Ana Sayfa Tunç Şatıroğlu Yazılar Kondratiyef K...

Kondratiyef Kışı Geliyor

“Tam olarak oluşmuş, tamamen anlaşılmış bir fikir orada bir yerde yapışır kalır.” Inception (2010)

Nikolay Dimitriyeviç Kondratiyef 1925 yılında “Büyük Ekonomik Devirler” adlı kitabında ilk kez “Uzun dalga” teorisini açıkladı. “Kondratiyef Dalga Teorisi” olarak da bilinen bu çalışmaları yıllar boyunca tartışıldı ancak bilimsel olarak doğru ya da yanlışlığı kesin olarak ispatlanamadı. Günümüzde de konuyu araştıracak olursanız teoriyle ilgili tartışmaların devam ettiğini görebilirsiniz. İnanmayabilirsiniz, eksik veya önemsiz bulabilirsiniz ancak şu bir gerçek ki bu fikir finansal literatüre yapışıp kalmıştır. Ne farklı görüşteki bilim insanlarının saldırıları ne de Stalin’in hapishanelerinin gücü onu yerinden edebilmiştir.

Kondratiyef1789’dan 1926’ya kadar ABD ve İngiltere’deki toptan eşya fiyatları ve faiz hareketlerini inceleyen Kondratiyef, başlangıçta fiyatların yükseldiğini, bir süre fazla değişmeden kaldıktan sonra tekrar düşüşe geçtiğini birkaç defa gözlemlemiştir. Kondratiyef’ in teorisine göre kapitalist ekonomiler ortalama 54 yıl süren genişleme, duraklama ve daralmadan oluşan dalgalanmalar yaşarlar. Joseph Schümpeter bu 54 yıllık devire Kondratiyef Dalgası adını vermiştir. Bir Kondratiyef dalgasının dört mevsimi bulunur:

· İlkbahar: Kondratiyef baharında ekonomi çöküntüden çıkar ve giderek büyümeye başlar. Bu sürede işsizlik azalır, ücretler ve üretkenlik artarken fiyatlar göreceli olarak kararlıdır. Devlet bu aşamada enflasyon karşısında pasiftir. İlkbahar ortalama 25 yıl sürer.

· Yaz: Yıllar boyunca büyüme sonunda ekonomi artık insan ve doğal kaynakların limitine dayanır. Bu dönemde fiyatlar artmaya devam ederken ekonomik büyüme yavaşlar. Kondratiyef büyük savaşların da bu dönemlerde görüldüğünü iddia eder. 1812 yılındaki Büyük Britanya ve ABD arasındaki savaş, Amerikan İç Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’nın bu dönemlere rastladığı görülür. Savaşlar ekonominin üzerinde daha da yük oluşturarak enflasyonun artmasına sebep olur. Ekonomide 3 ila 5 yıl süren bir çöküntü yaşanır. Ancak insanların ekonomi üzerindeki algısı artık değişmiştir.

· Sonbahar: Fiyatlardaki hızlı artış ve üretimdeki değişiklikler ekonomideki dengeleri geçici olarak düzeltir. Büyümenin durakladığı bu döneme plato dönemi de denir. Tüketim ekonomisi güçlenir. Plato dönemi 7 ila 10 yıl sürer. Bazı sektörlerde büyüme görülürken, teknolojide ve sosyal alanda yeni fikirler ortaya çıkar. Daha çok tüketim isteği borçlanmayı arttırır. Sonunda harcamalar limite dayanır ve ekonomi büyük bir çöküntü ile karşı karşıya kalır.

· Kondratiyef Kışı: Birikimlerin tükenmesi ekonominin sert bir şekilde geri çekilmesine sebep olur. Genel olarak çöküntü 3 yıl kadar sürer. Bunu 15 yıllık bir deflasyon dönemi takip eder. Kış sonunda ekonomi geçmiş dönemlerdeki aşırılıklarından arındırılmış olur ve yeni bir gelecek için güçlü bir temel oluşturur. Kapitalist ekonomi adeta Anka kuşu gibi kendini yaktıktan sonra küllerinden yeniden doğarak kendini yeniler.

