Ana Sayfa Haberler TCMB zorunlu ...

TCMB zorunlu karşılık düzenlemesinin olası etkileri

25.04.2022 – TCMB Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’de değişikliğe gitmiştir. Buna göre bilançoların yükümlülük tarafına uygulanmakta olan zorunlu karşılıklar, yapılan düzenleme ile makro ihtiyati politika setini güçlendirmek amacıyla bilançoların varlık tarafına da uygulanmaya başlanmakt adır. TCMB’den yapılan açıklamada, TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda finansal istikrarın desteklenmesi ve liralaşmanın teşvik edilmesi kapsamında makroihtiyati politika setini güçlendirerek zorunlu karşılık düzenlemesinde değişikliğe gittiği belirtilmiştir.

Bu kapsamda, bankalar ile finansman şirketlerinin KOBİ tanımına giren işletmelere kullandırılan krediler, esnaf kredileri, ihracat ve yatırım kredileri, tarımsal krediler, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ekindeki 1, 2, 3 ve 4 sayılı cetvellerde yer alan kurum ve kuruluşlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerine kullandırılan krediler, kurumsal kredi kartları, mali kuruluşlara kullandırılan krediler hariç olmak üzere Türk lirası cinsinden ticari nitelikteki nakdi kredileri zorunlu karşılığa tabi tutulmuştur.

Bu çerçevede, 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren dörder haftalık dönemlerde kullandırılan ticari kredilerin %10’u oranında zorunlu karşılığın aynı sürelerde tesis edilmesine, 31 Mayıs 2022 tarihi itibarıyla 31 Aralık 2021 tarihine göre kredi büyüme oranı %20’nin üzerinde olan bankaların, 31 Mart 2022 ve 31 Aralık 2021 tarihlerinde mevcut kredi bakiyeleri arasındaki farkın %20’si oranında zorunlu karşılığı 6 ay boyunca tesis etmesine karar verilmiştir.

Ayrıca, yabancı para mevduat/katılım fonu zorunlu karşılık oranlarının gerçek kişi dönüşüm oranına göre farklılaştırılmasına, bu çerçevede dönüşüm oranının % 5’in altında kalan bankalara ilave 500 baz puan, %5 ile %10 arasında olan bankalara ilave 300 baz puan zorunlu karşılık uygulanmasına karar verilmiştir. Bu uygulama, tesisi 10 Haziran 2022 tarihinde başlayacak olan 27 Mayıs 2022 tarihli hesaplama döneminden itibaren geçerli olacağı kaydedilmiştir. Finansman şirketlerinin yüzde sıfır olan zorunlu karşılık oranlarının bankalar ile aynı seviyeye getirildiği, yurt içi bankal ara olan yükümlülükleri zorunlu karşılık kapsamında alınmıştır. Bu değişiklik, tesisi 13 Mayıs 2022 tarihinde başlayacak olan 29 Nisan 2022 tarihli hesaplama döneminden itibaren geçerli olacaktır ifadeleri kullanılmıştır.

TCMB: Kredi büyümesini kontrol etmek için bankaların ZK’ları revize edildi…  Enver Erkan yazıyor…

TCMB, kredi büyümesini kontrol altında tutmak ve dövizin yerel para birimine çevrilmesini teşvik etmek amacıyla bankalar için bazı zorunlu karşılık kurallarını revize etti. Buna göre;

  • Merkez Bankası’nın Cumartesi günü yaptığı açıklamada, 1 Nisan’dan bu yana dört haftalık dönemler halinde kullandırılan ticari kredilerde %10 zorunlu karşılık uygulanacağı belirtildi. Merkez Bankası bankaların yerel para birimi cinsinden ticari nakit kredilerinin – küçük ve orta ölçekli işletmeler ile ihracat ve tarım kredilerini içerenler hariç – zorunlu karşılıklara tabi olacağını söyledi.
  • KOBİ tanımına giren işletmelere verilen krediler, esnaf kredileri, İhracat ve yatırım kredileri, Tarım kredileri, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun ekinde (I), (II), (III) ve (IV) numaralı tablolarda yer alan kurum ve kuruluşlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların kuruluşları, bağlı ortaklıkları ve iştiraklerine kullandırılan krediler, Kurumsal kredi kartları ve Finans kurumlarına verilen krediler bu uygulamanın dışında tutulmuştur.

