Ana Sayfa Haberler Şirket Haberleri PAGEV: Türk v...

PAGEV: Türk ve Çinli Üreticiler Petrokimya Karteline Başkaldırdı

24.03.2021 – Hammadde krizinde Türk ve Çinli üreticiler PETROKİMYA KARTELİNE BAŞKALDIRDI 

Yüzde 150’yi aşan zamlara karşı ‘Hammadde Güç Birliği Platformu’nu oluşturduklarını açıklayan PAGEV Başkanı Eroğlu: “Dünyadaki toplam hammadde ithalatının yarısına sahip Çin ve Türkiye, kartele karşı iş birliğine giderek spekülatif fiyatları düşürebilir”  

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu’nun listesinin oy birliğiyle tam destek aldığı 2020 Genel Kurulu’nda, hammadde fiyatlarındaki yüzde 150’yi aşan astronomik artışa karşı “Hammadde Güç Birliği Platformu” üzerinden petrokimya karteliyle mücadele etme kararı alındı. Çin dünyanın en büyük hammadde ithalatçısı. Türkiye bazı hammaddelerde ikinci diğerlerinde ise ilk 5’te. Örneğin polipropilen hammaddesinde dünyadaki toplam ithalatın %55’ten fazlasını Çin ve Türkiye gerçekleştiriyorlar.

Dünyadaki toplam hammadde ithalatının yarısından fazlasını gerçekleştiren ve yılda yaklaşık 7 milyon tonluk alım yapan Çin ve Türkiye, üretimi kısarak hammadde fiyatlarının tavan yapmasına yol açan petrokimya karteline karşı iş birliğine gidiyor. Genel Kurul’daki konuşmasında Çin-Türkiye iş birliğiyle kartele karşı hamle yapacaklarına dair açıklamalarda bulunan Eroğlu, aralıksız zamlardan dolayı üretimde duraksama-kapanma, istihdamda daralma, ihracatta gerileme ve iflas tehlikelerinin göz önüne alınarak soruna üreticinin yaşadığı yangının acilen söndürülmesi gerektiğini söyledi. PETKİM başta olmak üzere Türkiye’de üretim yapan petrokimya tesislerinin, hammadde fiyatlarındaki yangını körükleyecek hareketlerden kaçınmaya davet eden Eroğlu, PETKİM’in üretimini ihracat yerine, iç piyasaya yönlendirmesi gerektiğini ifade ederken, devletten de vergiden arındırılmış hammadde ithalatının yolunun açılmasını beklediklerini söyledi.

KARTEL ÜRETİMİ KISIP FİYATLARI UÇURDU 

OPEC’teki kartel yapıya benzer şekilde hareket eden petrokimya devlerinin, üretimlerini kısmalarıyla fiyatları zirve noktalara tırmandırmayı hedeflediklerini savunan Eroğlu, pandemi koşullarında tedarik zincirinde oluşun aksaklıklar veya navlundaki sorunları bildiklerini ancak yüzde 150’yi aşan astronomik fiyat artışlarının perde arkasındaki asıl sebebin petrokimya kartelinin, çeşitli bahanelerle arzı kısması olduğunun altını çizdi. Bazı tesislerini tamamen kapatarak hammadde arzını kısan ve neticede piyasadaki malın azalmasına, böylece hammadde fiyatlarının rekor seviyelere çıkmasına yol açan petrokimya şirketlerinin, ‘yok satan’ malın fiyatının uçmasını planladıklarını ve bunu başardıklarını anlatan Eroğlu, kartelin bu oyununu bozmak için sektörü bilgilendirdiklerini söyledi.

PAGEV, TOBB ve TOBB’a bağlı pek çok meslek örgütü ve sivil toplum örgütüyle ortak toplantılar yaptıklarını belirten Eroğlu, ayrıca yazılı ve görsel medya üzerinden de kamuoyunun gündemine sorunu taşıdıklarını ve çözüm önerilerini paylaştıklarını ifade etti. Eş zamanlı olarak Ankara’da kamuyla temaslarda bulunduklarını ve devletten de bu konuda sanayiciler olarak atılması gereken adımlar hakkında destek istediklerini belirten Eroğlu; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde art arda toplantılar gerçekleştirerek hammadde fiyatları hususunda ilgili bakanlıklara da çözüm önerilerini sunduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “PETKİM’in bu kritik süreçte ihracat yerine, iç piyasayı öncelemesi gerekiyor. Kendi üreticimiz mal bulamazken PETKİM’in, üretimini dışarıya hem de daha ucuz fiyata satarak ‘ihracat şampiyonu’ olmasını kabul etmiyoruz. Üretimini tamamen iç piyasaya yönlendirmesi gerektiğini düşündüğümüz PETKİM’in, tüccarların elindeki malı, al-sat yolu alıp satarak fiyatların yükselmesini tetiklemesini de yanlış buluyoruz. PETKİM, ülkemizde hammadde konusunda fiyat liderliği yaptığından stratejisini, yerli üreticinin lehine olacak şekilde düzenlemelidir. Öte yandan fiyat artışlarına yönelik ‘kartel yok, bu zamlar enflasyonu tetiklemez, zamlar navlun fiyatlarından kaynaklı…’ şeklindeki matematiğe aykırı söylemleri ret ediyoruz. Yatırım yapan, üreten, istihdam sağlayan ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine katkı sunan sanayiciler olarak PETKİM’in, üzerine düşüne yapması gerektiğini öte yandan devletimizin de vergiden arındırılmış hammadde ithalatının yolunu açmasını talep ediyoruz. Bu arada üreticilerimizin, mümkün oldukça geri dönüştürülmüş hammadde kullanımını arttırması ve ihtiyacı kadar hammadde almasını, fazladan stok olacak şekilde panik alımı yapmaması gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.

HAMMADDE FİYATLARI ÇAKILACAK

Hammadde fiyatlarındaki zamların perde arkasında arzı kısan petrokimya şirketlerinin olduğunun altını çizen Eroğlu, 2021 yılında Çin’de devreye girecek devasa petrokimya üretim tesisleriyle birlikte spekülatif olarak arttırılan hammadde fiyatlarının altıncı aydan sonra çakılacağına dair beklentilere yer vererek şöyle konuştu: “PAGEV olarak nasıl Avrupa’daki Plastik Mamul Üreticileri Birliği (EUPC) ile iş birliği yapıyorsak, Çin’deki meslek odaları ve üreticilerle de görüşüyoruz. Çinli meslektaşlarımız, hammaddedeki astronomik fiyatlara direneceklerini ifade ediyorlar. Dolayısıyla bizim de Türkiye’deki üreticiler olarak stoklarımızı minimum düzeyde tutmamız gerekiyor. Dünyanın toplam hammadde ithalatının yarısı Çin ve Türkiye’ye ait. Bir başka değişle bu iki ülke birlik olunca piyasalara etki edecek güce sahipler. Çin, dünyadaki en büyük plastik mamul üreticisi. Türkiye ise altıncı en büyük üretici. Ülkemiz, Avrupa’da ise Almanya’dan sonra ikinci en büyük üretici. Dolayısıyla Çin ve Türkiye ihtiyaç duyulan plastik hammaddeleri yurt içindeki petrokimya tesislerinden almanın yanında ciddi oranda ithalatta yapıyorlar.

Çin, dünyanın en büyük plastik hammadde ithalatçısı konumundayken Türkiye, bazı kalemlerde ikinci bazı kalemlerde ise hammadde ithalatında ilk beşte yer alıyor. Örneğin Plastik sektörünün en çok ihtiyaç duyduğu oyuncaklarda, ambalajlarda, arabalarda, inşaat malzemelerinde, şırıngalarda ve bir daha çok alanda kullanılan Polipropilen hammadde de Çin 7 milyon ton civarı ithalat yapıyor. Bu rakam Çin’in, dünya toplam ithalatında %43’lük kısmı tek başına gerçekleştirerek ithalatta birinci sırada yer aldığını gösteriyor. Türkiye ise Polipropilende 2 milyon tonu aşan ithalatıyla, dünya ithalatının %13’lük kısmını tek başına gerçekleştiriyor. Bu tabloya göre Türkiye ve Çin, Polipropilen hammaddesinde dünyadaki toplam ithalatın %55’den fazlasını gerçekleştiriyorlar. Aynı oranlar küçük farklılıklarla başka hammadde tipleri için de geçerli. Çin’deki meslektaşlarımızın oluşturduğu meslek örgütleriyle yakın çalışma içerisindeyiz. Bu çerçevede petrokimya kartellerinin arzı bilinçli olarak kısarak hammadde fiyatlarını astronomik arttırdığı dönemde dünyadaki ithalatta en önemli paya sahip Türkiye ve Çin’in, plastik üreticileri olarak hem sanayicilerimizi bu yıkıcı fiyat artışlarından korumak hem de günün sonunda iğneden ipliğe birçok üründe kullanılan plastik ürünler sebebiyle ülkelerimizin enflasyonun körüklenmesini engellemek için güç birliği oluşturduk. Hedefimiz hep birlikte petrokimya kartellerinin altı boş, spekülatif fiyatlarını kırmak için alım gücümüzü eşgüdümlü kullanmaktır. Çinli plastik mamul üreticileri, geçmiş yıllarda da kendi içlerinde birlik halinde hareket edip, bu tür suni fiyat artışlarına başarıyla direnmişti. Şimdi iki büyük plastik hammadde kullanıcısı olarak güç birliği içinde bu oyunu bozacak, alım gücünü organize edeceğiz. Çin’de plastik üreticilerini temsil eden meslektaşlarımızı temsil eden dernekler, Çin yeni yılı tatili sonrası (yeni bitti), hammadde fiyatlarını arttırmak isteyen petrokimya şirketlerine direneceklerini, stokları kritik seviyeye gelene kadar hammadde almayacaklarını, mümkün olan ürünlerde ise geri dönüşümden elde edilen hammaddeler kullanacaklarını, hatta bu konuda enflasyonla mücadele etmek isteyen merkezi idare ile de koordineli olarak mücadele edeceklerini bize bildirdiler. Nitekim uluslararası kuruluşlardan da teyit ettiğimiz Çin’deki yeni petrokimya tesislerinin, 2021 yılı 6. ay itibariyle devreye girişiyle Çin’in Polipropilen hammaddesi ithalatının %57 düşeceğini biliyoruz. Çinli meslektaşlarımız, dünyadaki en büyük ikinci hammadde ithalatçısı olan Türk plastik sanayiden birlikte hareket etme yönünde talepte bulundular.”

ÇİN, YENİ YATIRIMLARINI DEVREYE ALIYOR

Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin’de 2021 yılında devreye yeni girecek Polipropilen tesisleriyle mevcut kapasiteye %15 daha üretim kapasitesi eklenecek ve bu durumdan artan hammadde arzıyla birlikte fiyatlar aşağıya inecek. 2021 altıncı ayına kadar devreye girmesi beklenen yeni petrokimya tesisleriyle birçok ana plastik hammaddesinde arz fazlası oluşması ön görülüyor. Dünyanın en büyük iki hammadde ithalatçısı olan Çin ve Türkiye’nin birlikte hareket edip, alım gücünü kullanması halinde hammadde fiyatlarının, geçmiş yıllarda yaşanan bu tür spekülatif fiyat balonlarının söndüğü gibi şimdi de 1-2 ayda %100’lük düşüş yaşayabileceği beklentisi var.

Bu çerçevede iki ülke alıcıları olarak; 

1) Kartel gibi hareket eden petrokimya şirketlerinin pompaladığı ‘fiyatlar daha da uçacak’ spekülasyonu ile yeni hammadde alınmaması gerekiyor. Stoklar kritik seviyeye gelene kadar alımlara ara verilmeli. Özellikle 6. ayda devreye girmesi beklenen yeni petrokimya tesisleriyle ortaya çıkacak aşırı hammadde bolluğuna göre hammadde alım planlaması yapmaya özen gösterilmeli

2) Mümkün olan tüm ürünlerde geri dönüşümden üretilmiş hammaddeler kullanılmalı

3) Türkiye’deki petrokimya şirketlerinin fiyatlama hareketleri ve müşteri ilişkilerinin yakından takip edilerek, özellikle böyle zor dönemde müşterisi konumundaki sanayicilere, hammadde tedarikinde sorun çıkarmayan, müşteri dostu fiyatlama yapanların ayrıca ödüllendirilmesi.

Ülkemizdeki sanayicilerimizin alınan bu kararlarla uyumlu hammadde alım politikası güdecekleri ve Petrokimya Kartellerinin ve bu yapının yarattığı ortamdan yararlanıp on binlerce ton hammadde stoklayanların, üretim gücünden iyi bir ders alacağı ve ellerindeki stoklardan büyük zarar edecekleri sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. İş birliği içinde oluşturduğumuz ‘Hammadde Güç Birliği Platformu’nun, ortaya koyduğumuz diğer çözüm önerileriyle birlikte hem daha fazla firmanın üretimi durdurmasını engelleyeceğini hem de vatandaşa yansıyacak yüksek enflasyonu önleyeceğini net görüyoruz. Nisan başından itibaren Türk Plastik Sanayicileri olarak bizler de Çinli meslektaşlarımızla mutabakat kaldığımız şekilde hammadde alımlarımıza ara vereceğiz ve pazarın %55’den fazlasını temsil eden alıcılar olarak alım gücümüzle petrokimya kartellerinin ellerindeki hammaddenin fiyat olarak çakılmasını sağlayacağız.

KARTELİN ZAMLARIYLA FİYATLAR NEREDEN NEREYE GELDİ?

Hammadde  PVC GPPS HIPS AYPE YYPE PP ABS
9 Aylık Fiyat Artışı 140% 191% 186% 120% 77% 110% 123%

Tablo-1- Hangi hammadde ne kadar zamlandı?

Petrol üreticisi OPEC’e benzer kartel yapıya sahip petrokimya şirketleri, dünya çapında üretim kısıntısına gitti. 2020 Kasım ayından itibaren çeşitli bahanelerle üretimlerini kapattılar. Arzı azalttılar ve fiyatları ortalama %150’den fazla arttırma hedeflerine ulaştılar. Örneğin petrol fiyatları 2018’de 60 dolarken1000 dolar olan PVC hammadde fiyatı, 2021 yılında petrol fiyatı yine 60 dolarken %110 artarak 2100 dolara fırladı. Yani petrol fiyatı aynıyken hammadde fiyatı %110 daha yüksek hale getirildi.

FİYAT ARTIŞLARI FİRMALARI VURDU

Zamlarla fiyat İstikrarı tamamen kayboldu. Üreticiler, müşteriye fiyat veremiyor. Bir gün önce yapılan maliyet hesabı ertesi gün geçersiz kalıyor. Üretici, “aldığım siparişleri hammaddeyi bu kadar yüksek fiyattan satın alarak üretemem, fiyat artışından ortaya çıkan aradaki farkı-zarar olarak ben karşılayamam” dese süpermarketler, otomobil yan sanayi, beyaz eşya ve yan sanayi gibi sabit fiyatlı ihalelerde büyük cezalarla karşılaşıyor. Dolayısıyla hammadde fiyatlarındaki astronomik zamlar sadece müşteri kaybı değil, cezaları da beraberinde getiriyor ve güven kaybına yol açıyor. Üretici, zamma rağmen hammadde alıp üretimine devam etmek zorunda kalsa bu kez iş daha da kötüye gidiyor ve maliyetin %60-%70’ini oluşturan hammadde olduğundan siparişi, ortalama %90 zararla üretmek durumunda kalan üretici iflasla karşılaşıyor. Çünkü hiçbir firmanın %90 zararla yaşama şansı, istihdam ve üretim yapma şansı olamaz.

ÜRETİCİNİN NEFESİ KESİLDİ

Zamların bir başka olumsuz yansıması ise üreticinin öz sermayesini eritmesidir. İşletme sermayesi zamlar karşısında her gün eriyen üretici elindeki parayla dün 100 kilo aldığı hammaddeden bugün 50 kilo bile alamıyor. Firmaların emekleriyle elde ettikleri kazanımları bir avuç kartelin cebine akıyor. Üretici, para bulmak için bankaya gitse kredi alması zor çünkü faizler yüksek. Maalesef tefecinin eline düşenler bile oluyor. Hammadde fırsatçılığında bir yanda petrokimya karteli, bir yanda banka, bir yanda tefeci üreticinin adeta nefesini kesiyor. Fabrikayı kapatıp çalışanları izine gönderen firma sayısı, kısmi çalışan firma sayısı her gün artıyor. 750’ye yakın firmamız üretimini kısmi olarak durdurdu. Firmaların bazıları da, “Üretim yapıp zarar edeceğime, elimdeki hammaddem depomda kalsın kendi kendine %150 artar ve üreterek kazanamayacağımı bu şekilde elde ederim” şeklinde hesaplara giriyor. Maalesef yüksek vade farkıyla hammadde finansmanı yapan tefecilerin eline bile düşenler oluyor. Bu tabloyla birlikte firmalar, üretimden soğutuluyor.

ENFLASYONDA YENİ RİSK: HAMMADDE ZAMLARI 

Sanayiciyi zora sokan yüksek fiyat artışları, enflasyonu da körüklüyor. Gıda ambalajından plastik ipliklerle dokunan kıyafetlere, temizlik malzemeleri ambalajından ayakkabıya, içecek şişelerinden mutfak eşyalarına ve daha birçok alanda tüketicilerin hayatına direkt etki eden plastik ürünler, hammaddedeki fiyat artışlarına bağlı olarak zamlandı. 0,5 litrelik PET su şişede maliyetin %80’i şişenin kendisidir, rafine Ayçiçek yağı fiyatının %11’i plastik şişeye ait, çarşı/pazarda satılan kıyafetlerin maliyetinin %20’si dokundukları plastik ipliğin fiyatıdır, ayakkabı maliyetinin %50’sini yine plastik taban/kaplama maliyeti oluşturur. Dar gelirli vatandaşın ana öğün yemeği olan makarna fiyatının %16’sını da yine plastik ambalaj oluşturur. Bu hammadde artışları günün sonunda ciddi enflasyon olarak karşımıza çıkacak. Üretim, istihdam ve ihracatı zorlayan hammadde zamları, özellikle dar gelirli tüketiciyi enflasyon üzerinden vuracak.

PAGEV: Plastik Hammaddesi Fiyat Artışı Sanayiciyi Zora Sokuyor, Enflasyonu Tetikliyor

04.03.2021 – Hammaddede fiyatlarında %150’ye yaklaşan fiyat artışları vatandaşa zam olarak yansıyacak. 0,5 litrelik PET su şişesinde maliyetin %80’i şişenin kendisi, ayakkabı maliyetinin %50’si plastik taban/kaplama maliyeti, makarna fiyatının %16’sını da plastik ambalaj oluşturuyor.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV), “Hammadde Fiyatlarındaki Astronomik Artış ve Çözüm Önerimiz” başlıklı toplantısında konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, %150’ye yaklaşan hammadde zamlarıyla, üretim tesislerinin adeta yangın yerine döndüğünü söyledi. Astronomik fiyat artışlarıyla ortaya çıkan vahim tablonun; üretim, istihdam ve ihracatı tehdit ettiğine dikkat çeken Eroğlu, sanayiciyi zora sokan yüksek fiyat artışlarının, enflasyonu da körüklediğine vurgu yaparak, “gıda ambalajından plastik ipliklerle dokunan kıyafetlere, temizlik malzemeleri ambalajından ayakkabıya, içecek şişelerinden mutfak eşyalarına ve daha birçok alanda tüketicilerin hayatına direkt etki eden plastik ürünler, hammaddedeki fiyat artışlarına bağlı olarak zamlandı” dedi.

MAKARNADAN SUYA HERŞEYE ZAM

Hammadde zammının enflasyonu da tetiklediğini söyleyen Eroğlu, “0,5 litrelik PET su şişede maliyetin %80’i şişenin kendisidir, rafine Ayçiçek yağı fiyatının %11’i plastik şişeye ait, çarşı/pazarda satılan kıyafetlerin maliyetinin %20’si dokundukları plastik ipliğin fiyatıdır, ayakkabı maliyetinin %50’sini yine plastik taban/kaplama maliyeti oluşturur. Dar gelirli vatandaşın ana öğün yemeği olan makarna fiyatının %16’sını da yine plastik ambalaj oluşturur. Bu hammadde artışları günün sonunda ciddi enflasyon olarak karşımıza çıkacak. Üretim, istihdam ve ihracatı zorlayan hammadde zamları, özellikle dar gelirli tüketiciyi enflasyon üzerinden vuracak” açıklamasını yaptı.

İKİ AYAKLI ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Eroğlu, zamlara karşı çözüm odaklı yaklaşımlar üretmeye çalıştıklarını belirterek yangını söndürmek için acil atılması gereken adımlar ve uzun vadeli çözümler olmak üzere iki ayaklı öneri sundu. Devletin, ithal hammadde üzerindeki vergileri geçici olarak askıya almasını talep eden Eroğlu, ayrıca kartel yapıların oluşturduğu zam balonu sönene kadar PETKİM’in; ihracatını durdurup, üretimini sadece iç piyasaya yönlendirerek arz sıkışıklığını azaltmaya katkı sunması gerektiğini söyledi. OPEC’in oluşturduğu kartelle dünya genelinde petrol fiyatlarını belirlediğini hatırlatan Eroğlu, petrokimya üreticisi konumundaki devlerin de benzer yapıya sahip olduğunu ve pandemi sürecini gerekçe göstererek fabrikalarındaki üretimi durdurup, arzı kıstığını ve neticede hammaddenin piyasada azalmasıyla fiyatların ortalama %100’ü aşan oranda zamlandığını söyledi. Kartel’in oluşturduğu suni fiyat balonu sebebiyle 2018 yılında petrol varil fiyatı 60 dolarken tonu 1000 dolar olan PVC’nin, 2021 yılında petrol varil fiyatı yine 60 dolarken ton başına 1800 dolara çıktığının altını çizen Eroğlu, PVC’deki zammın son 6 ayda %150’lere kadar tırmandığını ifade ederek, “elindeki parayla dün 100 kg hammadde alabilen firmanın parası şimdi 50 kilograma bile yetmiyor. Zamlar nedeniyle fabrikalarımızda çarklar durdu. Firmalarımızın fiyat istikrarı bozuldu. Üretim maliyetlerimizin ortalama %60-%70’ini hammadde oluşturuyor. Bu zamlarla üreticimiz aldığı siparişi üretmeye kalksa ortalama %60 zarar ediyor. Zaten %60 zararla üretim yapan işletmenin yaşama şansı olamaz. Üreticilerimiz hem müşterileriyle sorun yaşıyor hem pazar kaybı yaşıyor” şeklinde konuştu.

