Ana Sayfa Haberler Sağlık ve Yaşam Deniz ve Havu...

Deniz ve Havuzlar Koronavirüs Riski Taşıyor mu?

20.05.2020 – Koronavirüs global enfeksiyonunda süreç nasıl ilerliyor? Yaz mevsimine yaklaştığımız şu sıralarda, tatile gidebilecek miyiz? Denizden ve havuzdan, koronavirüs bulaşır mı? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Özgüneş, açıkladı. 

Koronavirüs salgınında süreç; hepimizin de bildiği gibi ülkemizde, vatandaşlarımızın lehine ilerliyor. Pandemi sürecinde; vaka artışı hızı ve ölüm oranları, tüm dünyada kabul gören kriterlerdir. Alınan önlemlerin sonucu olarak; vaka ve ölüm oranlarının azalması, beklenen bir durumdur. Şimdi önemli olan bu değerlerin, sıfıra yaklaşması ya da sıfır olmasıdır. Bunun için bazı fedakarlıklarda bulunarak, önlemleri her açıdan uygulamak, oldukça gereklidir. İnsanlarımızın büyük çoğunluğu, Sağlık Bakanlığımızın bildirdiği bu önlemlere uyum sağlamış ve deneyim kazanmıştır. Bu korunma yöntemleri, artık bir alışkanlık haline gelmektedir. Elbette her toplumda, aykırı davranan kişiler çıkacaktır. Bu durum, önlemlere ve yasaklara ciddi bir şekilde uyum sağlayan, maske kullanan, kalabalık ortamlara girmeyen, el hijyenine özen gösteren, gerekmedikçe sokağa çıkmayan insanlarımızı; moral olarak olumsuz etkilememelidir. Unutulmamalıdır ki; yüksek oranda uyum, genelde tam başarıyı getirir. İnsanlarımız için bunun karşılığında alabilecekleri en büyük ödül, normale yakın bir yaşam sürecine kavuşmaktır. 

Peki bu yaz süreci nasıl geçecek?

Yaz mevsimine yaklaştığımız şu sıralarda; tatil yapabilecek miyiz ya da nasıl ve ne şekilde geçirebileceğiz sorusu, herkesin aklına gelmektedir. Tatil çoğu zaman, bulunduğumuz yerin dışına çıkmak anlamı da taşır. Buna göre öncelikle, nasıl bir ulaşım sağlayacağımız önemlidir. Ulaşım hangi şekilde olursa olsun; ister uçak otomobil şeklinde, ister özel otomobille deneyimlerimiz esas yani ana önlemler ile örtüşebilmelidir. Hangi yolla amaçladığımız yere gidersek gidelim, yanımızda bulunan kişilerden belli ölçülerde uzak duracağız. Ailemiz ile birlikte bir seyahat söz konusuysa; bu konuda biraz daha hoşgörülü olunabilir ancak, ailemiz dışındaki yakın olmak zorunda kaldığımız insan topluluklarına, mümkün olduğunca kısa süreli ve belli bir mesafede kalmaya çalışmalıyız. Seyahat ile ilgili işlemlerimiz sırasında; mümkün olduğu kadar az eşya ya da objeye temas etmeli, en kısa sürede işlemlerimizi bitirerek, o bölgeden uzaklaşmalı ve bu işlemler bittikten sonra en yakın lavaboya giderek iyice ellerimizi yıkamalıyız. Özel aracımızla seyahate giderken de, mümkün olduğunca konaklama yerlerindeki insanlardan uzak durmalıyız. İhtiyaç olduğu kadar yakınlaşmalı, ihtiyaç olduğu kadar alışveriş yapmalı ve fazla temasta bulunmamalıyız.  

Havuz ve denizler koronavirüste risk taşımıyor! 

