Ana Sayfa Yazarlar İbrahim Atilla Acar Trump ve Çin ...

Trump ve Çin Üzerinden Dünyaya Yeniden Bakış, Prof. Dr. İbrahim Atilla Acar

Asya’nın sessiz ama ufak ufak batıya yürüyen gücü Çin ile ABD arasındaki çekişme alenileşmiş durumda. Çin’in bütün alanlarda aktif olması, ABD’nin yeni alan ve stratejiler geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yüzden Avustralya, Japonya, Hindistan üzerinden Çin’i çevreleme ve Çin’in de dahil olması muhtemel Çin-Rusya-Türkiye bloğunu provoke etme ve engelleme üzerine yeni bir stratejiye odaklanılmıştır.

Bu yüzden merakla beklenen ABD Başkanının “Milli Güvenlik Strateji Belgesi” açıklandı. Elbette ve her zamanki gibi “Önce Amerika“ vurgusu taşıyan belge dört temel esasa odaklanmış durumdadır:

“ABD’nin, vatandaşlarının hayat tarzlarının korunması,

Amerikan refahının korunup güçlendirilmesi,

Gerektiğinde “güç kullanarak” barışı savunmak ve

Amerika’nın nüfuz alanını ve itibarını arttırmak.”

Temel ilkeler böyle. Sanırsınız bu cihanda “bir Amerika var, dahası yok!” Trump’ın açıkladığı milli güvenlik strateji belgesinin hedefinde Çin var: ABD’nin güvenlik ve refahının tam karşısında konumlanmış asıl düşman… Hemen bir ticari bakışla Çin 414 milyar dolar fazla verirken, ABD 800 milyar dolar açık veriyor. Bu açıklar nereye kadar? Sonu yok tabii.

Milli Güvenlik belgesinin de bazı süslü lafları var: devlet diyor, güç diyor, egemenlik ve milli çıkardan söz ediyor; Amerikan çıkarı varsa diyor, Amerikan refahı söz konusuysa diyor… Sanki bir tek ona helal bu çıkarlar.

Çin’e bunca meydan okuma acaba Çin ve müttefiklerini etkileyecek mi? Çin’in içinde yer aldığı ittifaklara çeki düzen verecek mi? ABD neden durup dururken ve sürekli “Afganistan’da 5-600 kadar bir DEAŞ militanı kaldı” diyor. Dikkati başka tarafa çekip buradaki tahmini rakamlar olarak ifade edilen 10.000 kadar DEAŞ militanından neden söz etmiyor? Onları da bölge ülkeleri Çin, Pakistan, İran için “zamanı geldiğinde kullanılmak üzere” elinde tutuyor olmasın… İpek-Demir Yolu projesinin yeşerttiği ittifakları kendi aleyhine kurgulayıp buna karşı kullanacağı taşeronları bölgeye yığınak yaptırıyor olmasın… Hiç de yabancı değil bu fikir. Olur olur. Amerika bu!

Hem Çin’e efelenip hem de “Bu meydan okuma, temelde insan onuruna ve özgürlüğe değer verenlerle, zalimler ve tek tipçiliği dayatanlar arasındaki bir mücadeledir” ifadesi, rekabetin salt ekonomik olmadığının bir göstergesi olsa gerek. Siyasi ve ideolojik de bir tavır var burada. Yine bir “Özgür dünya” söylemi, yine ”demokrasi ihracı”.

Milli Güvenlik belgesi 60 defa Çin ve Rusya isimlerinin telaffuz edildiği bir belge olmuş. Bir de önceki dönemin “bunlarla” mücadelesini pasif buluyor. Önce “Yeni korumacılık” ve Amerikan ticari çıkarlarına dayalı önlemlerden bahsediyor; sonrasında, gerektiğinde güç kullanmanın önemine dikkat çekiyor.

Ortada Çin ile 550 milyar dolarlık bir ticari potansiyel var…

Çin’in de eksileri var: kanun tanımaz, kural tanımaz fikir sanat eserleri yağmacılık ve hırsızlığı var. Çin bunu yaparken kendini yeşertip, kendi sanayisini geliştirip diğerlerine zarar veriyor. Düşük ücret politikası, yüksek kamu desteklerinin Çin’e faydası olduğundan söz eden Belge, Amerikan yatırımlarının da Çin’in kalkınması için önemli olduğunu belirtiyor; sonuçta, “Tehdit eden bir ülkeyi kalkındıramayız” diyor.

İşte bu “kalkındıramayız” ibaresi önemli Çin son dönemde en önemli ekonomik kalkınma projesi olarak “Tek Kuşak Tek Yol” projesini benimsedi. Milli Güvenlik Strateji Belgesinde, Çin tarafından milyarlarca dolar harcayarak gerçekleştirilen bu altyapı yatırımlarının gerçek amacının, ABD’nin ilgili bölgelerden tasfiyesi olarak tanımlanmıştır. Ve bomba şu cümleyle patlatılıyor: O bölgelerde Çin nüfuz alanını genişletirken ABD, eşit ve adil olmayan bu duruma karşı milli çıkarlarına kast eden bu duruma karşı önlem almak zorundadır.

Bir de Çin’e suçlama var tabii: Özellikle üniversiteleri üzerinden dünyadaki pek çok bilgiye ulaşımı kolaylaşmıştır diyor. Otoriter yapısını da bu bilgilerle koruduğunu belirtmektedir. Son dönemde Çin malı dronların, Rus malı virüs tarama programlarının, ABD’de kullanımının yasaklanmasının arkasında, şimdi ifşa edilen bu savaşın, örtülü olarak bir “öncesi” olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuçta bu Amerika, Trump ile kendine uygun bir kişiyi başına geçirdi. Gerçek yüzünü gizlemeyen vandal, hoyrat, haydut bir tip. Dünyanın suyu ısınıyor da Amerikan başkanının bu suyun altına iki odun fazladan attığı da bir gerçek. Yoksa her icraatı bu denli olay olmazdı.