PAGEV: Covid 19’un Plastik Sektörüne Etkisi Yüzde 3,5 Daralma Olacak

Plastik üretimi ilk yarıda yüzde 7,9 gerilerken makine yatırımları yüzde 27 arttı

07.08.2020 – Covid-19 salgınının yaralarını sarmaya çalışan plastik sektörü yılın ilk yarısını negatif bir görünümde kapattı. Mart ayında ilk sinyallerini veren iç ve dış talepteki daralma Nisan ve Mayıs’ta zirve yaptıktan sonra Haziran ayında bir miktar toparlanmaya işaret etti. PAGEV’in yayınladığı rapora göre Türkiye plastik sektörünün 2020 yılı ilk yarı plastik mamul üretimi 2019 yılının ilk yarısına kıyasla miktarda yüzde 4,8 azalışla 4,8 milyon tona, değer bazında ise yüzde 7,9 düşüşle 16,6 milyar dolara geriledi.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), yayınladığı raporlar ile Türkiye plastik sektörünün nabzını tutmaya devam ediyor. PAGEV’in son olarak yayınladığı Ocak-Haziran 2020 dönem raporu, koronavirüs etkisinin yılın ilk yarısında yoğun bir şekilde hissedildiğini ortaya koydu. İç ve dış talepteki düşüş 2020 yılının ilk yarısında plastik mamul üretiminin 2019 yılının ilk yarısına kıyasla miktarda yüzde 4,8 azalışla 4,8 milyon tona, değer bazında ise yüzde 7,9 düşüşle 16,6 milyar dolara gerilemesine neden oldu. Yılsonunda üretimin miktarda yüzde 3,5 azalışla 8,9 milyon ton değerde yüzde 5,6 gerilemeyle 30,9 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Geçen yılın aynı dönemine göre ilk çeyrekte artış kaydeden sektördeki kapasite kullanım oranları, ikinci çeyrekte 2019 yılının ikinci çeyreğine oranla önemli oranda geriledi. Böylece plastik sektöründe kapasite kullanımı 2019 yılının ilk 6 ayında yüzde 72,1 iken 2020 yılının ilk 6 ayında ortalama 3,6 puan gerileyerek yüzde 68,5 olarak gerçekleşti.

İlk yarıda ihracat miktarda yüzde 5,2 artarken değerde yüzde 7,8 geriledi

Plastik mamul sektöründe Covid- 19 salgınının etkileri ihracat verilerine de yansıdı. Sektörün ilk yarı ihracat performansı 2019 yılının aynı dönemiyle kıyaslandığında miktarda 5,2 artışla1,82 milyon ton, değerde yüzde 7,8 gerilemeyle 2,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. 200’e yakın ülkeye ihracat yapan plastik sektörünün bu dönemde en fazla plastik mamul ihraç ettiği ilk beş ülke; Irak, Almanya, İngiltere, İsrail ve Fransa olarak sıralandı.

Makine ve teçhizat yatırımları ilk yarıda yüzde 27 arttı, yerli makine istenilen payı alamadı

Plastik sektöründe makine ve teçhizat yatırımları 2020 yılının ilk yarısında, 2019’un ilk yarısına kıyasla yüzde 27 artarak 387 milyon dolara ulaştı. Yatırımdaki bu artışta özellikle ambalaja olan talepteki yükseliş etkiliydi. 2020 yılının ilk yarısında 4,8 milyon tonluk toplam plastik mamul üretimi içinden ambalajların aldığı pay 1,9 milyon ton oldu. Söz konusu yatırımların yüzde 66’lık büyük bölümü ithal makinelerle karşılanırken yerli makine sektörü bu artıştan istenilen oranda pay alamadı. İthal makine yatırımı 2019 yılının ilk 6 ayında 174 milyon dolar iken 2020 yılının ilk 6 ayında 255 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde yerli makine üretimi ise 132 milyon dolar oldu.

İç ve dış talepteki daralma sürüyor

Plastik mamul iç pazar tüketimi 2020 yılının ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre miktarda yüzde 7,5 gerileme ile 3,77 milyon ton ve değerde yüzde 10,9 azalışla 4,16 milyar dolara düştü. İnşaat, otomotiv ve turizm sektörleri başta olmak üzere plastik ürün kullanan pek çok sektördeki olumsuz etkilerin süreceği ve bunun yılsonunda plastik mamul iç pazar tüketimini 2019 yılına kıyasla miktarda yüzde 3,1 azalışla 6,82 milyon tona değerde ise yüzde 8,4 gerileme ile 8,33 milyar dolara düşüreceği tahmin ediliyor.

Plastik hammadde ithalatı ise 2020 yılının ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 4,2 gerileyerek 3,9 milyon ton, değer bazında yüzde 8,9 düşüşle 4,3 milyar dolar oldu.

Plastik mamul sektöründe yılın ilk yarısında 1,1 milyar dolar dış ticaret fazlası verildi. Geçen yılın aynı dönemine göre dış ticaret fazlasında yüzde 7,8’lik bir düşüş gerçekleşti.

Yılın ilk yarı verilerini değerlendiren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi:Yılın ilk çeyreğinde plastik mamul üretiminde pozitif gelişmeler yaşandı. Ancak Mart ayında kendini hissettirmeye başlayan koronavirüs etkisi Nisan ve Mayıs’ta zirve yaptıktan sonra Haziran ayında bir miktar toparlanmaya işaret etse de rakamlar ekside seyretti. Covid-19 salgını başta hijyen ve medikal olmak üzere gıdadan ambalaja kadar pek çok alanda plastiklerin hayati öneme sahip olduğu gerçeğini teyit etti.

Korona ile birlikte hijyen sağlamak için hammaddesi plastik olan maske, eldiven, siperlik, tanı kitleri, dezenfektan, kolonya şişeleri, gıda ambalajları ve tek kullanımlık ürünlerde artış oldu. Covid-19 sürecinde çatal, kaşık, bıçak ve bardak gibi tek kullanımlık plastik tüketimi yüzde 25 arttı. Pandemi sürecinde plastik sektöründeki düşüşün daha büyük olmaması ise bu dönemde tüketimi artan gıda ambalajı, kozmetik ve dezenfektan ambalajı, hijyen ürünleri ve tek kullanımlık plastik ambalajlar sayesinde oldu.

Yılın ilk yarısında hemen tüm göstergeler ekside seyretse de makine yatırımlarında yaşanan yüzde 27’lik artış, pandemi süresince plastiklerin hijyen açısından oynadığı rolün daha iyi anlaşılması ve tüketicilerin bu tarz plastik ürünlere gösterdiği ilgiden kaynaklandı. Salgın riskinin azaltılması için Bakanlıklardan da iş yerlerinde mutlaka tek kullanımlık ürünlerin tercih edilmesine yönelik uyarılar geldi. Sağlık Bakanlığı işe dönüş sürecinde hazırladığı Güvenli İşe Dönüş Kılavuzlarında tek kullanımlık ürünlerin kullanılması gerekliliğinin altını çizdi. Covid-19 sürecinde yeni çıkan düzenlemelerle pazar yerleri ve marketlerde artık sebze ve meyveler açıkta elle seçilemeyerek ve plastik poşetlerde sunulmaya başlandı. Ekmek de ambalajsız satılmıyor. Ticaret Bakanlığının bu kararı halk sağlığı için atılmış önemli bir adımdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da fabrikadaki yemeklerin tek kullanımlıklarla sunulması gerektiğini duyurdu.. İnsan sağlığını korumak ve gıdayı hijyenik olarak tüketmek için tek kullanımlık plastikler bir ihtiyaç olarak önem kazanıyor. PAGEV olarak tek kullanımlık ürünlere yönelik artan ihtiyacın karşılanabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile anlamlı bir iş birliği yaptık. Bu kapsamda PAGEV Gebze Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemiz ve PAGEV Küçükçekmece Plastik Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemizin gönüllü öğretmenleri ülkemizin ihtiyacı olan tek kullanımlık plastik kaşık, çatal, bıçak üretimini gerçekleştiriyor. “Çorbada kaşığımız olsun” dediğimiz bu projenin yanı sıra Millî Eğitim Bakanlığımızın belirleyeceği plastik meslek liselerinde aylık 300 bin siperlik üretilmesini ve ihtiyaç duyulan yerlere gönderilmesini destekleyerek bu mücadeleye katkı sağlıyoruz.”

Pandemi sürecinden en az hasarla çıkmanın yolunun üretimi ayakta tutmaktan geçtiğini belirten Yavuz Eroğlu; “Üretimde, ihracatta ve istihdam kayıpların önüne geçilmesi için üretim maliyetlerinde baskı yaratan unsurların ortadan kaldırılması ve rekabetçi üretim için gerekli enerji maliyetlerinin aşağıya çekilmesi gerekiyor. Sanayicilerin Covid-19 nedeniyle keskin şekilde düşen iç ve dış talep nedeniyle zor günler yaşadığı aylarda gelen astronomik elektrik faturaları işleri daha da zorlaştırdı. YEKDEM kaynaklı yüksek elektrik fiyatları ile ilgili itirazlarımızı uzun zaman gündemde tutarak sesimizi duyurmayı başardık. Yenilebilir enerjiyi destekliyoruz ancak yenilenebilir enerji teşvikinin sanayicinin sırtına yüklenmesinin artık sürdürülemez olduğunu söylüyoruz. Geçtiğimiz ay Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Fatih Dönmez’in YEKDEM için yeni model üzerinde çalıştıklarını duyurmasını sevindirici bir gelişme olarak görüyoruz. YEKDEM ile ilgili yapılacak yeni düzenlemelere çözüm odaklı yaklaşımlarla katkı sunmaya hazırız” dedi.

 

PAGEV: Sanayicilerin Enerji Zamlarının Sebebi Olarak Gündeme Taşıdığı Yekdem’e Yeni Düzenleme Geliyor

02.07.2020 – PAGEV öncülüğünde sanayicilerin gündeme taşıdığı sanayide yüksek enerji maliyetleri ile ilgili sorunda olumlu gelişmeler yaşanıyor. Astronomik seviyelere çıkan YEKDEM bedeli için PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu’nun “Almanya modeli” önerisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan olumlu karşılık buldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in YEKDEM’de yeni model üzerinde çalıştıklarını açıklaması sanayicileri rahatlatırken, sanayiciler yeni modelin belirlenmesinde ortak akılla hareket edilmesi için katkı vermeye hazır olduklarını belirtiyor. PAGEV Başkanı Eroğlu, yeni modelde ihale ve TL bazlı teşvik sistemine geçilmesinin tüm taraflar açısından en uygun çözüm olduğunu belirtti.

Sanayicinin en önemli maliyet kalemlerinden biri olan elektrik faturalarının astronomik seviyelere yükselmesine neden olan YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) bedeliyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu’nun, sanayicinin sırtındaki YEKDEM yükünü hafifletmek için kamuoyunun gündemine taşıdığı “Almanya Modeli”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’den olumlu yanıt buldu. YEKDEM bedeli konusunda yeni model üzerinde çalıştıklarını açıklayan Bakan Dönmez, “YEKDEM 2020 yılı sonu itibariyle sona erecek. Teşvik dönemi sona eriyor. Farklı bir yönteme geçeceğiz. Farklı bir modelle devam edecek” dedi.

Elektrikte zam yok açıklaması sanayi tüketiminin çoğunu kapsamıyor. Kapsayıcı çözüm YEKDEM’de sabit fiyat yerine, ihaleyle serbest rekabet modeline geçilmesi…

Yenilebilir enerjiyi desteklediklerini ancak yenilenebilir enerji teşvikinin sanayicinin sırtına yüklenmesinin artık sürdürülemez olduğunun altını çizen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi: “Son günlerde enerji maliyetleri ile ilgili güzel gelişmeler yaşanıyor. EPDK 30 Haziran itibariyle elektrik tarifesini mevcut fiyat üzerinden devam ettirerek 3 ay boyunca zam yapmayacak. BOTAŞ doğalgazdan elektrik üreten santrallere satılan gazın fiyatında yüzde 12,5 indirim, sanayi ve ticarethane abonelerine de yüzde 9,7 indirim uygulayacak. Ancak maalesef, küçük işletmeler için olumlu bir gelişme olsa da yıllık 7.000.000 KwH ve üzeri elektrik tüketenler ve ayrıca kendi tüketimine bakılmaksızın Organize Sanayi Bölgeleri içerisinde faaliyet gösteren tüm sanayicilerimiz yüksek tüketimli tüketici sınıfına girdikleri için bu tarife onları kapsamayacak. Yani yine YEKDEM sebebi ile faturalarında artış olmaya devam edebilecek. 2019 yılında tüm sanayicilerimizin toplam tüketimi 94 Milyon MwH iken, bu tüketimin 68 Milyon MwH’lik kısmını yani yüzde 72’si yüksek tüketimli tüketici sınıfına giren OSB’ler ve münferit kullanıcılar tarafından tüketmiştir. Dolayısıyla maalesef sanayicilerimizin büyük çoğunluğunun faturaları YEKDEM sebebi ile artmaya devam edecek. Bakanlığımızın haklı taleplerimize kulak vererek yaptıkları değişiklikler sanayicilerimiz açısından güzel gelişmeler olsa da bugünlere katlanarak gelen YEKDEM bedeli üretim, istihdam ve rekabet üzerinde ağır baskı oluşturmaya devam ediyor. Yenilebilir enerjiyi destekliyoruz ancak yenilenebilir enerji teşvikinin sanayicinin sırtına yüklenmesinin artık sürdürülemez olduğunu söylüyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Fatih Dönmez’in YEKDEM için yeni model üzerinde çalıştıklarını duyurmasını sevindirici bir gelişme olarak görüyoruz. Sanayiciler olarak sesimizin duyulmasından son derece memnunuz. YEKDEM ile ilgili yapılacak yeni düzenlemelere çözüm odaklı yaklaşımlarla katkı sunmaya da hazırız.”

Yenilenebilir enerji için en ideali Almanya modeli

Sanayiciler olarak yeni dönemde koronavirüsün yaralarını sarmak ve ortaya çıkan kayıpları telafi etmek için çalıştıklarını ancak çarklar yeniden dönmeye başlarken yüksek enerji maliyetleriyle boğuştuklarını söyleyen Eroğlu, “Yenilenebilir enerji yatırımlarının tamamının sanayiciye yüklendiği sistem artık sürdürülebilir değildir. Çözüm olarak yenilenebilir enerjide, ihaleler yolu, serbest rekabetin olduğu TL bazlı modele geçilmesini öneriyoruz. Bu anlamda Almanya modeli örnek alınabilir. Dolar bazlı-alım garantili YEKDEM teşviklerinin süresi zaten 31 Aralık 2020’de doluyor. Dolayısıyla YEKDEM’de yeni sayfa açmalı ve döviz bazında, devlet garantili sabit fiyatlı sistemi dönemini kapatmalıyız. Sürekli artan ve öngörülemeyen, yüksek maliyetiyle sanayicimizi rekabetçi üretimden uzaklaştıran YEKDEM’de döviz bazlı yüksek sabit fiyatlı teşvik yerine ihale yöntemiyle rekabetçi şartlarda ve TL bazlı destek modeline geçmeliyiz. Yenilenebilir enerji yatırımlarını rekabete açmalıyız” dedi.

YEKDEM’de yeni modelin sanayiciler için olmazsa olmaz olduğunu belirten Yavuz Eroğlu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi: “Yenilenebilir enerji çalışmalarıyla öne çıkan Almanya, yenilenebilir enerjide; sabit yüksek fiyatlı teşvik yerine, rekabete açık ihale modelini uyguluyor. Türkiye’de de bu sistem uygulanmaya başlanırsa maliyetler önemli oranda düşecek ve böylece sanayici rahat nefes alabilecek. Devletimiz ihaleyle alım yapmak konusunda daha önce denemeler de yaptı ve başarılı oldu. Örneğin geçen yıl Mayıs ayının son gününde Türkiye’nin 4 bölgesinde yapılan RES YEKA-2 ihalesinde kilovatsaat başına (kWh) 3,53 ile 4,56 $ cent arası fiyatlar verildi. Bu gelişmelere bakarsak mevcutta YEK’de belirtilen Cetvel 1’de kilovatsaat başına Rüzgâr Enerjisi için verilen 7,3 $ cent iken ihaleyle neredeyse fiyatın yarıya indiği görüldü. Böylece sanayicinin elektrik faturasına eklenecek YEKDEM payının nasıl düşebileceği de test edilmiş oldu. Gelişmeleri doğru okuyarak enerjide 2021 yılında yeni sayfa açması gereken Türkiye, bu hamleyi gerçekleştirmesi durumunda üretim, istihdam ve dünyayla rekabet etmenin yolunu da açmış olacak.”

 

PAGEV: Koronavirüs Salgını Plastik Sektörünü Minimum 5 Yıl Geriletecek

07.05.2020 – Tüm dünyayı etkisi altına alan, sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getiren Covid-19 salgınının Türkiye plastik sektörüne yansımaları Mart ayı rakamlarında ortaya çıktı. 2020 yılına iyi başlayan, Ocak ve Şubat aylarında üretimini artıran sektör salgın nedeniyle iç ve dış talepte yaşanan gerileme nedeniyle Mart ayında frene bastı. Mart ayında plastik mamul üretimi geçen yılın aynı ayına kıyasla miktarda yüzde 14 azalışla 749 bin tona, değer bazında ise yüzde 10 düşüşle 2,7 milyar dolara geriledi.

PAGEV’in yayınladığı rapora göre Türkiye plastik sektörünün Ocak ve Şubat aylarındaki yükselişle bir nebze de olsa dengelenen 2020 ilk çeyrek üretim rakamları geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla miktarda yüzde 5 gerileme ile 2,4 milyon ton ve değerde yüzde 7 azalışla 8,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), yayınladığı Türkiye plastik sektörü 2020 yılı ilk çeyrek değerlendirme raporu ile koronavirüsün sektöre etkilerini ortaya koydu. Rapora göre; Ocak ve Şubat aylarında olumlu giden sektör, Mart ayından itibaren koronavirüsten olumsuz etkilenmeye başladı. Koronavirüs salgınının iç ve dış talepte yarattığı olumsuz etki nedeniyle Mart ayında plastik mamul üretimi 2019 yılı Mart ayına kıyasla miktarda yüzde 14 azalış ile 749 bin ton, değer bazında yüzde 10 düşüşle 2,7 milyar dolara geriledi. İlk çeyrek üretim rakamları ise bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla miktarda yüzde 5 gerileme ile 2,4 milyon ton ve değerde yüzde 7 azalışla 8,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Sektörü ambalaj sırtladı 

2020 yılının ilk çeyreğine alt sektörler bazında bakıldığında 2,4 milyon tonluk toplam plastik mamul üretimi içinde yaklaşık 974 bin ton ile plastik ambalaj malzemelerinin başı çektiği, plastik inşaat malzemeleri üretiminin ise 536 bin ton ile plastik ambalaj malzemelerini takip ettiği görüldü.

Koronavirüs ihracatı da vurdu, Nisan’da ihracat sert düştü 

Son beş yıldır sürekli artış gösteren plastik sektörü mamul ihracatı koronavirüs etkisiyle gerilemeye başladı. Mart ayında miktarda yüzde 5 düşüşle 187 bin ton, değerde yüzde 4 düşüşle 462 dolarlık ihracat yapıldı. Ocak ve Şubat aylarındaki talepler sonucunda sektörün yılın ilk çeyreğindeki ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 10 artarak 550 bin ton, değer bazında yüzde 2 azalarak 1,26 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde en fazla plastik mamul ihraç edilen ilk beş ülke; Irak, Almanya, İngiltere, İsrail ve Fransa olarak sıralandı.

Salgın etkisinin daha ağır hissedildiği Nisan ayında ise plastik sektörünün ihracatı bir önceki yılın Nisan ayına göre yüzde 23 gerileme ile 412 milyon dolara indi.

Plastik mamul ihracatı 2016 seviyelerine çekilebilir 

Koronavirüs zaten yavaşlayan dünya pazarlarında işlerin daha da zorlaşmasına sebep oldu. Son beş yılda istikrarlı bir yükseliş sergileyen plastik mamul ihracatımızın 2020 yılında 2016 seviyelerine gerilemesinden korkuluyor.

Koronavirüs salgınının dış talepte yaratacağı gerilemenin etkisi ile 2020 yılında ihracatın 2019 yılına kıyasla miktar ve değer bazında yüzde 15 gerileyerek 1,67 milyon ton ve 4,1 milyar dolara düşeceği tahmin ediliyor.

Sektörde yatırımlar durma noktasına geldi 

Son 6 yılda yıllık ortalama 840 milyon dolarlık makine ve teçhizat yatırımı gerçekleşen plastik sektöründe salgın sonrası yatırımlarda gerileme görülüyor. Plastik sektörünün makine yatırımı 2020 yılının Mart ayında 2019 yılının Mart ayına kıyasla yüzde 7 azalarak 44 milyon dolar seviyesine indi. 2020 yılının ilk çeyrek yatırım tutarı ise 145 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Koronavirüsün asıl etkisinin Nisan ayı rakamları açıklandıktan sonra netleşmesi bekleniyor. Ancak mevcut tablo bile salgın nedeniyle 2020 yılsonunda sektörün makine ve teçhizat yatırımlarının 2019 yılına kıyasla en iyimser tahminle yüzde 14 gerileyerek 631 milyon dolara düşeceğini ortaya koyuyor.

İç talepteki daralmanın yıl boyunca sürmesi bekleniyor 

Plastik mamul iç pazar tüketimi 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8 azalışla 2 milyon ton ve 8,2 milyar dolara düştü. Mart ayında plastik mamul iç pazar tüketimi 2019’un aynı ayına kıyasla değer bazında yüzde 10 azaldı ve 2,5 milyar dolar seviyesine geriledi.

