1’e gerilerken, cep telefonu aboneliği yüzde 87,8’den yüzde 99,8’e yükseldi.

Her ay 7,6 saat telefonda konuşuyoruz

Türkiye’de insanlar, geleneksel olarak Avrupa Birliği vatandaşlarından daha uzun süre telefonda konuşuyor. 2018 ikinci çeyrek itibariyle bir kişi Avrupa’da günde 8 dakika, aydaysa 250 dakika cep telefonu üzerinden konuşma yaparken, bu rakam Eylül itibariyle Türkiye’de ayda 459 dakikaya çıkıyor. Yani Türkiye’deki cep telefonu kullanıcıları her gün ortalama 15 dakikalarını, ayda ise 7.6 saatlerini telefonda konuşarak geçiriyor.

Türkiye’de mobil telefon yaygınlığı Eylül 2018 itibariyle yüzde 100’e yaklaşmış durumda. Avrupa Birliği genelinde ortalama yüzde 100’ün üzerinde. En yüksek oran ise yüzde 187 ile Finlandiya’da.

Dalgalanmalar telekoma uğramadı

Son 7 yılda GSYH ortalama yüzde 6,5 büyürken, bilgi ve iletişim sektörü aynı dönemde ortalama yüzde 7,7’lik büyüme gösterdi. 2018’de ekonomide yaşanan yavaşlamaya karşın sektörün yıllık büyüme hızı yüzde 4,6 ile genel GSYH’deki yıllık yüzde 2,6’lık büyüme hızını solladı.

2018 sonu itibariyle haberleşme sektörünün bankacılık sektörü kredi hacmi içindeki payı sadece yüzde 0,9 olarak gerçekleşti. Sektörde takipteki alacakların seviyesi de yüzde 1,1 ile bankacılık içinde en düşük seviyedekilerden biri oldu.

12,6 milyar dolar yabancı yatırım

Sektöre 2004-2018 yılları arasında 12,6 milyar dolar net doğrudan yabancı yatırım girişi oldu. Kasım 2018 itibariyle iletişim sektörü hisse senetlerinde yabancıların 2,2 milyar dolar tutarında yatırımları bulunuyor.

2018’in ilk 3 çeyreğinde net satış gelirleri, 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 17,6 artarak 44,2 milyar TL seviyesine çıktı.

Teknoloji yatırımcı getiriyor

Teknolojik gelişmeler ve altyapı iyileştirmeleri nedeniyle sektörde yatırım harcamaları yüksek seyrediyor. 2018’in ilk 3 çeyreğinde yatırım giderleri yüzde 34,4’lük artışla 5,6 milyar TL seviyesine ulaştı.

 

 

 

 

KPMG Telekomünikasyon 2017 Raporu: Yıkıcı teknoloji kasırga gibi geliyor!

23.10.2019 – KPMG, “2017 Telekomünikasyon Sektöründe Yıkıcı Teknolojiler” araştırması için Türkiye başta olmak üzere 17 ülkeden 580 telekomünikasyon şirketi yöneticisiyle görüştü. Araştırmaya katılan şirket yöneticilerinin büyük kısmı, kasırga hızıyla gelen yıkıcı teknolojilere uyum planları olmadığı için endişeli. Telekomünikasyon liderlerinin yüzde 78’i, işletmelerin yeni çalışma şekillerine adapte olma konusunda eksik kalmasından korkuyor. KPMG’nin raporu, şirketlerin kasırgaya kapılmamak için tedbir alması gerektiğini söylüyor.

Hayatımızdaki payı her geçen gün artan nesnelerin interneti, sanal ve artırılmış gerçeklik, yapay zekâ, blockchain gibi teknolojiler, büyük soru işaretlerini de beraberinde getirdi. KPMG, yıkıcı teknolojilerin doğrudan hedef aldığı telekomünikasyon sektörünü araştırdı. “Telekomünikasyon Sektöründe Yıkıcı Teknolojiler” araştırması, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 17 ülkeden 580 telekomünikasyon yöneticisinin katılımıyla yapıldı. Araştırma, sektörün oyuncularının kasırga gibi yaklaşan yıkıcı teknolojilerin hızına ayak uyduramadığını ortaya koyuyor.

