Ana Sayfa Raporlar Ekonomi Raporları ve Gelişmeleri Orta Vadeli E...

Orta Vadeli Ekonomi Programı Açıklandı, Enflasyon Hedefleri Yükseldi

Türkiye: OVP’de enflasyon hedefleri yükseldi… Enver Erkan yazdı

06.09.2021 – Kısa ve geniş vadeli ekonomik planlar ile tahminlerin açıklandığı Orta Vadeli Program (OVP) 2022 – 2024 raporunda, enflasyon beklentilerine yapılan revizyon özellikle TCMB’nin ne zaman gevşeme döngüsüne gireceğinin merak edildiği bir dönemde önemli. Yılsonu tüketici fiyatları enflasyonu tahmini, Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde %16,2 olarak belirlenirken, Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda yaptığı tahmin %14,1 olmuştu. Para otoritesi ve ekonomi yönetimi arasında bu kapsamda farklılıklar olduğu görülmekte.. Tabii, enflasyon tahmininin HMB tarafından hemen hemen piyasa konsensüsüne yakın oluşturulması kapsamında, eğer gerçekleşmeler bu doğrultuda olursa teoride faiz indirmek için elde olan alan da çok dar olacak.

Enflasyon, Ağustos ayında yükselişine devam ederek %19,25 seviyesine geldi ve fiyat artış oranına göre ayarlanmış faiz oranını negatif bölgeye itti. Merkez Bankası, görev değişikliğinin gerçekleştiği periyottan sonra da faizleri enflasyonun üzerinde tutma taahhüdünü devam ettirmişti. Politika faizi üzerine çıkan enflasyonun, yakın dönem risklerinin de artması ya yöntem değişikliğinin ya da ilave politika tedbirlerinin uygulanması gerekliliğinin durumunu ortaya çıkardı. Bu dönemde manşet enflasyonun yanında, kontrol dışı volatil kalemlerin etkisinin indirgendiği çekirdek göstergeler ve beklenen enflasyona dair pozisyon alınabileceğine dair görüşler de var. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, yakın dönemde faizlerin düşebileceği değerlendirmesinde bulunmuştu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Orta Vadeli Programı’nda öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:

  • Enflasyonun 2022’de %9,8’e ve 2023’te %8’e düşeceği tahmin ediliyor. (2022 için tek hane tahminine karşılık, enflasyonda tek haneye düşüş sürecinin 2023’e uzayabileceğini düşünüyoruz. En dikkat çeken ayrıntı ise, 2024 yılı için %7,6, yani %5 hedefinin üzerinde bir tahmin açıklanması oldu)
  • GSYH büyümesi bu yıl %9 ve gelecek yıl %5 olarak görülürken, cari açığın GSYH’ye oranının 2021’de %2,6 ve 2022’de %2,2 olması bekleniyor.
  • Hükümet, bütçe açığının GSYİH’ya oranını 2021 ve 2022’de %3,5, 2023’te ise %3,2 olarak görüyor.
  • İşsizlik oranı bu yıl %12,6 olarak görülüyor ve gelecek yıl %12’ye gerilemesi bekleniyor.

Bu yılın hedeflerini ve uzun vadeli hedefleri ayrı olarak ele almak gerekli.

Öncelikle büyüme başlığından başlayacak olursak; öngörülen %9 tahmini piyasanın fikir birliğiyle uyumlu. Ekonomide seyreden iç talep – dış talep dengeleri, güçlü sanayi üretimi ve ihracat gibi unsurlar geçen yıldan devreden etkiyle de birleştiğinde bu yıl büyümenin %8 bandının üzerinde gerçekleşeceği anlaşılıyor. Son çeyrekte de talebin canlı seyredeceği, en azından dış talep tarafından dengeli bir destek geleceği öngörüsü büyüme projeksiyonları açısından da yukarı yönlü risk dengesini etkileyebilir. İhracatın yüksek olması bunun en önemli göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Daha uzun vadeli bakıldığında ise; sadece iç talebe bağlı sürdürülebilir bir büyüme mümkün değildir. Sermaye akımlarının, özellikle Fed’in kararları neticesinde gelişmekte olan ülkelerin aleyhine dönmesi, bu konuda stratejik kararların alınmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda dönemsel %9 veya çift haneli oranlarda yüksek büyümedense, uzun dönemde sürdürülebilir dengeli, ihracat ve üretim tabanlı, rekabetçi sektörlerde ve yüksek teknolojide ağırlığın artırıldığı, yeşil ekonomiye ve teknolojik dönüşüme ağırlık veren katma değerli bir büyüme modelinin inşa edilmesini gerektirmektedir. Ekonominin dünyanın döngüsel, çevresel ve teknolojik dönüşümüne uygun hale getirilmesi, uzun vadede değer katan nitelikli bir büyümenin sağlanmasında ve istihdamın da benzer şekilde yüksek nitelikli artmasına katkıda bulunacaktır.

OVP GSYH büyüme tahminleri… (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Resmi Gazete)

Büyüme ile diğer hedeflerle, en başta da enflasyon ile bir bağıntı kurmak gerekir. Enflasyon içinde büyüme çok sürdürülebilir değil, bu yıl varsayılan tahmine göre %16,2 olarak gerçekleşmesi beklenen enflasyon kapsamında bu durumun yine aynı şekilde gerçekleşeceği anlaşılıyor. 4Ç21’de talebin canlı seyri, ithalata talebin yansıması gibi faktörler çerçevesinde enflasyon yaratan kalemlerin GSYH formülü içinde öne çıktığı görülmektedir. Büyümenin yatırım katmanından yansıma bulması, fiyat istikrarı başta olmak üzere makroekonomik stabilite ve öngörülebilirlik unsurları ile sağlanabilir. Çok yüksek büyümeden ziyade, dengeli uzun vadeli ortalamalara yakın bir büyümenin nitelikli unsurlarla da desteklenmesiyle sağlıklı olacağı üzerinde durmuştuk. Enflasyon yerine refah yaratan bir büyüme de, doğrudan yatırımın (hem yerel, hem yabancı), cari açığı da azaltan yüksek teknolojili üretim ve uzmanlaşmanın (yabancı yatırımlar know-how ve teknoloji transferi açısından da önemlidir, burada tecrübe edinecek nitelikli genç işgücü edindiği bilgiyle start-up yatırımları ve unicornlar yaratabilir), bunun ekonomik istikrar ve yerel paranın gücüne yansımasından ileri gelecektir. Hükümetin OVP kapsamındaki yakın ve gelecek dönem büyüme tahminlerini ele aldığımızda, 2022-2024 döneminde ortalama %5,3 tahmin ettiği görülüyor.