Kondratiyef çalışmalarını yaptığında geçmişte yaşanmış 2,5 dalga tespit etti. 3. dalgayı da başarılı bir şekilde tahmin etti. Bunlar

· 1789 – 1849 arasındaki birinci dalga

· 1849 – 1896 arasındaki ikinci dalga

· 1896’da başlayan dalga, Kondratiyef bu dalganın 1930’larda sonunda biteceğini öngörmüştü. Gerçekten de 1933 yılında ABD ekonomisi toparlanmaya başladı ve arada kesinti olsa da 1939’da artık ekonomik büyüme başlamıştı.

Kondratiyef 1925’de çalışmalarını yayınladığında kapitalist ekonomileri büyük bir krizin beklediğini ancak bunun sonunda kapitalizmin yok olmayacağını ve kendi kendisini düzelterek yoluna devam edeceğini iddia etmişti. Oysa o zamanki Marksistler arasındaki egemen görüş kapitalizmin birkaç on yıl içinde kendi kendisini yok edeceği yönündeydi. Ayrıca Kondratiyef Lenin’in Yeni Ekonomi Politikasını benimsemişti. Buna göre öncelik tarımın geliştirilmesi ve tüketim mallarının üretiminin arttırılmasıydı. Oysa Lenin’in ölümünden sonra kontrolü eline alan Stalin tarım ve tüketim malları üretimi yerine ağır sanayiyi öne çıkartan bir politika izlemek istiyordu. 1928 yılında görevden alınan Kondratiyef, 1930 yılında tutuklanarak 8 yıl hapse mahkûm edildi. Mahkûmiyetinin sonunda tekrar yargılanıp 10 yıl daha dış dünya ile irtibatı olmaksızın tekrar hapse mahkûm edilmiş ancak kararın açıklanmasından sonra kurşuna dizilerek idam edildiği açıklanmıştır. Aleksandr Solyenitsin ise, Gulag Takımadaları adlı kitabında Kondratiyef’ in diğer mahkûmlardan izole edilerek hücre hapsine maruz kalması nedeniyle akıl sağlığını yitirdiğini ve hapishanede öldüğünü yazmıştır. Eserleri ülke dışına kaçırılmış ve İngilizce özet bir tercümesi de ilk kez 1935’de yayınlamıştır.

Kapitalizmin ne olursa olsun kendi kendini düzeltme mekanizmasının çok büyük ekonomik çöküntülere yol açacağı fikri Marksistleri olduğu kadar kapitalistleri de memnun etmemişti. Yapılan çalışmaların eksikliği ve artık Amerika merkez bankası FED’ in elinde yeni imkânlar bulunduğu gibi argümanlarla teoriye saldırdılar. Uzunca bir süre geri planda kaldıktan sonra Kondratiyef’ in teorisi yeniden popüler olmaya başladı. Ancak teori bu sefer de bir takım ideolojik ve ticari amaçlara ulaşmak isteyenler tarafından araç olarak kullanıldı.

Kapitalizmin kendi kendisini yok edeceği inancından vazgeçmeyen bir kısım Marksist, Kondratiyef’ in görüşlerini kendi görüşlerini desteklermiş gibi göstermeye çalışmaktadır. Aslında teori Kondratiyef kışından sonra kapitalizmin kendi kendisini düzelteceği ve yoluna devam edeceğini söylese de bu insanlar teoriyi kapitalizmin kendi kendini yok edip bitireceği şeklinde yorumlamakta ısrarlıdır.

Bir kısım altın işi yapan büyük fonlar da Kondratiyef kışında büyük bir deflasyon yaşanacağını ve böyle bir ortamda değerini koruyacak olan tek şeyin altın olduğunu iddia etmektedir. Oysa Kondratiyef kışında nakit ihtiyacı ve fiyatların sürekli düşmesi nedeniyle herkes elindeki varlıkları satmaya çalışacağından her varlığın fiyatının düşmesi beklenir. Eğer borcunuz varsa, ödeyemiyor ve yeni borç da bulamıyorsanız elinizdeki altını düşük fiyattan da olsa satmak zorunda kalırsınız.