Merkez bankasının zorunlu karşılık kararındaki diğer noktalar;

  • Döviz cinsinden hesapların liraya çevrilmesi hedefini karşılamayan bankalardaki kişisel hesaplar için de zorunlu karşılıklar artırıldı. Merkez bankası, yabancı para mevduat oranını %5’in altında olan bankalar için 500 baz puan, %5 ile %10 arasında olan bankalar için ise 300 baz puan artırdı.
  • 31 Mayıs itibarıyla, 31 Aralık 2021 ile karşılaştırıldığında %20’nin üzerinde kredi büyüme oranına sahip bankalar için, bu tarihlerdeki ödenmemiş kredi bakiyeleri arasındaki fark, altı ay süreyle %20 oranında zorunlu karşılığa tabi olacaktır.
  • Merkez Bankası, finansman şirketlerinin %0 olan RRR’lerinin artık bankalarla aynı düzeyde belirleneceğini ve yurt içi kreditörlere olan yükümlülüklerinin zorunlu karşılık kapsamına alınacağını söyledi.
  • Değişiklikler, 27 Mayıs hesaplama tarihinden itibaren geçerli olacak.

Zorunlu karşılıkların revizyonu, enflasyonun %60’ı geçmesine rağmen merkez bankasının gösterge faiz oranını art arda dördüncü ay %14’te tutmasının ardından geldi. Yetkililer, Türkiye’nin faiz tamponuna katkıda bulunmak yerine, daha fazla döviz getirebilecek ve merkez bankasının rezervlerini artırabilecek diğer politikalara daha fazla eğiliyor. Para Politikası Kurulu, Nisan ayı faiz karar metninde, cari hesabı kontrol altında tutma ihtiyacına karşı uzun vadeli yatırım kredilerindeki büyüme beklentisini tarttığını söylemişti. Banka, son PPK’da zorunlu karşılıklarda olası bir hareketin sinyalini vererek, “Bu bağlamda, komite makroihtiyati politika setini güçlendirmeye karar verdi” demişti. Dolayısıyla makrohtiyati tedbirler konusu bir süredir piyasada vardı.

Son dönemde ticari kredilerde de bir momentum var ve özellikle bu özel bankalarda daha fazla artmış durumda. Bunun temel sebebi işletme sermayesine olan ihtiyacın artması. Sonuçta şirketler faaliyet döngüsüne devam etmek zorundalar. Bu ortamda maliyetler çok arttığı için, üretime de devam edebilmek noktasında yüksek enflasyonda daha fazla işletme sermayesi ihtiyacı söz konusu ve artık bu daha pahalı bir şekilde elde edilmek durumunda. Kredilerde görülen artışın yatırım kredilerine yoğunlaşması, fiyatlandırma belirsizliklerinden dolayı çok fazla söz konusu olamıyor. Özellikle rotatif ve spot kredilerde böyle bir durum var, yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamları 1 yılın üzerinde finansal planlama yapmak konusunda gerek bankacılık sektörünü, gerekse de reel sektörü zorluyor. Kredilerdeki artışın büyük oranda dövize gittiğini düşündükleri için karar alıcıların belli kredi türlerini dışarıda tutarak bu kararı aldıklarını değerlendiriyoruz.

Son 2-3 haftada da yoğunlaşan regülasyonlar söz konusu ve bunların perspektifi de genel anlamda Merkez bankasının döviz biriktirmesine yardımcı olmaktır. Ekonominin ciddi bir döviz ihtiyacının olduğu ve buna bağlı olarak da sistemin devam da etmesini sağlayacak tedbirlerle ekonomi yönetiminin döviz biriktirmeye yönelik düzenlemelerinin geldiği anlaşılıyor. Bundan önceki güncel düzenlemeleri de hatırlayacak olursak;

  • İhracat tarafındaki FX bedellerinin Merkez bankasında TL’ye çevrilmesi gerekliliği %25’ten %40’a çıkarıldı.
  • Menkul alım satımındaki ödemeler, kontratlar dövizle olsa dahi TL ile yapılacak. Bu bilhassa şirketleri zorlayacak bir adımdır.
  • Merkez bankası ihracatçıların yurtdışında tuttukları bedeller ile alakalı olarak da değişiklik yaptı. İhracatçıların gelirlerinin 30K USD’yi aşan kısmı ülkeye getiriliyordu, bunun altındaki bedelleri ülkeye getirmek zorunlu değildi. Bu sınır 15K USD’ye indirildi. Bugünden itibaren, 15 bin doların üzerindeki ihracat geliri yurda getirilecek.