Kur, makroekonomik stabilite ile çok alakalı. Enflasyonun da en önemli kaynağı olarak yer etmiş durumdadır. İthalat talebinin yansıması, son çeyrekte dış ticaret açığının olumsuz yansıması kaynaklı olarak cari işlemler açığının biraz açılmasına neden olabilir. İhracat büyümesinin de iyi gelişiyor olmasının oturtacağı dengeye bu senenin cari açık seviyesi açısından bakmak gerekir. Cari işlemler açığının da çünkü kur üzerinde önemli etkileri olacaktır.

OVP Yıl Sonu TÜFE tahminleri… (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Resmi Gazete)

Büyüme, fiyat istikrarı, finansal istikrar, yeşil dönüşüm, ödemeler dengesi başlıklarından sonra sıra istihdama geliyor. Sanayide yüksek teknolojili üretim ve bunun nitelikli işgücü ve pozisyonu yaratımı ile desteklenmesinin önemi ülkenin büyüme modelinin dönüşümü ve bunun kalkınma ile eş değer bir şekilde olması açısından önemlidir. Büyüme sağlarken, istihdam yaratabilmeniz de önemli. İyi eğitim almış ve inovasyona, Ar-Ge’ye yatkın yüksek nitelikli genç işgücüne de uygun pozisyon sağlayabilir olmak gereklidir. Bunun kısa vadede doğrudan yabancı yatırımlar (FDI) için uygun ortam oluşturulması, daha uzun vadede ise buradan elde edilen öğrenme ile yerli rekabetçi girişimlerin kurulması mümkün. Bugün genç nüfus işsizliğinin %20’lerin üzerinde olması, yükseköğrenim görmüş gençlerin çoğunun değerlendirileceği iş alanlarının eksikliği ile alakalı. İstihdamın istenen düzeyde olmadığı nüfusun belli kesimleri (genç, kadın vs.) özel programlarla ve planlamalarla desteklemek ve belli teşvik uygulamaları sağlamak da daha kısa vadede olumlu sonuçlar verebilir.

Son olarak kamu maliyesi başlığına bakıyoruz. GSYH’ye oran olarak merkezi yönetim bütçe açığının 2022 yılında %3,5, program dönemi sonunda %2,9 olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir. Kamu kesimi borçlanma gereğinin azaltılması kapsamında kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerekliliği ön plandadır. Vergi gelirleri anlamında, tabana yayılan vergi sisteminin uygulanabilirliği önemli, burada aynı zamanda ulusal refahın adil dağılımı açısından orta-alt gelir grubu üzerinde vergi yükünün hafifletilmesi ve dolaylı vergilerin ağırlığının doğrudan vergilere ve servet üzerinden vergilere kaydırılması gereklidir. Bu kapsamda, ekonomide kayıt dışılıkla mücadelede de etkin önlemler çerçevesinde devletin gelir kaybına uğraması önlenmelidir. Hazine borçlanmasında da, borçlanma maliyetlerinin düşürülmesi bağlamında fiyat istikrarı ve finansal istikrar uyumu gerçekleştirilerek, ülkenin dış borçlanma ve kredi profili olumlu bir şekilde etkileşime uğramalıdır.

 

 

29.09.2020 – Hazine ve Maliye Bakanlığı Berat Albayrak, 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programı’nı açıklarken, 2020 sonu gerçekleşme tahminleri de paylaşıldı. Buna göre 2020 sonunda GSYH büyümesinin %0,3, önümüzdeki yıl ve 2022 GSYH büyüme oranlarının sırasıyla %5,8 ve %5,0 olması bekleniyor.

2020 enflasyonunun bu yıl sonunda %10,5 olması beklenirken, önümüzdeki iki yıl enflasyon tahminleri sırasıyla %8.0 ve %6.0 seviyelerinde. Cari açığın bu yıl, GSYH’ye göre %3,5 ile bitmesi bekleniyor.

Ekonomi yönetimi GSYH’ye oranla cari açığın 2021’de %1,9, 2022’de %0,7 olmasını bekliyor. Programa göre ayrıca önümüzdeki 3 yılda bütçe açığı %3,0’ın altına inmeyecek. Hükümet merkezi yönetim bütçesinin bu yıl %4,9, önümüzdeki üç yıl içinde ise %4,3, %3,9 ve %3,5 açık vermesini hedefliyor. Ayrıca, güçlü büyüme beklentilerine rağmen işsizlik oranının da çift haneli beklendiğini görüyoruz. YEP’te işsizlik oranı tahminleri bu yıl için %13,8 ve önümüzdeki üç yıl da çift haneli oranlarda devam ediyor.

Açıklanan Yeni Ekonomik Programının ana makroekonomik varsayımlarını aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz.

Not: (1) Gerçekleşme tahmini, (2) Program, (3) Zincirlenmiş hacim endeksi, yüzde değişme, (4) Toplam tasarruf-yatırım farkı ile cari açık arasındaki fark, milli gelir hesaplamalarında ihracat ve ithalat ağırlıklı döviz kuru kullanılmasından kaynaklanmaktadır.

 

2020-2022 Dönemi YEP: Büyüme yeniden birinci öncelik oldu, Şeker Yatırım

1 Ekim 2019 – Bu senenin “yeni ekonomi programının (YEP)” “ekonomide düşük büyümeli dengelenme dönemi” olarak öne çıkarılan geçen seneki rapora göre en önemli farkı, ekonomik büyümenin yeniden birinci öncelik haline gelmesi olarak görülüyor. Hükümet 2020-2022 arasında her yıl %5,0 büyüme hedeflerken, bu senenin genelinde de ekonominin küçülmeyeceğini ve yılın tamamında da %0,5 büyüme gerçekleşeceğini öngörüyor. Yılın ilk yarısındaki %1,9’luk küçülme dikkate alındığında, hükümetin ekonomideki canlanmanın aslında yılın ikinci yarısından itibaren (son çeyrekte artan bir hızla) başlamasını beklediğini söyleyebiliriz.

GSYH büyümesinin üçüncü çeyrekte hafif pozitif gerçekleşmesi muhtemel görünüyor, dolayısıyla ilk yarıyılda GSYH’nin ortalama %1,9 küçüldüğü dikkate alındığında, %0,5’lik 2019 yılı GSYH büyümesi, hükümetin son çeyrek için %5,0 civarında bir GSYH büyümesi beklentisine de işaret ediyor. Buna göre hükümetin ekonomik aktivitede V tipi bir toparlanma beklediğini de söyleyebiliriz. Biz Türkiye ekonomisinin mevcut durumunda (yüksek özel sektör borçluluğu ve bankacılık sektörünün fonlamaya ilişkin kısıtları nedeniyle), V tipi bir ekonomik toparlanmaya temkinli yaklaşıyoruz. Hükümetin GSYH’deki bu hızlı toparlanma beklentisi için dayanağının da “ertelenen özel tüketim talebi” olduğu görülüyor. Hükümet, faiz düşüşleri sonucu hızlanmasını beklediği kredi artışı yoluyla iç talebin canlanacağını düşünüyor. Hükümet ayrıca, 2019 yılındaki düşük baz etkisinin (büyümenin %2,3’lük ilk tahmin yerine %0,5 olarak gerçekleşmesi), 2020’de %5,0’lik hedefe ulaşmak konusunda yardımcı olacağını da düşünüyor.