Başta otomotiv, turizm ve inşaat sektörleri olmak üzere salgından olumsuz etkilenen sektörlerin yaratacağı iç talepteki daralma sonucunda 2020 yılında yurtiçi tüketimin 2019 yılına kıyasla miktar ve değer bazında en iyi ihtimalle bile yüzde 15 gerileyerek 6,9 milyon ton ve 26,6 milyar dolar olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

Yılsonunda ithalatta da yüzde 10 gerileme bekleniyor 

Koronavirüs etkisinin henüz yansımadığı Ocak ve Şubat aylarındaki artışın etkisi ile plastik mamul ithalatının 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2 artarak 148 bin ton ve 724 milyon dolar olarak gerçekleştiği görülüyor. Mart ayı plastik mamul ithalatında özellikle ambalaj ürünlerinde artış gerçekleştiği dikkat çekti.

Salgınının önümüzdeki aylarda iç ve dış talepte yaratacağı gerilemenin etkisi ile 2020 yılında ithalatın 2019 yılına kıyasla miktar ve değer bazında yüzde 10 gerileyerek 503 bin ton ve 2,3 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Plastik mamul sektöründe 2020 yılının ilk çeyreğinde 401 bin ton ve 539 milyon dolar dış ticaret fazlası verildi. Dış ticaret fazlasının 2020 yılında 2019 yılına kıyasla miktar bazında yüzde 17 değer bazında da yüzde 21 gerilemesi bekleniyor.

Plastik sektörü koronavirüs etkisi ile yılsonunda yüzde 15 gerileyecek 

Yılın geneline yayılması beklenen koronavirüs etkisinin plastik sektörü rakamlarını en iyimser ihtimalle 2014-2015 yılı seviyelerine çekebileceğini gösteriyor. Salgının iç ve dış talepte yarattığı düşüşün etkisi ile plastik mamul üretiminin miktar ve değer bazında en iyimser tahminle yüzde 15 gerileyerek 8 milyon ton ve 28,4 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Türkiye plastik sektörünün 2020 yılı ilk çeyrek verilerini değerlendiren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi: “Ocak ve Şubat ayına iyimser bir tablo ile başlayan plastik sektörümüz koronavirüs salgınının tüm dünya ile birlikte ülkemize de yayılması ile birlikte negatif bir görünüme geçti. Sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getiren salgın, Mart ayından itibaren sektörümüze de olumsuz yansıdı. Başta otomotiv, beyaz eşya, turizm ve inşaat gibi sektörlerin durma noktasına gelmesi bu sektörlerimiz için üretim yapan firmalarımızı olumsuz etkiledi. Öte yandan koronavirüs salgını başta hijyen ve medikal olmak üzere gıdadan ambalaja kadar pek çok alanda plastiklerin hayati öneme sahip olduğu gerçeğini teyit etti. Avrupa’nın birçok ülkesinde plastik sektörü hükümetlerce “Hayati öneme sahip sektör” olarak tanımlandı. Bu süreçte Türkiye’de olduğu gibi Avrupa’da da tek kullanımlık plastikler ve gıda ambalajlarının kullanımı artış gösterdi. Firma yemekhanelerinde tek kullanımlık plastiklere geçildi. Karantina bölgeleri ve toplu yaşam alanlarının yanı sıra insanlar evlerinde bile tek kullanımlık ürünleri tercih eder hale geldi. Gıda, temizlik ve hijyen ürünlerine olan talepteki artış da ambalaj üretimine olumlu yansıdı. Bu noktada ambalaj ve tek kullanımlık ürün yapan firmalarımız üretime devam edebildi. Bilindiği gibi koronavirüsün asıl etkisi Nisan ayı ve sonrası rakamlarında daha net ortaya çıkacak. Şu an Nisan ayına dair elimizdeki tek veri olan ihracat yüzde 23 gibi büyük bir gerilemeye işaret ediyor. Plastik sektörü açısından salgının etkisinin yıl geneline yayılacağı ve gerek üretim gerekse ihracatta en iyimser tahminle bile yüzde 15’lere varan bir daralma yaşanacağı görülüyor. Tüm dünya için benzer bir tablo söz konusuyken karamsarlığa kapılmadan temkinli adımlarla üretime devam etmenin yolları aranmalıdır.”

Sektör enerji fiyatlarında indirim istiyor 

Özellikle devletin korona öncesinde bile rekabetçi olmaktan çıkan enerji ve doğalgaz fiyatlarını petroldeki tarihi düşük fiyatlarını da göz önüne alarak düşürmesinin ve en az 3 ay ötelemesinin sanayinin önünü açacağını belirten Yavuz Eroğlu; “Sanayicinin üretim ve ihracat için kullandığı elektriğin bu dönemde enerji firmalarınca kesilmesi yasaklanmalıdır” diyerek açıklamalarını bitirdi.

 

 

 

PAGEV: Plastik Sektörü Geri Dönüşüm İle Büyüyecek

28.11.2019 – Türk plastik sektörü tüm engellemelere rağmen; 10 milyon tonluk üretim gücü ve 35 milyar dolarlık cirosu, 150 ülkeye yaptığı 12 milyar dolarlık ihracatı ve 250 bin kişilik istihdamı ile büyümeye devam ediyor.

Plastikler çevre kirliliğinin ana sebebiymiş gibi gösterilerek koca bir sektör yok edilmeye çalışılıyor. Türk plastik sektörünün birleştirici gücü PAGEV, plastiklerle ilgili bu yanlış algıyı yok etmek için yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu yıl 14.’sü düzenlenecek PAGEV Türk Plastik Endüstri Kongresi’nde, çevreyi korumanın en önemli formülü olan geri dönüşüm masaya yatırılacak. “İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Perspektifinden Geri Dönüşüm” ana temasıyla düzenlenecek Kongre’de uzman isimler geri dönüşümü A’dan Z’ye ele alacak.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV), bu yıl 14.’sünü düzenleyeceği “Türk Plastik Endüstri Kongresi” için geri sayım başladı. Sektörün en önemli buluşmalarından biri olan Kongre, 03 Aralık 2019 tarihinde Hilton Bomonti Otel’de düzenlenecek. Türkiye ve yurtdışından uzmanlar, sektör temsilcileri ve akademisyenler sektörün geleceğini geri dönüşüm çerçevesinden tartışacak.

Tüm karalama kampanyalarına rağmen kullanım alanı her geçen gün artan plastikler, vazgeçilmez bir malzeme olmayı sürdürüyor. Günümüzde üstün teknoloji ile geliştirilen plastikler ciddi oranda enerji tasarrufu sağlamasının yanı sıra iklim değişikliğinin en önemli nedeni olan sera gazı emisyonlarını da azaltıyor. Geri dönüşüm ise plastiklerden elde edilen faydayı artırma noktasında kilit rol oynuyor.

Daha fazla geri dönüştürülmüş plastik, daha fazla ekonomik değer demek  

Kamusal sorumluluk, gelişen toplama sistemleri ve tüketicilerin bilinçlenmesi sayesinde geri dönüşümde önemli bir yol alınsa da gidilmesi gereken çok yol var. Daha fazla geri dönüşüm için ne gibi teknolojik yeniliklere ihtiyaç var? Döngüsel ekonomi yaratarak plastik atık problemini nasıl çözebiliriz? Plastikleri en hızlı nasıl sürdürülebilir bir malzeme haline dönüştürebiliriz? İşte tüm bu sorular ve daha fazlası 14. PAGEV Türk Plastik Endüstrisi Kongresi’nde cevap bulacak.

Kongre; PAGEV 1. Başkan Yardımcısı Ahmet Meriç, PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürü Ercan Gülay’ın açılış konuşmalarıyla başlayacak. Kongre’nin ilk oturumunda değerli bilgilerini paylaşacaklar isimler Erema CEO’su Manfred Hackl, Tomra Plastik Malzemeler ve Prosesleri Başkan Yardımcısı Dr. Harald Lehmann, Metin Bilgili Eğitim ve Danışmanlık Genel Müdürü Metin Bilgili, EuPC Genel Müdürü Alexander Dangis olacak.

İkinci oturumun konuşmacıları ise; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sıfır Atık ve Atık İşleme Dairesi Başkanı Sadiye Bilgiç Karabulut, Arçelik Çevre Yöneticisi Zeynep Özbek, Pepsico Sürdürülebilirlik & Dış İlişkiler Müdürü Gözde Morkoç Nikelay, REC Türkiye Kıdemli Danışmanı Onur Akpulat olacak.

14. PAGEV Türk Plastik Kongresi’nin öğleden sonraki oturumuna Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde düzenlenecek “Sıfır Atık İçin Geri Dönüşüm” paneli damga vuracak. Panelde; TOBB Kimya Sanayi Meclis Başkanı Timur Erk, Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Genel Sekreteri Birol Ekici, Değerlendirilebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği (TÜDAM) Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Kılıç, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu, Sokak Atık Toplayıcıları Derneği Başkanı Recep Karaman, MTM Plastik Geri Dönüşüm Genel Koordinatörü Taha Mahserci ve Adanus Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Bilal Nadir Gök sıfır atık için geri dönüşüm konusunu tüm yönleri ile ele alacaklar.

PAGÇEV Ana Sponsorluğunda düzenlenecek organizasyonun diğer sponsorları ise; MTM, Türkiye Sanayi Meclisi, TÜDAM, SÜT-D, Türktay ve Recycling Industry Dergisi olacak. Organizasyonun medya sponsoru ise ChemOrbis olacak.

 

PAGEV: Sanayicilerin 100 Milyonlarca Dolarlık Ceza Sorunu Çözüldü

26.11.2019 – Güney Kore’den Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında ithalat yapan çeşitli firmalara, Mayıs ayından bu yana Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından menşe beyanı ve uyumsuzluk neden gösterilerek ek vergi ve cezalar kesiliyordu. Konuyu ilk günden itibaren takip eden ve sanayicinin sesi olan PAGEV, 100 milyonlarca doları geçen gümrük cezalarının kaldırılması noktasında köprü görevi gördü ve sorun çözüldü.

Türkiye ile Güney Kore arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) 2013 yılının Mayıs ayında imzalanmıştı. Hammadde ve nihai ürün ithal eden şirketler, anlaşma uyarınca bu tarihten itibaren Güney Kore menşeli malları düşük gümrük vergisi ile ithal ediyorlardı. Ancak Mayıs ayında Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından Güney Kore’den ithalat yapan çeşitli firmalara menşe beyanı ve uyumsuzluk sebebiyle ek vergi ve cezalar kesilmeye başlandı.

İthal edilen eşyaların Güney Kore menşeli olduğu yönünde hiçbir tereddüt olmadığını belirten sanayiciler konu ile ilgili şikâyetlerini Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’na (PAGEV) bildirdi. Konunun çözümü noktasında köprü görevi gören PAGEV, ilgili mercilerle iletişime geçerek çözüm önerilerini aktardı. Bu doğrultuda Gümrükler Genel Müdürü Mustafa Gümüş ile yapılan mevzuat çalışmalarının ardından Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay’a firmalara yeterli süre verilerek menşe beyanlarının sonradan tamamlattırılması yönündeki öneri iletildi. Bakanlığın Sanayinin sorununu çözmek için yaptığı çalışmalarda PAGEV’in çözüm önerisi kabul gördü ve böylece firmalar ceza almaktan kurtuldu.

Bakanlıkça yayınlanan konu ile ilgili talimat yazısında; Güney Kore’den direkt Türkiye’ye nakledilen mallarda, eksik olan Menşe Beyanı belgelerinin firmalar tarafından Gümrük Müdürlüklerine ibrazı Gümrük İdaresince söz konusu menşe beyanlarının Güney Kore makamları nezdinde sonradan kontrolünün yapılması, sonradan kontrol sonucunun olumlu olması halinde gümrük vergilerinin kaldırılması/geri verilmesi, henüz tahsil edilmemiş ceza kararlarının ise iptal edilmesinin uygun bulunduğu belirtildi.

Altı ay gibi kısa bir sürede sorunu çözüme kavuşturan PAGEV, firmaları zora sokan 100 milyonlarca dolarlık ceza sorununu ortadan kaldırmış oldu.

Konu ile ilgili ilk günden bu yana yoğun mesai harcadıklarını belirten PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi; “Toplamda 100 milyonlarca doları geçen gümrük cezalarına maruz kalan sanayicilerimiz, bizimle irtibata geçerek sorunlarının kamuya doğru bir şekilde aktarılarak çözüm üretilmesi noktasında destek istediler. Sanayicilerimizden gelen şikâyetler doğrultusunda konuyu yakın takibe aldık ve gündeme taşıdık. Altı aydır takip ettiğimiz bu süreçte, birçok kişi umudunu kaybetse de biz asla inancımızı kaybetmedik ve konunun peşini bırakmadık. Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan, Ticaret Bakan Yardımcımız Rıza Tuna Turagay, Gümrükler Genel Müdürümüz Mustafa Gümüş ve Bakanlığın konu ile ilgili tüm bürokratlarıyla yoğun temaslarda bulunduk. Televizyonlarda, gazetelerde, radyolarda kamuoyu oluşturma çalışmalarımız ile sorunu Türkiye gündemine taşıdık. Takipçisi olduğumuz her konuda olduğu gibi altı aylık mücadelemizde inancımızı hiç kaybetmedik ve kararlılıkla sonuca odaklandık.”

Türkiye için umutsuzluğa kapılmadan, yapıcı bir şekilde mücadele ederek ve doğruları anlaşılır ve makul bir biçimde kamuya anlatarak sonuç alınacağını bir kez daha gösterdiklerini söyleyen Yavuz Eroğlu: “Neticede çözüm için ortaya koyduğumuz öneri Bakanlığımızca kabul gördü. Böylece ceza alan firmalarımızın evrakları Güney Kore makamlarınca sonradan kontrol yöntemi ile onaylanmak üzere ceza sorunu çözülmüş oldu. Ülkemiz adına çok olumlu bu gelişmenin bir parçası olmaktan çok mutluyuz. Bu vesileyle; Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan’a, Bakan Yardımcımız Sayın Rıza Tuna Turagay’a, Gümrükler Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Gümüş’e, Bakanlık bürokratlarımıza ve bu süreçte bizleri teknik bilgilerle destekleyen gümrük müşavirlerimize teşekkürlerimizi sunarız” dedi.

Eroğlu son olarak; “PAGEV olarak Güney Kore Makamlarınca sonradan kontrol sürecinin hızlandırılması noktasında da hâlihazırda irtibatta olduğumuz Güney Koreli makamlarla işbirliğine devam edeceğiz” diyerek açıklamalarını bitirdi.

PAGEV: Plastik Üretimindeki Düşüş Hız Kesti, Sektör Dipten Çıkış Sinyali Verdi

18.11.2019 – Bu yılın ilk çeyreğinde değerde yüzde 40, miktarda yüzde 36 gerileyen plastik mamul üretimi ilk yarıyı ise değerde yüzde 18, miktarda yüzde 11 azalışla kapamıştı. PAGEV’in yayınladığı Ocak – Eylül 2019 Plastik Sektörü İzleme Raporu verilerine göre; sektörün dokuz aylık üretimi miktarda yüzde 5 azalışla 6,7 milyon tona, değerde ise yüzde 8 düşüş ile 23,6 milyar dolara geriledi. Plastik mamul üretim rakamları yılın son çeyreği için dipten çıkış sinyalleri verdi. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “en kötüyü gördük, çıkış için umut göründü” dedi.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) verilerine göre Ocak – Eylül 2019 döneminde plastik mamul üretimi bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla miktarda yüzde 5 azalışla 6,7 milyon tona, değerde ise yüzde 8 düşüş ile 23,6 milyar dolara geriledi.

2019 yılının 9 aylık döneminde 6,7 milyon tonluk toplam plastik mamul üretimi içinde yaklaşık 2,7 milyon ton ile plastik ambalaj malzemelerinin başı çektiği, plastik inşaat malzemeleri üretiminin ise 1,5 milyon ton ile plastik ambalaj malzemelerini takip ettiği görüldü.

Plastik işleme makinaları sektöründe 2019 yılının 9 ayında 2018 yılının eş dönemine kıyasla üretim yüzde 18, ithalat yüzde 39, ihracat yüzde 1 ve yurtiçi satışlar yüzde 34 geriledi.

Plastik mamul iç pazar tüketimi 2019 yılının 9 aylık döneminde geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre; miktarda yüzde 5 azalışla 5,1 milyon tona, değerde yüzde 10 azalışla 21,9 milyar dolara düştü.

Ocak – Eylül 2019 döneminde plastik mamul ihracatı miktarda yüzde 10 artışla 1,4 milyon ton, değerde ise yüzde 3 yükselişle 3,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde sektörün en büyük ihracat pazarları Irak, Almanya, İngiltere, İsrail ve Romanya oldu.

Aynı dönemde ithalatta öne çıkan ülkeler; Almanya, Çin, İtalya, Fransa ve G. Kore olurken, plastik mamul ithalatı miktarda yüzde azalışla 414 bin ton ve değerde yüzde 14 gerileme ile 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ocak – Eylül 2019 döneminde 5,2 milyon ton ve 6,9 milyar dolarlık plastik hammadde ithalatı yapıldı. Bu dönemde yerli hammadde üretimi ise 761 bin ton seviyesinde kaldı.

Plastik mamul sektöründe 2019 yılının dokuz aylık döneminde miktarda yüzde 19 artışla 1,013 milyon ton ve değerde yüzde 32 yükselişle 1,6 milyar dolar dış ticaret fazlası verildi.

Türkiye plastik sektörünün dokuz aylık performansını değerlendiren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi: “Gıdadan sağlığa, inşaattan otomotive, kozmetikten tekstile kadar birçok sektörün ana girdi malzemesi olan plastik sektöründeki gelişmeler tüm bu sektörlerin içinde olduğu durum ile ilgili de fikir veriyor. Elde ettiğimiz yeni veriler sektörümüzdeki gerilemenin yavaşladığını gösteriyor. Bu da dipten yukarıya dönüş için umut demek” dedi.

“Üretimdeki toparlanma sinyallerinin makine yatırımlarına da yansımasını bekliyoruz” 

Eroğlu, plastik mamul üretimindeki olumlu havanın makine ekipman yatırımlarında görülmediğini belirterek, “Makine ekipman yatırımları maalesef geçtiğimiz yılın aynı döneminin yüzde 34 altında seyrediyor. Umarız plastik mamul üretimindeki toparlanma sinyalleri yeni yatırımları beraberinde getirir ve makine ekipman yatırımlarındaki düşüşü de yavaşlatır” diye konuştu.

“Plastiklerin hayatımızda işi çok, doğada yeri yok” 

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, plastiklerle ilgili yasaklama kararlarının sektöre zarar verdiğinin de altını çizdi ve şunları söyledi: “Ülke ekonomimize önemli katkılar sunan plastik sanayimizi yavaşlatacak hatta durma noktasına getirecek adımlar atmaktan kaçınmak gerekiyor. Yasaklamalarla ya da çevreye zararlı algısı oluşturularak “plastik düşmanlığı” yaratmak çok yanlış. Biz plastik sanayicileri olarak plastiklerin hayatımızda işi çok, doğada yeri yok diyor; herkesi bilinçli tüketime ve geri dönüşüm zincirinin bir halkası olmaya davet ediyoruz. Altın değerinde olan plastik ambalajları denizlere, piknik alanlarına atanlar var. Bu kesinlikle kabul edilemez. Hayat kurtaran ambulansta, serumda, çocuğumuzu koruyan kemerde, suyu taşıyan hortumda, boruda, boyada, ayakkabıda daha iyi yaşamamızı sağlayan hemen her şeyde plastik var. Plastik düşmanımız değil, kendini sürekli yenileyen bir malzeme. Böyle olduğu için de inovatif ürünlerle insanlığa fayda yaratmaya devam edecek. Bilinçli tüketmeli, doğaya bırakmamalı ve yeniden kullanma imkânı olmayan tüm ambalajlarımızı mutlaka geri dönüştürerek ekonomiye geri kazandırmalıyız. Türkiye neden dünyanın en büyük geri dönüşüm ve yeşil teknolojiler ülkesi olmasın.”

 

 

PAGEV Eroğlu: Elektrikte Yüzde 100’ü Aşan Artış Belimizi Büküyor

01.10.2019 – İki ay önceki yüzde 14,98’lik elektrik zammının şokunu üzerinden atamayan sanayiciler, EPDK’nın açıkladığı ikinci zam haberiyle sarsıldılar. Yüzde 14,90 olarak açıklanan yeni elektrik zammının özelde plastik sektörü genelde tüm sanayiyi olumsuz etkileyeceğini söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu; “Türkiye’de kaynak sıkıntısından çok öncelik sorunu olduğunu düşünüyoruz. Önceliğin mutlaka üretim yaparak ülke ekonomisine katkı sağlayan sanayicilere verilmesi gerekiyor. Söz konusu zamlarla sürdürülebilir bir üretimden söz etmek çok zor” dedi.

Türkiye’nin toplam elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 5’inin plastik üretimi için harcanırken ülke ekonomisine en çok katkı sağlayan sektörlerden plastik sanayi yüksek enerji maliyetleri karşısında zorlanıyor. Dünyanın en büyük altıncı, Avrupa’nın ise en büyük ikinci plastik üreticisi konumunda bulunan Türkiye’nin yıllık plastik mamul üretimi 10 milyon ton civarında.

Plastik sanayinde 2018 yılının ikinci yarısında başlayan sorunlar 2019 yılının ilk yarısında da devam etti. Plastik mamul üretimi yılın ilk yarısında geçen yıla göre miktarda yüzde 11 azalışla 4,5 milyon tona, değerde ise yüzde 18 düşüş ile 15,9 milyar dolara geriledi. Sektörün nabzını tutan makine ve teçhizat yatırımları da alarm veriyor. Plastik sektörünün 2019 yılının ilk yarısındaki makine ve teçhizat yatırımları 2018 yılının ilk yarısına kıyasla yüzde 42 azalarak 306 milyon dolar seviyesine geldi.

