Ana Sayfa Haberler Çilekte Pesti...

Çilekte Pestisitle Mücadeledeki Başarı İhracatta Rekor Getirdi

02.03.2022 – Türkiye, 2021 yılında çilek ihracatında büyük bir başarıya imza attı. 2020 yılında 24,5 milyon dolarlık taze çilek ihraç etmişken, 2021 yılında yüzde 88’lik artışla 46,2 milyon dolarlık çilek ihracatına imza attı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin 2021 yılında hayata geçirdiği “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” isimli projenin 1.500 dekar çilek bahçelerinden numune alarak başladığı bilgisini veren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, çilek ihracatındaki başarının temelinde üreticinin kalıntısız ürün yetiştirmesinin yattığını dile getirdi.

Türkiye’de en çok çilek üreten ikinci il konumundaki Aydın’da çileği marka olan Sultanhisar’da Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği tarafından düzenlenen “Çilek Sektörel Değerlendirme Toplantısı”nda konuşan Uçak, “Hepinizin de bildiği gibi ürünün ilaçlamasında doğru zamanda, doğru dozda, doğru alet ve ekipmanla, son ilaçlama ve hasat zamanı arasındaki süreye uygun, hedef organizmaya yönelik uygulamalar yapılması gerekiyor. Aksi takdirde yapılacak olan pestisit uygulamalarında hem insan ve çevre sağlığına zarar vermiş oluyoruz hem de ihracatımızın gerçekleşmesine engel oluyoruz. Bunu engellemek adına “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” isimli projemizde üretim alanlarından numuneler alarak pestisitlerin doğru kullanımını sağlıyoruz. Çilek ile ilgili aldığımız numunelerde kalıntı değerleri, en büyük ihraç pazarlarımız Avrupa Birliği, Rusya ve kendi vatandaşlarımızın tüketimi için Türkiye’nin limitlerine uyumlu çıktı. Zaten ihracatımızdaki başarı da bunun en önemli kanıtı. Bu yıl da projemize devam ederek bölgeyi incelemeye devam etmek istiyoruz. 2022 yılını tüm paydaşlar olarak “Pestisitle Mücadele Yılı” olarak görüyoruz ve bu konuda hem üreticinin hem de ihracatçını üzerine düşen görevleri yerine getirmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Ökdem: “Aydın çilek üretiminde 2’inci Sırada”

Aydın İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Ökdem, Türkiye’nin yıllık 546 bin tonluk çilek üretimiyle dünyada beşinci sırada yer aldığını, Türkiye’de çilek üretiminde ikinci büyük il konumundaki Aydın’da çilek üretiminin Sultanhisar, Köşk ve Efeler’de yoğunlaştığını, bin 638 hektar alanda 66 bin ton üretim yaptıklarını kaydetti.

Aydın’da çilek üretiminin yüzde 47’sinin iyi tarım uygulamalarıyla üretildiği bilgisini veren Ökdem, Hastalık ve zararlılarla mücadele yönüyle sürekli sahadayız. Üreticilerimiz talep, istek ve gözlemlerimizi iletiyoruz. Çilek fidesi önemli bir eksiğimiz. Toplam 3 müteşebbisimizin izinlendirme çalışmasını yaptık. 700 bin adedini sertifika çalışması yürütecek. 2023 itibariyle bu rakamı 3 katına çıkarmayı hedefliyoruz. Hedefimiz Aydın’ımızı tarım başkenti yapmak” ifadelerine yer verdi.

Dilber: “2022 yılını Bitki Sağlığı Eğitim Yılı ilan ettik”

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr. Ersin Dilber, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin katıldığı toplantıda, 2022 yılını bitkisel üretimde karşılaşılan pestisit kalıntıları nedeniyle, üretici, toptancı, ihracatçı, bayiler açısından 2022 yılını bitki sağlığında eğitim yılı olarak ilan ettiklerini, bu amaçla Mersin, Manisa ve Aydın’da üretici, ihracatçı, toptancı ve zirai ilaç bayileriyle bir araya geldiklerini ifade etti.

Arıcan: “380 tane ruhsatlı bitki koruma ürünü var”

Bitki Koruma Ürünleri Daire Başkanı Nesrin Çakır Arıcan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ruhsat verdiği 380 tane bitki koruma ürünü olduğunu, 2015’ten beri bitki koruma ürünleri izlenebilirliğinin aktif olduğunu, 2018 yılında takip sistemi oluşturduklarını, ürün ruhsatlarında MRL değerlerini Avrupa Birliği limitleriyle aynı aldıklarını vurguladı. Arıcan, “Bitkisel mücadelede pestisit kalıntısı olmaması için etiket üzerindeki bilgilere göre hareket edilmesi gerekiyor. Bu şekilde hareket edildiğinde kalıntı oluşmaz. 380 bitki koruma ürünümüz yanında yeni çıkan zararlılarla mücadele için ihtiyaç halinde geçici kullanım izni veriyoruz” dedi.