TÜFE enflasyonunun 2022 sonuna kadar kademeli olarak %5 hedefine ulaşması bekleniyor

2019 sonu TÜFE enflasyonu projeksiyonunun son TCMB tahmini olan %13,9’un (ve geçen yılın YEP tahmini olan %15,9’un) altına %12,0’ye revize edildiği görülüyor. Dezenflasyon sürecinin sonraki yıllarda da devam etmesi ve TÜFE enflasyonunun 2020 sonunda %8,5 ve 2021 sonunda da %6,0’ya geriledikten sonra 2022 sonunda da %5,0’lik uzun dönemli hedefin de altı olan %4,9 seviyesine gerilemesi bekleniyor.

Bu enflasyon hedeflerinin tutturulması, hiç şüphesiz Türk lirasındaki stabilizasyonun devam etmesi, gıda enflasyonunun kontrol altında tutulması ve en önemlisi enflasyon beklentilerinde iyileşmeyle fiyat katılıklarının kırılması ile ancak mümkün olabilir. Ek olarak, artan bütçe açıklarının bir noktada tüketici fiyatlarına da yansıdığı ve dezenflasyon sürecini olumsuz etkilediği düşünüldüğünde, enflasyon hedefleri için kamu maliyesi performansı da kritik önemde.

YEP’deki TÜFE enflasyonu projeksiyonları dışında, GSYH deflatörüne ilişkin tahmin de, hükümetin enflasyon beklentileri ile ilgili bilgi veriyor. Şöyle ki, hükümetin 2019 yılı GSYH deflatörüne ilişkin projeksiyonunun %8,7 olduğu görülüyor. GSYH deflatörünün kabaca o yılın ortalama enflasyonuna paralel gerçekleştiğini dikkate alırsak, hükümetin 2020 yılının büyük bir bölümünde TÜFE enflasyonunun tek haneli seviyelerde kalmasını beklediğini iddia edebiliriz.

Cari dengede 2022 sonundan itibaren fazlaya geçilmesi bekleniyor

Programın belki de en iddialı hedefi olarak cari açık öne çıkıyor. Bu yılı 1,0 milyar dolar cari fazla ile kapatmayı bekleyen hükümet ekonomideki canlanmaya bağlı olarak, 2020 sonunda hafif bir bozulmayla, 9,6 milyar $ (GSYH’nin %1,2’si) cari açık beklese de, sonrasında açığın 2021’de 7,0 milyar $’a (GSYH’nin %0,8’i) düşmesini ve 2022 sonunda da sıfır açığa ulaşmayı bekliyor. Turizm gelirlerinin bu seneki 29,0 milyar $ seviyesinden gelecek yıl 34,3 milyar $’a, 2021’de 40,1 milyar $ ve 2022’de 46,5 milyar $’a artacağı beklentisi, cari açığın 3 sene sonunda sıfırlanacağı yönündeki tahminin önemli bir dayanağı.

Ancak, 3 yıl üst üste %5 GSYH büyümesi öngörülüyor iken, cari açıkta böyle bir düşüş, turizm gelirlerinde iyileşmenin ötesinde, imalat sanayiinde yerli ara malı kullanımının arttırılması ve ihracatımızın daha yüksek katma değerli ürünlere kaydırılması gibi bir yapısal dönüşüm ile mümkün olabilir. Türkiye ekonomisinde böyle bir dönüşüm ülke risk priminin de ciddi anlamda düşmesi anlamına gelecektir. Ancak bu kadar kısa süre içinde böyle iddialı bir hedefe de temkinli yaklaştığımızı belirtmek isteriz.

Hükümet mali disipline bağlı kalacağı garantisi veriyor

Berat Albayrak mali teşviklerle ekonomik aktiviteyi desteklemeye devam edebileceklerini, ancak bütçe açığı/GSYH rasyosunun %3,0’ün üzerine çıkmasına izin vermeyeceklerini de belirtiyor. Bu bağlamda, hükümet 2019-2021 bütçe açığı/GSYH hedeflerini %2,9 olarak tutarken, rasyonun 2022’de %2,6’ya düşeceğini düşünüyor.

Çeşitli raporlarımızda, bütçenin harcama tarafında esnekliğinin çok düşük olması nedeniyle, bütçe açığının büyük ölçüde vergi gelirlerine (dolayısıyla GSYH büyümesine) bağlı olduğunu belirttik. Buna göre, bu bütçe hedeflerinin tutturabilmesi de, hiç şüphesiz %5’lik büyüme hedeflerinin tutturulması ile doğru orantılı olacak.

Ek olarak, son yıllarda imar affı, bedelli askerlik gelirleri ve son olarak bu sene TCMB’den yapılan (40 milyar TL’nin üzerindeki kısmı yedek akçelerden kaynaklanan) 80 milyar TL’ye yaklaşan transfer gibi kalemler de bütçe açıklarının düşürülmesinde önemli rol oynadı. Önümüzdeki yıllarda, bu gelirlerin çok daha düşük seviyelerde kalabileceği ihtimali değerlendirildiğinde, yukarıdaki bütçe açığı hedeflerine ulaşılması için harcama tarafında da ciddi bir disipline ihtiyaç bulunuyor.

İşsizlik oranının ancak 2022’de tek haneye düşeceği öngörülüyor

Son dönemde işsizlik oranında görülen hızlı artış sonrası, hükümetin 2019 yılı ortalama işsizlik oranı tahminini %12,1’den %12,9’a revize ettiği görülüyor. Ancak yılın ilk yarısında, işsizlik oranının ortalama %13,7 civarında olduğu dikkate alındığında, bu tahminin tutması için de işsizlik oranının ikinci yarıda %12,0 civarına gerilemesi gerekiyor ki, bunun da iyimser bir beklenti olduğunu söyleyebiliriz. İlerleyen 3 yılda, hükümet işsizlik oranının sırasıyla %11,8, %10,6 ve %9,8’e gerilemesini bekliyor.