KPMG Türkiye Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Sektör Lideri Serkan Ercin, şirketlerin her gün biraz daha fazla dijitalleşen dünyaya ayak uydurmak için hızlı, güvenli ve güvenilir şebekeler tedarik etmeye çalıştığını söyledi. Ercin,“Sektör oyuncuları arasında bir yandan rekabet tüm hızıyla devam ediyor öte yandan herkes 5G ve sonrası teknolojileri geliştirmek, altyapılarını dönüştürmek için çaba harcıyor. Yeni teknolojiler telekomünikasyon sektörü için tehdit olmakla birlikte fırsatları da beraberinde getiriyor. ‘2017 KPMG Telekomünikasyon Sektöründe Yıkıcı Teknolojiler’ araştırmasında şirketlerin sundukları ürün ve hizmetleri geliştirmek, maliyetlerini düşürmek ve rakiplerine üstünlük sağlamak için yıkıcı teknolojileri kullanmaya hevesli olduğunu görüyoruz” dedi.

Şirketlerin sadece yüzde 11’inin planı var

KPMG Türkiye Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Sektör Lideri Serkan Ercin araştırmaya katılan şirket yöneticilerinin sektördeki belirsizliği net şekilde ortaya koyduğunu vurguladı. Ercin, şöyle konuştu:

“Yöneticiler, her gün dijital hücrelerle birbirine daha çok bağlanan dünyanın gerisinde kalmaktan ve kendi hâkimiyet alanlarını piyasaya yeni giren oyunculara kaptırmaktan endişeli. Dünya genelinde birçok telekomünikasyon şirketi internet ve içerikle ilgili pazarlara geçiş yapmayı planlıyor. Ancak şirketlerin sadece yüzde 11’i yıkıcı teknolojileri yönetmek için net bir strateji ve göreve sahip olduğunu belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 79’u mobil cihazlar üzerinden internet aracılığıyla ulaşılabilen içeriklerde karşılarına çıkan fırsatlardan yararlanma kabiliyetine sahip olmadığını düşünüyor. Türkiye’deki yöneticiler ise mobil içerik hizmetlerinde becerikli olduklarına inanırken, yeni teknolojileri uyarlama konusunda endişe duyuyor.” 

Türkiye’de yol haritası üst yönetimde

Yıkıcı teknolojilerin büyük değişimleri beraberinde getirdiğini dile getiren Ercin, “Müşteri de işletmeler arası ticaret de olsa ağlar, platformlar, cihazlar ve kişilerin hepsinin seçilen stratejiye uyumlu olması gerekiyor. Müşteriyle yüz yüze gelen çalışan ve ağ mühendislerinden oluşan büyük ekiplerin uyguladığı geleneksel kurumsal model değişiyor. Telekomünikasyon liderlerinin yüzde 78’i, işletmelerin yeni çalışma şekillerine adapte olma konusunda eksik kalmasından korkuyor. Sadece yüzde 8’lik kesim şirketlerinin yıkıcı teknolojileri bünyelerine katmak için doğru becerilere sahip olduğuna inanıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Türkiye’deki yöneticiler yıkıcı teknolojilerle ilgili stratejilere sahip olduklarını ancak bu yol haritasının üst düzey yöneticilerin gündeminde olduğunu belirtiyor” dedi.