Akaroğlu: “Coğrafi işaret üretici ile tüketici arasında ortak dil”

ADÜ Öğretim Üyesi Şebnem Nalan Akaroğlu, Sultanhisar çileğinin bir marka durumunda olduğunu, Sultanhisar’da iklim, toprak ve üretici bilgisinin çilekte kaliteyi artırdığına işaret etti.

Sultanhisar çileğinin coğrafi işaretli bir ürünler arasında yerini aldığını hatırlatan Akaroğlu, “Sultanhisar’da coğrafi işaret çileğin kalitesini garanti ediyor. Üretici ve tüketici arasında ortak bir dil oluşturuyor. Çilek 12 ay boyunca devam eden sürekli bir ürün. Fide konusu önemli. Sağlıklı fide ile üretim yapılması gerekir. Sertifikalı fide önemli. Üreticiler kendi fidelerini üretme yoluna gitmeli” dedi.

Çilek sektöründe 50 yılını geride bırakan işletmeci Nihat Özyiğit’te çilek yetiştiriciliği, hastalıklar ve sağlıklı fide üretimi konularında çiftçilere deneyimlerini aktardı.

Sultanhisar’daki “Çilek Sektörel Değerlendirme Toplantısı”na, Sultanhisar Kaymakamı Bahadır Güneş, Sultanhisar Belediye Başkanı Osman Yıldırımkaya, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Yönetim Kurulu üyeleri Türkmen Türkmenoğlu, H. Vural Güleç, Martin Sanford, çilek üreticileri, ihracatçıları, toptancıları, tüccarları, zirai ilaç bayileri katıldı.

Rusya, Türkiye’den İthal Ettiği Meyvelere Pestisit Nedeniyle Yasaklama Getirdi

25.02.2022 – Rusya Federasyonu’nun, Türkiye’den ithal ettiği üzüm, portakal, greyfurt, biber ve nar ithalatına pestisit nedeniyle yasaklama getirmesi sonrasında Türkiye, mevcut yasakların kalkması ve yasakların diğer ürünlere sıçramaması için dört koldan harekete geçti.

Tarım ve Orman Bakanlığı, üreticiler, ihracatçılar ve zirai ilaç bayileri soruna çözüm bulmak için güçbirliğine gitti.

 

Türkiye’nin taze meyve sebze üretim ve ihracatında önemli merkezlerinden, sofralık üzümün başkenti Alaşehir’de Manisa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği iş birliğinde, “Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” isimli toplantı bir hafta arayla ikinci kez düzenlendi. 

 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Vural Güleç’in modetarölüğünde düzenlenen toplantıya, Manisa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Gökmen Kaya, Alaşehir Tarım ve Orman İlçe Müdürü Musa Akkaynak ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Üyesi Ali Uçak konuşmacı olarak katıldı. 

 

“Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” isimli ilk toplantıda ihracatçılardan pestisit sorununun çözümü için görüşlerini aldıklarını aktaran Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi H. Vural Güleç, ikinci toplantıda zirai ilaç bayilerinin görüşlerini dinlediklerini anlattı. 

 

Sürdürülebilir taze meyve sebze ihracatı için Tarım ve Orman Bakanlığı, üreticiler, ihracatçılar ve zirai ilaç bayilerinin koordineli çalışması gerektiğine vurgu yapan Güleç, “Bilinçsiz pestisit kullanımı nedeniyle ortaya çıkan kalıntı sorunu üretim aşamasında olurken, pestisitin cezasını ihracatçı ödüyor. Bunun önüne geçmek için Ege Bölgesi’nde yoğun bir şekilde üretilen ve ihracatın yapılan ‘çekirdeksiz sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina, çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı’ ürünlerinde “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” isimli bir projeyi 2021 yılında hayata geçirdik. Bu ürünlerde 550 analiz yaparak, bölgenin pestisit haritasını çıkardık. Tarım ve Orman Bakanlığımız ve üreticilerimizle bu sonuçları paylaşıyoruz. 2022 yılında analiz sayısını daha da artıracağız” dedi. 