Derinleşen ticaret dengesizlikleri ve fiyatlara göre ayarlandığında dünyanın en negatif borçlanma maliyetleri, Fed liderliğindeki küresel sıkılaştırmanın yoğunlaştığı bir zamanda Türkiye ekonomisini giderek daha kırılgan hale getirdi. Enflasyonun %60-70 arasında olduğu bir ortamda, ABD’de de faizler %3’e dayanmışken dış borçlanma maliyeti de ülke riskinden ve ekonomik dengesizliklerden dolayı artmakta. Alışılmışın dışında politikaları tercih etmek, bu yıl şimdiye kadar merkez bankasının kasasını sınırladı. Altın varlıkları hariç brüt rezervler, 15 Nisan’da sona eren haftada 2021’in sonuna göre yaklaşık %5 düşüşle yaklaşık 69 milyar dolar oldu.

Sonuç olarak; Ekonomi yönetimi ve Merkez bankası kredilerdeki momentumun ve hızlanmanın şiddetine bağlı olarak, biraz da dövize kaçış gördüklerinden dolayı bu belli kredileri dışarıda tutarak bu ZK kararını almış görünüyor. Enflasyon %70’lere gidiyor ve bir kontrol kaybının olduğu çok net. Kredilerin faizleri artacaktır, söz konusu ZK adımı bankaların maliyetlerine yansıyacağı için kredilerde 2,5-3 puanlık mark-up söz konusu olacaktır. Bu da %20-21 oranında olan ticari kredi faizlerinin %24 civarlarına çıkması demek olacaktır. 15 Nisan haftası itibariyle TL üzerinden açılan ticari kredilerin ağırlıklı ortalama faiz oranı %20,35 seviyesinde ve bir süredir bu oranlar düşme eğilimindeydi. Yeniden bir artış olacaktır.

Kredilerdeki momentumun ise bu döviz ve işletme sermayesi ihtiyacı ortamına yavaşlamasını beklemeyiz. Tüketici kredileri tarafında da belli oranda bir eğilim oluşmuş durumda. Reel bazda bakıldığında, %60’larda olan enflasyon düşünüldüğünde döviz ihtiyacı ve talebi üzerinden kredi çıkışları daha maliyetli oranlarda devam edebilir. Firmalar daha pahalı oranlardan elde ettikleri bu işletme sermayesi kaynaklarını satılan mal ve hizmetlerin fiyatına da yansıtacağından dolayı enflasyon etkisi olabilir. Bu da aslında makroihtiyati tedbirler altında ZK’lar nezdindeki veya diğer regülasyon kaynaklı etmenlerin enflasyonla mücadelede sonuca muhtemelen ulaştıracak bir etki yaratmaktan uzak olacağını ortaya koymaktadır.

 

TCMB zorunlu karşılık düzenlemesinin olası etkileri, Deniz Yatırım

TCMB fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda finansal istikrarın desteklenmesi ve liralaşmanın teşvik edilmesi kapsamında makro ihtiyati politika setini güçlendirerek zorunlu karşılık düzenlemesinde değişikliğe gittiğini açıkladı. Buna göre TCMB bankaların aktif tarafında yer alan kredilere de zorunlu karşılık uygulamasının başlayacağını açıkladı.

Zorunlu karşılık kapsamına alınmayan kredi türleri şu şekilde sıralandı: KOBİ tanımına giren işletmelere kullandırılan krediler, esnaf kredileri, ihracat ve yatırım kredileri, tarımsal krediler, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ekindeki (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kurum ve kuruluşlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerine kullandırılan krediler, kurumsal kredi kartları, mali kuruluşlara kullandırılan krediler.

Bu kapsamda: 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren dörder haftalık dönemlerde kullandırılan ticari kredilerin %10’u oranında zorunlu karşılığın aynı sürelerde tesis edilmesine 31 Mayıs 2022 tarihi itibarıyla 31 Aralık 2021 tarihine göre kredi büyüme oranı yüzde 20’nin üzerinde olan bankaların, 31 Mart 2022 ve 31 Aralık 2021 tarihlerinde mevcut kredi bakiyeleri arasındaki farkın yüzde 20’si oranında zorunlu karşılığı 6 ay boyunca tesis etmesine karar verildi.