Sektör yatırım konusunda tutucu

Telekomünikasyon şirketlerinin yıkıcı teknolojileri kullanırken müşteri odaklı hareket ettiğine değinen Ercin, şöyle devam etti:

“Şirketler, müşterilerine üst düzey bir deneyim sağlamak için veri analitiğinden yararlanmaları gerektiğinin farkında. Müşterilerinin önem verdiği nesnelerin interneti, giyilebilir teknolojiler ve veri analitiği konularında pazarlama çalışmalarına ağırlık veren şirketler, müşteri memnuniyetini ön planda tutuyor. Öte yandan şebekelerde olası kesintilerin önüne geçmek için en önemli konu altyapı bakımları… Şebekeyi uzaktan izleyen ‘nesnelerin interneti’, kesintiler yaşanmadan gerekli bakımların önceden yapılmasına olanak sağlıyor. Ancak araştırmaya katılan yöneticilerin sadece yüzde 30’u altyapı kalitesinin ‘nesnelerin interneti’ ile artırılacağına inanıyor. Bunun yanında sektör yeni teknolojilerin büyük etkiye sahip olduğunu düşünse de yatırım konusunda tutucu davranıyor ve para kaybetme riskini azaltmak için kendini koruyor.”

İşletme modelleri tamamen değişti

KPMG’nin “2017 Telekomünikasyon Sektöründe Yıkıcı Teknolojiler” araştırmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

  • Araştırmaya katılan telekomünikasyon liderlerinin yüzde 82’si, işletme modellerinin ezber bozan teknolojilerle değiştiğini söyledi.
  • Katılımcıların yüzde 70’inden fazlası; veri analitiği, mobil, bulut, sosyal medya, nesnelerin interneti, pazarlama platformları, dijital ödemeler ve yapay zeka alanlarının müşterilere hizmet verme şekillerini değiştirdiğini belirtti.
  • Katılımcıların sadece yüzde 11’i şirketlerinin yıkıcı teknolojilere yönelik açık bir strateji ve misyona sahip olduğuna inanıyor.
  • Yöneticilerin sadece yüzde 23’ü şirketlerinin ezber bozan teknolojilere yönelik stratejik vizyon bakımından çok hazırlıklı olduğunu hissediyor.
  • Katılımcıların yüzde 58’i yıkıcı teknolojilerin sektörde fırsatlar yaratacağı konusunda iyimser.

Yıkıcı teknolojiyi yapıcıya çevirme formülü

Ercin, telekomünikasyon şirketlerinin internet ve içerikle ilgili şirketler haline gelirken, güvenli ve güçlü şebekelerin koruyucusu da olması gerektiğini vurgulayarak, şu uyarılarda bulundu:

  • Yatırım stratejilerinde yıkıcı teknolojiler üst sıralarda yer almak zorunda. Örneğin bir telekomünikasyon şirketinin otomatik bir müşteri ara yüzü yoksa buna sahip diğer şirketlerin gerisine düşmesi kaçınılmaz… Bunun yanında şebeke kesintilerini azaltmak için ‘nesnelerin interneti’ ve kestirimsel analitikten yararlanmayan şirketler, makas değişiminin anlık olduğu bir dünyada müşterilerini hızla kaybedebilir.
  • Veri artık altın değerinde… Ağ operasyonundan tedarike, maliye ve hasılatın muhasebeleştirilmesinden pazarlama ve müşteri hizmetlerine, içerik temininden eğitim ve gelişmeye kadar her şeye veriler yön veriyor. Gelişmiş veri analitiği, talep ve bakım ihtiyaçlarını öngörmek ve aksaklıkları tespit etmek suretiyle ağ operasyonlarında dönüşüm sağlayabilir. Siber güvenlik sistemlerini desteklemek için de veri analitiği kullanılabilir.
  • Ağ kalitesi ve güvenirliği için yıkıcı teknolojilerden yararlanmak gerekiyor. Nesnelerin interneti ağların güvenilirliğini geliştirebiliyor, uzaktan izleme ve analitik yoluyla hizmet kesintilerinin önüne geçebiliyor.
  • Her geçen gün gelişen teknoloji geleceği belirsiz kılıyor. Soru işaretleriyle dolu yarınlara daha güvenli bakabilmek adına kültürel ve organizasyonel değişime yatırım yapmak gerekiyor. Telekomünikasyon şirketleri bünyelerinde görev alan personelin ezber bozan teknolojilerin potansiyellerini anlamalarını ve çözümleri uygulayacak teknik becerilerle donatılmalarını sağlamalı.