Kur ve petrol fiyatı varsayımları

Son olarak, hükümetin 2020-2022 yılları arasında yıllık ortalama $/TL kuruna ilişkin varsayımlarının da sırasıyla 6,00, 6,41 ve 6,74 olduğu görülüyor. Son olarak, hükümetin 2020-2022 yılları arasında yıllık ortalama $/TL kuruna ilişkin varsayımlarının da sırasıyla 6,00, 6,41 ve 6,74 olduğu görülüyor. Hükümetin varil başı Brent tipi petrol fiyatına ilişkin varsayımları ise sırasıyla 60,0 $, 61,8 $ ve 62,3 $ olarak görünüyor.

2020 – 2022 Orta Vadeli Programına İlişkin Notlar, Gedik Yatırım

Temel makro ekonomik göstergelere ilişkin revize ve tahminlere bakıldığında ilk dikkat çekenin gelecek 3 yıla ilişkin büyüme tahminlerinin %5 olarak belirlenmesi olduğu söylenebilir. 2019 yılı büyüme tahminin %2,3’ten %0,5’e revize edilmesinin oluşturacağı baz etkisinin 2020 yılına dair büyüme tahminin %3,5’ten %5’e revize edilmesine katkı sağlamasının beklendiği ifade edildi. Söz konusu revizeyi kabul edilebilir ölçülerde değerlendirmekle birlikte, 2018 yılının ikinci yarısı ve 2019 yılının ilk yarısı itibariyle gözlenen yavaşlamanın oluşturacağı baz etkilerinin geride kalması sonrası, 2021 ve 2022 yıllarında da istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde %5’lik büyüme performansının sürdürülmesinin zorlayıcı olabileceğini değerlendiriyoruz. Söz konusu büyüme hedeflerini baz alarak diğer temel makroekonomik göstergelere ilişkin tahminlere bakıldığında, bunların da aynı çerçeve içinde eş anlı olarak yakalanması zor görünmekte.

Enflasyondaki iyileşme eğiliminin devam etmesine yönelik kararlı duruşun korunmasını ve uzun vadeli hedef açısından “%5” yerine “%5’in altı”nın hedeflenmesi yönünde kurulan iletişimi olumlu bulmakla birlikte, 2019’un ikinci yarısı ve sonrasında özel tüketim ve yatırımların büyümeye önemli katkı vermesinin beklenmesi ile potansiyelin hafif üzeri olarak değerlendirilebilecek büyüme hedeflerini dikkate alarak, söz konusu hedefe ulaşmanın zor olacağını düşünmekteyiz.

Cari denge tarafında büyüme performansındaki toparlanmayla birlikte önümüzdeki süreçte yeniden cari açık verilmeye başlanacağı tahmin edilmekte olup, program dönemi sonunda cari işlemlerde dengenin kalıcı olarak tesis edilmesi hedefleniyor. Büyümede hedeflenen performans doğrultusunda dış ticaret açığında artışın devam edeceği varsayılırken, söz konusu dengenin yüksek katma değerli ürün ihracatının artırılması ve ithalata bağımlılığın azaltılmasına yönelik tedbirlere ek olarak büyük ölçüde turizm gelirleri kaynaklı sağlanması hedeflenmekte. Ayrıca, petrol fiyatlarının gelecek yıllarda yaklaşık olarak mevcut seviyelerde kalacağı varsayımının kullanıldığnı da not edelim.

Bütçe dengesi tarafına bakıldığında gelecek 3 yıllık dönem için ekstra bir genişleme öngörülmemesine karşın, bütçe açığı / GSYH oranında düşüşten ziyade %3’ün altında kalınmasının temel hedef olarak seçilmesinin dikkat çekici olduğu söylenebilir. Bütçe açığı oranına bir üst sınır konulması mali disiplinin korunması açısından olumlu bir adım olarak görülebilecek olsa da, gelecek 3 yıla ilişkin hedeflerin hemen bu sınırın altında ve yatay olarak belirlenmesi bu durumu bir miktar gölgelemekte.

Özetle: Geçen yılki program gerek zamanlaması gerekse de içerdiği tahminlerin oluşturduğu görünüm itibariyle belirsizliğin yüksek olduğu bir dönemde önemli bir yol gösterici olmuştu.  Bu yılki programdaki tahminler ise değişim süreciyle birlikte ulaşılması istenen hedefler olarak değerlendirilebilir. Programın genel hatlarıyla finansal istikrar ve krediye dayalı büyüme odaklı bir görünüm taşıdığını söyleyebiliriz. Söz konusu programda bahsedilen hedeflerin tamamının yakalanması hatta aşılması başlıca temennimiz olmakla birlikte, bunun kolay olmayacağını düşünmekteyiz. Makroekonomik göstergelere ilişkin kullanılan tahmin ve varsayımların detaylarına baktığımızda; yakın dönemde büyük ölçüde gelişmekte olan ülkeleri destekleyici olan konjonktürel gelişmelerin önümüzdeki süreçte de korunacağı varsayımının ağır bastığını değerlendirmekteyiz. Bu nedenle, dengelenme süreci sonrasında, “değişimin başlaması”ndan ziyade YEP’in ana söylemlerinden olan “disiplin” vurgusunun bir miktar daha öne çıkmasını daha temkinli bir tercih olarak nitelendirebilirdik. Bundan sonraki süreçte, başta beklenen vergi reformuna ilişkin gelişmeler başta olmak üzere programda yer alan eylem planına ilişkin atılan adımlar yakından takip edilecek. 2020-2022 YEP raporunda diğer öne çıkan noktalar ile raporda yer alan makroekonomik göstergelere ilişkin tahmin ve varsayımlar ilerleyen sayfalarda yer almaktadır

Başarılı dönemin ardından iddialı hedefler… Serhat Gürleyen – İş Yatırım

2020-2022 dönemine ait Yeni Ekonomi Program (YEP) başta büyüme ve enflasyon olmak üzere önümüzdeki 3 yıla ait iddialı hedefler koydu. Konulan hedeflerin gerçekleştirilebileceği konusunda ikna olmadık. Ancak 2018 Ağustos’ta yaşanan döviz şoku sonrasında konulan hedeflerinin büyük ölçüde tutturulmuş olması nedeniyle yapılan revizyonları önemsiyoruz.

2020 – 2022 dönemine ait değerlendirmeye geçmeden önce 2019 yılında sağlanan başarı için Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın hakkını verelim. 2018 Ağustos’unda yaşanan devasa şoka rağmen Türkiye 2019 yılını pozitif bir büyümeyle (%0,5 program tahmini) kapatmayı başaracak. Geçen sene bu vakitler yapılan tahminler sert bir küçülmeye (-%2- %4) işaret ediyordu. Enflasyon cephesinde %16’lık geçen seneki hedefin çok altında %12.0 seviyesinde yılı kapatacağız.