Denizden yararlanılacak bir tatil bölgesine gidiyorsak; bulunduğumuz ortam neresi olursa olsun, plajlar dahil insanlara belirli bir mesafede (bildiğimiz gibi bu iki metreye kadar olabilir) uzak durmak durumundayız. Olağanüstü büyük olan deniz suyu, virüsler için bir depo olamaz. Bu bakımdan deniz suyundan, hatta havuz sularından; koronavirüsün insanlara ulaşması mümkün değildir. Esasen bu gibi virüsler; aşırı nem ve ıslaklığa karşı duyarlıdırlar ve onlar için bir avantaj değildir, aksine bu bizim için avantajdır. Bu bakımdan denizlerden yararlanmanız için bir engel yoktur. Tatilimizi geçirdiğimiz sürede; sağlığımızı bozacak davranışlardan kaçınır, sosyal mesafe kuralına uyar, iyi beslenir ve kendimize iyi bakarsak bu zorlu virüse karşı her zaman, daha avantajlı durumda olacağımız bir gerçektir.

 

Koronavirüsün Nadir Görülen Belirtileri İnsanları Yanıltıyor

İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony: ‘KORONAVİRÜSÜN NADİR GÖRÜLEN BELİRTİLERİ İNSANLARI YANILTIYOR’

Koronavirüs pandemisi Dünya’yı alarm durumuna geçirdi. Belirtileri, öksürük, yüksek ateş ve yorgunluk olarak bilinen COVID-19 vakalarında durum ağırlaştıkça daha belirgin semptomlar ortaya çıkıyor. Toplumun bir kısmı hastalığı kısmen daha hafif atlatırken, koronavirüsün nadir görülen bulguları hasta ve taşıyıcı bireylerin kendilerinden şüphe etmemesine yol açıyor. 29 yıldır Çocuk Sağlığı, İmmünoloji ve Alerji alanında çalışan Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, koronavirüsün nadir görülen semptomlarını açıklarken, “Baş ağrısı, baş dönmesi, ani tat ve koku kayıpları, göğüs ve kas ağrıları koronavirüs enfeksiyonunun nadir belirtileri arasında yer alıyor. Koronavirüse yakalanıp bu belirtileri gösteren bireyler, hasta olmadıklarını düşünüp virüsün yayılmasına sebep oluyorlar” ifadelerini kullandı.

Yüksek yayılım oranlarıyla pandemiye dönüşen koronavirüs, hasta bireylerde farklı şiddette ve belirtilerle ortaya çıkmasıyla fark edilmesini önemli ölçüde zorlaştırıyor.

Bilinen semptomları, öksürük, ateş ve yorgunluk olarak bilinen koronavirüs enfeksiyonunu görece daha hafif atlatan bireyler farklı belirtilere sahip olabiliyor. Böylece hastalık taşıyan binlerce birey, fark etmeden koronavirüsün yayılma hızına katkıda bulunuyor.

ABD’nin önemli sağlık kuruluşlarından National Institutes of Health’de (NIH) 12 yıl süreyle Alerji ve İmmünoloji alanında çalışan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, salgının başlangıç noktası Çin’de gerçekleştirilen klinik çalışmalardan yola çıkarak koronavirüsün nadir görülen belirtilerini derledi. Hastalığın oldukça sinsi yayıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Akpınarlı, “Az ya da hiç görülmeyen belirtileriyle koronavirüs, milyonlarca insanı taşıyıcı olarak kullanıyor” ifadelerini kullandı.

‘ÇİN KLİNİK ARAŞTIRMALARIN TEMELİNİ OLUŞTURDU’

Koronavirüsün nadir görülen belirtilerinin klinik çalışmalarla gözlemlendiğini belirten Doç. Dr. Akpınarlı, “Çin, koronavirüs salgınının başladığı yer olarak dünyadaki bir çok ülkeden daha fazla klinik çalışma yapma fırsatına sahip oldu. Salgının tehlike arz etmesinin ardından ciddi önlemler alan Çin’de belirtileri saptamak, koronavirüs taşıyıcılarını toplumdan soyutlamak için araştırmalar başlatıldı. Salgının merkezi olan Hubei Eyaleti’nde 1 Ocak, 27 Şubat arasında 10 COVID-19 hastası ile gerçekleştirilen klinik araştırmada, erken belirtilerin çoğunlukla öksürük ve ateş olduğu saptandı ancak baş ağrısı, (1 hasta) baş dönmesi, (3 hasta) mide sancıları ve kusma, (1 hasta) göğüs ağrısı (1 hasta) gibi belirtiler de görüldü. 10 hastada bir görülen bu belirtiler bize sayıca az gelse de 10 binlerce vakanın görüldüğü ülkelerde binlerce kişinin bu semptomları taşıyıp, kendini hasta hissetmediği düşünülebilir” açıklamasında bulundu.

