Ana Sayfa Vergi Orhan İyiler ...

Orhan İyiler YMM, Yeni vergi yasa tasarısı

Orhan-Iyiler

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek son günlerde basına yeni tasarı hakkında demeç veriyor. 2013 yılı içinde yasalaşacağını belirttiği uygulamaları özetle şöyle sıraladı.

Tespit edilecek bir limitin üstünde kira, faiz ve temettü geliri elde edenlerin yıllık beyanname verecek olması. Bu limit örneğin 75.000 TL olabilir dedi. Vergi oranı ise bu gün geçerli üst limit gelir vergisi oranı olan %35 olacak dedi.

Bence bu beyan çok kısa ve yetersiz bir açıklama oldu. Belki Sayın Bakanın temelde maliyeci olmaması ve vergi hukukuna tam vakıf olamaması bazı yanlış açıklamalara ve anlamalara sebep oldu gibi görülüyor.

Vergi hukukunun sağlıklı işleyebilmesi için bazı temel unsurlara sahip olması gerekiyor. Şöyle ki;

– Vergi oranları makul olmalı. Örneğin eski Maliye Bakanımız Sayın Kemal Unakıtan’ın yaptığı çok makul ve doğru bir düzeltmeden önce kurum kazançları üzerindeki gelire dayalı vergi yükü ( Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi Stopajı) % 50 e yakın oranda idi. Yani bir Ticaret şirketi elde ettiği kazancın yarısını vergi olarak devlete ödemek zorunda kalıyordu. Üstelik enflasyon düzeltmesi de yoktu. Esasında sonra konan enflasyon düzeltmesi de pek işe yaramadı ama neyse. Yüksek vergi oranları mükellefleri haklı kaçakçılık durumuna getiriyor. Sonradan işi düzeltmeye çalışsanız bile uzun zaman aşınan vergi ahlakını düzeltemiyorsunuz.

-Vergi adil olmalı. Yani herkesten kazancı ile doğru orantılı alınmalı. Gelir elde eden tüm mükellefler vergi ödemeli. Bazı insanların ödememe alışkanlığı, sonunda tüm toplumun alışkanlığı oluyor.

– Vergi yasaları açık, basit anlaşılabilir olmalı. Maliye idaresi ve vergi denetim elemanları vergi yasalarını yorum yolu ile mükellefler aleyhine genişletememeli.

Bizim vergi sistemimiz bu unsurlardan kesinlikle geçer not alamaz. Her vergi kanunu değişikliği gündeme gelince ben durumun daha da kötüleşeceği korkusuna kapılırım. Sonunda da öyle olur.

Maliye Bakanının söylediği gibi bir mükellef tüm gelir unsurlarının toplamı üzerinden vergi ödemelidir. Bazı gelir unsurlarını toplama dışı bırakmak adil değildir. Bu birleşme belli gelir basamakları aşılınca da yapılabilir. Ancak ister şirket olsun ister birey olsun elde edilen kazanca farklı tarifeler uygulanmamalıdır. Çünkü şirketlerin karı da sonunda ortakların bireysel kazancına dönüşecektir. Şirketlerin vergi yükünü arttırmak doğru olamaz. Daha doğrusu bir kar payı şirketten çıkıp bireyin geliri haline gelinceye kadar, eşit tutardaki bireysel kazanç sahibinden daha fazla vergi vermemelidir.

Faiz gelirleri özellik arz eden gelirlerdir. Faiz paranın kirasıdır. Nakit para enflasyon karşısında hiçbir koruması olmayan servet unsurudur. Faiz gelirinde reel veya basit açıklama ile gerçek kazanç, enflasyonun üstünde elde edilen faiz geliridir. Faizin bu bölümünü diğer gelir unsurları kadar vergilendirebilirsiniz. Ancak bu gün uygulanan %15 stopaj dahi çok ağır bir vergidir. Çünkü enflasyon indirimi uygulanmamaktadır. Eğer maliye idaresi yeni yasa ile enflasyonun üstünde kalan faiz tutarını vergileme yoluna giderse bu gün için her kese vergi iadesi yapmak durumunda kalır. Adil olanı da budur. Yarın reel faiz oranı artarsa bilmem ama bu gün için durum maliyenin aleyhine çalışır.

Peki maliye idaresi adil olan sistemi uygulamaz da brüt faizi olduğu gibi vergiye tabi tutarsa ne olur? Bu sorunun cevabını bile düşünmek istemiyorum. Çok büyük bir nakit servetin ülke dışına çıkması kaçınılmazdır. Vergi anlaşmaları da durumu kurtaramaz. Bizim en büyük ekonomik sorunumuz yeterli tasarruf olmaması durumudur. Böyle bir haksız vergileme mevcut yetersiz tasarruf oranının da sıfıra inmesine sebep olur.

Her zaman söylediğim bir söz vardır. “ Maliye bürokratlarına vergi yasası hazırlatmak demek cellatlara ceza yasası hazırlatmak demektir”.

Orhan İyiler

Yeminli Mali Müşavir