Enerji maliyetlerinin yüksekliği sektörün en büyük sorunları arasında yer alıyor. Örneğin; Elektriğini sanayi tarifesinden kullanan bir tesiste son bir yıllık elektrik fiyat artışı yüzde 100 seviyelerini aşmış durumda. Üretim ve ürün tipine göre değişmekle birlikte plastik sektörünün toplam maliyetleri içerisinde yüzde 3 ila 25 (en yüksek izolasyon malzemesi üretiminde) arasında payı olan enerji maliyetlerindeki bu artış gittikçe zorlaşan piyasa ve rekabet koşullarında sektörün rekabet gücünü olumsuz etkiliyor.

Hali hazırda iyice zorlaşan finansman koşullarında peşin ödenen elektrik faturaları sanayici için ağır bir yüke dönüşüyor. Bu şartlar altında ürün maliyetlerine yansıtılacak enerji artışlarının iç piyasada enflasyonu arttıracağı, uzun vadede ise talebi düşürme riski taşıdığı öngörülüyor. İhracat ayağında ise enerji bir avantaj olmaktan çıkıp rekabeti zorlaştırır bir konuma gelme riskini beraberinde getiriyor.

Elektrik zamları sanayiye olumsuz yansıyor…

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), bugün itibarıyla elektriğe yüzde 14,9 zam yapılacağını bildirmesinin ardından bir açıklama yapan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi; “Enerji verimliliğine odaklanan Türk plastik sektörü, enerji verimliliği yüksek soğutucular, kompresörler, full elektrikli makinalara yönelmiş durumda. Bu tür yatırımların artması için ekonomi yönetiminin var olan destekleri arttırıp etkinleştirmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca özellikle hane halkı için daha düşük uygulanan ancak sanayiye daha yüksek uygulanan artışlar ve sanayi elektriğinin avantajının ortadan kaldırılması sanayi yatırımlarına olumsuz yansıyor. Bu noktada uzun vadeli kalkınmaya ve üretime destek için istihdam ve büyüme motoru sanayinin enerji ihtiyacı rekabetçi koşullarda çözülmelidir. Türkiye kaynak zengini bir ülkedir. Yeter ki stratejik önceliklerimizi doğru yapıp beşeri ve maddi kaynaklarımızı verimli kullanalım. Bu noktada sorunun bir öncelik sorunu olduğu açıktır. Biz kaynaklarımızı istihdam ve refahın ana kaynağı üretime yönlendirmede onun rekabetçiliğini arttırma yönünde kullanmakta öncelik vermeliyiz. Üretimin ve ihracatın önünü açmak ana öncelik olursa, üretim ve özellikle de üretici/ihracatçı firmaların rekabetçiliğini koruyacak formüller üretebiliriz.”

Tüketimi değil üretimi desteklemek lazım!

Türkiye’nin çalışan üreten insanlarına refah sağlayan bir ülke olmasını istediklerini belirten Yavuz Eroğlu; “Bu doğrultuda atılan tüm adımlarda önceliğin üreticinin işini kolaylaştıracak şekilde yapılmasını bekliyoruz. Birçok sektörde tüketiciye yönelik KDV indirimleri, ÖTV indirimleri özel kampanyalar yapılıyor. Bunlar kısa vadede piyasayı canlandırsa da esas kalıcı büyüme ve refah üretimi artırarak sağlanabilir. Bunun yolu da öncelikli olarak tüketimi değil üretimi desteklemekten geçiyor” diye konuştu.

 

PAGEV: Plastikte 10 Ürüne Odaklanalım İhracatı İkiye Katlayalım

03.09.2019 – PAGEV’in plastik ihracatında potansiyeli en yüksek 10 ürün kalemi ve bu ürünlerde ihracatın artırılmasını sağlayacak stratejik adımların belirlenmesine yönelik hazırladığı çalışma dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu. İhracat potansiyeli en yüksek 10 ürün grubunun 2014-2018 yıllarındaki ortalama ihracatının 3 milyar 348 milyon dolar seviyesinde olduğunu belirten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, kısa ve orta vadede bu rakamın 7 milyar doların üzerine çıkarılabileceğini söyledi.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), plastik ihracatında potansiyeli yüksek olan ürün gruplarını belirlemek amacıyla Türkiye’nin toplam ihracatında ilk 300’e giren 10 plastik ürün grubuna yönelik detaylı bir analiz gerçekleştirdi. TÜİK verileri baz alınarak hazırlanan raporda; inşaat malzemelerinden ambalaja, ev ve mutfak eşyalarından akrilik polimerlere kadar 10 farklı ürün kaleminde ihracatın artırılmasına yönelik stratejiler ortaya koyuldu. Seçilen 10 plastik ürünün 2014-2018 yılları arasındaki yıllık ortalama ihracatı toplam 3 milyar 348 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde bu ürünlerin dünyadaki yıllık ortalama ihracatı ise 175,6 milyar dolar.

PAGEV İhracat Strateji Planı’nda detaylı olarak ele alınan 10 ürünün, plastik sektörünün geneline göre daha rekabetçi ürünler oldukları görüldü. Türkiye plastik sektör ihracatının dünya toplam plastik sektör ihracatı içindeki payı beş yıllık dönemde ortalama yüzde 0,9 olarak gerçekleşirken seçilen 10 üründe ise Türkiye’nin aldığı pay yüzde 1,9 oldu.

Türk plastik sanayi kilogram başına 2,3 dolardan ihraç ederken dünya ortalaması 6 dolar…

İhracat potansiyeli yüksek olan 10 ürün grubunun 2014-2018 yıllarını kapsayan beş yıllık dönemde dünyadaki ortalama ihracat fiyatı kilogram başına 6 dolarken Türkiye’nin ihracat fiyatı ise kilogramda 2,3 dolarda kaldı. Dünyada bu ürünler neredeyse Türkiye’nin üç katı fiyata ihraç ediliyor. Türk plastik sanayinin, kısa ve orta vadede birim ihracat fiyatını 5 dolara yükseltmesi halinde sadece 10 ürün grubunda ihracat gelirini iki katından fazla artırarak 7 milyar doların üzerine çıkarması mümkün. Söz konusu 10 ürün dışındaki diğer ihracat kalemleri ile birlikte sektörün toplam ihracatı 10 milyar doların üzerine ulaşabilir. PAGEV raporunda, ihracatı artıracak doğru stratejilerin uygulamaya konulması ile uzun vadede dünya ortalaması olan kilogram başına 6 dolar rakamına ulaşmanın hayal olmadığı, böylece 10 plastik ürününün ihracatının yaklaşık 9 milyar dolara yükselebileceği vurgulandı. Diğer plastik ihracat kalemlerinin de eklenmesi ile sektörün direkt ihracatı 12 milyar dolara yükselebilir.

PAGEV raporunda, plastik mamul ihracatının bu seviyelere çıkarılması için uygulanabilecek stratejiler arasında ilk olarak 10 ürün grubunda Türkiye’nin mevcut üretim kapasitesinin belirlenmesi amacıyla bir envanter çalışması yapılmasının gerekliliğine işaret edildi. İkinci olarak; üretici firmaların mevcut teknoloji altyapısının ortaya konulması ve katma değeri yüksek ürün üretmek için gereken teknolojik yatırımları, AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarının desteklenmesi amacıyla özel teşviklerin oluşturulmasına ihtiyaç olduğu dile getirildi. Ayrıca seçilen ürünlerde dış pazar araştırmaları, hedef odaklı B2B görüşmeleri ve fuar katılımlarının organize edilmesinin önem taşıdığı kaydedildi.

PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, yaptığı değerlendirmede “Ülkemizin ihraç ettiği ürünler arasında en fazla potansiyel taşıyan 10 ürün grubuna yönelik detaylı bir analiz gerçekleştirerek elde ettiğimiz sonuçlar ışığında bu ürünlerde ihracatımızı artırmak için neler yapılması gerektiğine dair önerilerimizi ortaya koyduk. Plastik sanayimizin ülke ekonomisi ve ihracatına yaptığı katkıyı daha üst seviyelere çıkarması için mutlaka ve mutlaka mevcut ihracat fiyatlarımızı yükseltmemiz gerekiyor. Plastik sektörümüzün geneline kıyasla daha rekabetçi olduğumuz 10 ürün grubunda dahi kilogram başına ihracat gelirimiz 2,3 dolar. Biz kilogramını 2,3 dolara satarken en büyük rakibimiz Almanya aynı ürünü 6 dolara ihraç ediyor. Türk plastik sektörü Almanya’nın ardından Avrupa’nın en büyük ikinci üreticisi. Aradaki makası ancak katma değeri yüksek ürünleri ihraç ederek kapatabiliriz. Kısa ve orta vadede seçilen 10 üründe ihraç fiyatımızı kilogram başına 5 dolara çıkarmayı başarırsak bu ürünlerdeki ihracat 7 milyar doların üzerine çıkabilir” diye konuştu.

Eroğlu, raporda incelenen 10 ürün grubu arasında özellikle plastik ambalaj ürünleri ile plastikten yapılan ev ve mutfak eşyalarındaki büyümeye dikkat çekerek bu ürünlerde ihracatı artırıcı önlemler hakkında şunları söyledi: “Plastik tek kullanımlık ve gıda kapları-kapakları Türkiye’nin en büyük ihracat kalemleri arasında yer alıyor. Dünyada bu ürünlerin ihracatını yapan ülkelerin ortalama büyümesi yüzde 2 iken Türkiye’nin büyümesi yıllık yüzde 5,4 seviyesinde. Yani Türkiye bu ürünlerin ihracatında diğer ülkelerden yüzde 270 hızlı büyüyor. Bu ürünlerdeki ihracatımızı hızlı bir şekilde yukarı çekmemiz gerekiyor. Zaman kaybetmeden ihracat potansiyeli yüksek 10 plastik ürün grubu listesinde yer alan ürünlerin öncelikli olduğu hedef ihracat pazarlarımızla ilgili ikili anlaşmalar yapılması önem taşıyor. Diğer yandan uzun vadede AB’nin yaptığı ikili anlaşmalara bizim de dâhil olabilmemiz için adımlar atılmasına ihtiyaç var”.

İhracat Ana Planı’ndaki 5 hedef sektör arasındaki kimyanın ihracat lideri plastik…

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda 17 hedef ülke ve 5 hedef sektör belirlendiğini de hatırlatarak hedef sektörlerden kimya ihracatında plastikler ve mamullerinin ilk sırada olduğuna dikkat çekti. Eroğlu, “Geçtiğimiz yılki 17,4 milyar dolarlık kimya ihracatının 5,9 milyar dolarını gerçekleştiren plastik sektörü, kimya ihracatının lideri konumunda bulunuyor. Ülkemizin ihracat hedeflerine ulaşmasında plastikler kilit öneme sahip. Sayın Bakanımız tarafından açıklanan 17 hedef ülke arasında ABD’nin ilk sırada olduğunu görüyoruz. İhracat Strateji Raporumuzda da ABD’nin plastik ihracatında en önemli hedef pazar olduğu ortaya çıktı. Tek kullanımlık ürünler ile plastik ev ve mutfak eşyasında dünyadaki büyük ithalatçı ABD’dir. Dünyadaki ithalatın yüzde 30’undan fazlasını tek başına ABD yapıyor. İhracatçılarımız açısından giderek artan ticaret koruma engellerini göz önüne aldığımızda bu ülkede üretim lokasyon çeşitlemesine gidilmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Ayrıca altı çizilmesi gereken bir diğer önemli nokta kimya sektöründe ihracatın artışına duyulan ihtiyaçtır. Dünya ihracatında kimya sanayi ürünlerinin payı yüzde 11,2 iken Türkiye’nin ihracatında bu pay yüzde 6 seviyesinde”.

PAGEV Başkanı, plastik ambalaj sektörü ihracat rakamlarının arttırılması için yapılabilecekleri ise şöyle sıraladı:

  • Genel olarak gümrük işlemlerinin hızlandırılması ve masrafların düşürülmesi.
  • Nakliye maliyeti yüksek sektörlerde nakliye maliyetinin düşürülmesi yönünde çalışmalar yapılması.
  • Plastik ambalaj üreticisi firmaların hammadde kullanımındaki dışa bağımlılığın ve kur riskinin azaltılması.
  • Personel- işçilik üzerinde vergi yüklerinin ve yan maliyetlerin düşürülmesi.
  • Geri dönüşüm alanında verimli, kârlı bir sistem kurulması ve üretimde geri dönüşümlü hammadde kullanım oranının artırılarak (ürün kalitesini bozmayacak şekilde) maliyet düşüşü sağlanması.
  • Kısa vadede potansiyel pazarlarda ikili anlaşmalar yapılması.
  • Uzun vadede AB’nin yaptığı ikili ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin de taraf olması için adımlar atılması.
  • İhracat pazarlarında daha rekabetçi olabilmek için potansiyel ürünlerin zorunlu ithal girdileriyle ilgili maliyet avantajı sağlanması.
  • Plastik karalama kampanyalarına yetkililerin alet olmaması ve ülkemizin en başarılı ihracatçı ve üretici sektörüne zarar verecek kararlar almaktan kaçınılması.

PAGEV İHRACAT STRATEJİ PLANI RAPORUNDAN ÖNE ÇIKANLAR…

İhracat potansiyeli olan 10 plastik ürün

GTİP Ürün Grubu
3905 Vinil asetat/diğer vinil esterlerinin polimerleri (ilk şekillerde)
3906 Akrilik polimerleri (ilk şekilde)
3909 Amino grup reçineler fenolik reçineler poliüretanlar (ilk şekilde)
3916 Plastikten monofil çubuk profiller-enine kesiti 1 mmyi geçen
3917 Plastikten tüpler borular hortumlar; conta dirsek rakor vb.
3921 Plastikten diğer levhalar yaprak pelikül varak ve lamlar
3922 Plastikten küvet duş lavabo hela küveti ve donanımları
3923 Eşya taşıma ambalajı için plastik mamulleri tıpa kapak kapsül
3924 Plastikten sofra mutfak ve diğer ev eşyası tuvalet eşyası
3925 Plastikten inşaat malzemesi
  • Türkiye’de seçilen 10 plastik ürünün 2014 – 2018 yılları arasındaki yıllık ortalama ihracatı toplam 3 milyar 348 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
  • Dünyada ise söz konusu 10 ürünün aynı dönemde yıllık ortalama ihracatı toplam olarak 175,6 milyar dolardır.
  • 10 ürün bu dönemde Türkiye toplam plastik sektör ihracatından % 61 pay almıştır.
  • Söz konusu ürünlerin toplam ihracatının dünya toplam plastik sektör ihracatından aldıkları pay % 30 olarak gerçekleşmiştir.
  • 3923, 3917, 3921, 3924 ve 3916 GTİP içindeki mamuller, hem Türkiye hem de Dünya plastik ihracatından en yüksek payı alan plastik ürünler olmuştur.
  • 2014 – 2018 yılları arasındaki son 5 yıllık dönemde seçilen 10 ürünün ortalama ihracat fiyatı dünya’da 6 $/ Kg Türkiye’de ise 2,3 $/Kg olarak gerçekleşmiş olup bu ürünlerde dünya ortalama ihraç fiyatı Türkiye ortalamasının hemen hemen 3 katına yakındır.
  • Türkiye’de 3909, 3905, 3923 ve 3924 GTİP nodaki plastik ürünlerin ihracatında yıllık ortalama artış hızı % 2,5 ile % 8,3 arasında değişmekte olup dünya ortalama ihracat artış hızının çok üzerindedir.
  • Dünya’da da bu ürünlerin ihracatı % 1,3 ile % 3,6 arasında değişmektedir.
  • Secilen ürünlerin tümünde dünya ihracat artış hızı % 1 ile % 3,6 arasında iken 3922, 3925, 3916 ve 3917 GTİP’lerde Türkiye ihracatı azalış trendindedir.
  • Türkiye plastik sektör ihracatının dünya toplam plastik sektör ihracatı içindeki payı son 5 yılda ortalama olarak % 0,9 olarak gerçekleşmiştir.
  • Seçilen 10 üründe ise Türkiye toplam olarak % 1,9 pay almıştır.
  • Türkiye’de 3909, 3905, 3923 ve 3924 GTİP nodaki plastik ürünlerin ihracatında yıllık ortalama artış hızı % 2,5 ile % 8,3 arasında değişmekte olup dünya ortalama ihracat artış hızının çok üzerindedir. Dünyada bu ürünlerin ihracatı % 1,3 ile % 3,6 arasında değişmektedir.
  • Secilen ürünlerin tümünde dünya ihracat artış hızı % 1 ile % 3,6 arasında iken 3922, 3925, 3916, ve 3917 GTİP’lerde Türkiye ihracatı azalış trendindedir.

 

TABLOLAR

10 Ürünün, Son 5 Yıllık Ortalama İhracatının, Plastik Sektörü Yıllık Ortalama İhracatı İçindeki Payı Türkiye ve Dünya Kıyaslaması

GTİP Ürün Grubu İhracat Türkiye

Milyon $

Dünya

Milyon $

% Pay Türkiye % Pay Dünya
3923 Eşya taşıma ambalajı için plastik mamulleri tıpa kapak kapsül 867 52.332 15,7 8,9
3917 Plastikten tüpler borular hortumlar; conta dirsek rakor vb. 652 23.898 11,8 4,1
3921 Plastikten diğer levhalar yaprak pelikül varak ve lamlar 412 25.839 7,5 4,4
3924 Plastikten sofra mutfak ve diğer ev eşyası tuvalet eşyası 387 17.654 7,0 3,0
3916 Plastikten monofil çubuk profiller-enine kesiti 1 mmyi geçen 304 5.337 5,5 0,9
3925 Plastikten inşaat malzemesi 254 10.929 4,6 1,9
3906 Akrilik polimerleri (ilk şekilde) 213 15.206 3,8 2,6
3922 Plastikten küvet duş lavabo hela küveti ve donanımları 111 3.717 2,0 0,6
3909 Amino grup reçineler fenolik reçineler poliüretanlar (ilk şekilde) 107 16.311 1,9 2,8
3905 Vinil asetat/diğer vinil esterlerinin polimerleri (ilk şekillerde) 44 4.404 0,8 0,8
10 Ürün Toplamı 3.348 175.626 60,6 29,9
Plastik Sektör Toplamı 5.524 586.420 100,0 100,0

 

10 Ürünün Son 5 Yıllık Ortalama İhracat Fiyatları – Türkiye ve Dünya Kıyaslaması ($/Kg)

GTİP Ürün Grubu Türkiye Dünya
3922 Plastikten küvet duş lavabo hela küveti ve donanımları 4,3 16,0
3921 Plastikten diğer levhalar yaprak pelikül varak ve lamlar 3,0 13,0
3924 Plastikten sofra mutfak ve diğer ev eşyası tuvalet eşyası 3,0 11,8
3917 Plastikten tüpler borular hortumlar; conta dirsek rakor vb. 2,6 9,6
3925 Plastikten inşaat malzemesi 2,6 9,7
3923 Eşya taşıma ambalajı için plastik mamulleri tıpa kapak kapsül 2,5 9,6
3916 Plastikten monofil çubuk profiller-enine kesiti 1 mmyi geçen 1,8 4,3
3909 Amino grup reçineler fenolik reçineler poliüretanlar (ilk şekilde) 1,3 2,6
3906 Akrilik polimerleri (ilk şekilde) 1,2 2,1
3905 Vinil asetat/diğer vinil esterlerinin polimerleri (ilk şekillerde) 0,9 2,3
10 Ürünün Ortalama Fiyatı 2,3 6,0
Toplam Plastik Sektörü Ortalama Fiyatı 2,4 3,0

 

10 Üründe İhracatın Son 5 Yıllık Ortalama Artış Hızı Türkiye ve Dünya Kıyaslaması (CAGR % )

GTİP Ürün Grubu Türkiye Dünya
3909 Amino grup reçineler, fenolik reçineler, poliüretanlar (ilk şekilde) 8,3 2,3
3905 Vinil asetat/diğer vinil esterlerinin polimerleri (ilk şekillerde) 5,8 1,3
3923 Eşya taşıma ambalajı için plastik mamulleri, tıpa, kapak, kapsül 5,4 2,0
3924 Plastikten sofra, mutfak ve diğer ev eşyası, tuvalet eşyası 2,5 3,6
3906 Akrilik polimerleri (ilk şekilde) 1,2 1,0
3921 Plastikten diğer levhalar, yaprak, pelikül, varak ve lamlar 1,1 1,7
3922 Plastikten küvet, duş, lavabo, hela küveti ve donanımları -3,1 3,1
3925 Plastikten inşaat malzemesi -7,1 3,3
3916 Plastikten monofil, çubuk, profiller-enine kesiti 1 mmyi geçen -7,7 2,0
3917 Plastikten tüpler, borular, hortumlar; conta, dirsek, rakor vb. -12,1 2,4

 

10 Üründe İhracatın Dünya İhracatı İçindeki Payı

GTİP Ürün Grubu % Pay
3916 Plastikten monofil, çubuk, profiller-enine kesiti 1 mmyi geçen 5,7
3922 Plastikten küvet, duş, lavabo, hela küveti ve donanımları 3,0
3917 Plastikten tüpler, borular, hortumlar; conta, dirsek, rakor vb. 2,7
3925 Plastikten inşaat malzemesi 2,3
3924 Plastikten sofra, mutfak ve diğer ev eşyası, tuvalet eşyası 2,2
3923 Eşya taşıma ambalajı için plastik mamulleri, tıpa, kapak, kapsül 1,7
3921 Plastikten diğer levhalar, yaprak, pelikül, varak ve lamlar 1,6
3906 Akrilik polimerleri (ilk şekilde) 1,4
3905 Vinil asetat/diğer vinil esterlerinin polimerleri (ilk şekillerde) 1,0
3909 Amino grup reçineler, fenolik reçineler, poliüretanlar (ilk şekilde) 0,7
10 Ürün İhracatının Toplam Dünya İhracatından Aldığı Pay 1,9
Türkiye Toplam Plastik İhracatının Dünya Toplam Plastik İhracatından Aldığı Pay 0,9

 

Plastik Sektöründe Bıçak Kemiğe Dayandı

İlk çeyrekte plastik mamul üretimi değerde yüzde 40 miktarda yüzde 36 geriledi

PAGEV’in sektörün nabzını tutmak için yayınladığı, “Plastik Sektörü İzleme Raporu 2019” ilk çeyrek verileri sektörde bıçağın kemiğe dayandığını gösteriyor. Plastik sektöründe hem üretim, hem iç pazar hem de ithalatta ciddi düşüşlerin olduğunu ortaya koyan raporda sadece ihracat pozitif görünümüyle dikkat çekiyor. Ancak ihracat verileri de miktardaki yüzde 10 artışa karşın ciroda sadece yüzde 2’lik bir artış gerçekleştiğini ve aynı trendin sürmesi halinde ihracatın bir önceki yıla göre miktar bazında yüzde 2, değer bazında ise yüzde 3 kayıpla yılı kapatacağını gösteriyor. Tüm bu rakamlar plastik sektörünün artan girdilere karşın hem iç pazara hem de ihracata daha düşük rakamlarla ürün sattığını ortaya koyuyor.