Kondratiyef baharı yeni bir teknolojik gelişme ve bu teknolojinin ön plana çıkması ile birlikte gerçekleşir. Bir kısım fonlar ve bunların satışına aracılık eden finans kurumları komisyon geliri elde edebilmek için yeşil enerji, organik besinler gibi alanlara yatırım yapılmasını önerirken Kondratiyef teorisinden yararlanmaktadır. Ancak baharın başlayabilmesi için önce kışın bitmesi yani büyük bir buhran yaşanması ve deflasyonun sonuna gelinmiş olması gerekir. Yatırımı kış bitmeden yapacak olursanız zarar etmeseniz bile kara geçmeniz uzun yıllar alacaktır.

Bundan başka endüstriyel tasarım ve moda alanlarında da ileride öne çıkacak olan akımları tahminde bulunan bazıları Kondratiyef’e atıfta bulunmakta ve kendi görüşlerini desteklemek için teoriyi kullanmaktadır.

Peki, Kondratiyef’ in teorisi günümüzde ne kadar geçerlidir? Bizi bekleyen bir deflasyon süreci var mıdır? Merkez bankaları piyasaları paraya boğarak enflasyon yaratabiliyorsa fiyatların düşmesi için hala bir neden olabilir mi? Bir görüşe göre 4. Kondratiyef dalgası zaten bitti. Zaten 3. Dalganın 1939’da bittiğini kabul etseniz üzerine 60 yıl ekleyince 1999 yapıyor. Burada 3. Dalganın bitiş süresini 1949’a öteleyenler de var. O zaman da 2009’da dalganın bitmiş olması gerekiyor. Ama dünyada fiyatların çöktüğü büyük bir buhran bu güne kadar yaşandı mı derseniz, hayır öyle bir şey olmadı. Enflasyon artmaya devam ediyor. Sırf grafik güzel görünsün diye verilere eziyet etmek ve zorla onlara bir şey anlattırmaya çalışmak ne kadar doğru?

Dalgalar

Grafik 1: İdeal Kondratiyef dalgası ve ABD toptan eşya fiyatları karşılaştırması

Grafikte kırmızı ile çizilmiş ideal Kondratiyef dalgasını görüyorsunuz. Siyah ise toptan eşya fiyatlarını gösteriyor. 1940’tan itibaren fiyatların hiç de öyle çökmediği belli oluyor. Öyleyse Kondratiyef’ in teorisi eski zamanlar için geçerli olsa da günümüzde bir şey açıklamıyor diyebilir miyiz? Eğer Kondratiyef teorisi ile günümüzde ilgilenenler yukarda bahsettiklerim ve benzeri amaçlarla hareket edenler olsaydı burada noktayı koyabilirdik. Oysa bazı bilim insanları da Kondratiyef’ in teorisi üzerinde çalışmalarını sürdürmekte ve teoriyi daha rafine edip, günümüz şartlarını göz önüne alarak tekrar yorumlamaya çalışmaktadırlar. Çünkü Kondratiyef teorisini günümüz şartlarına uyarlamayı başarabilirsek deflasyon geldiğinde elimizde nakit para bulundurup kış sonunda her şeyi ucuza alarak varlığımızı katlamak veya inanıyorsanız altınları istifleyip servetinize servet katmaktan daha önemli bir şeyi yapabilirsiniz. Büyük bir savaşın hangi yıllarda çıkacağını tahmin edebilirsiniz ki bu devletler için diğer nedenlerden daha önemlidir.

nato2005 yılında Portekiz’de yapılan NATO’nun ileri araştırmalar seminerinde bu konuda çalışmaları olan bilim insanları bir araya gelerek görüşlerini sunmuşlar ve daha sonra yayınlanan çalışmalar kitap haline getirilmiştir. Genel olarak konu üzerinde daha çok çalışma yapılması gerektiği ve farklı analiz yöntemlerinin kullanılmasıyla ekonominin geleceğini tahmin etmede daha isabetli olunabileceği üzerinde durulmuştur. Ancak bu noktadan sonra konu üzerinde yeni bir NATO semineri yapılmamıştır. Sizce NATO Kondratiyef’ in çalışmalarının işe yaramadığını anlamak için bu kadar insanı toplayıp bir çalışma yapmış olabilir mi?

Öyleyse hangi önemli parametreyi atlıyoruz?

