Ana Sayfa Raporlar Ekonomi Raporları ve Gelişmeleri BETAM: Hangi ...

BETAM: Hangi Kadınlar İşgücü Piyasasından Çıkıyor

Hangi Kadınlar İşgücü Piyasasından Çıkıyor?

Gökçe Uysal* ve Yazgı Genç**

Yönetici Özeti

Türkiye’deki işgücü piyasasının en çok araştırılan ve tartışılan konularından biri kadınların işgücüne katılım oranlarının çok düşük olmasıdır. Bu konuda yapılan araştırmalar genellikle işgücüne katılımın belirleyicilerinin anlaşılmasına yöneliktir. Bu araştırma notunda ise işgücünden çıkan kadınlara odaklanılarak kadınların işgücünde kalmaları zorlaştıran etkenler üzerine bir değerlendirme yapılacaktır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi 2016 yılı verilerinin kullanıldığı bu araştırma notundaki bulgular işgücünden çıkan kadınların işgücünde kalan kadınlara kıyasla daha yaşlı, daha az eğitimli, daha çok çocuk sahibi ve daha yüksek ihtimalle evli olduğunu göstermektedir. Bu kadınların son çalıştıkları işlerin tarım ve imalat sektörlerinde ve nitelik gerektirmeyen mesleklerde olduğu da görülmektedir. Tarımdan çıkan kadınların vasıf yetersizliğinin tarım dışı sektörlere geçişe engel teşkil ettiği tahmin edilebilir. Bu bağlamda tarımdan işgücü dışına çıkan kadınların işgücüne çekilmesi açısından hayat boyu eğitime odaklanan politikalar önemli bir yer tutabilir. İmalat sektöründe ise olumsuz çalışma koşullarının kadınları zorladığı görülmektedir. Bu sektörde hem ücretler nispeten düşük hem çalışma saatleri nispeten yüksektir. Araştırmanın bulgularına göre işgücünden çıkan kadınlar ayrılma sebepleri olarak işin geçici olmasını sıklıkla dile getirmektedir. Bu doğrultuda imalat sektöründeki çalışma koşullarının düzenlenmesi kadınların işgücünde kalmalarına yardımcı olacaktır. Son olarak, kadınlar işgücü piyasasının dışına çıkmalarına neden olarak toplumsal cinsiyet rollerini de belirtmektedir. İşgücünden ayrılan her on kadından üçü ailedeki bakım hizmetlerini yüklenmek için ya da evlendiği için ayrıldığını beyan etmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerinin daha eşitlikçi şekilde yeniden tanımlanması kadınların işgücü bağlılığını artırmak açısından da önem teşkil etmektedir.

İşgücü piyasasının dışında kalmış kadınların yarısından çoğu daha önce çalışmış

Türkiye işgücü piyasasındaki en önemli sorunlardan biri kadın işgücüne katılım oranlarının düşüklüğüdür. TÜİK tarafından yayınlanan Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre 2017 yılı itibari ile 15 yaşının üzerindeki kadınların yalnızca yüzde 33,6’sı işgücü piyasasındadır.[1] Buna karşın 15 yaş üzerinde ve halihazırda işgücü piyasasında olmayan kadınların yarısından fazlası hayatında en az bir kere çalışmış ve daha sonra çeşitli sebeplerle işgücü piyasasından çıkmıştır.[2] Bu durum kadınların işgücü piyasasına girişten ziyade işgücü piyasasında kalma ile ilgili sorunlar yaşadıklarına işaret etmektedir. Bu araştırma notunda daha önce en az bir işte çalışmış ancak daha sonra işgücü piyasasının dışına çıkmış kadınların özellikleri incelenmektedir. Nihai amaç işgücünde olmayıp nispeten yakın duran bu kadınların işgücü piyasasından çıkmalarına sebep olmuş olabilecek etkenlere dair fikir edinmek ve işgücüne katılımı artırmaya yönelik politika tasarımlarına ışık tutmaktır.

TÜİK’in yıllık yayınladığı Hanehalkı İşgücü Anketi (HİA, 2016) mikro verileri kullanılarak yapılan analizin kapsamı işgücü piyasasına girdikten sonra çeşitli nedenlerle uzaklaşan kadınlar olduğu için örneklem 15-44 yaş arası kadınlar ile sınırlandırılmıştır. Türkiye’de erken emeklilik düzenlemeleri sebebiyle 40’lı yaşlardan itibaren emeklilik mümkündür. Erken emekliliği düzenleyen yasal çerçeve değiştirilmiş olmasına rağmen emeklilik yaşı sigorta kaydının yapıldığı senede geçerli olan yasal düzenlemelere bağlıdır. Dolayısıyla halihazırda 40’lı yaşlarında olan kadınların bir kısmı emekliliklerine hak kazanmıştır. Bu kişileri veride tespit etmek mümkün olmadığından bu araştırma notunda işgücü piyasası açısından bağlılığın daha kuvvetli olduğu yaşlara odaklanılmıştır.