’12 BELİRTİYE DİKKAT EDİLMELİ’

Bireyleri yanılgıya düşüren 12 semptomu açıklayan Doç. Dr. Akpınarlı, “Baş ağrısı, baş dönmesi, ani tat ve koku kaybı, burun tıkanıklığı, göğüs ve kas ağrıları, karın ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma ve ishal nadir de olsa karşılaştığımız belirtiler arasında yer alıyor. Koronavirüs şüphesi taşıyan bireyler, ateş ve öksürük gibi semptomların yanı sıra bu nadir belirtilere de dikkat etmeliler” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony son olarak, “Koronavirüsün sinsi bir hastalık olduğunu söyleyebiliriz. Nadir ya da hiç görülmeyen bulguları virüsü tehlikeli kılıyor. Bu nedenle toplum sağlığı için hepimiz sosyal mesafe kurallarına uymalı, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalıyız” diyerek uyardı.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony kimdir?

Alerji ve İmmünoloji alanındaki çalışmalarıyla dünyaca tanınan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, ABD’de bulunan National Institutes of Health’de (NIH) 12 yıl süreyle Alerji ve İmmünoloji konularında çalışmalar ve araştırmalar yaptı. 2012 yılında yurda dönen Doç. Dr. Antony, 2014 yılından bugüne çeşitli üniversitelerde ders vermektedir.

 

 

Astım Hastaları Koronavirüse Karşı Ne Yapmalıdır?

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, koronavirüse (COVİD-19) karşı astım hastalarını bilgilendirdi!

Yeni koronavirüsün, griple benzer oranda yayıldığı tahmin edilmektedir. Koronavirüste; sık sık el yıkamak ve hasta olanlardan kaçınmak gibi önlemler almak önemlidir. Bu virüs, akciğerleri etkileyen bir virüstür. Koronavirüsün sık karşılaşılan semptomları; ateş, öksürük, nefes darlığıdır. Semptomlar virüsle temastan, 2 ile 14 gün sonra ortaya çıkabileceğine inanılmaktadır.

Astımlı kişiler risk grupları içerisinde yer alıyor!

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), koronavirüs hastalığında risk gruplarını; 60 yaşından büyük olmak, kronik tıbbi rahatsızlığı olması, yüksek tansiyon, kalp hastalığı olması, diyabet ve astım hastalığının olması olarak bildirilmiştir. Sonuç olarak astımı olan kişiler; koronavirüs hastalığı için risk altında gibi görünmektedir. Ancak koronavirüsün, astımlı hastaları nasıl etkilediği konusunda yeterince bilgi yoktur.

Astım hastalarının COVİD-19 hastalığına yakalanma riski daha yüksek midir?

Bunun hakkında yeterince bilgi yoktur. Ancak bir çalışmada koronavirüs nedeniyle yatan hiçbir hastada, astım hastalığı bildirilmemiştir. Astımlı hastalarda, ekstra bir risk olmadığı konusunda görüş bildirilmiştir.

Astımı olanların koranavirüsten etkilenmesi daha ciddi midir?

Henüz astımlı hastaların nasıl etkilendiği konusunda bilgi yoktur. Ancak virüslerin, astım atağına neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle koronavirüsler, astım ataklarına neden olabilir.

Astımlı olanlardan kimler maske taksın?