10.07.2019 – 2018 yılının ilk üç aylık döneminde 3 milyon 477 bin ton ve 13 milyar 641 milyon dolar olarak gerçekleşen plastik mamul üretimi, 2019 yılının eş döneminde 2 milyon 241 bin tona ve 8 milyar 161 milyon dolara düştü. Böylece üretim 2018 yılının aynı dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 36, değer bazında ise yüzde 40 geriledi. Plastik mamul üretiminin 2019 yılı sonunda 2018 yılına göre miktar bazında yüzde 2, değer bazında yüzde 5 gerileyerek; 8,9 milyon ton ve 32,6 milyar dolara düşeceği tahmin ediliyor.

Plastik sektöründe 2019 yılı Ocak – Mart döneminde kapasite kullanımı ortalama yüzde 70,8 olarak gerçekleşirken 2018 yılının aynı dönemine kıyasla 5,6 puan geriledi.

Yılın ilk çeyreğinde sektörde 134 milyon dolarlık makine teçhizat yatırımı yapıldı. 2019 yılsonunda makine teçhizat yatırımlarının geçen yıla göre yüzde 43 gerileyerek 538 milyon dolar seviyelerine ineceği tahmini yapılıyor.

2019 yılının ilk üç aylık döneminde plastik mamul ihracatı miktarda 455 bin ton, değerde 1 milyar 175 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracat 2018 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında miktar bazında yüzde 10, değer bazında ise yüzde 2’lik artış gösterdi. Buna karşılık plastik mamul ihracatının 2019 yılsonunda geçtiğimiz yılının tamamına kıyasla miktarda yüzde 2 azalış ile 1 milyon 820 bin tona, değerde ise yüzde 3 düşüş ile 4 milyar 701 milyon dolara gerilemesi bekleniyor.

2019 yılının Ocak-Mart aylarında 10 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın miktar bazında yüzde 49’unu, değer bazında da yüzde 47’sini oluşturdu. Bu dönemde Irak, Almanya, İngiltere, İsrail ve Fransa plastik mamullerde en büyük ihraç pazarları oldu.

Türkiye, hammaddede yaşanan durumun tersine plastik mamulde her zaman dış ticaret fazlası veren bir yapıya sahip. Yılın ilk çeyreğinde de bu tablo bozulmadı. Plastik mamulde 2019’un ilk üç aylık döneminde 328 bin ton ve 577 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verildi. Dış ticaret fazlasında 2018 yılının eş dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 26, değer bazında da yüzde 54 artış gerçekleşti.

Plastik mamul iç pazar tüketimi 2019 yılının ilk 3 aylık döneminde 1 milyon 913 bin ton ve 7 milyar 585 milyon dolar oldu. Geçen yılın üç aylık dönemi ile karşılaştırıldığında iç pazar tüketiminde miktar bazında yüzde 41, değer bazında ise yüzde 43 düşüş yaşandı.

Söz konu dönemde plastik hammadde ortalama birim ithal fiyatı 1,3 $/Kg, ortalama birim ihracat fiyatı 1,27 $/Kg oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre ithalat fiyatı yüzde 13, ihracat fiyatı yüzde 15 geriledi.

2019 ilk çeyrekteki sektör projeksiyonu hakkında değerlendirmelerde bulunan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi; “Bir yandan ekonomik zorluklarla mücadele eden sektörümüz diğer yandan topyekûn plastik karşıtı kampanyalardan olumsuz etkileniyor. 2019 yılı ilk çeyrek sektör rakamlarımız da bunu teyit eder nitelikte. Hemen hemen tüm sektörlere girdi sağlayan ve hayatımızın her alanında kendine yer bulan plastik sanayimizin rakamları tehlike sinyalleri veriyor. Avrupa Birliği plastiklerle ilgili kararlar alırken bunların ekonomiye etkisini çok iyi hesaplayarak hareket ediyor. Avrupa Birliği’nde üretimi olan ürünleri kısıtlamazken ithal edilen ürünlerde kısıtlamaya gidiyor. Bizim de ülke olarak çevre ve kalkınma ilişkisine dikkat etmemiz büyük önem taşıyor. Bir yandan çevreyi korurken diğer yandan, Avrupa’nın en büyük ikinci plastik üreticisi olan ülkemizin sanayisine zarar vermeyecek politikalar oluşturmamız şart. PAGEV olarak tüm paydaşlarımızla birlikte çevre ile uyumlu bir kalkınma modeli için çalışmaya hazırız”.

Tüketicinin Yüzde 52’si Poşetler Ücretsiz Olsun Diyor

26.06.2019 – Marketlerde ücretli poşet uygulaması İstanbul’da seçmen tercihini yüzde 9,5 etkiledi!

GENAR’ın İstanbul genelinde yaptığı araştırmaya göre 01 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren ücretli poşet uygulaması da toplumu ikiye böldü. Tüketicilerin yüzde 52,5’i bu uygulamanın kalkması gerektiğini savunurken yüzde 9,5’i uygulamanın İstanbul seçimlerinde siyasi tercihini etkilediğini söyleyecek kadar tepkili. Tüketicilerin yüzde 10’u ise poşet parası vermemek için alışverişlerini ötelediklerini söylüyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenlemesiyle yılbaşında yürürlüğe giren marketlerde ücretli poşet uygulamasının tüketici üzerindeki etkileri İstanbul’un 24 ilçesinde 1.627 kişi ile yüz yüze görüşme tekniği ile yapılan ankette araştırıldı. Katılımcıların yüzde 51,8’i kadın, yüzde 48,2’si erkeklerden oluştu. Tam da 23 Haziran İstanbul seçimlerinin gerçekleştiği hafta tamamlanan ankete göre tüketicilerin yüzde 9,5’i 31 Mart yerel seçimlerinde ücretli poşet uygulamasına oy tercihini değiştirecek kadar tepkili olduğu yanıtını verdi. Kadınlarda ve gençlerde bu oran diğer gruplara göre daha yüksek çıktı. Uygulamayı destekleyenlerin oranı yüzde 44,9 olurken karşı çıkanların oranı ise yüzde 42,3 olarak gerçekleşti.

Ankete katılan tüketicilerin yüzde 44,3’ü uygulamanın amacının temiz bir çevre, yüzde 22,5’i rant ve çıkar sağlamak, yüzde 21,7’si ise tüketimi azaltmak, yüzde 13,6’sı devlete ek gelir sağlamak, yüzde 12,3’ü marketlerin poşetten para kazanmalarını sağlamak olduğuna inanıyor.

Tüketicilerin yüzde 44,9’u bu uygulamayı desteklerken yüzde 42,3’ü ise karşı çıkıyor. Katılımcıların yüzde 9,5’i yani tam da Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki oy farkı kadar bir bölüm, bu uygulamanın 31 Mart seçimlerinde siyasi tercihi üzerinde etkili olduğunu belirtiyor.

Katılımcıların yüzde 70’i bu uygulama ile poşet tüketiminde azalma olduğunu ifade ederken yüzde 32,6’sı bez poşet kullanmaya başladığını, yüzde 52,4’ü ise her ikisini de kullandığını söylüyor. Poşete ücret ödememek için alışverişten vazgeçenlerin oranı yüzde 10 olurken yüzde 65,6’sı alışveriş için özel bir çanta ya da poşet kullanıyor.

GENAR Araştırma Şirketinin İstanbul’da yaptığı araştırmada “Plastik poşette ücret uygulamasına devam edilmeli mi” sorusuna verilen yanıtlarda ise yüzde 52,5 sona erdirilmeli derken yüzde 46,3’ü devam etmesinden yana.

Çözüm geri dönüşümü teşvik!

Anket sonuçlarını değerlendiren Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, “Elbette ki çevre birinci önceliğimiz ve vazgeçilmezimiz. Ancak biz baştan beri amacın çok doğru ama yöntemin yanlış olduğunu söyledik. Çözüm tüketiciyi cezalandırmak değil geri dönüşümü teşvik etmek olmalıdır” dedi.

Eroğlu, Vakıf olarak dünyadaki başarılı uygulamaları da inceleyerek hazırladıkları çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı.

  • AB mevzuatında olduğu gibi tek katı 15 mikron altı ve 50 mikron üstü poşetler ücretsiz olmalı.
  • Her bir poşetten alınan 25 kuruş ücretten markete kâr olarak bırakılan 10 kuruş kesinti iptal edilmeli. Devlete giden 15 kuruş ise sadece çevrenin korunması amaçlı faaliyetlerde kullanılmalı.
  • Çözüm tüketiciyi cezalandırmak değil geri dönüşümü teşvik etmek olmalı.
  • Depozito uygulaması ile marketlerde geri dönüşüm noktası olmalı, poşeti geri getiren müşteriye ücret iadesi ya da karta puan yükleme uygulaması yapılmalı
  • Geçiş makul bir süreye yayılmalı ve özellikle küçük esnaf (Bakkal, kuruyemişçi, ekmek bayii, pazar yerleri vb.) tamamen bu kanun kapsamı dışına çıkmalıdır.
  • En önemlisi kalıcı davranış değişikliği için okullardan başlayan, bilinçli tüketim ve geri dönüşüm eğitimi seferberliği yapılmalıdır.

“Kredi borcu olan plastik poşet üreticilerine Eximbank’tan yapılandırma geliyor” 

15.05.2019 – Plastik sektörünün birleştirici gücü PAGEV, üyelerini ve sektör temsilcilerini İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği geleneksel iftar yemeğinde bir araya getirdi. Gebze ve Küçükçekmece PAGEV Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri öğrencilerinin mezuniyet töreninin de yapıldığı iftara PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu’nun konuşmasında yer verdiği Eximbank’tan yapılandırma müjdesi damga vurdu. Eroğlu, Eximbank’ın plastik poşet üreticilerinin borçlarını yapılandıracağını belirtti. Böylece yılın başından bu yana PAGEV’in ücretli plastik poşet uygulaması ile ilgili gündeme getirdiği bir sorun çözüme kavuştu.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), sektör temsilcilerini İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen geleneksel iftar yemeğinde ağırladı. Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörlerinden Türkiye plastik sektörü, iftar gecesinde Gebze ve Küçükçekmece PAGEV Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri öğrencilerinin mezuniyet heyecanına da tanık oldu. PAGEV’in ev sahipliğinde organize edilen geceye; İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı’nın yanı sıra kimya, plastik ve geri dönüşüm sektörünün önemli aktörleri, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve sektöre destek veren çeşitli kurum ve kuruluşlardan pek çok davetli katıldı.

İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar buluşmasında konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, ücretli poşet uygulamasındaki yanlış uygulamaların plastik poşet üreticilerine büyük mağduriyet yaşattığını belirterek “Bugün yaklaşık 2 bin firmamız plastik poşet üreterek ülke ekonomimize katkı sağlıyor. Ancak yılbaşında uygulamaya konan ve usul ve esas bakımından pek çok eksiklikler barındıran ücretli plastik poşet uygulaması ile bu firmalarımız çok zor durumda kaldı. Üreticilerimiz poşetin ücretli olmasına hiçbir zaman karşı olmadılar sadece adil bir uygulama istediler.

Bu noktada AB mevzuatı ile uyumlu bir uygulama talebimiz vardı. PAGEV olarak firmalarımızın sesi oluyor ve haklı taleplerini her platformda dile getirerek gerekli düzenlemelerin yapılması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bu kapsamda bugüne kadar ilgili 8 Bakanımız ile birebir görüşerek mevzuattaki eksikleri ve çözüm önerilerimizi kendilerine sunduk. Sektörler ile ilgili kararlar alınırken etki analizi çok iyi yapılarak kararlar alınmasında büyük fayda var. Mevzuatlar hazırlanırken sürece sektör temsilcileri de dahil edilerek etraflıca istişare edilmesi şart. Aksi takdirde üretime ve sanayiye çok ciddi zararlar veriyor. Hatta ne yazık ki insana dair kötü sonuçlar doğabiliyor. Maalesef geçtiğimiz günlerde zor durumda kalan bir plastik poşet üreticimizin hayatına son verdiği haberini üzülerek aldık. İşte böyle üzücü sonuçlar ile karşılaşmamak için atılan adımların çok iyi hesaplanması gerekiyor. Bu kanun yapılırken üreticilerimiz mağdur edildi, uygulamadan haberi olmayan firmalarımız çeşitli borçların altına girdi. Hatta öyle ki Ekonomi Bakanlığımız bile kanunun değişmesinden bir ay önce poşet üreticilerine teşvik veriyordu.

Maalesef tüketiciden alınan 25 kuruşun 10 kuruşunu alan marketler bu sürecin arkasındaki büyük lobiyi oluşturdular. PAGEV olarak daha 2018 yılında planlanan bu süreci erteletmiştik. Ancak 2019’da bunu tekrar uygulatmayı başardılar. Sonuç olarak üretici firmalarımızın çoğunun bankalara ciddi borçları var. PAGEV olarak bu konuda yoğun çalışmalarımız oldu. Hükümet nezdinde ve Bankalar Birliği nezdinde vergi borçlarının ve bankalara olan kredi borçlarının yapılandırılmasını talep ettik. Bu çalışmalarımızın anlamlı sonuçlarından birini 10 Mayıs Cuma günü aldık. Eximbank’tan bize gelen yazıda plastik poşet üreticilerimizden kredi borçları olanların borçlarının yapılandırılması konusunun kabul edildiği müjdesi yer alıyordu. Dolayısıyla bu tarz borcu olan firmalarımız direkt Eximbank ile görüşerek yapılandırma talep edebilir. Sesimizi duyan ve sektörümüze destek olan herkese teşekkür ediyoruz. Mevzuat ile ilgili diğer haklı taleplerimiz için de mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

 

PAGEV: “AB, Üyelerinin Rekabet Edemediği Ürünleri Çevre Bahanesiyle Yasakladı”

28.03.2019 – Avrupa Birliği Parlamentosu, denizlerdeki plastik kirliliğini önleyeceği gerekçesiyle kulak pamuğu, çatal, kaşık, tabak, pipet ve balon tutacakları gibi tek kullanımlık plastik ürünleri 2021 yılından itibaren yasaklayan kararı onayladı. Parlamento seçimleri öncesi kamuoyunu etkilemek amacıyla hızlıca alınmış bir karar olduğunu söyleyen PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “AB’nin biyoplastik tekelleri işbaşındadır. Başta Türkiye olmak üzere plastik üretiminde rekabet edemedikleri ülkelerden ithalatı önlemek için böyle bir karar alındı.”

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Avrupa’daki plastik ve çevre organizasyonlarında da aktif olarak görev alan ve gelişmeleri yakından izleyen bir isim. Dünya kıyılarını atıklardan temizlemek amacıyla Avrupa’da başlatılan Waste Free Oceans (Atıksız Denizler) Vakfı’nın Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Başkanlığı’nı da üstlenen Eroğlu, projenin Türkiye ayağını “Mutlu Balıklar” projesi ile yürütüyor. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu aynı zamanda Brüksel Merkezli Avrupa Birliği Plastik Üreticileri Derneği’nin ilk AB dışı Yönetim Kurulu Üyesi.

Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından kabul edilen yönetmelikle ile ilgili değerlendirmelerde bulunan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Avrupalı siyasetçilerin asıl çözümü ve sorumluluklarını göz ardı ederek 23 Mayıs’taki AB Parlamentosu seçimleri öncesi yüzeysel bir çözümle göz boyamak istediklerini vurguladı.

Bu çevrenin bahane edildiği ekonomik bir savaştır! 

AB’nin tek kullanımlık plastiklere getirdiği yasağın asıl amacı gizlenen ekonomik bir savaşın parçası olduğuna vurgu yapan Yavuz Eroğlu, “Çok kısa bir müzakere sürecinin ardından alınan bu karar ile atık direktiflerinin gerekçelerini oluşturan amaçları gerçekleştirecek ve verimli atık yönetimi sağlayacak bir fırsatı yüzeysel bir kanun metniyle sınırlamış oldular. Çevre açısından olası sonuçları gözetmeden kabul edilen bu yönetmelik, yayınlanmasının ardından 2 sene içerisinde üye ülkeler tarafından uygulamaya konulacak. Ancak yasaklanacak veya kısıtlanacak ürünlerin yerini almaya aday alternatiflerin maliyet-fayda analizleri yapılmamıştır. Dolayısıyla önergenin tüm sağlık ve güvenlik boyutlarının gözetildiği söylenemez. Yaşam döngü analizi açısından bakıldığında alternatif ambalaj malzemelerinin çevre için daha olumsuz sonuçlar çıkaracağı ortadadır. Üstelik bu önergeyle çevresel olarak daha zararlı alternatiflerin yolu açılırken tüketici açısından maliyetin yükseleceği de çok açık. Örneğin; tek kullanımlık pipeti kaldırıp yerine kağıt pipet koyduğunuzda 8 kat pahalı ve kağıt ve mürekkep etkisi bakımından çevreye çok daha zararlı. Aynı şekilde plastik tek kullanımlık çatal bıçak yerine ne verileceğinin cevabı bile şu an yok. Burada gözden kaçmaması gereken en önemli nokta konunun çevre değil ekonomik bir savaş olduğudur. Bu noktada sorulması gereken soru; ‘AB bu yasa ile pipet, kulak çubuğu, çatal, kaşık, bıçak gibi plastik sektörünün küçük bir yüzdesini kapsayan ürünleri yasaklarken neden hali hazırda rekabet edebildiği ürünleri kapsam dışı bırakmıştır’ olmalıdır. AB’nin Biyoplastik tekelleri işbaşındadır. Türkiye’nin büyük ihracatçı olduğu bu ürünlerde rekabetçiliğimizi düşürecek ve istihdamı baltalayacak, firmaların üretim ve yatırımını engelleyecek söylemler yapılmadan muhakkak sektörden doğru bilgilendirmeler alınmalıdır” şeklinde konuştu.

Tüm süreci yakından takip ettiklerini belirten Eroğlu konu ile ilgili şunları söyledi; “Tasarıya imza atan ülkeler bu konuda çevre kaygısı taşımadan kesinlikle kendi ülkelerindeki sanayinin durumunu göz önüne alarak tasarıyı hazırladı. Avrupa Birliği Parlamentosu, başta Türkiye olmak üzere plastik üretiminde rekabet edemediği ülkelerden ithalatı önlemek için böyle bir karar aldı. Nitekim Türkiye son sekiz yılda plastik mamul üretiminde büyük atılım gerçekleştirerek Avrupa’da ikinci büyük üretici konumuna yükseldi. Dünyada ise en büyük altıncı plastik üreticisi konumundayız. Türk Plastik Endüstrisi 11 bin firması ve 250 bin kişi istihdamı ile Türkiye ekonomisinin lokomotif endüstrisidir. AB ülkeleri rekabet edemedikleri için ithal etmek zorunda kaldıkları ürünler yerine kendi üretimleri olan üstelik yüksek fiyatları ile dikkat çeken biyoplastik malzemesini satmak için bu yasağı getirmeye çalışıyorlar. Eğer benzer bir uygulama 2023 yılında Türkiye’de de gerçekleşirse bu ürünleri üretmek için gerekli tüm hammaddeyi PETKİM, Sasa, Köksan gibi yerli kuruluşlar yerine AB’den ithal etmek zorunda kalacağız. Biz bir yandan Türkiye’de kendi kaynaklarımızla biyoplastik üretmeye çalışırken diğer yandan da bu gerçekleşene kadar sanayimizi bu tür rekabet oyunlarına karşı korumalıyız.”

Avrupalı siyasetçilerin asıl çözümü ve sorumluluklarını göz ardı ettiklerini vurgulayan PAGEV Başkanı Eroğlu: “Tasarı kapsamında yasaklanması istenilen ürünlerin seçimi ve tanımlanmasında da ciddi sıkıntılar var. Bu tasarı iyi tanımlanmamış bir ürün kategorisine sembolik bir saldırı olmanın yanında tek kullanımlık ürünlere dair yanıltıcı ve sektör sınıflandırmasına uymayan tanımlar içeriyor. Tüketicinin aklını karıştırıyorlar. Tek kullanımlıktan kast edilen nedir? Bir kere bunu çok iyi anlamak gerekir. Bir sefer kullanılan bir tabak biraz kalın olduğunda birkaç kez kullanılabiliyor. Bunun ölçüsü nedir ve bunu kim tayin edip, kim denetleyecektir sorularını sormak lazım” dedi.

PAGEV’in Türkiye’de plastiklerle ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yaptığı çalışmalarda konuların popülist söylemler yerine bilimsel boyutuyla değerlendirilmesini istediklerini belirten Yavuz Eroğlu, açıklamalarına şu sözlerle son verdi: “Plastik sektörü çevreyi gerçekten koruyacak önlemlerin yanındadır. Ancak bilimsel temeli olmayan ve çevre hassasiyetinden uzaklaşarak plastik düşmanlığına varan söylem ve uygulamaları kabul etmemi mümkün değil…

Kamunun atık yönetimi ve geri dönüşüm altyapı yatırımlarını yaygınlaştırması çok çok önemlidir. Biz de PAGEV ve PAGÇEV olarak bu konuda şimdiye kadar olduğu gibi destek vermeye devam edeceğiz. Ülkemizin akılcı ve stratejik adımlarla hareket etmesi, gerek kamu gerekse yerel yönetimler ve STK’ların işbirliği ve uyum içinde çalışmaları kalıcı çözümler yaratacaktır. Yasaklamalarla bir yere varılamayacağının altını çizmemiz gerekiyor. ‘Plastikler çevre kirliliği yaratıyor o zaman yasaklayalım’ demekle çözüme varılamaz. Bu çocuklarımız ellerini prize sokabilir diye evlerimize elektrik bağlatmamaya benziyor. Kaldı ki çevre boyutu yanında ekonomik boyutu da göz ardı edemeyiz.

Ülkemizde yaklaşık 40 milyar dolarlık üretime ulaşmış, Türkiye’yi dünyada 6., Avrupa’da ikinci büyük üretici haline getirmiş bir sektörden bahsediyoruz. Plastikleri yasaklamak binlerce insanın işsiz kalması demektir. Ana hedefimiz gıda ambalajından ameliyat iplikleri, serum torbaları, tek kullanımlık şırıngalar, stentler gibi medikal ürünlere, lenslerden oyuncaklara, su borularından sera örtülerine, hava yastıklarından cep telefonlarına kadar hayatımıza büyük katkı sunan ürünleri nasıl bilinçli kullanıp geri dönüşümle atıklarını ekonomiye katarız olmalıdır. Sorunları ve çözüm yollarını bilimsel yaklaşımlarla ele almak en doğru ve etkili yöntem olacaktır. Bizler de plastik sektörü olarak bilinçli tüketim ve çevrenin korunmasını destekleyecek her türlü çalışmada en ön saflarda çalışmaya devam edeceğiz.”

 

PAGEV: Ücretli Poşet Uygulamasına Üç Ayda Üç Düzenleme Geldi

27.03.2019 – Ücretli plastik alışveriş poşeti uygulamasında yeni bir dönemece girildi. PAGEV öncülüğünde seslerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığına duyuran plastik poşet üreticilerinin AB standartlarına uyumlu yeni düzenleme talebi doğrultusunda uygulamada bazı değişikliklere gidildi. Sektörün değişiklik taleplerini 6 maddede özetlediğini belirten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu; “Üç ayda üç düzenleme yapıldı ama en önemli iki madde aynı kaldı. Uygulamada yapılan değişiklikler anlamlı olsa da hâlen AB standartlarının çok uzağındayız, atılacak yeni adımlara ihtiyacımız var” dedi.

Plastik poşet 25 kuruştan daha pahalıya satılamayacak!

Uygulanmaya başladığı ilk günden bu yana tartışmaları da beraberinde getiren ücretli plastik poşet uygulamasında üçüncü revizyon yapıldı. Plastik poşet üreticilerinin tek kat kalınlığı 15 mikronun altında olan poşetler ve 50 mikronun üstünde olan poşetlerin ücret dışı tutulması gibi iki kritik değişiklik talebi hayata geçirilmezken yapılan değişiklikle taban fiyat uygulaması kaldırıldı. Böylece plastik alışveriş poşetleri hangi kalınlıkta olursa olsun 25 kuruştan daha pahalıya satılamayacak. Yine Bakanlıkça yapılacak kontrollerde sektörün istediği yüzde 10 tolerans talebi ve poşetlerde 7 renk yerine tek renk logo kullanımına izin verilmesi de sektörün olumlu karşıladığı diğer başlıklar olarak öne çıktı.

“İlerleme var ama halen ama AB standartlarında değil”

Üç ayda üç kez değişikliğe gidilen uygulamada AB standartlarının yine yakalanamadığını vurgulayan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi; “Ücretli poşet uygulamasını içeren mevzuat ile ilgili ilk günden bu yana bilimsel ve makul bir düzenleme talep ediyoruz. Çok şey de istemiyor, Avrupa Birliği’ndeki standart ile aynı olsun diyoruz. Üç ayda üç düzenleme yapıldı. Bir ilerleme var ama halen AB standartları yakalanabilmiş değil. Örneğin Avrupa’da tek kat kalınlığı 15 mikrondan ince poşetler ile 50 mikronun üzerindeki kalın, dayanıklı plastik poşetler ücretsiz verilebiliyor. Bizde de benzer uygulama mutlaka hayata geçirilmelidir. Bir diğer haksızlık ise plastik poşetten alınan 25 kuruşun 10 kuruşunun marketlere gidiyor olmasıdır. Çevreyi korumak için vatandaştan alındığı açıklanan bu ücretin marketler tarafından kâra çevrilmesi doğru değil. Bunun yerine taban fiyat 15 kuruş olarak belirlenebilir ve tamamı Çevre Bakanlığına gidebilir.

Eski poşetlerin kullanım süresi 30 Haziran 2019’a uzatıldı

Yine elinde stok olan üretici firma ve satış noktaları için bir geçiş süreci ve modeli kurgulanmasını talep etmiştik. Perakendeciye satılmış poşetler için mevzuatta 31 Mart 2019 olan son kullanım tarihi 30 Haziran 2019’a kadar uzatıldı. Beklentimiz sürenin yılsonuna kadar uzatılmasıydı. Söz konusu değişiklikler bazı yönleri ile bizi mutlu etse de ihtiyaç duyulan değişiklikler bu kadarla sınırlı değil. Son bir düzenleme ile ücretli plastik poşet uygulamasında AB standartlarını yakalayabiliriz. PAGEV olarak yönetmelik AB standartlarına uygun hale gelinceye kadar konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

PAGEV, marketler için vatandaştan kesilen 10 kuruşun peşini bırakmayacak

Yavuz Eroğlu, yönetmelik AB standartlarına uygun hale gelinceye kadar mücadeleye devam mesajı verdi ve “PAGEV olarak konunun takipçisiyiz. Üretici firmalarımızı İstanbul ve Ankara’da düzenlediğimiz toplantılarda buluşturduk. Talep ve önerilerini Bakanlığımız nezdinde dile getirdik. Avrupa Birliği standartlarında bir düzenleme yapılması halinde ne tüketicinin ne üreticinin bu yasadan mağdur olmayacağını tüm platformlarda vurguladık. Ne yazık ki büyük bir sektörü ilgilendiren hayati bir süreçte diğer meslek örgütleri karnından konuşarak sektörün mücadelesine destek olmadı. Sonuçta sesimizin duyulmasından ve eksikliklerine rağmen anlamlı birtakım değişikliklere gidilmesinden memnunuz ancak daha fazla bekleme lüksümüz yok. Son üç ayda onlarca işletme kapanırken binlerce çalışan işsiz kaldı. Sektör çok daha ağır darbe almadan hızlı bir biçimde eksikliklerin giderilmesi ve uygulamanın AB standardına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bunun için mücadelemiz sürecek. Ayrıca marketler için vatandaşlarımızdan kesilen 10 kuruşun da peşini bırakmayacağız. Çevrenin korunması adına yapılan bu iyiniyetli uygulamaya kimse gelir kapısı olarak bakmasın” diye konuştu.

Yönetmelikte değişmesi istenen 6 temel başlık şunlardı:

  • Mevzuatta; meyve-sebze şarküteri reyonları ve eczanelerde verilen ince poşetler için çift kat 15 mikron kalınlığı aşmayacak denmiş. Oysa AB mevzuatında tek kat 15 çift kat yani poşetin tüm kalınlığı için 30 mikron sınırı getirilmiş. Zaten daha ince bir poşet üretilse bile kullanılması mümkün değil. Mevcut yönetmelik bu haliyle zincir marketlere göre hazırlanmıştır ve ülkemiz gerçeklerinden uzaktır. Örneğin yakın zamanda karpuz dönemi gelecek. Bizim mevzuatımızın talep ettiği gibi tek kat 7,5 mikron bir poşet ile değil karpuz, yarım kilo domates bile taşımak mümkün değildir.
  • Avrupa Birliği’nde tek katı 15-50 mikron arası kalınlıktaki plastik poşetler için ücret zorunluyken, 50 mikronun üzerindeki poşetler kapsam dışında tutulmaktadır. Buradaki amaç tek kullanımlık olmayan kalın çok kullanımlık poşetlerin kapsam dışı tutulması ve endüstriye zarar vermemektir. Düzenlemenin mantığı tüketimi azaltmaksa zaten 50 mikron üstü kalın poşetlerde gereksiz ve aşırı kullanım söz konusu değildir. Mağazalarda müşteriye ihtiyacı kadar poşet veriliyor. Hazır giyim, kişisel bakım, elektronik gibi sektörlerdeki zincir mağazalar müşterilerinden 25 kuruş poşet ücreti talep etmektense kağıt poşet kullanmaya yönelecek, bu da iki sektör arasında haksız rekabet yaratacaktır.
  • Mevzuatta, biyobozunur özellikteki biyoplastiklerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmaması da önemli bir diğer eksiklik. AB’deki mevzuat uygulamasında doğada altı ayda kendi kendine kaybolan biyoplastikler bu kapsamın dışında tutulmuştur. Türkiye’nin ihracat pazarı ve rakibi olan Avrupa ülkeleri biyoplastik kullanımını teşvik etmektedirler. Bu sebeple söz konusu malzemelerle üretilen poşetler de ücretsiz olmalıdır. Nitekim bu poşetlerin mısır nişastası ve kenevir gibi doğal malzemelerden üretilip, doğada kendiliğinden kaybolduğu göz önüne alınmalıdır. Mevzuata eklerken biyobozunur biyoplastik tanımına da dikkat edilmelidir. EN 13432 standardını sağlayan yüzde 100 doğal malzemeden üretilmiş poşetler bu mevzuat hükümleri dışında değerlendirilmeli ve ücretsiz olmalıdır.
  • Toplam satış alanı 200 metrekareden daha küçük satış noktaları bu mevzuat kapsamın dışında sayılmalıdır. Hem tüketiciyi, hem üreticiyi hem de küçük esnafı korumak adına bu maddenin koyulması önemlidir. Zaten 2018’de yayınlanan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nden önce yürürlükte olan yönetmelikte satış noktaları bu şekilde tanımlanmıştı.
  • Elinde stok olan üretici firma ve satış noktaları için bir geçiş süreci ve modeli kurgulanmalıdır. Şu an itibariyle perakendeciye satılmış poşetler için mevzuatta son kullanım tarihi olarak 31 Mart 2019 verilmiş olup perakendeciler bu tarihe kadar stoklarını eritemeyeceklerdir. Bu sebeple ellerinde kalan poşetleri üreticiye iade edeceklerini belirtmektedirler. Yine perakendecilerin satın aldığı veya kati sipariş verdikleri sebze meyve reyonunda kullanılan ince poşetler yeni mevzuattaki çift kat 15 mikron standardını sağlayamadıklarından bu poşetlerde perakendeciler tarafından iade edilmek istenmektedir. Üretimleri ciddi oranda düşecek olan firmalara bir de hali hazırda satmış olduğu poşetin iade yükü bindirilmemeli ve çözüm olarak 31 Mart tarihli son geçiş süresi 2019 sene sonuna ertelenmelidir.
  • Poşetlerin satışa tabi olacağı konusu 2018 yılından itibaren görüşülmeye başlansa da kalınlık ve baskı detayları 9 Ocak 2019’da yayımlanan yeni yönetmelik ile beraber üreticilerin karşısına çıkmıştır. Sıfır Atık logosu şu an ki haliyle 7 renklidir. Bu şekliyle alışveriş poşeti üreten firmaların baskı makinelerinin tek renge uygun olduğu mutlaka hesaba katılarak düzenleme oluşturulmalıdır. Sıfır Atık logosu zeminden farklı herhangi bir tek renk olarak basılabilmeli batma durumuna gelmiş üreticilere bir de baskı makinesi maliyeti çıkarılmamalıdır. Ayrıca mevzuatta marka sahibi logolarının poşet yüzey alanının yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde basılması zorunluluğu sektöre çok ciddi oranda klişe maliyeti getirecektir. Oysa 25 kuruşa satılan poşetin 10 kuruşu satış noktasına bırakılmadığında yüzde 20 kısıtlaması koymaya gerek kalmayacak poşet üreticileri de klişe maliyetinden kurtulacaktır. Böylece bu 10 kuruş Çevre Bakanlığına kalarak “Plastik Geri Dönüşümünü Destekleyen Projelerde” kullanılabilecektir. Ayrıca logo kullanımı sadece plastik poşetlere değil, kağıt, bez vs. tüm diğer alternatiflere getirilmelidir. Bu haliyle tüketicide diğer malzemeleri doğaya atabiliriz algısı oluşmakta çevreye ve geri dönüşme bir katkı sağlanmamaktadır. Buradaki temel görüşümüz baskılı ürün isteyen satış noktaları için sıfır atık logosunun kullanılması baskısız ürün alanlar için bu zorunluluğun kaldırılmasıdır.

Ayrıca en önemli nokta poşet film halinde üretilirken teknik olarak her alanda eşit kalınlıkta olamayabilir. Bakanlık denetçilerinin poşetlerin kalınlığını nasıl ölçeceği de bu noktada önemlidir. Hali hazırda elle ölçüm yapan mikrometre ile dijital mikrometre farklı sonuçlar verebilmektedir. Bu nedenle mevzuata mikron konusunda artı-eksi yüzde 10 tolerans getirilmelidir. Hâlihazırda zincir marketlerin teknik şartnameleri de bu şekildedir. Bu haliyle mevzuatın bu maddesi AB’de olduğu gibi tek kat 15 mikron olacak şekilde değiştirilmeli, kavram karmaşası yaşamamak adına mikron hususunda bizim mevzuatımız da tek kat tanımını kullanmalıdır. Ayrıca mevzuatta kapsam dışında kalan yerlerin tarifi de detaylandırılmalıdır. 15 mikron altı poşetlere boyut sınırlaması getirilmemeli, ihtiyaçlara göre boyut ve ebatlarda üretim yapılabilmelidir.

Çift kat 15 mikron kalınlıktaki poşet karpuzu taşımaz! Avrupa’daki gibi tek kat 15 mikron olmalı.

Haksız rekabet doğuyor, bizde de Avrupa’daki gibi 50 mikron üstü kalın ve dayanıklı poşetler ücretsiz olsun!

Mevzuatta yüzde 100 doğal malzemeden üretilmiş biyobozunur biyoplastik poşet tanımı eklenmeli ve bu poşetler ücretsiz verilmeli.

Ayrıca bu mevzuatın amacı tüketimi azaltmaktır, bu tarz 200 metrekarenin altındaki bakkal, büfe, tuhafiye, pastane vb. yerlerde ihtiyaç kadar poşet satış görevlisi tarafından verilmekte süpermarketlerde olduğu gibi ihtiyaçtan fazla alınmamaktadır. Ayrıca bu maddenin koyulması denetlenemeyecek küçük yerlerde kayıt dışılığı ve ülkemizin vergi kaybını önlemek için gereklidir.

Avrupa’da olduğu gibi 200 metrekarenin altındaki bakkal, büfe, tuhafiye, pastane vb. satış noktaları kapsam dışına çıkarılmalı.

Stoklar üreticinin elinde kaldı, geçiş süreci 2019 sonuna kadar uzatılmalı.

Baskılı ürün isteyen satış noktaları için Sıfır Atık logosu kullanılmalı, baskısız ürün alanlar için logo zorunluluğu kaldırılmalı.

 

PAGEV Yönetimi Güven Tazeledi

11.03.2019 – Plastik sektörünün birleştirici gücü misyonuyla sektörü ileri taşıyacak pek çok çalışmayı hayata geçiren PAGEV, Genel Kurul toplantısını yaptı. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu ve ekibinin güven tazelediği Genel Kurulda, Eroğlu’nun listesindeki isimler PAGEV Yönetim Kuruluna seçildi.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV), Genel Kurul Toplantısı, Küçükçekmece PAGEV Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde üyelerin geniş katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda görev süreleri dolan üç yönetim kurulu üyeliği için seçim yapılırken PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu’nun desteklediği liste sektör temsilcilerinden tam destek almayı başardı.

Genel Kurulda yapılan seçim sonrası PAGEV Yönetim Kurulu şöyle şekillendi; PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Birinci Başkan Yardımcısı Ahmet Meriç, İkinci Başkan Yardımcısı Ali Zeki Karadeniz. Sayman Üye Abdullah Karatepe, Sekreter Üye Aziz Özay, Eren Ünlü, Orhan Göçer, Cevat Taşkan, Alper Varınca, Abdullah Çeker ve Kürşat Gülbahar Yönetim Kurulu Üyesi.

Sektörün yoğun ilgi gösterdiği PAGEV Genel Kuruluna aynı zamanda PAGEV üyesi de olan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç de katıldı. Toplantı açılışında konuşma yapan Şekib Avdagiç şunları söyledi: “PAGEV üyesi olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Burası hüsnü kalple ifade etmek isterim ki benim için çok ayrı ve değerli bir kuruluş. PAGEV’in çalışmalarını yakından takip ediyor ve takdir ediyorum. Plastik sektörüne karşı birçok noktada olumsuz algılar oluşturulmak isteniyor ki bu haksızlıktır. Günümüz şartlarında plastik ve kompozit yerleri doldurulamayacak kadar kıymetli malzemelerdir. Ama plastik sektörü de öz eleştiri yapmalı ve hem yan etkileri çözmeli hem de kendini daha iyi ifade etmelidir.”

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, toplantıda yaptığı konuşmada “PAGEV olarak kurulduğumuz günden bu güne sektörümüzü ileriye taşıyacak çalışmaları hayata geçiriyoruz. Son olarak KOBİ’lerimizin katma değerli üretimine çok büyük katkılar sağlayacak PAGEV Plastik Mükemmeliyet Merkezi’nin temelini Sayın Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’un katılımıyla gerçekleşen törenle attık. Bunun yanında sektörümüz ile ilgili sorunların çözümü noktasında da elimizi taşın altına koyuyor ve her platformda gerekli mücadeleyi veriyoruz. Üyelerimize bize duydukları güven için teşekkür ediyorum. Genel Kurulumuzda aldığımız destekle çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Birlikte başaramayacağımız şey olmadığını biliyoruz” dedi.

PAGEV YÖNETİM KURULU

  • Başkan Yavuz Eroğlu
  • Birinci Başkan Yardımcısı Ahmet Meriç
  • İkinci Başkan Yardımcısı Ali Zeki Karadeniz
  • Sayman Üye Abdullah Karatepe
  • Sekreter Üye Aziz Özay
  • Yönetim Kurulu Üyesi Eren Ünlü
  • Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Göçer
  • Yönetim Kurulu Üyesi Cevat Taşkan
  • Yönetim Kurulu Üyesi Alper Varınca
  • Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Çeker
  • Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Gülbahar
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Oğuzcan Çetinalp
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Murat Erkan
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Abdurrahim Bekgöz
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Ömer Ertemiz
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Yusuf Pala
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Serkan Karataş
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Beyhan Baycar
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) Hamdi Yazır
  • Yönetim Kurulu Üyesi(Y) İlker İnan

PAGEV DENETİM KURULU

  • Dursun Cemal Bak
  • Ahmet Şekeroğlu
  • Şamil Tahmaz

PAGEV DENETİM KURULU YEDEK

  • Bozkurt Çağlayan
  • Kazım Öztürk
  • Aziz Turan

 

Pagev Başkanı Eroğlu: ABD’ye Plastik İhracatı 250 Milyon Dolar

05.03.2019 – ABD’nin, Türkiye’yi Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’nden (GTS) çıkarması yönündeki kararını değerlendiren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Yıllık 250 milyon doları bulan plastik ihracatımız olumsuz etkilenecek” dedi. ABD’nin asıl amacının üretimi Amerika’ya çekmek olduğunu belirten Eroğlu, sektörün pazar çeşitliliğini artırarak bu kaybı telafi etmeye çalışacağını söyledi.

Trump bir yandan GTS ile vergi koyarken bir yandan da “gelin Amerika’da üretin” diyor 

ABD, Genelleştirilmiş Ticaret Sistemi ile sadece bir senede 20 milyar doları aşkın ürünü sistemde yer alan ülkelerden düşük veya sıfır vergi ile alıyor. Türkiye, 2018 yılının 11 ayında 1,74 milyar dolarlık ürünü bu kapsamda Amerika’ya ihraç etti. Türk plastik sektörünün direkt ve dolaylı olarak ABD’ye ihracatının 250 milyon doları bulduğunu belirten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye’nin GTS’den çıkarılmasının ihracatlarına olumsuz yansıyacağına dikkat çekti.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Türk plastik sektörü GTS içinde belirtilen ürünleri üretip Amerika’ya ihraç ediyor. Nitekim 2018 yılında Türkiye’nin ABD’ye plastikten mamul ürün ihracatı 144 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Doğrudan ihracat yanında yine GTS kapsamında ihraç edilen birçok ürünün içerisinde plastik parçalar veya aksam kullanılıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin doğrudan ve dolaylı ABD’ye yaptığı plastik ihracatı tahmini 250 milyon doları buluyor. Türkiye GTS kapsamından çıkarıldığında plastik sektörünün ihraç ettiği ürünlere yüzde 6,5’e kadar varan vergi uygulanacaktır. Bu vergi Çin ürünleri için hali hazırda uygulanıyor ve Hindistan menşeli ürünlere de Türkiye ile birlikte uygulanacak. Ancak her şeye rağmen bu durum Türkiye plastik sanayinin ABD pazarındaki rekabetçilik gücünü azaltacaktır. Dünya genelinde zaten hızla yayılan ticaret savaşlarının bir yansıması olan bu uygulama gerek ABD’deki Türk malı alıcılarını gerekse de ihracatçılarımızı olumsuz etkileyecektir.”

ABD’den Türk plastik üreticilerine cazip teklif 

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, bu kararın ABD’nin ülkede üretimi destekleyen politikalarının bir yansıması olarak da nitelendirerek, “Uzun bir süredir Trump Hükümeti’nin ABD’de üretim yapılmasını desteklemek amacıyla Türk plastik sektörü firmalarını ABD’de üretime davet eden ve cazip teklifler sunan politikasının bir yansıması olarak bu uygulamayı görmekteyiz. Yani burada ana amaçları bu tür üretimleri ABD’ye kaydırmak. Nitekim bu yeni uygulama özellikle ABD pazarına üretim yapan firmalarımızdan bazılarının orada üretim yapma projelerini hızlandıracaktır. Türkiye’de özellikle sanayiyi destekleyen politikaların devamlılığı ve yatırım ortamının iyileştirilmesi yönündeki çalışmalar bu yöndeki kayıpları engellemek içi çok önemli. Dünya altıncısı ve Avrupa ikincisi olan Türk plastik sektörü için ABD pazarına yapılan ihracat her ne kadar görece olarak küçük olsa bile her sene en hızlı büyüyen pazarımız konumundaydı. Bu uygulamanın hızla gelişen bir pazarımızı yavaşlatması söz konusu olacaktır ancak çözüm tabii ki pazar çeşitliliğimizi arttırmak ve ticaret savaşlarının hızla hüküm sürdüğü bu ortamda daha bakir olan Afrika, Uzakdoğu ve Latin Amerika gibi pazarları daha da geliştirmektir” diye konuştu.