HİA’da işgücüne dahil olmayan kadınlara daha önce çalışıp çalışmadıkları sorulmuştur. İşgücüne dahil olmayan 15-44 yaşları arasındaki kadınların yüzde 52,2’si, yani 10 milyon 678 bin kadından 5 milyon 573 bini daha önce en az bir kez çalıştıklarını belirtmişlerdir. Ancak bu kadınların bir kısmını mevcut koşullarda işgücü piyasasına çekmek mümkün ya da optimal olmayabilir. Kadınların işgücü piyasasına tekrar girişinin mümkün ya da optimal olup olmaması işgücü dışına çıkma nedenleriyle doğrudan bağlantılıdır. Anket verilerinde daha önce çalışmış ancak işgücü piyasasının dışında olan kadınlara işgücüne dahil olmama nedenleri sorulmuştur. Bu soruya verilen cevaplar arasında öğrenci olmak yüzde 9,7’lik bir orana sahipken, emekli veya engelli oldukları için işgücüne dahil olmayan kadınların oranı oldukça düşüktür (sırası ile yüzde 0,2 ve yüzde 2,2). Örneğin öğrencilerin işgücü piyasasına çekilmelerindense eğitimlerine devam etmelerinin özendirilmesi işgücüne katılımın artması açısından en verimli politika önerisi olacaktır. Hasta ya da engelli ve emekli kadınların ise kendi durumlarına özel çok boyutlu politikalara ihtiyacı olabilir. Dolayısıyla bu araştırma notunda işgücü piyasasına girmesinde bu tarz engeller bulunmayan kadınlara odaklanılmaktadır.

Özetle, bu araştırma notunun hedef grubu daha önce en az bir kez çalışmış, halihazırda eğitimine devam etmeyen, emekli ya da engelli olmayan kadınlardır. İş aramama nedenleri ve yaş, medeni durum, eğitim, bölge gibi betimleyici bilgiler 4 milyon 897 bin kadın için mevcuttur. Ancak bu araştırma notunda daha önce en az bir kez çalışmış olan kadınların geçmiş iş tecrübelerine dair veriler de kullanılmaktadır. Geçmişteki iş deneyimine ilişkin sorular ise sadece işten ayrılma yılı ile referans yılı (2016) arasında en fazla sekiz yıl olanlara sorulmaktadır. Bu nedenle işten ayrılma nedeni, son çalışılan sektör ve meslek bilgisi daha az sayıda kadın (3 milyon 85 bin) için mevcuttur.

Daha önce çalışmış inaktif kadınların iş aramama nedenleri

Tablo 1’de işgücüne girmiş ancak daha sonra çıkmış kadınların işgücüne dahil olmama nedenlerini göstermektedir. Tekrar etmek gerekirse öğrenci, hasta, engelli ya da emekli olduğu için iş aramadığını söyleyen kadınlar örneklem dışında bırakılmıştır. İşgücü piyasasının dışına çıkmış kadınların iş aramama nedenleri üç ana başlıkta toplanabilir: toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin nedenler, işin yapısı veya çalışma koşulları ile ilgili nedenler ve diğer nedenler.

Toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin nedenlere bakıldığında ev kadını olduğu için işgücüne dahil olmayan kadınların payı yüzde 61,8 ile oldukça yüksektir[3]. Bu grubu yüzde 20 ile ailevi ve kişisel nedenlerle işgücüne dahil olmayan kadınlar izlemektedir. Bu nedenlerin içeriği kesin olarak bilinmemekle birlikte toplumsal cinsiyet rolleri ile ilgili olabileceği akla gelmektedir.

İşin yapısı ile ilgili nedenlere bakıldığında daha önce çalışıp işgücüne dahil olmayan kadınlar arasında iş aramayıp çalışmaya hazır olan kadınların payı yüzde 15’tir. Bunlar arasında ümidi kırık kadınların payı yüzde 3,1 ile nispeten düşükken, başka sebeplerden iş aramayıp çalışmaya hazır olan kadınların payı nispeten yüksektir (yüzde 14). Fakat bu nedenlerin ne olduklarına dair veri ankette mevcut değildir. Son olarak mevsimlik çalışma nedeni ile iş aramayan kadınların payı yüzde 0,6 ile sınırlıdır.

Tablo 1: İşgücüne yakın duran kadınların iş aramama nedenleri (15-44 yaş, 2016)

  Kişi (bin) (%)
İş aramayıp çalışmaya hazır olan, ümidi kırık 150 3,1
İş aramayıp çalışmaya hazır olan, diğer 684 14,0
Mevsimlik çalışan 31 0,6
Ev kadını 3025 61,8
Ailevi ve kişisel nedenler 977 20,0
Diğer 30 0,6
Toplam 4897 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam

İşgücünden çıkmış kadınlar daha az eğitimli, görece daha yaşlı ve evli

Ekonomik yazın eğitimin düzeyindeki artışın kadınların işgücüne katılma ihtimalini arttırdığını açıkça ortaya koymaktadır. HİA verilerine göre Türkiye’de 2016 yılında 15-44 yaş aralığındaki kadınların genelinde işgücüne katılım oranı yüzde 40,5 iken bu oran üniversite mezunları arasında yüzde 75,6’dır. Eğitimin işgücü bağlılığında önemli bir yer teşkil ettiği veriler tarafından da doğrulanmaktadır. Tablo 2’de işgücünde olmayan fakat yakın duran kadınların eğitim durumları işgücündeki kadınlar ile karşılaştırmalı olarak verilmektedir. Veriler işgücüne yakın duran kadınların eğitim seviyelerinin işgücündeki kadınlara kıyasla daha düşük olduğuna işaret etmektedir. İşgücüne yakın duran kadınların yüzde 61,8’i lise altı eğitim düzeyine sahiptir. Buna karşın işgücündeki kadınların yüzde 42,8’isinin eğitim düzeyi lise altıdır. Benzer şekilde işgücünden çıkan kadınların üniversite mezunu olma ihtimalleri nispeten düşükken (yüzde 10,9), işgücündeki kadınların yüzde 34,2’sinin eğitim düzeyi yükseköğrenimdir. Bu durum eğitim seviyesi yüksek kadınların hem ücretlerinin nispeten yüksek olması hem de çalışma koşullarının daha iyi olmasıyla açıklanabilir. Bu bulgular, eğitim düzeylerinin artırılması ile sadece işgücü piyasasına girişi değil aynı zamanda işgücü piyasasında kalışı da kolaylaştırılacağına işaret etmektedir.

Tablo 2: işgücüne yakın ve işgücündeki kadınların eğitim düzeyleri (15-44 yaş, 2016)

  İşgücüne yakın İşgücü
  Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
Okuryazar olmayan 339 6,9 218 3,0
Lise altı 3024 61,8 3106 42,8
Genel lise 515 10,5 738 10,2
Meslek lisesi 483 9,9 718 9,9
Yükseköğrenim 535 10,9 2484 34,2
Toplam 4897 100 7263 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam

Daha önce bir işte çalışmış fakat 2016 itibari ile işgücüne dahil olmayan kadınların yaş dağılımları, işgücünün dışına çıkmış kadınların nispeten daha yaşlı olduklarını göstermektedir. Tablo 3’e göre bu gruptaki kadınların büyük bir çoğunluğu 30-34 yaş arasındadır (yüzde 23,0). İşgücündeki kadınların ise sadece yüzde 19,2’si bu yaş grubundadır. Bu yaş grubunu işgücüne dahil olmayan kadınlarda yüzde 21,7 ile 35-39 yaş arasındaki kadınlar izlemektedir. İşgücündeki kadınların ise yüzde 19,6’sı bu yaş grubundadır. Diğer taraftan, 15-19 yaş arasındaki gençler daha önce hayatlarında çalışmış ama 2016’da işgücüne dahil olmayan kadınların yüzde 9,4’ünü, işgücündeki kadınların ise yüzde 7,9’unu oluşturmaktadırlar.

Tablo 3: İşgücüne yakın işgücündeki kadınların yaş dağılımları (15-44 yaş, 2016)

  İşgücüne yakın İşgücü
  Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
15-19 210 4,3 577 7,9
20-24 620 12,7 1212 16,7
25-29 972 19,9 1409 19,4
30-34 1125 23,0 1395 19,2
35-39 1061 21,7 1425 19,6
40-44 908 18,5 1246 17,2
Toplam 4897 100 7263 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam

Daha önce çalışmış olup şu an işgücünde olmayan kadınların medeni durumlarına bakıldığında işgücünden ayrılan kadınların yüzde 86,4 ile büyük çoğunluğunun evli olduğu görülmektedir. İşgücündeki kadınların ise sadece yüzde 58,5’inin evlidir. İşgücünde olan kadınlar arasında hiç evlenmemişlerin payı yüzde 36,4’tür. Bu durum evlilikle birlikte gelen hane içi üretimin kadının sorumluluğu olarak görülmesinin işgücündeki kalmayı zorlaştırdığına işaret etmektedir. 

Tablo 4: İşgücüne yakın işgücündeki kadınların medeni durumları (15-44 yaş, 2016)

  İşgücüne yakın İşgücü
  Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
Evli 4230 86,4 4.251 58,5
Evli değil 667 14 3.012 41
Hiç evlenmedi 540 11,0 2.642 36,4
Boşandı 89 1,8 323 4,4
Eşi öldü 38 0,8 47 0,6
Toplam 4897 100 7263 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam

Eşlerin eğitim durumu

Tablo 5’te hem kadınların hem de eşlerinin eğitim durumları verilmektedir. Eşlerin eğitimi sadece eşiyle aynı hanede yaşamaya devam eden kadınlar için gözlemlenmektedir. İşgücünden çıkmış olan evli kadınların (yüzde 62,8) ve eşlerinin (yüzde 58,5) yarısından fazlası lise altı eğitim düzeyindedir. Diğer taraftan işgücündeki evli kadınların ve eşlerinin eğitim seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. İşgücündeki evli kadınların yüzde 49,3’ü, eşlerin yüzde 49,2’si lise altı eğitim düzeyindedir. İşgücüne yakın evli kadınların yüzde 10,2’si üniversite mezunu iken eşlerin yüzde 16,3’ü üniversite mezunudur. Veriler hem kadının eğitiminin hem de eşinin eğitiminin işgücünde kalma kararında etkili olabileceğine işaret etmektedir. Ancak kadının kendi eğitiminin ve eşinin eğitiminin işgücünde kalma kararındaki görece etkilerini betimleyici istatistiklerle ayırt etmek mümkün değildir zira bireyler genelde eğitim seviyeleri kendilerine benzer eşlerle evlenirler.