Dünya Sağlık Örgütü ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, sadece hasta olanlara, COVID hastalarının bakıcılarına ve de sağlık çalışanlarına maske takmasını öneriyor. Maske takmak sadece hafif bir koruma sağlar. Elleri sık yıkamak daha idealdir. 20-30 saniye boyunca sabun ve suyla ve sabun su yoksa el dezenfektanı ile yıkanmalıdır. Herkesin maske takması, maske takması gerekenlerin maske bulamaması anlamına gelir. Koronavirüs riski yüksek olan hastanelere giderken ve de toplu taşıma kullanılırken maske takılması faydalı olabilir.

Astımı olanlar halka açık alanlarda maske taksın mı?

Çok gerekli değildir. Yapılacak daha önemli noktalar vardır. Diğer insanlardan, uzak durulmalıdır. Elleri sık sabunlamak, astımı kontrol altında tutan ilaçları kullanmak daha faydalı olacaktır

Astımı olanlarda ateş ve öksürük gelişirse ne yapmalıdır?

Astımda ateş ve öksürük olması, hemen akla koronavirüsü getirmemelidir. Öncelikle; astım tedavinizi doktorunuza danışarak düzenleyin ve evden dışarı çıkmayın. Ateşin ısrar etmesi, nezlenin olmaması ve öksürüğün balgamsız şekilde kuru olması durumunda “Alo 184” ile temasa geçip testin evinizde yapılması konusunda bilgi alabilirsiniz. Dışarı çıkacaksanız da, maske takmanız faydalı olacaktır.

Kortizon içeren spreyler astımlıların bağışıklığını zayıflatır mı?

Sprey şeklindeki kortizon içeren spreyler, astımlı hastaların bağışıklığını zayıflatmaz ancak ağızdan kullanılan kortizon ilaçlar zayıflatabilir. Bu nedenle; ağızdan kortizon gerektiren ilaçların kullanımını azaltmak için kortizon içeren spreyler doktor kontrolünde kullanılabilir.

Astım atağı geçirince koronavirüse karşı nasıl tedbir alınmalıdır?

Koronavirüs hastalığı, diğer virüsler gibi astım atağına neden olabilir. Astım atağı geçirince diğer astım atakları gibi tedavi edilmelidir. Burada önemli olan; astım tedavisinde kullanılan maskelerin, kullanım sonrası steril edilmesi gerektiğidir. Diğer hastalara bulaştırmamak için izole bir odada tedavi edilmelidir.

60 yaş üstü koronavirüslü astımlı hastalar nasıl önlem almalıdır?

Risk grubundaki kişiler gibi davranmalıdırlar.

Astımı olanlar ilaç stoklasın mı?

Gerek yok. Sadece mevcut tedavinizi devam edecek şekilde ilacınızın olması yeterlidir.

Koronavirüs pnömonisinde (zatüre) korunmak için pnömokok aşısı yaptırmalı mıyım?

Hayır. Pnömokok aşısı; koronavirüste görülen pnömoniye karşı korumaz, streptokok pnömonisine karşı korur.

Astımı olan kişilerde ateş ve öksürük belirtileri varsa ne yapmalıdır?

Ateş ve öksürük belirtileriniz varsa, lütfen doktorunuzu arayın. Nezleniz yoksa, öksürüğünüz balgamsız kuru ise, bitkinlik varsa, kas ağrınız varsa; “Alo 184” ile temasa geçebilirsiniz.

Antihistaminikler bağışıklık sistemini zayıflatır mı?

Antihistaminikler, bağışıklık sistemini baskılamaz. Virüs ya da bakteriyel enfeksiyon olma ihtimalinizi, artıracaklarını düşünmek için hiçbir neden yoktur.

Alerji aşısı koronavirüse yakalanma riskini artırır mı? Aşımı geciktirsem olur mu?

Artırmaz. Alerji aşı tedavisi için kliniğe giderken, maske takın. Toplu taşıma kullanmamaya çalışın. Toplu taşıma kullanacaksanız, maske takmanız faydalı olacaktır. Kliniğe geldikten sonra, elinizi sabunlu su ile yıkayınız. Aşı yapıldıktan sonra, diğer hastalar ile temas etmeyin. 30 dakika bekleme süresine uyun. Aşı süresini geciktirmek isterseniz, uygun olup olmadığını doktorunuzla danışın. Aşı; haftada bir yapılıyorsa bir hafta geciktirilebilir, ayda bir yapılıyorsa 3 hafta geciktirebilirsiniz.