Daha önemlisi Ağustos şoku sonrası ekonomide sağlanan yumuşak iniş dış dengede intizamlı bir yeniden dengelenme ile sağlandı. Cari denge milli gelirin %3,5’i civarında bir açıktan milli gelirin %0,1’i civarında bir fazlaya geçerken, bankacılık sektörü ve özel sektörün borcu intizamlı bir şekilde küçüldü.

Hiç şüphesiz, sağlanan başarıda kamu kaynakları kullanılarak ekonominin canlandırılmaya çalışılması etkili oldu. 2018 yılında milli gelirin %2,0’sinde seyreden bütçe açığı 2019 yılında milli gelirin %2,9’una yükseldi. Merkez Bankası’nın geçmiş yıl yedek akçelerinin aktarılmasıyla sağlanan bir defalık gelir (milli gelirin %1,0’i) olmasaydı Bütçe açığı milli gelirin %4,0’üne yaklaşacaktı.

Ekonomi yönetimi başarılı bir dönemin ardından 2020 – 2022 dönemine ait hedeflerde çıtayı fazlasıyla yükseltmiş durumda. Avrupa ekonomisinin durgunluk tehdidi altında olduğu ve küresel ekonomiye ait belirsizliklerin devam ettiği bir konjonktürde 2020 dönemine ait büyüme hedefinin %3,5’ten %5,0’e yükseltilmesini gerçekçi bulmuyoruz. Ertelenmiş tüketim ve yatırımda bu denli sert bir yükseliş bize inandırıcı gelmiyor.

2020 enflasyon hedefinin %9,8’den %8,5’ indirilmesinin de fazlasıyla iddialı olduğunu kabul etmek gerekiyor. İç talebin canlandığı ve Merkez Bankası’nın faizleri önden yüklemeli indirdiği bir konjonktürde dezenflasyon sürecinin yavaşlamasını bekliyoruz.

Ancak enflasyon cephesinde büyümeye göre daha iyimseriz. Küresel yavaşlamaya paralel gerileyen enflasyon, gelişmekte olan ülke paralarına göre daha güçlü Türk lirası dezenflasyon sürecini desteklemeye devam ediyor. Gıda enflasyonunu düşürmek için gerekli yapısal tedbirler alınır, maliye ve para politikası arasındaki uyum güçlendirilir, kamunun yönlendirdiği mallarda geçmişe yönelik endeksleme alışkanlığından hedefe yönelik fiyatlamaya geçilirse hedefe yaklaşılabilir.

Geçtiğimiz senelere göre en radikal değişim maliye politikası cephesinde yaşanıyor. Geleneksel olarak sıkı maliye politikasına önem veren Ak Parti, yeni dönemde büyümeyi desteklemek adına bütçe açığını %2,0 civarından %3,0’e yükseltiyor.

Milli gelirin %32’si civarındaki bir kamu borcu ile Türkiye genişleyici maliye politikası kullanmak için yeterli alana sahip. Ancak reel faizlerdeki artış kamunun genişleyici maliye politikasıyla ekonomiyi canlandırmasının maliyetini artırıyor. Yeni programda faiz giderleri milli gelirin %2,0’si civarından %3,0’ün üzerine yükseliyor. Faiz giderlerinin azaltılmasının yolu yeni dönemde Türkiye’nin risk priminin düşürülmesinden geçiyor.

Son olarak Yeni Ekonomi Programında dolar/TL’nin 2019 ortalamasının 5,7, 2020 ortalamasının 6,0, 2021 ve 2022 ortalamalarının sırasıyla 6,4 ve 6,7 olacağı varsayılıyor. Kur tahminlerinde TL’nin reel olarak değer kazanacağı varsayılıyor. Kur cephesinde YEP’in iyimser olduğunu düşünüyoruz. Öngörülen patikada ilerlemek için küresel risk iştahının güçlenmesi ve sermaye girişinin artması gerekiyor.

 

Berat Albayrak 2020 Yeni Ekonomi Programını Açıkladı, Programın Teması “Değişim Başlıyor”

30.09.2019 – Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak önümüzdeki döneme dair Yeni Ekonomi Programını anlatıyor.

Yeni Ekonomi Programı’nın bu yılki ana teması “Değişim Başlıyor”. Albayrak 2019 sonu büyüme hedefinin yenilenen seçimlerden kaynaklanan ekonomik aktivitede yaşanan ertelemeden dolayı aşağı indiğini (2019 sonu hedefi yüzde 0,5) buna karşılık baz etkisinden dolayı da 2020 büyüme hedefinin yüzde 5 olarak yukarı çekildiğini bildirdi. Büyüme hedefi 2020, 2021 ve 2022 için yüzde 5 olarak açıklandı.

Bakan Albayrak enflasyon hakkında önemli açıklamalarda bulundu. 2019 senesi için enflasyonda beklentilerin ötesinde performans gösterildiğini belirtti. Ekonomide temel mücadele alanının enflasyon olduğunu ve bir üst lige çıkmayı istiyorsak enflasyonu yüzde 5’in altına çekmek zorunda olduğumuzu söyledi. Bu kapsamda Yeni Ekonomi Programı’nda enflasyon hedefleri, 2019 için yüzde 12, 2020 için yüzde 8,5, 2021 için yüzde 6, 2022 için yüzde 4,9 olarak açıklandı.

Hedefler

  • Enflasyon %12 (önceki %15,9)
  • Cari açık +%0,1(önceki -%3,3)
  • Büyüme %0,5 (önceki +%2,3)
  • Bütçe Açığı -%2,9(önceki -%1,8)
  • 2019’da işsizlik tahmini %12,9 2020’de işsizlik tahmini %11,8 2021’de işsizlik tahmini %10,8

Başlıklar

  • Cari denge en önemli meselelerimizden olmaya devam edecek ve cari açığın düşmesine katkı veren projeleri öncelikli teşvik edilecek.
  • Yılın 2. Yarısında özel tüketimde ivme bekleniyor
  • Adaletli vergi reformu yapılacak.
  • Dolarizasyonun azaltılması için çalışalacak.
  • İstanbul Finans Merkezi 2021 yılı sonuna doğru devreye alınacak.

 

Yeni Ekonomi Programı YEP Hedefleri

22.09.2018 – Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Programı’ nda (YEP) 2019-2021 dönemi olmak üzere önümüzdeki 3 yıla ait ekonomik hedeflere dair (başta büyüme ve enflasyon) tahminlerde revizyonlar ve hedeflemeler yapıldı. Aşağıda programdaki revizyon kalemlerini özet olarak bulabilir ve devamında ekonomistlerin YEP’e ait yorum ve analizlerini okuyabilirsiniz.

  • Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi (2018 yıl sonu enflasyon hedefi %20,8)
  • Mali disiplinin devamı
  • Cari açığın düşürülmesi ve böylelikle cari açık kaynaklı kırılganlığın azalması (Cari açık yıl sonu hedefi 36 milyar dolar)
  • Bütçede 76 milyar TL’lik tasarruf
  • Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye Emlak Bankası’nın yeniden yapılandırılması
  • “Tarımda Milli Birlik Projesi”
Yıllar Enflasyon Hedefi Bütçe Açığı / GSYH Hedefleri Cari Açık / GSYH Hedefleri Büyüme Hedefleri
2017  11,90 1,5 5,6 7,4
2018 20,8 1,9 4,7 3,8
2019 15,9 1,8 3,3 2,3
2020 9,8 1,9 2,7 3,5
2021 6,0 1,7 2,6 5,0

 

Odak Noktası: Yeni Ekonomi Programında Gerçekçi Revizyon, İş Yatırım

Muammer Kömürcüoğlu, Ekonomist

Bugün açıklanan 2019-2021 dönemine ait Yeni Ekonomi Programında (YEP) başta büyüme ve enflasyon olmak üzere önümüzdeki 3 yıla ait tahminlerde gerçekçi revizyonlar yapıldı. Kısa vadede fiyat istikrarının ve finansal istikrarın yeniden tesis edilmesi, ekonomide yeniden dengelenmenin ve bütçe disiplinin sağlanması, orta vadede sürdürülebilir büyüme ve adaletli paylaşıma yönelik ekonomik değişimin gerçekleştirilmesi programın temel amacı olarak tanımlanıyor.

İktisadi faaliyette yılın ikinci yarısında iç talepte yavaşlama ile birlikte 2018 yılında büyümenin %3,8’e gerilemesi öngörülüyor. Gelecek yıl toplam tüketim ve yatırımlardaki gerilemenin etkisiyle büyüme %2,3’e geriliyor. Detaylardan yatırım kalemindeki yavaşlamanın büyük ölçüde kamu yatırımlarındaki yıllık bazda %36 daralmadan kaynaklandığı, özel sektör yatırımlarının ise %2’lik yıllık büyüme ile 2018’e göre azalsa da halen artıda kaldığı anlaşılıyor. 2020 yılında ise özel tüketimdeki ılımlı seyrin devam edeceği, yatırımlarda ise canlanmanın başlayacağı varsayılıyor. Bu bağlamda büyüme 2020’de %3,5’e yükseliyor. Son olarak tüketimde canlanmanın başlaması ile 2021 yılı itibariyle büyüme %5 patikasına geri dönüyor. Öte yandan 2018 ve 2019 yılında büyümeye kayda değer katkı veren net ihracat katkısının 2020 itibariyle önemli ölçüde azalması dikkat çekiyor.

Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanması YEP’in öncelikli hedefi olarak ortaya koyuluyor. Maliyet yönlü gelişmelerin gecikmeli etkileri ile (başta kur geçişkenliği) tüketici enflasyonunun yıl sonunda %20,8’e ulaşması bekleniyor. Para ve maliye politikalarında eşgüdümün güçlendirilmesi ve alınacak ilave tedbirlerle enflasyonun 2019’da %15,9’a, 2020’de tek haneye, 2021’de ise %6,0’ya düşürülmesi amaçlanıyor. Enflasyon tahminlerindeki güncellemenin gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. Ancak önümüzdeki yıllarda enflasyondaki düşüşün görece yavaş olması para politikasının sıkılığı konusunda bazı soru işaretleri yaratabilir.

Cari açığın sürdürebilir seviyeye indirilmesi ve böylece dış kaynak gereksiniminden kaynaklanan kırılganlıkların azaltılması ve yurtiçinde üretim ve istihdamın desteklenmesi YEP’de öne çıkarılan diğer önemli hedef. Programa göre, bu yılın ikinci yarısında TL’deki değer kaybının ihracata olumlu yansıması ve turizm gelirlerindeki artış ile cari açıkta kayda değer bir dengelenme süreci bekleniyor. Bu bağlamda cari açığın 2018 yılında 36 milyar dolar ile milli gelirin %4,7’sine gerilemesi bekleniyor. Turizm gelirlerinde beklenen güçlü artış ve ekonomideki dengelenme sayesinde cari açığın 2019’da 26 milyar dolara (milli gelirin %3,3’ü) gerilemesi bekleniyor. Orta vadede ise ihracat ve turizmde yapılacak dönüşüm programları ve tasarruf oranlarının arttırılması ile cari açığın kalıcı olarak düşürülmesi amaçlanıyor.

Maliye politikasında mali disiplinin devamlılığını amaçlayan bir çerçeve benimseniyor. Yapılacak kalıcı tasarruflar ile önümüzdeki üç yıl içerisinde bütçe açığı milli gelir oranının %2 seviyesinin altında kalması, faiz dışı fazlanın ise 2021 sonunda %1’i aşması hedefleniyor. Kamu maliyesinde öncelik harcamaların azaltılması yönünde şekilleniyor. Bu bağlamda 2019 yılında 60 milyar TL’lik tasarruf öngörülüyor (31 milyar TL’si harcamalardaki kesinti). Ayrıca tek seferlik gelir kaynaklarına karşılık kalıcı harcamaların oluşturulmayacağının belirtmesi orta vadede bütçe adına olumlu bir adım. Maliye politikasına yönelik görüşümüzde değişiklik yok. Bütçe açığının önümüzdeki yıllarda önceki yıllara kıyasla genişlese de diğer emsal ülkelere kıyasla kabul edilebilir ve yönetilebilir seviyelerde kalacağını düşünüyoruz.

Son olarak YEP’te Dolar/TL’nin 2018 ortalamasında 4,9, gelecek yıl 5,6, 2020 ve 2021’de sırasıyla 6,0 ve 6,2 olacağı varsayılıyor. Kur tahminlerinde TL’nin reel olarak değer kazanacağı varsayılıyor. Kur cephesinde YEP’in iyimser olduğunu düşünüyoruz. Öngörülen patikada ilerlemek için risk iştahında düzelme ve sermaye girişinde toparlanma olması gerektiğini düşünüyoruz.

Özetle yeni açıklanan programda verilen hedeflerin ve revizyonların döviz kuru dışında gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda program piyasalar tarafından kısmen olumlu algılanacaktır. Ayrıca başlanmamış projelerin askıya alınacağının ve mega projeleri doğrudan yatırım ve uluslararası finansman ile sağlanacağının söylenmesi kamu maliyesi cephesinde iyi haber. Yine de bu cephede daha detaylı açıklamaların yapılması gerecektir. Öte yandan kamu maliyesi ve enflasyon cephesinde öngörülen düzeltmenin görece sınırlı olması OVP kaynaklı iyimserliği bir miktar sınırlayabilir. Son olarak Bankacılık sektörüne dair son dönemde çıkan yeniden yapılandırma ve ilave önlemler konusunda detaya yer verilmemesi piyasalarda artan beklentinin törpülenmesine neden olabilir. Önümüzdeki dönemde bankacılık sektörüne dair atılacak adımların yakından izlenmesi gerektiği kanısındayız.