Tablo 5 İşgücüne yakın işgücündeki evli kadınların ve eşlerinin eğitim düzeyleri (15-44 yaş, 2016)

İşgücüne yakın İşgücü
Kadın Kadın
Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
Okuryazar olmayan 286 7,0 44 1,1 167 4,1 33 0,8
Lise altı 2575 62,8 2397 58,5 2001 49,3 1996 49,2
Genel lise 417 10,2 438 10,7 353 8,7 418 10,3
Meslek lisesi 400 9,8 552 13,5 336 8,3 480 11,8
Yükseköğrenim 420 10,2 667 16,3 1203 29,6 1134 27,9
Toplam 4098 100 4098 100 4061 100 4061 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam

İş yaşam uyumlaştırılması önemli

Aşağıdaki tabloda işgücüne yakın ve işgücündeki kadınların yaşadıkları hanelerdeki çocuk sayıları verilmektedir. HİA’da aynı hanede yaşayan kadınlar için o hanede yaşayan 15 yaş altındaki toplam çocuk sayısı görülmektedir. Fakat çocuklar ile anneleri arasındaki bağ doğrudan kurulamamaktadır. Bu koşullar altında veriler yorumlanırken hanedeki çocukların doğrudan kadının çocukları olmayabileceği unutulmamalıdır.

Verilere göre işgücünden çıkmış kadınların yüzde 21,2’sinin yaşadıkları hanelerde çocuk bulunmazken; işgücündeki kadınların ise yüzde 43,7’si çocuksuz hanelerde yaşamaktadır. Bu durumda işgücündeki kadınların yaşadıkları hanelerde çocuk bulunmama ihtimali işgücüne yakın kadınların hanelerine kıyasla çok daha fazladır. Dolayısıyla işgücünden çıkmış kadınların yaşadıkları hanelerde daha fazla çocuk olduğu görülmektedir. İşgücünden çıkmış kadınların yüzde 30,4’ü iki çocuk bulunan hanelerde yaşamaktadır. Bu oran işgücündeki kadınlar için yüzde 17,4’tür. Bu bulgular işgücünden çıkmış kadınların nispeten daha yaşlı ve daha büyük olasılıkla evli olmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Aynı zamanda çocuk sayısının artması ile gelen çocuk bakım hizmetlerinin kadının sorumluğunda görülmesine paralel olarak kadınların işgücünde kalmalarını zorlaştırdığına işaret etmektedir.

Tablo 6 İşgücüne yakın işgücündeki kadınların yaşadıkları hanelerdeki çocuk sayısı (15-44 yaş, 2016)

İşgücüne yakın İşgücü
Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
0 1036 21,2 3171 43,7
1 1455 30 2099 29
2 1490 30,4 1267 17,4
3 577 11,8 419 5,8
4+ 339 6,9 307 4,2
Toplam 4897 100 7263 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam

Bölgesel farklılıklar daha çok araştırılmalı

İşgücünde olan ve olmayan ama nispeten yakın duran kadınların bölgesel dağılımları genel olarak benzemekle birlikte bölgeler arasında kayda değer farklılıklar görülmektedir. İşgücünde olmayıp yakın duran kadınların Doğu Marmara, Batı Anadolu, Orta Anadolu, Orta ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde olma ihtimalleri işgücünde olan kadınların bu bölgelerde olma ihtimallerine kıyasla daha yüksektir. Bu bölgelerdeki işgücü piyasası koşulları kadınların işgücü piyasasında kalmalarını nispeten zorlaştırıyor olabilir. 2016 yılı tarım dışı işsizlik oranları sistematik bir açıklamaya izin vermemektedir. Bu bölgelerin bazılarında tarım dışı işsizlik oranları Türkiye genelinden yüksekken bazıları da düşüktür.

İstihdamın sektörel dağılımı bu bölgelerdeki işgücü piyasası hakkında fikir verebilir. Özellikle hizmet sektörünün büyüklüğü kadın istihdamı açısından önem teşkil etmektedir. Ancak sektörler açısından da sistematik bir örüntü görülmemektedir. Örneğin Batı Anadolu’da hizmet sektörünün payı yüzde 64,3 ile Türkiye’deki en yüksek seviyededir, buna karşın işgücünden çıkmış kadınların payı bu bölgede nispeten daha yüksektir.

Kısaca özetlemek gerekirse işgücü piyasalarındaki yerel etkenlerin kadınların işgücü dışına çıkmalarında rol oynadığı görülememektedir. Ancak yerel işgücü piyasalarına dair ayrıntılı bilgiler olmadan bölgesel farklılıklara dair daha özenli bir analiz yapmak mümkün değildir.

