Ana Sayfa Haberler Sağlık ve Yaşam Kalp Krizi Ne...

Kalp Krizi Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Alınacak Önlemler…

Kalp Krizi Nedir?

Kalp krizi, kalbi besleyen damarlardan bir tanesinin ani olarak tıkanmasına bağlı olarak gelişen, şiddetli göğüs ağrısıyla ortaya çıkan ve ölümle sonuçlanması olası patolojik duruma denir. Kalp krizinde kalbi besleyen damarların tıkanması sonucu normalde o damarın beslediği kalp kası oksijensiz kaldığı ölür ve fonksiyonunu kaybeder. Kalp kasının ölümü ise kalpte ağrı ve hatta ölümle sonuçlanabilir.

TÜİK tarafından yayınlanan sağlık istatistiklerinde de başlıca ölüm nedenlerinden biri olan kalp krizi, hem yaşam süresini kısaltıyor hem de kalitesini düşürüyor. Sürdürebilir ekonomik büyüme ve sağlıklı ekonomi için toplumun sağlığı önemli verilerden biri. Bu kapsamda kalp krizine dair önemli bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz:

Gençlerde Kalp Krizi Görülmesinin 10 Nedeni

Yaşlanma süreciyle birlikte efor kapasitesinin düşmesi, köprü damarların oluşması kalp krizinin daha hafif atlatılmasına neden oluyor. Bunun yanında gençlerin kalp hastalıklarının belirtilerini önemsememesi ve köprü damarlara sahip olmamaları nedeniyle gençlerde kalp krizleri daha kötü sonuçlanıyor. Gençlerde kalp krizini tetikleyen nedenlerden bahseden Liv Hospital Ulus Kardiyoloji Uzmanı Dr. Tuğba Kemaloğlu Öz uyarıyor: “Aşağıdaki 10 nedenden aile öyküsü hariç diğerlerinin üstesinden gelmek mümkün. Uygun motivasyon, bilinçlenme, yaşam tarzındaki ufak değişiklikler, gerekli durumlarda tıbbi destek yaşam kalitenizde inanılmaz farklar yaratır.”

1.AİLE ÖYKÜSÜ: Anne, baba ya da kardeşlerinde genç yaşta (kadınlar için 65 yaş, erkekler için 55 yaş altı) kalp hastalığı olanlar daha yüksek risk altındadır. Bu kişilerin hiçbir şikayeti olmasa dahi kalp doktorları tarafından değerlendirilmeleri ve diğer değiştirilebilen risklerinin azaltılması gerekir.

2.SİGARA TÜKETİMİ: Sigarının bir tanesi bile kalp hastalığı riskini artırıyor. Sigarayı bırakmak kalp sağlığınız için yapabileceğiniz en iyi şey!

3.TANSİYON HASTALIĞI: Kan basıncının yüksek seyretmesi kalp üzerinde aşırı stres yaratarak damarların zarar görmesine, kalp kaslarında kalınlaşmaya, vücudun en büyük damarı olan aort damarında genişleme ve yırtılmalara yol açabilir. Kan basıncı 130/80 mmHg’nın üstünde olan kişilerin mutlaka kalp doktoru tarafından takip edilmesi ve uygun tedaviyi alması gerekir.

  1. KİLO FAZLALIĞI: Kadınlarda bel çevresinin 88 cm erkeklerde 102 cm’den geniş olması kalp hastalığı riski açısından önemli bir belirteçtir. Bu kişilerin gerek diyet düzenlemesi gerekse egzersiz programlarıyla mevcut yağ oranlarını kontrol altında tutmalıdır.
  2. ŞEKER HASTALIĞI: Özellikle kontrolsüz seyreden şeker hastalığı vücuttaki tüm damarları tahrip ediyor. Şeker hastaları mutlaka düzenli kontrol edilmeli ve kan şekeri seviyeleri normal sınırlarda tutulmalıdır.

6.HAREKETSİZLİK: Hareketsiz yaşam tarzı günümüzün en önemli sorunlarından biri. Hiç spor yapmamış, kalp hastalığı risk faktörleri olan kişilerin yoğun spor programına başlamadan önce mutlaka kalp doktoru tarafından kontrolden geçmeleri gerekir. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde (4.8–6.5 km/saat hızda yürüyüş, <15 km/saat hızda bisiklet sürme) ya da75 dakika yoğun (koşma, >15 km/saat hızda bisiklet sürme vb)aerobik egzersiz yapılması kalp hastalıklarını riskini belirgin düzeyde azaltır.

7.STRES: Aşırı hırslı, yarışmacı, saldırgan, kavgacı ve sinirli kişilerde kalp krizi riski daha fazladır. Ayrıca depresyon, önemli bir kayıp gibi duygusal süreçler de kalp krizi riskini artırır.