Alerji aşısı yapıldıktan sonra 30 dakikadan az beklesem olur mu? Arayı açsak olur mu?

Alerji aşısı yapıldıktan sonra klinikte beklerken, 30 dakikadan kısa sure beklemek uygun olmaz. Çünkü her doz sonrası ciddi reaksiyon riski vardır. Bu nedenle gerekli önlemleri alarak 30 dakika beklenmesi uygundur. Aranın da yapılma periyotlarına göre hekiminize danışarak düzenleyebilirsiniz.

Anti IgE, Anti IL-5 gibi biyolojik ajanlar koronavirüs riskini artırır mı?

Anti IgE, Anti IL-5 gibi biyolojik ajanlar koronavirüs riskini artırmaz. Bu ajanlar, immün sistemini bozmaz. Ara vermeye veya kesmeye gerek yoktur.

Polen alerjisine bağlı astımım varsa nelere dikkat etmeliyim?

Astım hastalığı olanlarda genelde; alerjik rinit ve göz alerjisi hastalığı da vardır. Polen alerjisine bağlı astım, alerjik nezle ve göz alerjiniz varsa; bahar ayında bazı önlemler almakta fayda vardır. Özellikle bu dönemde ağaç polenleri, ilk çıkan polenlerdir. Ağaç polenlerine alerjiniz varsa ve burun kaşınmanız, hapşırmanız ve nezleniz varsa mutlaka antihistaminik ve doktorunuzun önereceği burun spreylerini kullanın. Burnunuz ve gözünüz kaşındığında, elinizin dış kısmı ile kaşımaya çalışın. Hapşırmanız olunca, tek kullanımlık mendil kullanın veya kolun iç yüzüne öksürün.

Astımı olanlar koronavirüs için bağışıklığı güçlendirmek için ne kullanmalıdır?

Bol bol sıvı ve doğal meyve sularını tüketin. Mümkün olduğu kadar, az da olsa kırmızı et tüketin. Vitamin ve mineral takviyesi, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren beta glucan, omega 3 balık yağı alabilirsiniz. Ayrıca her gün evde, en az 20-30 dakika egzersiz yapın ve düzenli uyuyun. Güzel müzikler dinleyin ve hijyene önem verin. Moralinizi yüksek tutun. Bu uygulamalar, koronavirüsten korumada faydalı olacaktır.

Astımlı hastalar ateş düşürücü olarak ne kullansınlar?

“İbuprofen” ve “NSAİ” grubundaki ilaçlar ile ilgili, koronavirüs için risk oluşturduğuna yönelik bilgiler olduğu için “Parasetamol” içeren ateş düşürücülerin kullanılması daha faydalı olacaktır.

Astımlı hastaların burnunu sık aralıklarla tuzlu su le temizlemesi virüsten korur mu?

Hayır. Sık tuzlu su ile burun yıkamanın, yeni tip koronavirüsten koruduğuna dair bir bilgi yoktur. Basit soğuk algınlığına yakalanıldığında burun yıkama ile daha kolay geçeceğine dair bazı veriler olsa da, bu yöntem enfeksiyonları etkilemez.

Toparlamak gerekirse;

 

  • * Astımlı hastalar koronavirüs için çok ciddi risk oluşturmamakla birlikte risk grubu içinde yer almaktadır.
  • * Astımı olanlar kortizon içeren sprey kullanmayı aksatmamalıdırlar.
  • * Astımlı hastalar alerji aşısını yaptırmalarında sakınca yoktur.
  • * Astımlı ilaçların biyolojik ajanları kullanmasında sakınca yoktur.
  • * Astımlı hastalar, beslenmesine dikkat etmelidir. Vitamin, mineral, balık yağı ve beta glucan almaları faydalı olabilir.
  • * Polen alerjiniz varsa ve burun kaşınması ve göz kaşınması varsa antihistaminik alın
  • * Mümkün olduğunca evde kalın ve dışarı çıkmayın.