Tablo 7: İşgücüne yakın ve işgücündeki kadınların bölgesel dağılımları (15-44 yaş, 2016)

  Örneklem İşgücü Tarım dışı işsizlik Sanayinin Payı Hizmetlerin Payı
TR1 İstanbul 21,0 23,6 13,6 25,9 66,3
TR2 Batı Marmara 4,0 4,6 8,8 24,8 47,0
TR3 Ege 11,3 14,7 11,6 21,3 49,0
TR4 Doğu Marmara 10,5 9,9 11 32,6 49,0
TR5 Batı Anadolu 11,3 9,8 10,8 17,6 64,3
TR6 Akdeniz 14,2 12,1 14,4 13,6 55,6
TR7 Orta Anadolu 4,5 4,2 14 15,1 45,8
TR8 Batı Karadeniz 5,1 5,8 12 12,5 41,4
TR9 Doğu Karadeniz 1,5 3,2 7,5 7,2 42,2
TRA Kuzeydoğu Anadolu 2,2 2,4 9,5 4,8 37,3
TRB Ortadoğu Anadolu 4,4 3,5 13,1 7,8 46,3
TRC Güneydoğu Anadolu 10,0 6,2 22,1 15,8 52,8
Total 100 100      
Türkiye     13,0 19,5 53,7

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam.

Not: Bölgelerin tarım dışı işsizlik oranı 15 yaşının üzerindeki herkesi kapsayan genel işsizlik oranıdır.

Sektör

İşgücünden çıkmış kadınların en son çalıştıkları sektör ve meslek grupları bu kadınların neden işgücü dışına çıkmış olduklarına dair ipuçları içerebilir. HİA veriler halihazırda çalışmakta olan kadınların istihdam edildikleri sektöre, işgücünden çıkmış kadınların ise en son çalıştıkları sektöre dair veri içermektedir.

Tablo 8’deki verilere göre işgücünden çıkan kadınların yüzde 27,4’ünün en son tarım sektöründe çalışmış olduğu görülmektedir. Buna karşın işgücündeki kadınların ise yüzde 18,3’ü tarım sektöründedir. Diğer taraftan işgücünden çıkan kadınların yüzde 24’ü imalat sanayinde çalıştıktan sonra işgücü piyasasından çıkmıştır. Halbuki işgücündeki kadınların sadece yüzde 17,1’i imalat sanayinde istihdam edilmektedir. İşgücünden ayrılan kadınların yüzde 21,5’inin en son çalıştıkları sektör toptan ve perakende ticaret, ulaştırma ve depolama, konaklama ve yiyecek hizmeti sektörüdür. İşgücündeki kadınların ise yüzde 19,8’inin bu sektörde olduğu görülmektedir. Bu üç sektör toplam kadın istihdamının yarısından fazlasını oluşturmaktadır. İşgücünden ayrılan kadınların en son bu sektörlerde çalışmış olma ihtimalinin işgücündeki kadınların bu sektörlerde olma ihtimallerinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Diğer bir deyişle, bu sektörlerde çalışan kadınların diğer sektörlerde çalışanlara kıyasla işgücünden çıkma ihtimalleri daha yüksek olabilir.

Tarım sektöründe çalışanların genelde ücretsiz aile işçisi olması ve eğitim seviyelerinin çok düşük olması bu duruma bir sebep teşkil edebilir. Ayrıca tarımda kullanılan becerilerin diğer sektörlerde aranan becerilerle örtüşmediği de söylenebilir. Diğer taraftan imalat sanayi ile ticaret, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde çalışma koşullarının nispeten ağır olduğu bilinmektedir. Bu sektörlerde çalışan kadınların ortalama ücretleri istihdamdaki tüm kadınların ortalama ücretinden daha düşüktür. Türkiye’de istihdamdaki kadınların aylık ortalama ücretleri 1876 TL iken imalat sanayide çalışan kadınların aylık ortalama ücretleri 1477 TL’dir (Ek Tablo 1). Diğer taraftan istihdamdaki kadınlar haftada ortalama 41 saat çalışırken imalat sanayide çalışan kadınların haftalık çalışma sürelerinin 44 saat olduğu görülmektedir (Ek Tablo 2). Bu durum toptan ve perakende ticaret, konaklama ve yiyecek hizmetleri için de benzerdir. Bu sektördeki kadınlar aylık ortalama 1526 TL ücret karşılığında haftada ortalama 47 saat çalışmaktadırlar.

Buna karşın kamu yönetimi ve savunma, eğitim hizmetleri, insan sağlığı ve sosyal hizmet sektöründe durum tam tersidir. İşgücündeki kadınların çoğunluğu yüzde 25,0 ile “Kamu yönetimi ve savunma, eğitim hizmetleri, insan sağlığı ve sosyal hizmet” sektöründedir. Fakat işgücünden çıkan kadınların yüzde 10,8’i bu sektördedir.[4] Benzer bir diğer sektör ise mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler, idari ve destek hizmetleri sektörüdür. İşgücündeki kadınların yüzde 11,5’i bu sektördedir. Diğer taraftan bu sektör, işgücünden çıkan kadınların ise yüzde 7,5’inin en son çalıştıkları sektördür. Bu sektörlerdeki çalışma koşullarının kadınların işgücünde kalmasını kolaylaştırdığı düşünülebilir.

Kamu sektöründe çalışan kadınlar ortalama 2303 TL aylık ücret almaktadır. Türkiye’deki kadınların ortalama ücretlerinin 1876 TL olduğu hatırlandığında ücretin kamuda daha yüksek olduğu görülebilir. Benzer şekilde mesleki faaliyetler sektöründe de ortalama ücret 1977 TL ile Türkiye ortalamasının üzerindedir.