8.SAĞLIKSIZ BESLENME ALIŞKANLIKLARI: Yiyeceklerdeki katkı maddeleri, aşırı ve kalitesiz yağ içeriği, fazla tuz tüketimi kalp sağlığını olumsuz etkiler. Akdeniz mutfağı olarak adlandırılan Omega 3’ten zengin beslenme tarzı kalp krizi riskini azaltır.

9.KÖTÜ KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİ: Kan yağlarında yükseklik genetik olarak kalp hastalığına yatkınlığı gösteren önemli bir belirteçtir. Toplam risk faktörleri değerlendirilerek kan kötü kolesterol değerleri gerek yaşam tarzı değişikliği gerek ilaç tedavisi ile kontrol altında tutulmalıdır.

10.İYİ KOLESTEROL DÜŞÜKLÜĞÜ: Kötü kolesterolden bağımsız olarak iyi huylu yani kalbi koruyan kolesterolün düşüklüğü vücudun damar savunmasının zayıf olduğunu gösterir. Bu durumda olan genç hastalar kalp hastalığına daha yatkındır ve daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Sağlıklı beslenme (omega 3’ten zengin), düzenli egzersiz ve sigaranın bırakılması iyi huylu kolesterolde yükselmeye yardımcı olur.

 

Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?

Bazen bireylerde önemli kalp-damar problemleri olmasına rağmen hiç şikayet olmayabilir, özellikle şeker hastalarında kriz yavaş ve hafif bir ağrı veya rahatsızlık hissi ile başlayabilir. Bununla beraber en belirgin kalp krizi belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Göğüs ağrısı: Tam yeri olmayan bir ağrı ve sıkışma hissi
  • Yayılan ağrı: Sol kola hatta çeneye doğru yayılan ve hareket edince artabilen ağrı
  • Terleme: Ağrı ile birlikte soğuk soğuk terleme
  • Çarpıntı: Kalp çarpıntısı
  • Nefes darlığı ve/veya öksürük
  • Kolay yorulma, aşırı halsizlik ve nefesin kesilmesi
  • Baş dönmesi ve/veya mide bulantısı
  • Bayılma, göz kararması

Yukarıda sıralanan belirtiler her insanlarda görülmeyebilir. Örneğin diyabet hastaları hemen hemen hiç ağrı duymazlar ve sadece nefes darlığı ve soğuk terleme şikayetleri olur. Bazen ülser ağrısı kalp ağrısı ile karıştırılabilir.

Kalp Krizi Ağrısı Nasıldır?

Kalp (koroner) damarlarında tıkanıklıkta en temel yakınma, göğüs ağrısıdır. Koroner damarlarda tıkanıklık olduğunda ortaya çıkan ağrı, göğüs duvarının ardında, sıkıştıran, ağırlık ve hatta baskı yapıcı tarzda (çoğu zaman sanki göğüs duvarına biri oturmuş hissi veren) bir ağrıdır. Bu ağrı künt bir ağrıdır. Sol kola, omuzlara, boyuna, sırta, karın ve çeneye yayılabilir. (Bazen de sadece bu bölgelerden birinde hissedilir.) Genellikle 10- 15 dakikadan az süren, dinlenmekle veya koroner damarları genişleten ilaç almakla geçen bir ağrıdır.

Zaman zaman ağrıya sıkıntı hissi, terleme, baş dönmesi ve bulantı eşlik edebilir. Ancak bazen daralmış olan damar bölgesinde dinamik değişiklikler olabilir ve o zaman ağrı istirahat halindeyken gelir, daha uzun sürer ve ilaca cevap vermeyebilir. Bu tür kalp ağrıları ağrısı kolaylıkla bir kalp krizine yol açabileceğinden çok daha tehlikelidir.

Kalp Krizi Anında Ne Yapılmalı? Hayat Kurtarmak İçin Bunlara Dikkat…

Kalp krizi sırasında yapılacak bu uygulamalar hayat kurtarır. Aşağıda anlatılanları kişi yalnızsa kendi başına yapmalıdır. Eğer yanınızdaki kişi kalp krizi geçiriyorsa ona bunları yaparak ve yaptırarak hayatını kurtabilirsiniz. Burada amaç kişinin kalp krizi geçirdiği sırada tıkalı olan damarını açabilmek ve kalbin beslenmesi için daha çok kan göndermeye çalışmaktır. Böylelikle hastaneye gitmeden önce zaman kazanılır. Ağrı başladığı anda;

1- Kuvvetli öksürük geçici de olsa kan akımını artırır. Bu nedenle burun deliklerinizi kapatarak kuvvetli biçimde öksürmeye çalışın.

2- Yakanız kapalıysa açın, derin nefes almaya çalışın. Yakınınızda pencere, kapı varsa ve açabiliyorsanız açın ancak soğuğa maruz kalmayın.

3- Bir bardak su ile aspirin için. Bunun dışında kesinlikle bir şey yiyip içmeye kalkmayın.

4- Haber verin, yardım isteyin. Telefonla mutlaka yakınlarınızı arayarak durumu anlatın.

5- Yardım gelmesini, yatarak ya da oturarak bekleyin, ayakta beklemeyin.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta soğuk suyun böyle durumlarda çok tehlikeli olduğudur. Çünkü soğuk, kalp damarlarını büzer ve mevcut durumu daha da kötüleştirebilir.

 

Kalp Krizine Acil Müdahale – İlk Yardım

Hayat kurtaran ilk yardım müdahalesi

https://youtu.be/lCZc-HGK_aQ

Kalp Krizinde İlk Yardım Hataları

Bunları yapmayın. Kalp krizi geçiren bir insanla karşılaşırsanız ya da yakınınızda biri kalp krizi geçirirse ne yapmalı ne yapmamalısınız…. Kalp-Damar Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Oto: Kalp krizi geçiren kişiyi yatırın, göğsünü açın, boynunu sıkan şey varsa gevşetin, rahatlatın, etrafını boşaltın, hasta rahat nefes alsın. Soğuk su vermeyin…

 

 

Kalp Ameliyatı Sonrası Yaşam Nasıl Olmalı, Neler Dikkat Edilmeli?

Kalp ameliyatlarından sonra iyi hissetmemiz tamamen iyileştiğimiz anlamına gelmiyor. Bu süreçte özellikle dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Kalp cerrahisinde gelişen yeni teknikler ve deneyim birleştiği zaman, ameliyat öncesi yaşamımıza dönmemiz daha kolay ve erken olabiliyor. Liv Hospital Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Özkara kalp ameliyatı sonrası hastaların dikkat etmesi gerekenleri anlattı.

Sık sık ve az yemek yenmeli

Sık sık, az az yemek ve yemeklerden sonra düzenli ev içi yürüyüşler hazımsızlık sorununu gideriyor. Diyabet, böbrek, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığınız yoksa istediğiniz her gıdayı abartıya kaçmadan yiyebilirsiniz. Özellikle protein ve posalı yiyecekler kabızlığın önlenmesini sağlıyor. Kırmızı et haftada iki kez yenebilir. Mümkünse balığın sıklıkla tüketilmesi öneriliyor. Sebze ağırlıklı beslenmeli ve katı yağdan uzak durmalısınız. Bu tip beslenme alışkanlığının ömür boyu devam ettirilmesi kalp sağlığı açısından oldukça önemli. Ameliyattan bir ay sonra da, diyetisyen kontrolünde “kardiyak diyet” uygulamalısınız.

İlaçlar doğru zamanda ve dozlarda kullanılmalı

İlaçların, doğru zamanda ve dozlarda alınması gerekiyor. Aç karnına ya da tok karnına alınacak ilaçlar konusunda hassas davranın. Hasta eğer koroner bypass ameliyatı geçirmişse kan sulandırıcı, kolesterol, ritim ve tansiyon düzenleyici tedavisi, aksi bir durum olmadıkça ömür boyu devam etmeli. Kapak ameliyatı geçirmiş hastalardaysa, gereken kan sulandırıcı tedaviler ameliyatı gerçekleştiren hekim tarafından detaylı bir şekilde anlatılmalı ve kontroller ihmal edilmemeli.

Banyodan sonra kurulurken hijyene dikkat!

Cinsel yaşama iki-üç haftadan sonra başlayabilirsiniz. Bu konuda taburcu olmadan önce doktorunuzdan bilgi almalısınız. Her gün banyo yapabilirsiniz. Fakat oturarak ve ılık su ile yapılan banyo sonrası kurulanırken yara yerlerine temiz ve vücudun başka bir yerine değmemiş havlular kullanmaya özen göstermelisiniz.

Yürüyüş mesafesi yavaşça artırılmalı

Kemik yaklaşık iki ayda iyileşiyor. Efor sırasında eğer verilmiş ise göğüs korsenizi takmalı ve varis çoraplarınızı mutlaka giymelisiniz. Yürüyüş mesafenizi yavaşça artırmalı ve havaların iyi olduğu günlerde mutlaka dışarıda yürüyüşler yapmalısınız. Başlangıçta günde yaklaşık 10 dakika yürüyüş yeterli olur. Hasta kendi performansına göre birkaç gün aralarla yürüyüş mesafesini artırabilir ve bir ayın sonunda bir saat yürüyüş yapabilecek duruma gelebilir.