 

PAGEV: Ücretli Poşet Yönetmeliğindeki Altı Yanlış Bir Sektörü Batırıyor

  • Mevzuattaki Hatalar Yüzünden 1,5 Ayda 2 Bin 500 Kişi İşsiz Kaldı 
  • Ücretli poşet yönetmeliğinde 6 yanlış 1 sektörü batırıyor! 

28.02.2019 – TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ve ekonomiden sorumlu bakanların da katıldığı Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası’nda konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, ücretli poşet uygulamasında sektöre iltimas değil, Avrupa Birliği ile aynı düzenlemeleri istediklerini belirtti. Eroğlu; “Almanya’da mevzuat neyse bizde de aynısı uygulansın razıyız ama bu haliyle kalırsa ne çevre korunur, ne tüketici, ne de sektör. Sadece 1,5 ayda 2 bin 500 kişi işsiz kaldı ve 1 ay daha gecikilirse istihdam seferberliği yapılırken bizim sektörde 10 bin kişi daha işsiz kalabilir” dedi. 

Ücretli Poşet uygulamasını da içeren mevzuat ile ilgili ilk günden bu yana bilimsel ve makul bir düzenleme talep eden Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) sorunun takipçisi olmaya devam ediyor. Son olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası’nda konuşma yapan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, mevzuattaki temel yanlışlara dikkat çekerek sektörün çözüm önerilerini paylaştı.

Plastik poşet üreticilerinin uygulanan yanlış mevzuattan dolayı ciddi sorun yaşadığını belirten PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Avrupa Birliği’nde halihazırda uygulanan mevzuat yürürlükte olsa üreticilerimizin buna itirazı olmazdı. Üreticilerimizle bir araya gelerek Bakanlığımızla müzakere etmek üzere Avrupa Birliği mevzuatına uygun taleplerimizi içeren bir metin hazırladık. Bakanlık yetkilileri de yapılan düzenlemenin eksik ve yanlış olduğunun farkına vardığı halde bu konu adeta bir tabu haline geldi. Şu an yüzlerce işletme sıkıntı yaşıyor. Sadece 1,5 ayda 2 bin 500 kişi işsiz kaldı ve 1 ay sonra bu rakam 10 bine ulaşacak” dedi.

Yavuz Eroğlu, yönetmelikteki 6 temel yanlışı şöyle sıraladı: 

1. Mevzuatta; meyve-sebze şarküteri reyonları ve eczanelerde verilen ince poşetler için çift kat 15 mikron kalınlığı aşmayacak denmiş. Oysa AB mevzuatında tek kat 15 çift kat yani poşetin tüm kalınlığı için 30 mikron sınırı getirilmiş. Zaten daha ince bir poşet üretilse bile kullanılması mümkün değil. Mevcut yönetmelik bu haliyle zincir marketlere göre hazırlanmıştır ve ülkemiz gerçeklerinden uzaktır. Örneğin yakın zamanda karpuz dönemi gelecek. Bizim mevzuatımızın talep ettiği gibi tek kat 7,5 mikron bir poşet ile değil karpuz, yarım kilo domates bile taşımak mümkün değildir. Ayrıca en önemli nokta poşet film halinde üretilirken teknik olarak her alanda eşit kalınlıkta olamayabilir. Bakanlık denetçilerinin poşetlerin kalınlığını nasıl ölçeceği de bu noktada önemlidir. Hali hazırda elle ölçüm yapan mikrometre ile dijital mikrometre farklı sonuçlar verebilmektedir. Bu nedenle mevzuata mikron konusunda artı-eksi yüzde 10 tolerans getirilmelidir. Hâlihazırda zincir marketlerin teknik şartnameleri de bu şekildedir. Bu haliyle mevzuatın bu maddesi AB’de olduğu gibi tek kat 15 mikron olacak şekilde değiştirilmeli, kavram karmaşası yaşamamak adına mikron hususunda bizim mevzuatımız da tek kat tanımını kullanmalıdır. Ayrıca mevzuatta kapsam dışında kalan yerlerin tarifi de detaylandırılmalıdır. 15 mikron altı poşetlere boyut sınırlaması getirilmemeli, ihtiyaçlara göre boyut ve ebatlarda üretim yapılabilmelidir.

Çift kat 15 mikron kalınlıktaki poşet karpuzu taşımaz! Avrupa’daki gibi tek kat 15 mikron olmalı.

2. Avrupa Birliği’nde tek katı 15-50 mikron arası kalınlıktaki plastik poşetler için ücret zorunluyken, 50 mikronun üzerindeki poşetler kapsam dışında tutulmaktadır. Buradaki amaç tek kullanımlık olmayan kalın çok kullanımlık poşetlerin kapsam dışı tutulması ve endüstriye zarar vermemektir. Düzenlemenin mantığı tüketimi azaltmaksa zaten 50 mikron üstü kalın poşetlerde gereksiz ve aşırı kullanım söz konusu değildir. Mağazalarda müşteriye ihtiyacı kadar poşet veriliyor. Hazır giyim, kişisel bakım, elektronik gibi sektörlerdeki zincir mağazalar müşterilerinden 25 kuruş poşet ücreti talep etmektense kağıt poşet kullanmaya yönelecek, bu da iki sektör arasında haksız rekabet yaratacaktır.

Haksız rekabet doğuyor, bizde de Avrupa’daki gibi 50 mikron üstü kalın ve dayanıklı poşetler ücretsiz olsun!

3. Mevzuatta, biyobozunur özellikteki biyoplastiklerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmaması da önemli bir diğer eksiklik. AB’deki mevzuat uygulamasında doğada altı ayda kendi kendine kaybolan biyoplastikler bu kapsamın dışında tutulmuştur. Türkiye’nin ihracat pazarı ve rakibi olan Avrupa ülkeleri biyoplastik kullanımını teşvik etmektedirler. Bu sebeple söz konusu malzemelerle üretilen poşetler de ücretsiz olmalıdır. Nitekim bu poşetlerin mısır nişastası ve kenevir gibi doğal malzemelerden üretilip, doğada kendiliğinden kaybolduğu göz önüne alınmalıdır. Mevzuata eklerken biyobozunur biyoplastik tanımına da dikkat edilmelidir. EN 13432 standardını sağlayan yüzde 100 doğal malzemeden üretilmiş poşetler bu mevzuat hükümleri dışında değerlendirilmeli ve ücretsiz olmalıdır.

Mevzuatta yüzde 100 doğal malzemeden üretilmiş biyobozunur biyoplastik poşet tanımı eklenmeli ve bu poşetler ücretsiz verilmeli.

4. Toplam satış alanı 200 metrekareden daha küçük satış noktaları bu mevzuat kapsamın dışında sayılmalıdır. Hem tüketiciyi, hem üreticiyi hem de küçük esnafı korumak adına bu maddenin koyulması önemlidir. Zaten 2018’de yayınlanan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nden önce yürürlükte olan yönetmelikte satış noktaları bu şekilde tanımlanmıştı.

Ayrıca bu mevzuatın amacı tüketimi azaltmaktır, bu tarz 200 metrekarenin altındaki bakkal, büfe, tuhafiye, pastane vb. yerlerde ihtiyaç kadar poşet satış görevlisi tarafından verilmekte süpermarketlerde olduğu gibi ihtiyaçtan fazla alınmamaktadır. Ayrıca bu maddenin koyulması denetlenemeyecek küçük yerlerde kayıt dışılığı ve ülkemizin vergi kaybını önlemek için gereklidir.

Avrupa’da olduğu gibi 200 metrekarenin altındaki bakkal, büfe, tuhafiye, pastane vb. satış noktaları kapsam dışına çıkarılmalı.

5. Elinde stok olan üretici firma ve satış noktaları için bir geçiş süreci ve modeli kurgulanmalıdır. Şu an itibariyle perakendeciye satılmış poşetler için mevzuatta son kullanım tarihi olarak 31 Mart 2019 verilmiş olup perakendeciler bu tarihe kadar stoklarını eritemeyeceklerdir. Bu sebeple ellerinde kalan poşetleri üreticiye iade edeceklerini belirtmektedirler. Yine perakendecilerin satın aldığı veya kati sipariş verdikleri sebze meyve reyonunda kullanılan ince poşetler yeni mevzuattaki çift kat 15 mikron standardını sağlayamadıklarından bu poşetlerde perakendeciler tarafından iade edilmek istenmektedir. Üretimleri ciddi oranda düşecek olan firmalara bir de hali hazırda satmış olduğu poşetin iade yükü bindirilmemeli ve çözüm olarak 31 Mart tarihli son geçiş süresi 2019 sene sonuna ertelenmelidir.

Stoklar üreticinin elinde kaldı, geçiş süreci 2019 sonuna kadar uzatılmalı.

6. Poşetlerin satışa tabi olacağı konusu 2018 yılından itibaren görüşülmeye başlansa da kalınlık ve baskı detayları 9 Ocak 2019’da yayımlanan yeni yönetmelik ile beraber üreticilerin karşısına çıkmıştır. Sıfır Atık logosu şu an ki haliyle 7 renklidir. Bu şekliyle alışveriş poşeti üreten firmaların baskı makinelerinin tek renge uygun olduğu mutlaka hesaba katılarak düzenleme oluşturulmalıdır. Sıfır Atık logosu zeminden farklı herhangi bir tek renk olarak basılabilmeli batma durumuna gelmiş üreticilere bir de baskı makinesi maliyeti çıkarılmamalıdır. Ayrıca mevzuatta marka sahibi logolarının poşet yüzey alanının yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde basılması zorunluluğu sektöre çok ciddi oranda klişe maliyeti getirecektir. Oysa 25 kuruşa satılan poşetin 10 kuruşu satış noktasına bırakılmadığında yüzde 20 kısıtlaması koymaya gerek kalmayacak poşet üreticileri de klişe maliyetinden kurtulacaktır. Böylece bu 10 kuruş Çevre Bakanlığına kalarak “Plastik Geri Dönüşümünü Destekleyen Projelerde” kullanılabilecektir. Ayrıca logo kullanımı sadece plastik poşetlere değil, kağıt, bez vs. tüm diğer alternatiflere getirilmelidir. Bu haliyle tüketicide diğer malzemeleri doğaya atabiliriz algısı oluşmakta çevreye ve geri dönüşme bir katkı sağlanmamaktadır. Buradaki temel görüşümüz baskılı ürün isteyen satış noktaları için sıfır atık logosunun kullanılması baskısız ürün alanlar için bu zorunluluğun kaldırılmasıdır.

Baskılı ürün isteyen satış noktaları için Sıfır Atık logosu kullanılmalı, baskısız ürün alanlar için logo zorunluluğu kaldırılmalı.

 

Plastik Poşet Mevzuatında Eksiklik Yüzünden 4 Milyar Dolarlık Makine Yatırımı Çöp Olacak!

14.02.2019 – PAGEV, “Ücretli Plastik Alışveriş Poşetleri Uygulaması” gündemiyle Ankara’da düzenlediği toplantıda Bakanlık yetkilileri ve plastik sanayicilerini buluşturdu. İlginin büyük olduğu toplantıya 10 bin kişiye istihdam sağlayan 500 firmanın temsilcileri katıldı. Plastik poşet üreticileri, ücretli poşet uygulamasının doğurduğu sorunları ve çözüm önerilerini Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile paylaştı. Birpınar, mevcut hali ile 4 milyar dolarlık makine yatırımını çöpe atacak olan mevzuatta usul ve esasların yeniden düzenleneceği sözünü verdi. Mehmet Emin Birpınar, önümüzdeki yıl 25 kuruşluk poşet ücretinden marketlerin aldığı 10 kuruşluk payın 6 kuruşa ineceğini, geriye kalan 19 kuruşun ise devlete kalacağını da belirtti.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), alelacele yürürlüğe giren ve barındırdığı eksikler nedeniyle amacına hizmet etmeyen “Ücretli Plastik Alışveriş Poşetleri Uygulaması”nın gözden geçirilerek düzenlenmesine ilişkin çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Sektör temsilcileri PAGEV öncülüğünde İstanbul’dan sonra Ankara’da bir araya gelerek uygulamanın sektöre etkilerini değerlendirdiği bir toplantı gerçekleştirdi. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın da katıldığı toplantıda sanayicilere mevzuat usul ve esasında düzenleme yapılacağı müjdesi geldi.

Kepenk indirmeye başlayan plastik poşet üreticilerine müjde 

Plastik poşet üreticilerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantının açılış konuşmasını yapan PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, kısa vadede plastik poşet sektörünün ve tüketicilerin zarar gördüğü uygulamada gerekli düzenlemelerin yapılmaması durumunda ülke ekonomisinin de zarar göreceğine dikkat çekerek “Türkiye’de plastik alışveriş poşeti üreten 2 bine yakın firma mevcut. Bu firmalar yıllık 300 bin ton üretim gerçekleştiriyor ve 20 bin kişiyi istihdam ediyor. Ücretli poşet uygulaması sektörde üretimi durma noktasına getirirken firmalarımıza geçen yıl poşet siparişi veren perakendeciler bu siparişlerle ilgili iade talebinde bulunuyor. Sadece bir aydır yürürlükte olan bu uygulama nedeniyle ne yazık ki bazı firmalarımız kepenk indirirken birçok firmamız ise işçilerini ücretsiz izne çıkarmak zorunda kaldı. 20 bin çalışandan bahsediyoruz, bu çok ciddi bir rakamdır. Ayrıca bu uygulama sadece poşet üreticilerini değil, onlara hammadde, makine, kalsit, boya, ve ekipman tedarik eden, farklı hizmetler sunan bir çok firmayı da olumsuz etkiliyor. Bu firmalar da göz önüne alındığında oluşacak istihdam kaybının çok daha büyük olacağı açıktır” dedi.

Mevzuattaki eksiklik giderilmezse 4 milyar dolarlık makine yatırımı çöp olacak! 

Her fırsatta mevzuattaki eksikliklerin giderilerek yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunduklarını söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, mevzuattaki eksiklikten dolayı 4 milyar dolarlık makine yatırımının çöp olacağına dikkat çekti ve şu değerlendirmeyi yaptı: “Ekonomi Bakanlığımız daha geçen sene bile plastik poşet üreticisi firmalara makine yatırımı için teşvik verdi. Madem böyle bir yasa çıkacaktı o zaman neden bu destekler verildi. Sanayi yatırımları kısa vadeli yapılmaz, geri dönüşü 7 yılı bulur. Mevzuattaki eksiklik giderilmezse 4 milyar dolarlık makine yatırımı atıl hale gelecek, çöp olacak. Avrupa’da 50 mikronun üzerindeki kalın, dayanıklı plastik poşetler kapsam dışı tutuluyor yani bu poşetlerden bir ücret alınmıyor. Bizdeki yasada da bu düzenleme yapılmış olsaydı makine yatırımları atıl hale gelmez, üretim devam ederdi. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın mevzuatta usul ve esas açısından düzenlemeye gidileceği açıklaması bu açıdan hem plastik sektörü hem de ülke ekonomisi açısından çok önemlidir”.

Mevzuatı perakendecilerin bir gelir kapısı olarak görmesinden duydukları rahatsızlığı da daha önce pek çok kez dile getirdiklerini belirten Eroğlu, “Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’dan 25 kuruşluk poşet ücretinden marketlerin aldığı 10 kuruşluk payın 6 kuruşa ineceği, 19 kuruşun devlete kalacağı bilgisini de aldık. Zira biz bu yasanın kimseye gelir kapısı yaratmak için yürürlüğe sokulmadığını biliyoruz. Bilinçli plastik poşet kullanımı noktasında desteklediğimiz yasadan kazanılacak her kuruşun halkın faydasına uygun kullanılması gerekliliğine inanıyoruz. Bu noktada bu gelişmeyi de çok önemli buluyoruz” diyerek açıklamalarını bitirdi.

 

Plastik Poşet Üreticileri “Sanayi Dönüşüm Fonu” İstiyor

16.01.2019 – Plastik poşetlerin 1 Ocak’tan itibaren ücretli hale gelmesi sonrasında plastik poşet üreten 200’e yakın firma temsilcisi PAGEV öncülüğünde düzenlenen toplantıda bir araya gelerek uygulamanın sektöre etkisini değerlendirdi. Sektörün yol haritasının da konuşulduğu toplantının açılışında konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Çevre Kanunu’nun hayata geçiş sürecinin çok hızlı olmasının üreticileri zor bıraktığını belirterek bu geçiş sürecinde firmaları desteklemek için Sanayi Dönüşüm Fonu kurulması gerektiğini söyledi. Eroğlu, 20 bin çalışanı ile yıllık 300 bin tonluk üretim yapan sektörün dönüşümü için gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) çatısı altında bir araya gelen plastik poşet üreticileri, plastik poşetlerin ücretli hale gelmesinin firmalara kısa ve orta vadedeki etkisini değerlendirerek olası çözüm önerileri hakkındaki görüşlerini paylaştılar. Üreticilerin yoğun ilgi gösterdiği toplantının açılış konuşmasını PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu yaptı.

Alışveriş poşetine yıllar içinde yatırım yapmış firmaların bu hızlı geçiş sürecinde göz ardı edildiğini ifade eden Yavuz Eroğlu, “Sanayicilerimiz bu hızlı geçişten dolayı sıkıntı yaşıyor. Yapılan yatırımların ortalama 7 senede kendini amorti ettiği düşünülürse firmaların aldıkları makinelerin borçlarını henüz ödemeden üretimlerinin en az yüzde 50 düşmesi firmalar açısından bir yıkım olacaktır. Bankalar bugünden bile alışveriş poşeti üreticilerini takibe almış durumda ve süreci yakından izliyor. Üretici firmaların dönüşüm süreçlerinin travmatik olmaması ve hedeflenen yeni alternatif poşet üretimleri için bu dönüşümün sanayide de desteklenmesi şarttır. Yurtdışında buna benzer uygulamalar yapılmıştır. Örneğin Fas’ta Ulusal Sanayi Dönüşüm Fonu oluşturuldu.Bu süreçte plastik poşetlerden alınan paranın belli bir kısmı firmaların dönüşümüne katkı sağlamak için kullanıldı. Bizim de beklentimiz 20 bin çalışanı ile yıllık 300 bin tonluk üretim yapan bu sektörün dönüşümü için gerekli tedbirlerin alınmasıdır” dedi.

Üreticiler Sanayi Dönüşüm Fonu ile desteklenmeli

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu,ülkemizde de yurtdışında olduğu gibi bir Sanayi Dönüşüm Fonu kurulması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “KOSGEB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı’nın içinde olduğu bir yapı ile Sanayi Dönüşüm Fonu oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Alışveriş poşetlerinden alınan paranın bir kısmı bu fonda kullanılabilir. Böylece bu dönüşümden etkilenen firmalar belirlenerek bu fondan desteklenebilir. Bu destek paketinde hibeler, dönüşüm için geri ödemesiz dönemli krediler ve hali hazırdaki kredi borçlarının yapılandırılması bulunmalıdır. Ayrıca alışveriş poşeti üretiminde dönüşüm sağlayan yeni yatırımların şu an geri dönüşüm tesisleri yatırımlarında olduğu gibi Türkiye’nin neresinde yapılırsa yapılsın 6. Bölge Teşviklerinden yararlandırılması önemli bir adım olacaktır.”

Geçiş sürecinde stoklar sorun yaratıyor

Toplantıda gündeme getirilen önemli sorunlardan bir tanesi de mevzuat öncesi üretilen ve halen satış noktalarının elinde bulunan poşet stoku oldu. Sebze meyve reyonunda kullanılan poşetler çift kat 15 mikron standardını sağlayamadıklarından bu poşetlerin perakendeciler tarafından iade edilmek istendiği dile getirildi. PAGEV Başkanı, bu konuya da dikkat çekerek, “Mevzuata göre halihazırda üretilip perakendeciye satılmış poşetler için son kullanım tarihi olarak 31 Mart 2019 verilmiş olup perakendeciler bu tarihe kadar stoklarını eritemeyeceklerdir. Bu sebeple ellerinde kalan poşetleri üreticiye iade edeceklerini belirtiyorlar. Üretimleri ciddi oranda düşecek olan firmalara bir de hali hazırda satmış olduğu poşetin iade yükü bindirilmemeli ve bu tür iadelerin önüne geçecek bir mekanizma kurulmalıdır. Fransa’da Emmanuel Macron Bakan olduğu dönemde satış noktaları ve üreticilerin stoklarını eritebilmeleri için uygulamayı 6 ay ötelemişti” diye konuştu.

Yavuz Eroğlu, 01 Ocak 2019’da yürürlüğe giren Çevre Kanunu’nun aşırı ve bilinçsiz tüketimi önlemek noktasında önem taşıdığını ancak yasada ucu açık bırakılan noktalar olduğunu belirterek bunları şu şekilde sıraladı:

  • Perakendeciler bu yasayı kâra çevirmek istiyor. Eskiden parayla alıp bedava verdikleri poşeti şimdi 25 kuruşa satıp 10 kuruşu da kendileri kazanıyor. Plastik poşetlerin satışından elde edilen para çevre için harcanmalı.
  • Hijyen amaçlı poşetler için çift kat 15 mikron çok ince.AB’de bu rakam tek kat 15 mikron. Marketlerin sebze meyve reyonlarında kullanılan poşetlerin dahi 20 mikron olduğu düşünülürse yasada belirlenen 15 mikronluk ölçü taşıma ve hijyenle ilgili çeşitli sorunlar yaratacaktır. Bu haliyle mevzuatın bu maddesi çift kat yerine AB mevzuatında olduğu gibi “duvar kalınlığı” olarak değiştirilmelidir.
  • Avrupa Birliği’nde 15-50 mikron arası plastik poşetler için ücret zorunluyken 50 mikronun üzerindeki poşetler kapsam dışı tutuluyor. Bu ayrım Türkiye’deki mevzuatta yer almıyor. Bu nedenle marketler dışında mağazalardaki 50 mikron üzeri kalın poşetlerden de ücret alınıyor.
  • Biyobozunur biyoplastiklerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmaması da önemli bir eksiklik. Bu malzemelerle üretilen poşetler de ücretsiz olmalı.
  • Elinde stok olan üretici firma ve satış noktaları için bir geçiş süreci ve modeli kurgulanmalıydı.