Tablo 8: İşgücüne yakın ve işgücündeki kadınların bulundukları sektörler (15-44 yaş, 2016)

  İşgücüne yakın İşgücü
  Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
Tarım 845 27,4 1286 18,3
İmalat sanayi, madencilik ve taş ocakçılığı ve diğer sanayi 741 24,0 1205 17,1
İnşaat 35 1,1 91 1,3
Toptan ve perakende ticaret, ulaştırma ve depolama, konaklama ve yiyecek hizmeti 664 21,5 1392 19,8
Bilgi ve iletişim 18 0,6 71 1,0
Finans ve sigorta faaliyetleri 27 0,9 139 2,0
Gayrimenkul faaliyetleri 12 0,4 44 0,6
Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler, idari ve destek hizmetleri 230 7,5 805 11,5
Kamu yönetimi ve savunma, eğitim hizmetleri, insan sağlığı ve sosyal hizmet 334 10,8 1754 25,0
Diğer hizmet faaliyetleri 179 5,8 240 3,4
Total 3085 100,0 7028 100,0

Kaynak: TÜİK, HİA 2016

Not: İşgücündeki kadınların sektör bilgisi, istihdam edilen kadınlar arasında ilgili sektörde olanlar ile işsiz kadınlar arasında en son o sektörde çalışan kadınların toplamını ifade etmektedir.

Meslek

HİA verileri aynı sektör bilgisinde olduğu gibi meslek bilgisinde de halihazırda istihdam edilen kadınlar için mevcut mesleği, iş arayan ve işgücünden çıkan kadınlar için ise en son çalışılan mesleği vermektedir.

İşgücünden çıkan kadınların en son yaptıkları işlere bakıldığında yüzde 34,6’sının en son yaptığı işin nitelik gerektirmeyen işler olduğu görülmektedir (Tablo 9). Diğer taraftan işgücündeki kadınların ise yüzde 18,4’ü bu gruptadır. Bu durumda işgücünden ayrılan kadınların en son nitelik gerektirmeyen işlerde çalışmış olma ihtimalleri, işgücündeki kadınların bu işte bulunma ihtimalinden çok daha yüksektir. Tarımda ücretsiz aile işçisi olarak istihdam edilen kadınların vasıf seviyelerinin düşük olduğu tahmin edilebilir, ancak diğer sektörlerde de vasıf yetersizliğinin iş bulmayı zorlaştırdığı ve işgücünden çıkışa sebep olacağı düşünülebilir. İşgücünden çıkmış kadınların nispeten yüksek olduğu bir diğer grup hizmet ve satış elemanı olarak çalışan kadınlardır. Bu iş işgücüne dahil olmayan kadınların yüzde 23,0’ının en son çalıştıkları iştir. Buna karşın işgücündeki kadınların iş dağılımı arasında yüzde 21,3 ile en yüksek orana sahip iştir.

Diğer taraftan işgücündeki kadınların önemli bir kısmı (yüzde 17,7) profesyonel meslek mensuplarından oluşmaktadır. Buna karşın işgücüne dahil olmayan kadınların yüzde 6,2’si işgücünden ayrılmadan önce profesyonel meslek mensubudurlar. İşgücündeki kadınların işgücüne dahil olmayan kadınlara kıyasla daha yüksek oranla bu işe mensup olmaları, profesyonel meslek gruplarından olan kadınların işgücünü terk etmesinin daha düşük bir olasılık olduğuna işaret etmektedir. Bu meslek gruplarındaki nispeten yüksek ücretler ve düşük çalışma saatleri bir açıklama olabilir (Ek Tablo 3 ve Ek Tablo 4). Aynı yorum yardımcı profesyonel gruplarında ve büro hizmetlerinde çalışan kadınlar için de yapılabilir. Zira işgücünden ayrılanların yüzde 9,1’i en son bu işte çalışmışken, işgücündeki kadınların yüzde 13,5’i bu meslek grubundadır.

Tablo 9: İşgücüne yakın ve işgücündeki kadınların mensup oldukları işler (15-44 yaş, 2016)

  İşgücüne yakın İşgücü
  Kişi (bin) (%) Kişi (bin) (%)
Yöneticiler 32 1,0 175 2,5
Profesyonel meslek mensupları 191 6,2 1243 17,7
Teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensupları 90 2,9 433 6,2
Büro hizmetlerinde çalışan elemanlar 279 9,1 946 13,5
Hizmet ve satış elemanları 710 23,0 1498 21,3
Nitelikli tarım, ormancılık ve su ürünleri çalışanları 250 8,1 781 11,1
Sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışanlar 296 9,6 390 5,6
Tesis ve makine operatörleri ve montajcıları 170 5,5 268 3,8
Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar 1068 34,6 1294 18,4
Total 3085 100 7028 100

Kaynak: TÜİK, HİA 2016, Betam. Not: İşgücündeki kadınların iş bilgisi, istihdamdaki kadınlar arasında ilgili işlerde çalışanlar ile işsiz kadınlar arasında en son o işte çalışan kadınların toplamını ifade etmektedir.

