Nihayet Türkiye’nin kredi notu 18 yıldan sonra yeniden “yatırım yapılabilir” düzeye çıktı. 1992’de ilk kez Türkiye Cumhuriyeti borçlanma senetleri için reyting açıklanmış ve o zaman Türkiye’nin derecesi BBB olarak belirlenmişti. Ancak 1994 krizi ile birlikte Türkiye’nin reytingi de düştü ve günümüze kadar da bir daha BBB düzeyine çıkamadı.
Haberin açıklanmasıyla birlikte bir kafa karışıklığı da aldı başını gidiyor. Sevinenler, şaşıranlar, “artık her şey çok güzel olacak” diyenler de var “bunlar bir anlam ifade etmiyor” diyenler de. Öyleyse “yatırım yapılabilir” olmayı nasıl yorumlamalıyız?
Her şeyden önce “yatırım yapılabilir” yani “investment grade” ne demektir? Yani bundan önce yatırım yapılabilir değildiysek o zaman Türkiye’de tahvil piyasasına, hisse senetlerine, gayrimenkullere, özelleştirmelere neden bu kadar yabancı ilgisi vardı? Bu insanlar yatırım yapmıyor muydu?
Açıklama | S&P ve Fitch | Moody’s |
En yüksek kalite, minimum kredi riski | AAA | Aaa |
Yüksek kalite, çok düşük kredi riski | AA | Aa |
Yüksek orta sınıf, düşük kredi riski | A | A |
Orta sınıf, az miktarda spekülatif özelliği bulunur | BBB | Baa |
Spekülatif, önemli oranda kredi riski | BB | Ba |
Spekülatif düşük sınıf, yüksek kredi riski | B | B |
Zayıf durum, çok yüksek kredi riski | CCC | Caa |
Yüksek spekülasyon, temerrüde düşmeye yakın, anapara veya faizin ancak bir kısmı kurtulabilir | CC | Ca |
En düşük sınıf, temerrütte ve anaparanın veya faizin kurtarılabilmesi zayıf ihtimal | C | C |
Yatırımcılar sabit getirili bir menkul kıymete yatırım yaptıklarında kendilerine vaat edilen tahvil bedelini ve varsa kupon faizlerini vaktinde almak isterler. Tahvilin vadesinde ve tam olarak ödenmemesi temerrüt anlamına gelir. Aynı şekilde kupon faizlerinin de vaktinde ve tam olarak ödenmesi gerekir. İşte kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği reytingler yatırımcının anapara ve kupon faizlerini vaat edilen tarihte alıp alamayacaklarının olasılığı hakkında bir fikir verir. Ayrıca daha yüksek reyting daha düşük risk anlamına gelir. Bu da daha düşük faiz demektir. Olaya sadece bu gözle bakacak olursak ve AAA derecesine beyaz, C’ye de siyah dersek aslında aradaki bütün reytingler grinin tonlarıdır. Bu durumda faiz açısından BBB ile BB arasında pek az fark vardır. Oysa bu ikisi yatırım açısından farklı dünyalardır. Bir benzetme yapacak olursak sıcaklık 1°C iken su borunun içinde akar, ancak sıcaklı -1° olduğunda su artık donmuştur ve akması mümkün değildir.
Benjamin Graham’e göre yatırım, kapsamlı bir analiz sonucu tatminkâr bir getir elde ederken anaparayı korumayı taahhüt eden bir finansal operasyondur. Eğer anaparayı kaybetme riski varsa ve bu risk yeterince büyükse o zaman yatırım değil spekülasyon yapılıyordur. Zaman içinde gelişmiş piyasalar, kredi derecelendirme kuruluşlarının reytinglerini iki gruba ayırmıştır:
AAA ile BBB arasındaki derecelere “yatırım yapılabilir” ya da “investment grade” denmiş ve BBB’nin altındakilere de spekülatif veya hurda anlamına gelen “junk” denmiştir. Bizim piyasada birçok kişi devlet tahvillerini risksiz yatırım aracı olarak görmektedir. Onlar, devletin her zaman borcunu ödediğini söylerler. Düyun-u Umumiye’ ye olan borçların bile tam olarak ödendiği tarih bilgisini de not olarak verenler de vardır. Ancak bizde böyle düşünenler olsa da uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına göre Türkiye Cumhuriyeti’nin Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkartılan devlet tahvilleri risksiz yatırım aracı değildir. Hatta Türkiye’nin reytingi BBB’nin altında iken bu tahviller yatırım aracı bile değil spekülasyon aracı olarak görünüyordu. Yani devlet tahvillerine yatırım yaptığını sanan kişi aslında spekülasyon yapmaktaydı. Fitch’ten başka bir kredi derecelendirme kuruluşunun da Türkiye’ye BBB vermesiyle bizim tahviller de dünya finans piyasaları için yatırım aracı derecesine ulaşacaktır.
Emeklilik fonları BBB’den daha düşük reyting almış ülkelere yatırım yapamaz
ABD’de emeklilik fonlarının bir ülkenin menkul kıymetlerine yatırım yapabilmesi için o ülkenin en az iki derecelendirme kuruluşu tarafından BBB ve daha üstünde reyting alması şartı vardır. Arada risk açısında az bir fark olsa da BBB kesin ve net bir çizgidir. Tıpkı suyun donunca akamaması gibi eğer reyting BBB’nin altındaysa emeklilik fonları da o ülkeye akamaz. BBB işte bu kadar önemli bir eşiktir.
Elbette “yatırım yapılabilir” olmak demek hemen bu emeklilik fonlarının Türkiye’ye akması anlamına gelmiyor. Ancak hemen olmasa da önümüzdeki yıldan başlayarak Türkiye’ye gelen fonlar da artacaktır. Bu reyting düşmediği sürece dünyada ekonomik krizler nedeniyle risk iştahında azalmalar yaşansa da uzun vadede Türkiye’ye fonlar gelmeye devam edecektir. Türkiye’ye fon gelmesi de çok önemlidir zira bizde tasarruf oranı düşüktür ve dışarıdan fona ihtiyaç vardır.
Onun dışında artık “yatırım yapılabilir” olduğumuza göre hayat pahalılığı düşecek mi, işsizlik azalacak mı, esnafın yüzü gülecek mi gibi soruların cevabı da zaten bellidir. Bizden çok daha iyi reyting alan batı ülkelerinde nasıl ekonomik krizler oluyor, hayat pahalılığı ve işsizlik görülüyorsa bizde de bunlar olmaya devam edecektir. Ancak büyümemiz daha istikrarlı olacağından daha çok iş yaratmamız da mümkün olacaktır. Türkiye’nin ekonomisi daha büyük ve güçlü olacaktır. Büyük ve güçlü ekonomi de güçlü Türkiye demektir. Güçlü olmanın da başka bir yolu yoktur. Tankla, topla güçlü olma devri 25 Aralık 1991’de Kızıl Ordu’nun gözleri önünde Sovyetler Birliği bayrağı son kez indirildiğinde sona ermiştir.
Tunç Şatıroğlu
Editörün diğer yazıları: