Ana Sayfa Haberler Şirket Haberleri Nobel İlaç, A...

Nobel İlaç, Ar-Ge Yatırımları ile Dikkat Çekiyor

Nobel İlaç’ın İlaç Hammadde ve Mikropellet Üretim Tesisi Ulkar Kimya, Ar-Ge Merkezi Belgesi Aldı

09.01.2020 – Yüzde yüz yerli sermayeli Nobel İlaç, yarım asrı aşkın geçmişi ve yüksek bilgi birikimine sahip uzman kadrosu ile kurulduğu günden buyana güçlü Ar-Ge kültürüyle besleniyor ve hem yurt içinde hem de yurt dışında daha da rekabetçi olabilmek adına yatırımlarına devam ediyor.

2002 yılında Türkiye’nin ilaç alanında ilk Ar-Ge Merkezini açan Nobel İlaç, 2014 yılında T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi onayı almıştı. Nobel’in ilaç hammadde üretimini yapan Ulkar Kimya İlaç Hammadde ve Mikropellet Üretim Tesisi, bu yıl yedincisi düzenlenen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge Merkezleri Ödül Töreni’nde Ar-Ge merkezi belgesini aldı.

Ar-Ge Merkezi belgesini T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’tan teslim alan Ulkar Kimya Genel Müdürü Berkant Köseoğlu, ilaç hammaddesive mikropellet üretim tesisleri bünyesindeki Ar-Ge merkezinin geliştirdiği ve geliştireceği;nadir hastalıklar, onkolojik ilaç hammaddeleri ile Nobel İlaç’ın Türkiye ve dünya pazarlarının güçlü bir oyuncusu olması hedefine destek vereceğini belirtti.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 26 Aralık 2018 tarihinde tescil edilen Ulkar Kimya Ar-Ge Merkezi, Tekirdağ Çerkezköy’de bulunuyor. İlaç hammaddesi ve üzeri kaplanmış mikropellet üretiminde uzmanlaşmış olan tesis, Avrupa, CIS, Asya ve Güney Amerika ülkelerine ilaç hammaddesi ve kaplanmış mikropellet ihrac etmekte. Tesiste üretilen ilaç hammaddeleri mide ve bağırsak hastalıkları, kalp, damar hastalıkları ve hipertansiyon ile kanser ve nadir hastalıklara yönelik ürünleri kapsıyor.
Ulkar Kimya Genel Müdürü Berkant Köseoğlu, Ar-Ge merkezi ile ilgili olarak şöyle bilgi verdi:

“Ar-Ge merkezimizde proje bazlı gruplar halinde çalışarak kısa ve orta vadeli süreçte tedarik açısından güçlük çekilen ve hiç bulunmayan ilaç hammaddelerine öncelik verilerek proses geliştirmeleri yapılmaktadır. Ayrıca geliştirilen bu projelerin, daha verimli, daha çevreci ve daha ekonomik prosesler haline getirilmesine de odaklanılmaktadır. Ar-Ge sürecimiz sadece proses geliştirmeyi değil, ilaç hammaddesinin, laboratuvar sentez çalışmalarından üretim kısmında valide edilmesine, metod geliştirilmesinden ürün dosyasının oluşturulmasına kadar var olan tüm kademeleri kapsamaktadır. Öte yandan yabancı firmalarla teknoloji transferi kapsamındaki iş birliklerimiz ve TÜBİTAK ile TEYDEB kapsamındaki projelerimiz de devam edecektir.
Ulkar Kimya’da oluşturduğumuz Ar-Ge’den üretime geçiş sinerjisinin, Ar-Ge merkezi olduktan sonra katlanarak artacağına inanıyoruz. Amacımız kaliteye verdiğimiz önemi geliştirme aşamasında da ön plana alarak tek seferde doğru üretim için sahip olduğumuz deneyim, eğitim, iletişim ve koordinasyonu üst seviye tutmaktır.”

Nobel İlaç, Ar-Ge yatırımları ile dikkat çekiyor

1964 yılından bugüne yarım asrı aşkın tecrübesi ile Nobel,Türkiye’de üç, Kazakistan ve Özbekistan’da da birer tane olmak üzere toplam beş tesisiyle faaliyet gösterirken 20 ülkede kendi organizasyonları ile tanıtım ve satış çalışmalarını yürütüyor.
Alanında uzman yaklaşık 3.000 kişilik uzman kadrosu bulunan Nobel, uluslararası standartlara göre ürettiği nitelikli ürünlerini yaklaşık 50 ülkeye ihraç ediyor. İthalatın yüksek olduğu ilaç sektöründe 2018 yılında Eczacılık Ürünleri kategorisinde birinciliği elinde bulunduran Nobel, dış ticaret açığı vermeyen Türkiye’deki tek ilaç firması konumunda.

Nobel’in başarısında Ar-Ge yatırımlarının payı büyük. İlaç hammadde üretimi ve Ar-Ge tesisinin sayılı olduğu ülkemizde Nobel İlaç’ın bu alanda yaptığı yatırımlar dikkat çekiyor, cirosunun %5’ini Ar-Ge’ye ayırırken bu alanda önemli bir istihdam olanağı da sunuyor. Yüksek bilgi birikimine sahip uzman kadrosu ve ileri teknoloji laboratuarlarıyla Türkiye’de 3 ayrı lokasyonda (Düzce, Gebze ve Çerkezköy) Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyor.

• Düzce Farmasötik Ar-Ge Merkezi
• Marmara Teknokent (MARTEK) Biyoteknoloji Ar-Ge Merkezi
• Ulkar Kimya Ar-Ge Merkezi

Tüm bu faaliyetleri ile 2017 ve 2018 yıllarında “Türkiye’nin en çok Ar-Ge yatırımı yapan şirketleri” araştırmasında,ilk 50’de yer alan 4 ilaç şirketinden biri olan Nobel İlaç; yarım asrı aşkın tecrübesi, yüzde yüz yerli sermayesi, Ar-Ge ve üretim yatırımları ile insan sağlığına ve ülkemizin ekonomik büyümesine katkı sağlamaya devam ediyor.

 

 

Nobel İlaç, İlk Yurtdışı Yatırımını Yaptığı Özbekistan İle Stratejik İş Birliklerini Sürdürüyor

23.12.2019 – 20 ülkede kendi organizasyonları ile faaliyet gösteren Nobel İlaç, Özbekistan ile gerçekleştireceği yeni sağlık projelerini Taşkent’te düzenlenen Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu’nda duyurdu.

Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu, T.C Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca ve Özbekistan Sağlık Bakanı Sayın Dr. Alisher Shadmanov önderliğinde dost ve kardeş iki ülkenin kamu ve özel sağlık sektör temsilcilerine Taşkent’te ev sahipliği yaptı. Yüzde yüz Türk sermayeli Nobel İlaç, katıldığı forumda ortak sağlık uygulamaları için gerçekleştirecekleri yeni projeleri duyurdu.

Türkiye’de üç, Özbekistan ve Kazakistan’da birer olmak üzere beş üretim tesisine ve farklı farmasötik formlarda yıllık 200 milyon kutu üretim kapasitesine sahip Nobel İlaç, Türkiye’de ve ülke dışında toplamda 3000 çalışanı ile GMP standartlarına uygun ilaç üretmeye ve 50 ülkeye ihracat yapmaya devam ediyor.

“Tüm çabalarımız dünyada Türk markaları oluşturmak.”

Türkiye ve Özbekistan arasında sağlık alanındaki iş birliğini geliştirmek üzere düzenlenen Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu kapsamında ülkedeki Türk yatırımcılar adına konuşma yapan Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, iki ülke arasında inşa edilen stratejik iş birliklerinin güçlenerek devam edeceğini bildirdi. Türkiye dışında ilk üretim tesislerinin Özbekistan’da kurulduğunu söyleyen Hasan Ulusoy, şirket hedefleri ve yeni iş planları hakkında bilgi verdi;

“Bütün sektörler için gelecekte var olabilmenin ön şartı haline gelen yüksek teknoloji ve özellikle ilaçta biyoteknoloji ürünlerinin kullanımı her geçen gün artmaktadır.Firmamız da TÜBİTAK önderliğinde açılan ‘Biyobenzer İlaçların Yerli Olarak Geliştirilmesi ve Üretilmesi’ projesine sunulan 23 firmaya ait 28 başvuru arasından seçilen ilk dosyaya sahip. Yeni üretim yatırımımız da bu sahada olup,ülkemiz ihtiyacı yanında ihracat potansiyeline de sahip bir tesis tamamlanma aşamasına gelmiştir.