İşgücüne dahil olmayan kadınların işten ayrılma nedenleri

2016 itibari ile 15-44 yaş aralığındaki işgücüne dahil olmayan ama hayatlarında daha önce çalışmış kadınların en son işlerinden ayrılma sebepleri Tablo 10’da gösterilmiştir. Bu tabloya göre işten ayrılma nedenleri de iş aramama nedenleri gibi üç ana başlıkta toplanabilir: toplumsal cinsiyet rolleri ile ilgili nedenler, işin yapısı ile ilgili nedenler ve diğer nedenler. Daha önce işgücünden ayrılan kadınların evli olma ihtimalinin yüksek olduğu tartışılmıştı. İşten ayrılma nedenleri arasında da eşinin isteği üzerine ve/veya evlilik nedeni ile işgücünü terk eden kadınların oranının yüzde 14,9 olduğu görülmektedir.[5] Bu neden tüm nedenler arasında en yüksek ikinci paya sahiptir. İşgücündeki kadınlar için toplumsal cinsiyet rollerinin bir diğer yansıması ise ailesindeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere bakması nedeniyle işten ayrılan kadınların görece yüksek oranıdır (yüzde 13,0). Bu oranlar ile toplumsal cinsiyet rollerine bağlı sebeplerin kadınların işgücü piyasasından düşmesinde önemli rol oynadığı bir kez daha anlaşılmaktadır.

İşten ayrılma nedenlerinin bir diğer ana başlığı olan iş ile ilgili nedenlerde geçici işlerinin bitmesi nedeni ile işten ayrılanların payı yüzde 36,9 ile oldukça yüksektir.[6] İşgücünden çıkan her on kadından dördünün geçici işlerinin bitmesi nedeniyle işten ayrılmış olması şaşırtıcı bir bulgudur. Geçici işin bitmesi sebebiyle işgücünden ayrılan kadınların en son çalıştıkları sektörlerin incelenmesi ipuçları içerebilir. Bu kadınların yüzde 36,6’sının en son çalıştıkları sektörün tarım, yüzde 21,7’sinin ise imalat olduğu görülmektedir. Türkiye’de kısa dönemli iş kontratlarının pek yaygın olmadığı bilinmektedir. Diğer taraftan kayıt dışılık oldukça yaygındır. İşlerin geçici nitelikte olması kayıt dışılıkla doğrudan bağlantılı olabilir.

İşgücüne dahil olmayan ve hayatlarında bir kez çalışmış kadınların yüzde 12,4’ü işlerinden memnun olmadıkları için işten ayrıldıklarını belirtmişlerdir. İşinden memnun olmama nedenleri bu ankette daha ayrıntılı araştırılmamıştır. Ancak çalışma saatleri, kayıt dışılık, işyeri koşulları, ücret, ayrımcılık gibi etkenler kadınların işlerinden memnun olmama nedenleri olabilir. Diğer taraftan mevsimlik çalıştığı için işinden ayrılan kadınlar ise işgücüne dahil olmayan kadınların yüzde 9,2’sini oluşturmaktadır. Son olarak işten çıkartıldığı/işyeri iflas ettiği ya da kapatıldığı için işinden ayrılan kadınların payı işgücüne dahil olmayan kadınların içinde yüzde 6,6’dır.

İşgücüne dahil olmayan kadınlar içinde eğitim/öğretim, emeklilik ve kendisinin hastalanması veya sakatlanması nedenleri gibi diğer nedenlerden işten ayrılan kadınların paylarının (her bir neden için yüzde 5 ve altı) diğer iki gruba kıyasla oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle işgücünden ayrılan kadınları işgücüne yeniden dahil edebilmek adına kadın işgücüne katılım oranlarının artırılması için toplumsal cinsiyet rolleri ve işgücü piyasası ve/veya çalışma koşulları nedeni ile işgücünden uzaklaşan kadınları hedefleyen politikaların geliştirilmesi gereklidir.  

Tablo 10: İşgücüne yakın kadınların işten ayrılma nedenleri (15-44 yaş, 2016)

Kişi (bin) (%)
Geçici bir işti bitti 1138 36,9
Mevsimlik çalışıyordu 284 9,2
İşten çıkartıldı/işyeri kapandı/iflas etti 202 6,6
İşinden memnun değildi 383 12,4
Kendisinin hastalanması veya sakatlanması 146 4,7
Ailedeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere baktığı için 402 13,0
Eşinin isteği üzerine/evlilik nedeniyle 460 14,9
Eğitim / öğretim 39 1,3
Emeklilik (Erken emeklilik dahil) 3 0,1
Diğer 28 0,9
Toplam 3085 100

Kaynak: TÜİK HİA 2016, Betam

 

Sonuç

İşgücünden ayrılan kadınlarla işgücünde olan kadınların işgücü piyasası açısından önem taşıyan eğitim, yaş, meslek gibi özelliklerinin karşılaştırılması işgücü piyasasından çıkan kadınların neden çıktıklarına dair ipuçları içermektedir. Verilere göre işgücünden çıkan kadınlar kalan kadınlara kıyasla nispeten daha yaşlı, evli, daha çok çocuk sahibi, daha az eğitimli kadınlardır. Bu bulgular ışığında eğitimin sadece işgücüne giriş için değil aynı zamanda işgücünde kalmak için de önemli olduğu görülmektedir. Dolayısıyla işgücündeki bireylerin beşerî sermayelerine yatırım yapmalarının teşvik edilmesi işgücünden düşüşleri de azaltacaktır.

Benzer şekilde toplumsal cinsiyet rollerinin daha eşitlikçi bir şekilde yeniden tanımlanması kadınların işgücünde kalmaları için elzemdir. Zira neredeyse her on kadından üçü de evlendiği için ya da ailedeki bakım sorumluluklarını üstlendikleri için işgücünden çıktığını söylemektedir.

İşgücünden çıkan her on kadından dördü geçici işi bittiği için işgücünden çıktığını belirtmektedir. Türkiye’de geçici iştense kayıt dışı işler yaygındır. Bu bağlamda kayıt dışılıkla mücadelenin kadınların işgücü piyasasında kalma ihtimallerini artıracağı düşünülebilir. Buna ek olarak işgücünden çıkan kadınların tarım ve imalat sanayinde, vasıf gerektirmeyen mesleklerde çalışmış olma ihtimallerinin daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla sektör ve mesleklerdeki çalışma koşullarının daha ayrıntılı araştırılması ve kadınların işgücüne katılmalarının artırılmasına yönelik politikaların bu tip araştırmalarla beslenmesi gerekmektedir.

 

Ek Tablo 1: İstihdamdaki kadınların sektörlere göre aylık ortalama ücretleri (TL, 15+ yaş, 2016)

Tarım 933
İmalat sanayi, madencilik ve taş ocakçılığı ve diğer sanayi 1477
Toptan ve perakende ticaret, ulaştırma ve depolama, konaklama ve yiyecek hizmeti 1526
Kamu yönetimi ve savunma, eğitim hizmetleri, insan sağlığı ve sosyal hizmet 2303
Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler, idari ve destek hizmetleri 1977
Diğer hizmet faaliyetleri 1028
İnşaat 1759
Finans ve sigorta faaliyetleri 2629
Bilgi ve iletişim 2368
Gayrimenkul faaliyetleri 1256
Toplam 1876

Kaynak: TÜİK HİA 2016, Betam

Ek Tablo 2: İstihdamdaki kadınların sektörlere göre haftalık ortalama çalışma saatleri (15+ yaş, 2016)

Tarım 37
İmalat sanayi, madencilik ve taş ocakçılığı ve diğer sanayi 44
Toptan ve perakende ticaret, ulaştırma ve depolama, konaklama ve yiyecek hizmeti 47
Kamu yönetimi ve savunma, eğitim hizmetleri, insan sağlığı ve sosyal hizmet 42
Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler, idari ve destek hizmetleri 40
Diğer hizmet faaliyetleri 45
İnşaat 45
Finans ve sigorta faaliyetleri 43
Bilgi ve iletişim 42
Gayrimenkul faaliyetleri 41
Toplam 41

Kaynak: TÜİK HİA 2016, Betam

 

Ek Tablo 3: İstihdamdaki kadınların mesleklere göre aylık ortalama ücretleri (TL, 15+ yaş, 2016)

Yöneticiler 4172
Profesyonel meslek mensupları 2930
Teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensupları 2088
Büro hizmetlerinde çalışan elemanlar 1784
Hizmet ve satış elemanları 1201
Nitelikli tarım, ormancılık ve su ürünleri çalışanları 1108
Sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışanlar 1223
Tesis ve makine operatörleri ve montajcıları 1311
Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar 1181
Toplam 1876

 

Ek Tablo: İstihdamdaki kadınların mesleklere göre haftalık ortalama çalışma saatleri (15+ yaş, 2016)

Yöneticiler 46
Profesyonel meslek mensupları 38
Teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensupları 43
Büro hizmetlerinde çalışan elemanlar 44
Hizmet ve satış elemanları 49
Nitelikli tarım, ormancılık ve su ürünleri çalışanları 35
Sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışanlar 38
Tesis ve makine operatörleri ve montajcıları 48
Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar 40
Toplam 41

 

*Doç. Dr. Gökçe Uysal, Betam, Direktör Yardımcısı, [email protected]

** Yazgı Genç, Betam, Araştırma Görevlisi, [email protected]

[1] Bu oran erkeklerde yüzde 72,5’tir.

[2] Daha önce işgücü piyasasına girmiş, iş aramış ancak herhangi bir işte çalışmadan çıkmış olan kadınları ankette tespit etmek mümkün değildir. Onlar da eklendiğinde bu oranın daha da yükseleceği aşikardır.

[3] Ev kadını olmaları nedeni ile işgücüne dahil olmayan kadınların yüzde 44,1’i 30-39 yaş arasındadır.

[4] Bu sektörde iştiham edilen kadınların büyük çoğunluğunun eğitim ve insan sağlığı sektörlerinde olduğu görülmektedir.

[5] Evlilik nedeni ile işten ayrılan kadınların yarısından fazlası (yüzde 67,9) 20-29 yaş aralığındadır.

[6] Bu nedenle işten ayrılan kadınların ise yüzde 36’sı 20-29 yaş aralığında, yüzde 18,7’si 30-34 yaş aralığındadır.