İlk madde kapsamında 2022’nin kalan kısmı için ne kadarlık bir karşılık ihtiyacı olabileceğini şu aşamada tahmin etmek güç. Kredi büyümesindeki gelişmelere paralel takip edilecektir. 1 Nisan’dan bu yana değerlendirildiğinde ise TL cinsi ticari kredilerdeki nominal artış tutarı sektörde 76 milyar TL, kamu bankalarında 26 milyar TL, özel bankalarda ise 41 milyar TL tutarındadır. Bu madde kapsamında 15 Nisan 2022 tarihi itibari ile gereken zorunlu karşılık miktarı hesaplamalarımıza göre kamu bankalarında 2.6 milyar TL özel sektör bankalarında ise 4.1 milyar TL seviyesindedir.

İkinci madde değerlendirmemiz ise şu şekildedir: Sektörde TL cinsi ticari kredi büyümesi BDDK verilerine göre 1Ç22’de %18.0 olarak gerçekleşmişti. Özel bankalarda bu oran %20.8, kamu bankalarında ise %12.1 düzeyinde idi. En son açıklanan 15 Nisan tarihli verilere göre ise sektörde yılbaşından bu yana TL cinsi ticari kredi büyümesi %22.1, özel bankalarda %25.9 ve kamu bankalarında ise %15.1 seviyesinde yer almakta. İkinci madde kapsamında zorunlu karşılık miktarını aşağı çekmek isteyen özel sektör bankaları 31 Mayıs’a kadar olan dönem içerisinde TL cinsi ticari kredi büyüme hızını yavaşlatması beklenir. Özel bankaların 31 Mart itibari ile %20 büyüme sınırını aşan TL cinsi ticari kredi tutarı yaklaşık olarak 6.5 milyar TL seviyesinde. Bunun %20’sine karşılık ayrılması gerekirse özel sektör bankalarının yaklaşık 1.3 milyar TL tutarında zorunlu karşılık tesis etmeleri beklenir. Kamu bankaları toplu verisinden yola çıkarak bu eşik seviyelerinin altında yer aldığı için ikinci madde kapsamında herhangi bir zorunlu karşılık ayrılmayabileceğini düşünüyoruz.

Düzenlemenin amacı son dönemde 13 haftalık yıllıklandırılmış büyüme hızı %120 seviyesine kadar ulaşan TL cinsi KOBİ kredilerini ve %80 seviyesini aşan toplam TL kredilerindeki artış hızını yavaşlatmak olarak değerlendirilebilir. Bu düzenleme ile 15 Nisan tarihi itibari ile %20.35 seviyesine kadar gerilemiş olan ortalama ticari kredi faizlerinin (TCMB haftalık verilerine göre) yükselmesi beklenebilir. Verilen kredilerdeki %10’luk zorunlu karşılık dikkate alındığında kredi faizleri yükselebilir.

Bu düzenlemelerin kredi hızını yavaşlatırken TL üzerinde pozitif bir etkisi olması beklenebilir. Bununla birlikte bankaların kredi genişlemesi yerine bono/tahvil piyasalarına da yönelimi olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde bono faizlerindeki gerileme, pozitif değerleme etkisi ile operasyonel açıdan kredi yavaşlamasının getirebileceği negatif etkiyi kompanse edebilir. TCMB’nin bu düzenlemesi ilk etapta banka hisseleri üzerinde kısmen negatif bir etkiye neden olabilir. Ancak makro taraftaki dengeleri daha olumlu yönde değiştirebileceği için ve bankaların yüksek karlılık ve düşük çarpanları ile halen oldukça cazip seviyelerde olduğunu düşünüyoruz.

TCMB ayrıca, yabancı para mevduat/katılım fonu zorunlu karşılık oranlarının gerçek kişi dönüşüm oranına göre farklılaştırılmasına, bu çerçevede dönüşüm oranı; %5’in altında kalan bankalara ilave 500 baz puan, %5-%10 arasında olan bankalara ilave 300 baz puan zorunlu karşılık uygulanmasına karar verildiğini açıkladı. Açıklamaya göre bu uygulama, tesisi 10 Haziran 2022 tarihinde başlayacak olan 27 Mayıs 2022 tarihli hesaplama döneminden itibaren geçerli olacak. BİST’te işlem gören bankaların bu düzenlemeden olumsuz etkilenmeyeceğini tahmin ediyoruz.