Ana Sayfa Haberler Sağlık ve Yaşam Hasta Bina Se...

Hasta Bina Sendromu Kışın Artıyor… Peki Ne Yapmalı?

Geçmeyen Hastalıklarınızın Nedeni Çalışma Ortamınız Olabilir! 

Gün boyu kapalı ortamlarda, merkezi havalandırma sistemleri altında çalışanlarda sık görülen kulak burun boğaz problemlerinin nedenlerini ve korunmak için yapılması gerekenleri Hastane Derindere Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mücahit Altınışık’tan öğrendik… 

Mesleki ve çevresel faktörlerden en çok solunum yollarının etkilendiğini söyleyen Op. Dr. Mücahit Altınışık; ‘Dünya üzerinde en sık görülen ve iş gücü kaybına neden olan hastalıkların başında gelen kulak burun boğaz hastalıkları, özellikle kış aylarında kapalı alanlarda geçirilen zamanın artmasıyla birlikte bulaşıcılık faktörü de söz konusu olduğu için daha fazla görülür. Hastalıktan en çok uzun süreli kapalı ortamlarda çalışanlar etkilenir. Bunların dışında bağışıklık sistemi yaşı nedeniyle zayıf/zayıflamış olan bebekler ve 65 yaş üstü kişiler, bağışıklık sistemini baskılayan kortizon veya kemoterapi gibi ilaç tedavisi görenler, şeker hastaları, alkol bağımlıları, kronik akciğer hastalıkları olanlar da risk grubundadır. Hastalığın yaygınlaşmasında sigara kullanımının da rolü büyüktür’ açıklamasında bulundu. 

Hayatımıza giren kavram: Hasta bina sendromu…

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) farklı dönemlerde yayınladığı raporlarda, günümüz insanlarının zamanının %90’ını kapalı mekanlarda, bu oranın %70’ini iş, geri kalanın %20’sini ise ev ortamlarında geçirdiğini belirtilmektedir. Zamanın büyük çoğunluğu iç mekanlarda geçirildiği için, bu ortamların hava kalitesi de en az dış ortam hava kalitesi kadar önemlidir. Özellikle kış aylarında, ısı yalıtımı ön planda olduğundan binalar yeterince havalandırılamaz ve iç ortamdaki kirletici konsantrasyonları sağlık için tehdit oluşturabilecek seviyelere ulaşır.

Bina ile ilgili hastalıklar ve hasta bina sendromunun en önemli nedenleri ısı yalıtımının ön plana çıktığı binalardaki yetersiz havalandırma koşulları, kimyasal ve mikrobiyal kirliliktir. Hasta bina sendromu belirli bir iç ortamdayken ortaya çıkan ve o ortam terk edildikten sonra kaybolan ve binada yaşayan kişilerin çoğunluğunu etkileyen semptomlar dizisidir. Yapılan çalışmalarda hasta bina sendromunda en sık gözlenen burun ve boğazı etkileyen (akıntı, tahriş, kızarıklık) semptomlar olup bunu sırasıyla konsantrasyon bozukluğu, gözlerde akıntı, kızarıklık, tahriş ve yorgunluk izler.

Hasta Bina Sendromu Kimlerde Daha Çok Görülür?

Kişisel (yaş, cinsiyet, kişide var olan hastalıklar, meslek, sigara kullanımı, çocuklukta çevresel maruziyet), mikrobiyolojik (biyoaerosollar), kimyasal (CO2 konsantrasyonu, UOB), fiziksel (havalandırma sistemleri ve havalandırma oranı, evle ilgili faktörler, iç ortam sıcaklığı ve bağıl nem, duvardan duvara halı) ve psikolojik faktörlerin kombinasyonu hasta bina sendromu şikayetlerini artırır. Bu sendroma bağlı gözlenen semptomların önlenebilmesi için iç ortamda uygun iklimlendirme koşulları sağlanmalı ve bina içerisinde iç ortam kirleticilerinin emisyonları azaltılmalıdır. 

Klimayı doğru kullanmazsanız hasta olabilirsiniz!

Kapalı ortamların havalandırmasının sağlanmasında önemli bir yardımcı olan klimalar, doğru kullanılmadığında ve bakımları düzenli olarak yapılmadığında hastalık kaynağına dönüşebilirler. Özellikle klimalı ortamlarda sigara içilmesi hastalıkların yayılmasında önemli bir etkendir. Sağlıklı çalışmayan klimalar, nezle, grip ve alerjik sorunların artmasına; beraberinde sinüslerin görevini yerine getiremeyerek ciddi göz ve baş ağrılarına neden olan sinüzit problemiyle karşılaşılmasına zemin hazırlar. Bu nedenle sağlığınıza dikkat ettiğiniz halde sık sık hastalanıyorsanız çalıştığınız ortamdaki şartları gözden geçirin.