İlk üç Kondratiyef dalgasındaki zamanla günümüz şartları arasındaki en büyük fark bence paranın yapısıdır. Kâğıt paradan önceki zamanlarda paranın yapıldığı malzemeden gelen gerçek bir değeri vardı. İmparator Konstantin’in bastırdığı ilk Bizans altınları 4,55 gramdı ve %98 oranında altın içeriyordu. Tarihi değerinden başka altın olarak bugünkü fiyatlardan yaklaşık 420 lira değeri vardır. Daha sonra kâğıt para icat edildiğinde paranın karşılığında yine altın vardı. “Amerikan doları altın kadar iyidir” deyimi de dolar karşılığında altın olmasından çıkmıştır. Paranın karşılığında altın olması gerekliliği de kriz zamanlarında merkez bankalarının elini kolunu bağlıyor ve para arzını istedikleri gibi arttırmalarına engel oluyordu. 1934’te ABD bir ons altının fiyatını 20,67 dolardan 35 dolara yükselterek %40’tan daha fazla devalüasyon gerçekleştirdi. Grafikte toptan eşya fiyatlarının bu tarihten itibaren ideal çizgide beklendiği kadar düşmediğini ve artmaya başladığını görüyoruz.

1944’te Bretton Woods Anlaşması ile altın standardı terkedildi ve altına değişim standardı getirildi. Bununla beraber ABD bir ons altının fiyatını 35 dolarda tutmaya ve dolarları bu fiyattan altına dönüştürmeye söz verdi. Anlaşmanın tarafı olan diğer ülkeler de para birimlerini dolara sabitlediler. Böylelikle dolara sabitlenen her para birimi de altına göre sabitlenmiş oldu. Grafikte 1940’lardan itibaren toptan eşya fiyatlarının ideal çizgiye göre çok daha dik bir eğri ile artış trendine girdiğini görüyoruz.

Kondratiyef’ in ideal çizgisine göre 1970’li yılların başında tepe noktasına ulaşılması gerekiyordu. Ancak 1971’de ABD’de başkan Nixon artık Bretton Woods Anlaşması’ndaki doların altına dönüştürülme taahhüdünü yerine getirilmeyeceğini söyledi ve böylelikle Bretton Woods Anlaşması sona ermiş oldu. Artık doların karşılığında altın bulunmuyordu. Dolar sadece itibari bir para birimi olmuştu. Elbette dolarla birlikte ona sabitlenmiş diğer paralar da itibari para haline geldiler. Zaten grafikte de fiyatların bu noktadan sonra düşeceği yerde daha da arttığını görüyoruz.

İşte para arzının bu şekilde arttırılması, fiyatların sürekli yükselmesine neden olduğundan Kondratiyef’ in dalgası beklendiği şekilde gelişmedi. FED her zaman para arzını arttırabilir, enflasyon yaratabilir ve deflasyona engel olabilir gibi görünüyordu. Yani Kondratiyef’ in kışı artık bir daha gelmeyecekti.

Oysa yakın zamanda iki defa parasal genişleme paketi açıklayan FED, artık bunun piyasaları canlandırmada kalıcı bir fayda sağlamadığını görüyor. Lehman Brothers’ın iflası benzeri bir durumla karşılaşılmadığı sürece FED’ in yeni bir parasal genişlemeye gitmesi beklenmiyor. Hatta bence Lehman benzeri bir durum olsa ve FED yeni bir parasal genişlemeye gitse bile artık bunun etkisi eskiden olduğu kadar büyük olmayacak. Zira FED parasal genişleme yaptığında para bazını arttırıyor. Bankalar teorik olarak da 1/karşılık oranı kadar para arzını arttırıyorlar. Yani karşılık oranları %10 ise, FED para bazını bir dolar arttırdığında bankalar para arzını 10 dolar arttırmış oluyor. Buna çarpan etkisi deniyor. Ancak panik durumunda bankalar birbirlerine borç vermeyi durdururlarsa çarpan etkisinin ortadan kalkmasını bekleriz. O zaman FED sadece para bazını arttıracak, piyasalara güven gelmediğinden bu yaptığının etkisi de sınırlı kalacak ve ekonomide çöküntü başlayacaktır. İşte o zaman beklenen Kondratiyef kışı da kapımıza dayanmış olacaktır.

Tunç Şatıroğlu, 19 Aralık 2011