Toplantıda yaptığı konuşmada çevre ve sanayinin birlikte düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Yavuz Eroğlu, yaşanan süreçte poşetlerle ilgili gündemde bilinçli tüketimin geri planda kaldığını söyledi. Eroğlu, “Plastik sektörü 37 milyar dolara yakın ciroya sahip, 11 bin firmanın faaliyet gösterdiği 250 bin kişiye istihdam sağlayan, direk ve dolaylı ihracatı 12 milyar doları bulan, dünyada altıncı Avrupa’da ise ikinci sırada olan bir sektördür. Türkiye ekonomisine bu kadar katkı yapan bir sektörün zarar görmemesi gerekir” diyerek sözlerine son verdi.

 

PAGEV’in Yeni Çevre Yasası ve Plastik Poşetlerin Ücretli Olması Konusuna Bakışı

03.01.2018 – TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi ve Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, yeni Çevre Kanunu ve 01 Ocak 2019 tarihinden itibaren plastik poşetlerin 25 kuruşa verilmesi konusundaki değerlendirmelerini 10 maddede özetledi.

  • Plastik poşet tüketiminin azaltılması hedefinin karşısında değiliz aksine bilinçli tüketimi ve geri dönüşümü destekliyoruz.
  • Çevreyi korumak istiyorsak sadece plastikler değil kağıt, cam, her türlü malzemeyi bilinçli tüketmek zorundayız. Tüm alanlarda gereksiz tüketim sonlandırılmalı. Plastik yasak ama istediğiniz kadar kağıt poşet kullanabilirsiniz demek de tutarsızlıktır.
  • 01 Ocak 2019’da yürürlüğe giren Çevre Kanunu, aşırı ve bilinçsiz tüketimi önlemek noktasında önemli ancak yasada ucu açık bırakılan noktaların netleştirilmesi gerekiyor.
  • Plastik poşetlerin ücretli hale gelmesi Avrupa Birliği ile uyum süreci kapsamında gündeme gelen bir uygulamadır. Avrupa Birliği’nde 15-50 mikron arası plastik poşetler için ücret zorunluyken 50 mikronun üzerindeki poşetler kapsam dışı tutuluyor. Bu ayrım Türkiye’deki mevzuatta yer almıyor. Mağazalardaki 50 mikron üzeri kalın poşetler de ücretli olacak demektir.
  • Biyobozunur biyoplastiklerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmaması önemli bir eksiklik. Bu malzemelerle üretilen poşetler de ücretsiz olmalı.
  • Plastik poşetlerden elde edilecek parayı kimse gelir kapısı olarak görmesin. Gelirin bir çevre fonunda biriktirilmesi, çevre konusunda bilinçlendirme ve geri dönüşüm çalışmaları için kaynak oluşturulması yasanın gerçek anlamda amacına ulaşmasını sağlayacaktır. Bu parayla Atık Yönetim Sistemi ve geri dönüşüm altyapısındaki eksiklikler giderilmeli.Perakendeciler bu yasayı kâra çevirmek istiyor. Eskiden parayla alıp bedava verdikleri poşeti şimdi 25 kuruşa satacaklar, hem de 10 kuruşu kendilerinin olacak. Vatandaşı eğitip poşetleri geri dönüşüme kazandırmalarını teşvik etmek yerine vatandaştan her poşet için para almak kısa vadeli bir çözümdür. Önerimiz tüketicinin poşet için vereceği paraların bir çevre fonuna aktarılmasıdır.
  • Bu konu küçük esnafla müşterisi arasında da büyük ihtilaflara sebep olacaktır.
  • Örneğin kuruyemişçiden alınacak bir torba için bile bu ücret ayrıca ödenmek durumunda kalınacak. Bu nedenle poşetlerin en az 200 metrekarenin üzerindeki satış noktalarında ücretli olması gerektiğini düşünüyoruz. Sonuç olarak amaç birilerini cezalandırmak değil bilinçsiz tüketimi önlemek.
  • Yeni Çevre Yasası ile atıkların geri dönüşümü için firmaların ödediği katkı payı çok artacak. Plastikler için bu pay 9 kat olacak. Alüminyum kutularda 12,5 kat, metal kutularda 6 kat, süt kutusu gibi kompozit kutularda 10 kat, kâğıtta 8,6 kat artacak. Bu maliyet her şekilde tüketiciye yansıyacaktır.
  • Araştırmalar poşetlerin paralı olmasının tüketimi azalttığını gösteriyor. Türkiye’de de uygulamanın ilk yılında poşet tüketiminin yüzde 50 düşeceğini tahmin ediyoruz. Bu da yıllık 200 – 250 bin ton civarında olan plastik poşet üretiminin en az yüzde 50 azalması anlamına geliyor ki bu durum üretici firmalarımızı zora sokacak. Üstelik ciddi bir istihdam kaybı da gözlenecek. Bugün 20 bin kişiyi istihdam eden sektörde yaklaşık 10 bin kişi işsiz kalma riski ile karşı karşıya. Firmalara yeni bir ürün üretmesi konusunda destek olunması gerekiyor. Bu konuda önerimiz plastik poşet üreten firmalar Türkiye’nin hangi bölgesinde olurlarsa olsunlar bu geçiş sürecinde 6. Bölge teşviklerinden yararlandırılmalarıdır.

 

PAGEV Başkanı Eroğlu’ndan Barolar Birliği’ne Sert Cevap

01 Ocak’tan itibaren yürürlüğe girecek Çevre Kanunu ile ilgili sular durulmuyor. Plastik poşetlerin ücretli olması ile gündemdeki yerini koruyan kanundan hem plastik üreticilerinin hem de tüketicilerin zarar görmemesi için önerilerini dile getiren PAGEV’i lobi yapmakla suçlayan Türkiye Barolar Birliği’ne PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu cevap verdi: “Türkiye Barolar Birliği kendi işine baksın. Ülkede kendi konularıyla ilgili tüm sorunları çözmüşler gibi bu konuya eğilen Birlik temsilcileri güçlerinin sadece plastik sektörüne yeteceğini düşünüyor olmalı.

10 bin insanın işini kaybetme riski olduğunu söylemek lobicilik midir?

PAGEV olarak yakından izlediğimiz Çevre Kanunu ile ilgili gerek üretici gerekse tüketiciyi doğrudan etkileyecek noktalar konusunda görüş ve önerilerimizi ilgili merciler nezdinde dile getirmek en doğal hakkımızdır. Sancılı bir geçiş sürecinden bahsediyoruz. 10 bin insanın işini kaybetme riski olduğunu söylemek lobicilik midir?”

Kanuna Karşı Değiliz Ucu Açık Noktaları Vurguladık

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu şunları söyledi; “Çevre Kanunu ile ilgili çalışmalar başlatıldığı günden bugüne konunun hem takipçisi olduk hem de katkıda bulunduk. İddia edilenin aksine Kanuna karşı olmak bir yana sanayinin görüşlerini paylaşarak katkı sağladık. Bir sektörü temsil etmenin verdiği sorumluluğun farkındayız. Bu doğrultuda daha çok plastik poşetlerin ücretli olması ile ilgili gündemde olan kanunda ucu açık olan noktaları vurgulamak, yaşanabilecek sonuçları açıklamak da bizim görevimizdir.

Eğer bu kanun ile plastik poşet üretimi yüzde 50 düşecekse ve 10 bin kişi işsiz kalacaksa bunu tabii ki söyleyeceğiz. Döngüsel ekonomiye inanan ve bu kapsamda çalışmalar yapan bir Vakıf olarak elbette plastik poşetlerin bilinçli tüketilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kaldı ki sorun sadece plastik açısından da ele alınmamalı tüm alanlarda gereksiz tüketim sonlandırılmalıdır. Plastik yasak ama istediğiniz kadar kâğıt poşet kullanabilirsiniz demek de tutarsızlıktır.”

Türkiye Barolar Birliği’nin konuyu popülist bir tartışmaya çevirmeye çalıştığına dikkat çeken PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu; “Biz çatışma değil uzlaşı istiyoruz. Ne üreticilerimiz, ne tüketicilerimiz ne de çevre zarar görsün istemiyoruz. Söylemleri hiçbir temele oturmayan Türkiye Barolar Birliği’ne kendi işine bakmasını öneriyoruz. Ülkede kendi konularıyla ilgili tüm sorunları aşmış olmalılar ki plastik poşet ücretleri ile ilgileniyorlar. Yoksa güçlerinin sadece plastik sektörüne mi yeteceğini düşünüyorlar? Biz ülkesini, çevresini, ülke insanını seven bir Vakıf olarak bünyemizde kurduğumuz Geri Dönüşüm İktisadi İşletmemiz PAGÇEV ile sadece 2018 yılında 300 bin tona yakın atığı toplayarak geri dönüşüm zincirine kazandırdık. Plastik sektörü ‘Sorumlu Endüstri’ yaklaşımıyla bunları yaparken onlar çevre için, geri dönüşüm için ne yaptı?” dedi.

“Türkiye Avrupa’nın en büyük ikinci, dünyanın en büyük altıncı plastik üreticisi”

Avrupa’nın en büyük ikinci, dünyanın en büyük altıncı plastik üreticisi konumunda bulunan; 11 bin işletmesi, 250 bin kişilik istihdamı ve 34 milyar dolarlık cirosu ile Türkiye ekonomisine en çok katkı sağlayan sektörler arasında yer alan plastik sektörüne yapılan bu saldırıları son derece haksız bulduklarını belirten Yavuz Eroğlu: “PAGEV olarak amacımız ekonomik güçlüklerin yaşandığı bu dönemde işsiz kalacak 10 bin insanı gündeme getirerek bu konuda önlem alınmasına katkı sağlamak.

Sancılı bir geçiş sürecinden bahsediyoruz ve bu noktada üreticilerimizin ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam edebilmesi için desteklenmeleri gerektiğinin de gözden kaçırılmaması gerekiyor. Geçen sene çıkartılması başlaması düşünülen uygulamanın kademeli olması gerektiğini düşünüyorduk ve bu doğrultuda yaptığımız çalışmalar sonucunda Perakendecilerin istediği şekilde 2018 de değil 2019 ‘da bu uygulamaya başlanıyor.

Perakendeciler Bu Yasayı Kara Çevirmek İstiyor

Perakendeciler bu yasayı kâra çevirmek istiyor. Eskiden parayla alıp bedava verdikleri poşeti şimdi 25 kuruşa satacaklar hem de 10 kuruşu kendilerinin olacak. Bu yönetmelikteki asıl amacın perakendeciye para kazandırmak, tüketiciye ek bir maliyet getirmek olmadığı unutulmamalıdır. Vatandaşı eğitip poşetleri geri dönüşüme kazandırmalarını teşvik etmek yerine vatandaştan her poşet için para almak kısa vadeli bir çözümdür. Önerimiz tüketicinin poşet için vereceği paraların bir çevre fonuna aktarılması ve bu fonun halkın geri dönüşüm konusunda bilinçlendirilmesi çalışmaları için kullanılmasıdır” diyerek açıklamalarını bitirdi.

 

PAGEV: Yeni Uygulama 1 Ocak’ta Başlıyor Ancak Yasada Açıklar Var…

21.12.2018 – Alışveriş poşetlerinin ücretli olmasına sayılı günler kaldı. 01 Ocak’tan itibaren yürürlüğe girecek Çevre Kanunu ile plastik alışveriş poşetleri artık 25 kuruştan satılacak.

Ücretli Poşet Uygulaması İle Üretim Yüzde 50 Düşer, 10 Bin Kişi İşsiz Kalabilir

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, uygulamadan plastik poşet üreticilerinin olumsuz etkileneceğini ve 2019 yılında plastik poşet üretiminin en az yüzde 50 düşmesini beklediklerini söyledi. Eroğlu, üretimde yaşanacak bu daralmanın toplam 20 bin kişiyi istihdam eden sektörde yaklaşık 10 bin kişinin işsiz kalmasına yol açacağına dikkat çekti.

Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği kapsamında 01 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecek yasa ile satış noktalarında plastik alışveriş poşetleri tüketiciye ücretli olarak verilecek. Poşetlerin en az 25 kuruştan satılmasını ön gören yasa ile aşırı ve bilinçsiz tüketimden kaynaklanan çevre kirliğinin azaltılması, tüketicinin geri dönüşüm konusunda bilinçlendirilmesi hedefleniyor. Hem tüketici hem de sanayici açısından çeşitli zorluklar barındıran yasadaki bazı belirsizlikler ise plastik sektörünü kaygılandırıyor.

PAGEV Başkanı: “Plastik poşet paraları çevre ve geri dönüşüm sistemi için harcanmalı” 

Gündeme geldiği ilk günden bu yana konunun takipçisi olan TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi ve PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Plastik poşetlerin ücretli hale gelmesi Avrupa Birliği ile uyum süreci kapsamında gündeme gelen bir uygulamadır. Çevre Kanunu kapsamında plastik alışveriş poşetleri bundan böyle ücretli satılacak.

Yasada Ucu Açık Konular Netleştirilmeli

Aşırı ve bilinçsiz tüketimi önlemek noktasında önemli olduğunu düşündüğümüz yasada ucu açık bırakılan noktaların netleştirilmesi ise büyük önem taşıyor.

AB’de 50 Mikronun Üzerindeki Poşetler Kapsam Dışı. AB’deki benzer uygulamalarda 50 mikronun üzerindeki poşetler kapsam dışı tutuluyor. Bu ayrım Türkiye’deki mevzuatta yer almıyor. Sektör temsilcileri olarak bu ayrımın da mevzuatta yer alması gerektiğini savunuyoruz.

Biyobozunur Biyoplastikler ile İlgili Düzenleme Yapılmalı. Ayrıca biyobozunur biyoplastiklerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmaması da önemli bir eksiklik. Bu malzemelerle üretilen poşetler de ücretsiz olmalı.

Bu konu küçük esnafla müşterisi arasında da büyük ihtilaflara sebep olacaktır. Pazar yerleri, bakkal ve kuruyemiş gibi yerlerde zorluklarla karşılaşılacak. Örneğin kuruyemişçiden alınacak bir torba için bile bu ücret ayrıca ödenmek durumunda kalınacak. Bu nedenle poşetlerin en az 200 metrekarenin üzerindeki satış noktalarında ücretli olması gerektiğini düşünüyoruz.

Sonuç olarak amaç birilerini cezalandırmak değil bilinçsiz tüketimi önlemektir. Plastik poşetlerden elde edilecek paraya gelir kapısı olarak bakılmaması gerektiğine inanıyoruz. Gelirin bir çevre fonunda biriktirilmesi ve bu gelirle çevre konusunda bilinçlendirme ve geri dönüşüm çalışmaları için kaynak oluşturulması yasanın gerçek anlamda amacına ulaşmasını sağlayacaktır” dedi.

Tüketici çöp poşetine yönelecek, çöp poşeti satışları artacak… 

Kısa sürede yürürlüğe giren yasanın plastik poşet üreticilerini zora soktuğunu da dile getiren Yavuz Eroğlu şunları söyledi; “Birleşmiş Milletler’in yayımladığı bir rapor, paralı poşet uygulamasına geçilen ülkelerde tüketimin yüzde 60’lara kadar düştüğünü gösteriyor. Türkiye’de de uygulamanın ilk yılında poşet tüketiminin yüzde 50 düşeceğini tahmin ediyoruz. Bu da yıllık 200 – 250 bin ton civarında olan plastik poşet üretiminin en az yüzde 50 azalması anlamına geliyor ki bu durum üretici firmalarımızı zora sokacak. Üstelik ciddi bir istihdam kaybı da gözlenecek. Bugün 20 bin kişiyi istihdam eden sektörde yaklaşık 10 bin kişi işsiz kalma riski ile karşı karşıya. Bu noktada poşet üreticilerimizin hızlı bir dönüşüme ihtiyacı var.

Diğer yandan yeni uygulama ile birlikte çöp poşeti tüketiminin artmasını bekliyoruz. 25 kuruş küçük bir rakam gibi görünse de alışverişe göre değişmekle birlikte 3-4 poşet kullanıldığı göz önüne alındığında bu rakam 1.25 TL’ye denk geliyor. Tüketiciler her alışverişte bu rakamı ödemek zorunda kalmak istemiyor. Aldığımız duyumlar tüketicilerin önemli bir kesiminin alışveriş torbası olarak çöp poşetlerini kullanacaklarını sonra da evde çöp için aynı poşetleri kullanmaya devam edeceklerini gösteriyor. Zira insanlarımız market kasasında ihtiyacından çok daha fazla aldığı plastik poşetleri evinde çöp poşeti olarak kullanıyordu. Çöp poşetine talebin artması tabii firmalarımız açısından farklı bir fırsatı da ortaya çıkaracaktır”.

Plastik poşetten elde edilecek gelirin atık yönetim sisteminin iyileştirilmesine ve geri dönüşüm altyapılarına harcanması gerektiğini vurgulayan Eroğlu; “En büyük sıkıntımız atık yönetim sisteminin yeterli olmaması. Yeni düzenlemeyle, atıkların geri dönüşümü için firmaların ödediği katkı payı çok artacak. Plastikler için bu pay 9 kat olacak. Alüminyum kutularda 12,5 kat, metal kutularda 6 kat, süt kutusu gibi kompozit kutularda 10 kat, kâğıtta 8,6 kat artacak. Önceki uygulamada bu artırımlar olmadığı halde firmalar ödeme yapmakta güçlük çekiyordu, şimdi sektör daha da zorlanacak” diyerek açıklamalarını bitirdi.

 

PAGEV: AB’nin Tek Kullanımlık Plastik Kararı Çevresel Değil Ekonomik

26.10.2018 Avrupa Birliği Komisyonu’nun Mayıs ayında denizlerdeki plastik kirliliğini önleyeceği gerekçesiyle tek kullanımlık plastik kulak pamuğu, çatal, kaşık, tabak, pipet ve balon tutacaklarının yasaklanması amacıyla hazırladığı yönetmelik tasarısı Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından kabul edildi.

Yasanın yürürlüğe girip girmeyeceğini ise Avrupa Konseyi’nin Kasım ve Aralık aylarında yapacağı toplantılarda alacağı karar belirleyecek. Çevrenin bahane edildiğini belirten PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu,tasarının ana sebebinin AB’nin başta Türkiye olmak üzere plastik üretiminde rekabet edemediği ülkelerden ithalatı önlemek olduğunu söyledi.

Tek kullanımlık plastiklerle ile ilgili nihai karar için sektörde gözler 4-18 Kasım ve 18 Aralık’ta yapılacak Avrupa Konseyi toplantılarına çevrildi. Avrupa Konsey üyelerinin görüşlerinin Avrupa Parlamentosu üyeleri ile paylaşılmasının ardından yapılacak müzakere sonucunda yasa tasarısı son halini alacak.

Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından kabul edilen yasa tasarısı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, Avrupalı siyasetçilerin asıl çözümü ve sorumluluklarını göz ardı ederek AB Parlamentosu seçimleri öncesi yüzeysel bir çözümle göz boyamak istediklerini vurguladı.

Brüksel Merkezli Avrupa Birliği Plastik Üreticileri Derneği’nin ilk AB dışı Yönetim Kurulu Üyesi olan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu konu ile ilgili şunları söyledi; “Bugüne kadar tüm süreci yakından takip ettik ve ediyoruz. Tasarıya imza atan ülkeler bu konuda çevre kaygısı taşımadan kesinlikle kendi ülkelerindeki sanayinin durumunu göz önüne alarak tasarıyı hazırladı. Avrupa Birliği Parlamentosu, başta Türkiye olmak üzere plastik üretiminde rekabet edemediği ülkelerden ithalatı önlemek için böyle bir karar aldı. Nitekim Türkiye son 8 yılda plastik mamül üretiminde büyük atılım gerçekleştirerek Avrupa’da ikinci büyük üretici konumuna yükseldi. Dünyada ise en büyük altıncı plastik üreticisi konumundayız. Türk Plastik Endüstrisi 11 bin firması ve 250 bin kişi istihdamı ile Türkiye ekonomisinin lokomotif endüstrisidir. AB ülkeleri rekabet edemedikleri için ithal etmek zorunda kaldıkları ürünler yerine kendi üretimleri olan üstelik pahalılığıyla da dikkat çeken Biyoplastik malzemesini satmak için bu yasağı getirmeye çalışıyorlar. Eğer benzer bir uygulama 2023 yılında Türkiye’de de gerçekleşirse bu ürünleri üretmek için gerekli tüm hammaddeyi Petkim, Sasa, Köksan gibi yerli kuruluşlar yerine AB’den ithal etmek zorunda kalacağız. ”

PAGEV Başkanı: “Bu bir ekonomik savaş”

AB’nin tek kullanımlık plastiklere getirmeye çalıştığı yasağın altında ekonomik savaş olduğuna vurgu yapan Yavuz Eroğlu, “Burada gözden kaçmaması gereken en önemli nokta konunun çevre değil ekonomik bir savaş olduğudur. Bu noktada sorulması gereken soru; ‘AB bu yasa ile pipet, kulak çubuğu, çatal, kaşık, bıçak gibi plastik sektörünün küçük bir yüzdesini kapsayan ürünleri yasaklarken neden hali hazırda rekabet edebildiği ürünleri kapsam dışı bırakmıştır’ olmalıdır. AB’nin Biyoplastik tekelleri işbaşındadır. Türkiye’nin büyük ihracatçı olduğu bu ürünlerde rekabetçiliğimizi düşürecek ve istihdamı baltalayacak, firmaların üretim ve yatırımını engelleyecek söylemler yapılmadan muhakkak sektörden doğru bilgilendirmeler alınmalıdır” şeklinde konuştu.