 

Yeni Ekonomik Program’da Öne Çıkan Sektör ve Hisseler, Halk Yatırım

 

Yeni Ekonomik Program Yansımaları ve Sn. Albayrak’ın Açıklamaları… Enver Erkan

Hazine ve Maliye Bakanımız Sn. Berat Albayrak tarafından açıklanan, yeni ismiyle Yeni Ekonomi Programı (YEP) makroekonomik tahminlerde önemli revizyonlar getirirken, kamu maliyesine ilişkin tedbirlerin ön planda olduğunu görmekteyiz. Önümüzdeki dönem için dengelenme, disiplin ve değişim ilkeleri (3D) ortaya koyan Program’da büyüme tahminlerinde bu yıl ve ileriki yıllara ilişkin tahminler düşürüldü; büyüme beklentisi 2018 için %5,5’ten %3,8’e, 2019 için %5,5’ten %2,3’e ve 2020 için ise %5,5’ten %3,5’e düşürüldü.

Ekonomik büyümedeki yavaşlama, ülkenin makroekonomik dinamiklerinin yerine oturtulması ve yeni ekonomik modele entegrasyon için hazırlık için gerekli görülüyor. Bu noktada enflasyon, cari açık gibi göstergelerde düzelme hedefleniyor. Enflasyonda yüksek seyir bu yıl için devam edecek. YEP’de öngörülen enflasyon hedefleri 2018 için %7’den %20,8’e yükseltildi. Sonraki yıllar enflasyonda dengelenme ve ardından dezenflasyon süreci öngörülmekte. 2019 hedefi %6’dan %15,9’a, 2020 hedefi ise %5’ten %9,8’e yükseltildi. Cari açığın milli gelire oranında ise 2018 için %4,3’ten %4,7’ye yukarı, sonraki yıllar içinde ise 2019 için %4,1’den %3,3’e, 2020 için %3,9’dan %2,7’ye aşağı revizyon yapıldı.

Ekonomide bir miktar potansiyel altı büyüme ve dengelenme sürecini başlatmak üzerinde durduğumuz iki kalem olan enflasyon ve cari açıkta belli oranlarda iyileşmeyi beraberinde getirecektir. Mali politikada sıkılaşma kapsamında tedbirlerin ön plana çıkacağı bu dönemde, problematik yapıya neden olan bu iki göstergede önemli ölçüde iyileşme sağlanabilir. Mali disiplin, enflasyonla mücadeleye destek verecektir. Fiyat istikrarı için üretim kanallarının desteklenmesi oldukça önemli, dolayısıyla yeni dönem ayrıca üretimin ve ihracatın artırılması, sanayide dışa bağımlılığı azaltıcı tedbirler alınması, böylece yurtdışı döviz kurları kaynaklı fiyat dalgalanmalarına olan duyarlılığın azaltılması anlamında olumlu olacaktır. Gıda fiyatlarındaki problematik yapının kontrol altına alınması için de yapısal önlemler şart… Katma değerli üretim ve bu kapsamda ihracat tabanlı büyüme modeli 3D’nin son aşaması olan değişim ilkesi kapsamındaki varış noktasıdır.

İstihdam tarafında, işsizlik oranı beklentilerinde yapılan yukarı yönlü revizyonlar, ekonomik büyümedeki yavaşlama ile uyumlu… Bu kapsamda, ekonomide bir miktar potansiyel altı büyüme ile alakalı olarak işsizlik oranları bir miktar artacaktır. 2019 için %12,1 öngörülüyor.

Bütçe ile ilgili başlıklar önemli… Sn. Albayrak, YEP sunumunda 76 milyar TRY tutarında tasarruf sağlanacağını belirtti. Bunun 60 milyar TRY’lik kısmı bütçe giderlerini azaltıcı, 16 milyar TRY’si ise gelirleri artırıcı tedbirlerden gelecek. Bütçe açığının milli gelire oranı hedefi 2018 için aynı, %1,9’da bırakıldı. Başkanımız Sn. Erdoğan’ın konuşmalarında işaret etmiş olduğu kamu tasarruf tedbirlerinin ana hatları YEP ile birlikte ortaya konmuş oldu.

Bankacılık sektörü, YEP kapsamındaki konulardan daha farklı bir dinamiğe sahip olduğu için programda fazla detay yer almadı, ancak Sn. Albayrak’ın konuşmasında da belirttiği üzere, bankaların mali yapısını ve aktif kalitesini güçlendirmek amacıyla çalışmalar yapılacak. Bankacılık sektörü için küresel örnekler ve geçmiş deneyimlerin ışığında sektörün güçlenmesi, reel sektörün uygun maliyetle krediye erişmesinin kolaylaştırılması ve kredi yeniden yapılandırmaları için yapılması planlanan çalışmaların sonuçlarını uygulama aşamasında görme şansımız olacak. Reel ekonomi için nihai hedef, “değişim” aşamasında ulaşılması planlanan “katma değerli üretimin devamını sağlamak” olacaktır. Sektör açısından atılacak diğer adımlar ise Türkiye Kalkınma Bankası’nın genişletilmiş bir görevle yeniden yapılandırılması ve Türkiye Emlak Bankası’nın en iyi uygulamalara göre yeniden yapılandırılacaktır.

Tahminlerin rasyonel temeller üzerine oturtulması ve yurtdışı konjonktürle uyumlu olması çerçevesinde, aynı zamanda kamu maliyesinde alınacak tedbirlerin mali politikada sıkılaşmaya işaret etmesi, bu çerçevede de para politikamızda enflasyon ve piyasalarımıza olabilecek spekülatif saldırılara karşı yapılmış olan sıkılaşmaya destek olunması anlamında olumlu olarak değerlendirilebilecek bir program, TRY’nin reaksiyonu kurda belli başlı dalgalanmalar dışında olumlu…

 

Barış Ürkün, Araştırma Müdürü, Ahlatcı Yatırım

3 yıllık vadeyi kapsayan ve adı Yeni Ekonomik Plan olarak değiştirilen hedefler Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. Açıklanan hedeflerin detaylarına baktığımızda 2018 yılı için büyümenin %3.8, 2019 yılı içinse %2.3 olarak belirlendiği, enflasyonda yıl sonu hedefin %20.8, 2019 yılı için %15.9, cari açığın milli gelire oranının ise 2018’de %4.7, 2019’da ise %3.3 gibi mevcut ekonomik görüntüye göre uyumlu olduğu gözlendi. Büyümede üretim ve ihracatta katma değere odaklı değişim süreci ile enflasyonla mücadelede Merkez Bankası’nın elindeki tüm araçları kararlı ve bağımsız bir şekilde kullanmaya devam edileceğinin açıklanmış olması önemli.