Nobel, ihracat yapılan yaklaşık 50 ülkenin 20’sinde kendi kadroları ile tanıtım ve satış faaliyeti yürütmekte, dolayısıyla markalı ürün ihraç etme imkânı yaratmakta ve bu sayede ülkemiz önceliklerine paralel şekilde katma değeri yüksek, cari açığı azaltma hedefine uygun faaliyet göstermektedir. 2000’li yılların başında belirlenen ‘kendi organizasyonlarımız ile yurt dışı operasyonlarına başlama’hedefinde ilk adım olarak da kardeş ülke Özbekistan seçilmiş ve geçen sürede ciddi mesafe alınmıştır. Tüm bu çabalarımız, devletimiz tarafından da takdir edilerek ‘Dünya’da Türk markaları oluşturmak’ amacıyla oluşturulmuş Turquality destek programı çerçevesinde teşvik kapsamına alınmıştır.”

“Biz, yıllardır ülkemizin bu idealine paralel hizmet ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.”

Üretimde dışa bağımlılığın can sıkıcı bir durum olduğundan söz eden Ulusoy, ülkemizin sağlık konusundaki kalkınma planlarını ve Nobel İlaç’ın buna yönelik hedeflerini şöyle açıkladı: “Ülkemiz için, eczacılık ürünlerinde dış ticaret açığı can yakıcı bir problem olmaya devam etmektedir. Halen yıllık bir milyar dolar civarı bir ihracat ancak yapılabilmekte, bu da dört milyar dolara yakın seyreden dış ticaret açığının kapatılmasına çare olamamaktadır. Nobel İlaç yıllardır ihracatı ithalatından yüksek olan, net fazla veren bir firmadır. Bu tablo, ilaçta dışa bağımlılığın azaltılması amacı doğrultusunda devletimizin Kalkınma Planlarında yer alan ‘Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı’ ile de tam olarak örtüşen gurur verici bir durumdur. Malumunuz olduğu üzere bu planlarda, ‘ülkemizde artan ve yaşlanan nüfus, ortalama yaşam süresinde yükselme, sağlık hizmetlerinde ve ilaca erişimde iyileşme, artan refah düzeyi ve farkındalık gibi faktörler nedeniyle ilaç ve tıbbi cihaz talebinin artması sosyal güvenlik harcamalarında ve cari açık üzerinde baskı oluşturmaktadır’ tespiti vardır. Bu tespite uygun şekilde de 2023 vizyonu çerçevesinde ‘yurtiçi ilaç ihtiyacının değer olarak %60’ının yerli üretimle karşılanması’ hedefi konmuştur. Biz, yıllardır ülkemizin bu idealine paralel hizmet ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.”

“Çabamız, Özbekistan’ın sağlık camiasına dünyadaki en yeni molekülleri yerli üretim olarak sunmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak içindir.”

Ulusoy, Özbekistan’da kurulan Nobel Pharmsanoat hakkında şu bilgileri verdi: “ Nobel Pharmsanoat bizim için ‘Ata yurdunda bir Türk şirketidir.’ 2000 yılında temsilcilik açılmış, 2002 yılında ise tamamen öz sermaye ile Nobel Pharmsanoat kurulmuştur. Halen, uluslararası GMP (İyi İmalat Uygulamaları) standartlarında tek vardiyada yıllık 10 milyon kutu ilaç üretebilen bir kuruluştur. Şu günlerde kanser ilaçları üretim sahamızın tamamlanması için de yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bu tesislerin aksaksız işletilmesi için ihtiyaç duyduğumuz yüksek vasıflı personelin eğitimine özen gösteriyoruz. Bu amaçla Özbekistan’da yapılan eğitimlerin yanında, çalışanlarımıza Türkiye, Almanya, Hindistan, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerde çağdaş ilaç üretimi babında eğitim imkânı sağlıyoruz.

Nobel Pharmsanoat, sayısı 400’ü bulan donanımlı ve aidiyet duygusu yüksek çalışanları, geniş ürün yelpazesi, yüksek teknolojiye sahip modern ve çevreye saygılı tesisleri ile ülkede önemli bir Türk markası haline gelmiştir. Nobel Pharmsanoat, Özbekistan faaliyetleri yanında Kazakistan, Afganistan, Gürcistan,Tacikistan gibi ülkelere ihracat da yapmaktadır. Kıtalar arası ticaret yollarının kavşağında bulunan Ata Yurdumuz Özbekistan’a yatırımlarımız artarak devam edecektir. Çabamız, 33 milyon nüfusu ve yüksek potansiyeli ile bölgedeki cazibe merkezlerinden biri olan Özbekistan’ın sağlık camiasına dünyadaki en yeni molekülleri yerli üretim olarak sunmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak içindir. Biz kendimizi artık Özbekistan’ın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.