Kapalı ortamlarda sağlığınızı kaybetmemek için!

  • Kullandığınız havalandırma sisteminin bakımını düzenli olarak yaptırın.
  • Alerji riskini ortadan kaldıracak filtreler içeren havalandırma sistemleri kullanın.
  • Nem dengesini koruyucu klimalar tercih edin.
  • Bulunduğunuz alanları klima dışında da mümkün olduğunca pencere ve kapıları açarak havalandırın.
  • Çalışma sırasında kullandığınız molaları mümkün olduğunca açık havada geçirmeye çalışın.
  • Çalışma ortamında sigara içmeyin.
  • Oda sıcaklığını ideal ölçü olan 21-26⁰C’de tutun. Gereğinden fazla ısıtma veya soğutma sağlık problemlerini beraberinde getirebilir.
  • Burnunuzda deviasyon (eğrilik), polip, alerji gibi problemler varsa kontrol altına alınması için düzenli olarak kulak burun boğaz muayenenizi olun.
  • Hastalıkların temel bulaşma nedeni olan hijyen problemi yaşamamak için ellerinizi sık sık yıkayın.

 

İşkolik Kime Denir? Belirtileri, İşkoliklerde Görülen Hastalıklar

İşkolik, uzun süreler boyunca çalışan, devamlı kafasında iş olan ve iş dışındaki şeylerle uğraşmayı kendisi için zor bulan insanlara denmektedir. Alkole bağımlı anlamındaki alkolik gibi işe bağımlı işkolik kelimesine benzemektedir.

Günlük hayatın içindeki stres, yoğun iş temposu, kronik yorgunluğa vücuttaki inatçı kas ağrısı ve tutulmalar de eklenince hayat giderek zorlaşıyor. Kulunç olarak da bilinen, yumuşak doku romatizması anlamına gelen “fibromiyalji” günümüzde pek çok kişiyi etkisi altına alıyor. Kesin tanı konulmasının oldukça zor olduğunu belirten Liv Hospital Algoloji (Ağrı) Uzmanı Prof. Dr. Kader Keskinbora, fibromiyaljinin daha çok işkoliklerde görüldüğüne dikkat çekiyor…

Kadınlarda daha sık görülüyor

Fibromiyalji; boyun, sırt, boyun, omuz ve kalçalarda bir türlü geçmek bilmeyen tutulmalar, kas ağrılarına neden oluyor. 3 aydan uzun süren yaygın kas-eklem ağrısı, vücutta bazı hassas ağrılı noktalar, yorgunluk, sabah tutukluğu ile karakterize kronik bir hastalık olan fibromiyalji her yaşta ve her iki cinste de görülebiliyor. Ancak sıklıkla 25-60 arası ve kadınlarda, erkeklerden daha fazla rastlanıyor. Özellikle mükemmeliyetçi kadınlar ve işkolikler risk altında!

Stres ve endişe de neden oluyor

Strese bağlı olarak gelişen tutulmalar, beyin ve çevre sinirler arasındaki iletimde görev alan serotonin ve adrenalin gibi bazı kimyasal maddelerde eksiklik veya bozukluğa neden olabiliyor. Vücutta ağrı algılanmasında önemli olan bu maddelerin eksikliği üzerine eklenen, aşırı stres ve endişe ise durumu daha karmaşık bir hale getiriyor. Son çalışmalar depresyon, uyku bozukluğu ve çevresel faktörlerin fibromiyalji yakınmalarını kısır döngüye çevirdiğine dikkat çekiyor.

Tek seanslık radyofrekans tedavisi!

Tedavide öncelikle serotonin ve adrenalin maddelerini yerine koyan antidepresanların kullanımı büyük önem taşıyor. Beraberinde yapılması gereken boyun, omuz ve sırttaki ağrılı tetik noktalara radyofrekans tedavisi uygulamasıdır. Radyofrekans akımı üreten özel bir jeneratör ve bu akımı dokuya ileten bir radyofrekans iğnesi ile ağrılı tetik noktalara girilerek radyofrekans akımı pulsed modunda 10 dakika uygulanır. Yapılan çalışmalarda başarı yüzde 70 oranındadır. Hastaya uygulama bir kez yapılır ve ortalama 6 ay ila 2 yıl süresi boyunca hastaların boyun ve sırt ağrıları azalır. Pulsed radyofrekans akımı uyguladığı bölgede doku hasarı yapmadan ağrı sağaltımı sağlar, bu nedenle bu işlem hastaya tekrar tekrar uygulanabilir.