Yine enflasyonla mücadele kapsamındaki hedefler arasında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sıkı bir mali disiplinle bu mücadeleye destek vereceğinin de belirtilmesi mali politikalarda sıkılaştırma adımlarının kararlı şekilde uygulanacağı anlamına geliyor. Yapılacak tasarrufların yapısal değişiklikler ile kalıcı hale gelmesi Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi tarafından sağlanacağı planda yer alırken bunun sonucu olarak önümüzdeki üç yıl için bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 2’nin altında olması ve faiz dışı fazlanın ise dönem sonunda milli gelirin yüzde 1’ini aşması hedeflenmiş durumda.

Cari açığın düşürülmesi için ilaç, petrokimya, enerji, makine/teçhizat, ve yazılım gibi sektörlerdeki yatırım projelerine verilecek desteklere öncelik verileceği de hedefler arasında yer aldı. Yeni ekonomi planında cari açığın düşürülmesi için ihracata verilen önem kapsamında “ihracat teşvik sistemi” nin yeniden yapılandırılacağı da olumlu sayılabilecek hedefler arasında yer aldı diyebiliriz.

Açıklanan hedefler arasında en önemlilerinden birisinin de program açıklanmadan önce de konu olduğu şekilde bankaların mali yapılarını ve aktif kalitelerini tespit edecek mali bünye çalışmaları sonrasında gerektiğinde bankacılık sektörünün mali yapısını güçlendirecek ve böylece reel sektörün krediye olan gereksinimini daha sağlıklı ve uygun faiz oranlarıyla karşılayabilecek, bunun yanında mevcut kredileri yeniden yapılandıracak bir politika setinin devreye alınacağı oldu diyebiliriz. Hedefler arasında ayrıca Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye Emlak Bankası’nın da yeniden yapılandırılarak ekonomik aktiviteye katkı sağlaması amaçlanmış görünüyor.

Piyasaların aslında merakla beklediği konulardan biri olan tarım sektörüne yönelik teşviklere ilişkin hedefler kapsamında Yeni Ekonomik Plan’da “Tarımda Milli Birlik Projesi” nin hayata geçirilerek tohumdan sofraya gıda değer zinciri, gıda güvenliği ve uluslararası rekabet önceliğinde, yeniden yapılandırılacağı, atıl tarım arazilerinin tarımsal üretime kazandırılması için gerekli kurumsal ve hukuki altyapı oluşturulacağı açıklandı.

Beklentilerden çok fazla sapma göstermeyen hedeflerin açıklanmış olması nedeniyle piyasaların da bu sonuçlara tepkisi sınırlı olarak gerçekleşti. Açıklanan hedeflerin orta-uzun vadeli planlar olması göz önünde bulundurulduğunda önümüzdeki süreçte bu planların uygulanması konusundaki kararlılık, hedefe odaklılık, şu an içinde bulunduğumuz ekonomik ortamda bu tip yapısal reformlara olan ihtiyaç nedeniyle önceki orta vadeli planlara göre daha yakından izlenecek ve piyasaların tepkisi de buna göre şekillenecektir.

İlk aşamada kurda yukarı yönlü eğilim 6.29 üzerine kadar devam ettikten sonra yeniden geri çekilme 6.20 seviyesine doğru gerçekleşti. İlerleyen saatlerde yuları yönlü trend desteği  6.16 seviyesi kurun yönü açısından takip edilmeli. Bu seviye altında kapanışlar oluşmaya başlarsa 6.10-5.97 bölgesine doğru bir hareket yaşanabilir.

Borsa tarafında ise XU100endeksinin de açıklanan hedefler sonrası hafif satışlarla karşılaştığı fakat akabinde toparlanma çabasının oluştuğu gözleniyor. 93.400 üzerinde kalıcılık sürdüğü sürece yükseliş eğiliminin devam edeceğini düşünüyoruz. Yukarı yönde 98.000 seviyesi önemli direnci izlenmeli. Burası aşılabildiği takdirde 98.700-99.300 seviyeleri hedeflenebilir.

 

Yeni Ekonomik Program Analizi, Vahap Taştan / Araştırma Uzmanı (A1 Capital)

Az önce yeni ismiyle YEP açıklandı ve piyasanın ana fiyatlaması bankacılık sektörüne ilişkin açıklamalarda oldu.

Projeksiyona aşağıdaki tablodan bakmak mümkün. 2018 enflasyon beklentilerinin piyasa beklentilerine yakın olması, halihazırdaki durumun tespiti için piyasanın pozitif fiyatladığı bir resim verirken, büyümedeki dengelenme ile birlikte, yani düşüşle birlikte cari açığın GSYH’a oranının da düşmesi normal. Bizi enflasyon tarafında asıl ilgilendiren bütçe açığının GSYH’a oranı olmakta. Bu tarafta ise bütçedeki gelişmelerin bir süre daha büyümeyi destekleyici bir konumda olacağını anlıyoruz. Bu tarafta, büyümeyi kırmadan, sert düşüşü engelleyecek bir projeksiyon çizilmiş durumda.

Enflasyon Bütçe Açığı / GSYH Cari Açık / GSYH Büyüme
2017  11,90 2017 1,50 2017 5,60 2017 7,40
2018 20,80 2018 1,90 2018 4,70 2018 3,80
2019 15,90 2019 1,80 2019 3,30 2019 2,30
2020 9,80 2020 1,90 2020 2,70 2020 3,50
2021 6,00 2021 1,70 2021 2,60 2021 5,00

 

Son satış hareketine gelince;
Piyasanın bankacılık sektörüne ilişkin hamle beklentisi vardı fakat Albayrak’ın açıklaması, şimdilik bankaların izlenmeye devam ettiği yönünde. Bu da son günlerde bankalara gelen alımların tersine dönmesiyle birlikte düşüş getirdi.

Neyi Takip Edelim?
Öncelikle OVP öncesinde 94.200 – 95.000 üzerindeki her hareketin fazladan olduğunun altını çizmek gerekiyor. Genel yayınlarda da gün içi notlarda da altını çizmeye çalıştığımız bir konu oldu bu. Peki neyi takip edeceğiz? 94.200 üzerindeki tutunma, teknik anlamda artık önemli. Piyasa 99.300 hedefleyecekse öncelikle bir süredir aşamadığı son 4 denemesinde başarısız kaldığı, son denemesinde üzerinde geçtiğimiz 50 günlük ortalaması üzerinde bir süre kapanış sergilemesi gerekiyor. Bugün dönüş yaptığımız yer 1100 günlük ortalamaya yakın fakat 94.200 kadar kritik değil.