 

 

Rusya’nın ithalat yasağı getirdiği ürünler nedeniyle yaş meyve sebze sektöründe üretilen ürünlerin katma değere dönüşmesinde ciddi sorunlar olabileceğini vurgulayan Güleç, yaş meyve sebze sektöründe bilinçsiz pestisit kullanımı nedeniyle ortaya çıkan kalıntı sorununu önlemek için en önemli dört ayak konumundaki Tarım ve Orman Bakanlığı, ihracatçılar, üreticiler ve zirai ilaç bayilerinin üzerine düşeni yapmasının sorunu çözeceğini sözlerine ekledi. 

 

Uçak: “Rusya büyük pazar ihracat durursa hepimiz zarar görürüz”

 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Üyesi Ali Uçak ise; Rusya pazarının taze meyve sebze sektörü açısından önemine vurgu yaptı. Uçak, “Rusya büyük Pazar, bu pazarın kaybı söz konusu olursa bu sektörden ekmek yiyen herkes büyük zarar görür. Rusya şu anda belli ürünlerde yasak getirdi, bu konuda tedbir alınmazsa tüm taze meyve sebze ürünlerinde yasak gelebilir. Öncelikle üreticilerimiz kalıntısız ürün üretmeleri gerektiğini idrak edecek. Hastalık ve zararlılardan ari ürün yetiştirip pazara sunmak için hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Sektörde yaşanan sorunlar hepimizi ilgilendiriyor. Tek sorumlu ne üretici, ne ilaç bayileri ne de ihracatçı. Ülkemizden yapılan ihracata bir engel getiriliyorsa bunun sorumlusu hepimiziz. Bu halkada zirai ilaç bayilerine büyük görev düşüyor. İhracatçılar olarak yapılması gereken neyse sorumluluk almaya hazırız” diye konuştu. 

 

“Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” isimli toplantıya, Alaşehir Ziraat Odası Başkanı Türk, Alaşehir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Soygür, TARİŞ Alaşehir Üzüm Kooperatifi Müdürü Yılmaz Yıldırım, Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, taze meyve sebze ihracatçıları, zirai ilaç bayileri ve üreticiler katıldı.

9 Üründe Pestisit Analizleri Yapılacak

12.01.2021 – Sağlıklı gıda tüketimi ve bunun anahtarı olan “Gıda Güvenliği” son yıllarda dünyada yükselen değerler arasında. Dünya’nın gıda deposu olan Türkiye’de gıda üretiminde “Gıda Güvenliği”ne odaklanmış durumda.  Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2021 yılında “Gıda Güvenliği”ne dikkati çekmek amacıyla ‘Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz’ isimli projeyi hayata geçirecek.

Türkiye’nin bulunduğu konum nedeniyle sahip olduğu iklim ve toprak koşulları ile tarımsal üretim açısından zengin bir çeşitliliğe sahip olduğunun altını çizen Ege Yaş  Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi sırasında, hastalık ve zararlı etmenlerin etki ederek ürünün hem kalitesini hem de verimini olumsuz yönde değiştirdiğini, bunu önlemek için hastalık ve zararlılarla mücadelede üreticilerin entegre mücadele programını uyguladıklarını kaydetti.

Entegre mücadele içerisinde gerçekleştirilen uygulamalardan birisinin de pestisit kullanımı olduğuna temas eden Uçak, “Ancak pestisit kullanımında bilinmelidir ki ‘doğru zamanda, doğru dozda, doğru alet ve ekipmanla, son ilaçlama ve hasat zamanı arasındaki süreye uygun, hedef organizmaya yönelik’ uygulamalar yapılmalıdır. Aksi takdirde yapılacak olan pestisit uygulamalarında hem insan ve çevre sağlığına zarar vermiş oluyoruz hem de ihracatımızın gerçekleşmesine engel oluyoruz. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği olarak güvenilir gıdanın sağlanmasına yardımcı olacağını düşündüğümüz ‘Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz’ projesinin saha çalışmalarına 2021 yılı Mart ayında çilek ürünüyle başlayacağız” diye konuştu.

Gıda Güvenliği bilinci her gün artıyor 

“Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya ülkeleri ‘Gıda Güvenliği’ konusunda her geçen gün daha da bilinçleniyor” diyen Başkan Uçak, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu projede ihracat miktarının yoğun olduğu ‘çekirdeksiz sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina, çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı’ ürünlerine yönelik pestisitlerin analiz edilmesi ile ilgilidir. Bu ürünlerin, üretiminin yoğun olarak gerçekleştiği bölgelerden belirli sayılarda numune toplayarak, akredite olmuş laboratuvarlarda analizi gerçekleştirilecek. Analiz sonrası çıkan sonuçlarda, hangi üründe hangi pestisitlerin ne kadar kullanıldığını görmüş olacağız. Bu sonuçlara göre en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği ve Rusya ile 83 milyon vatandaşımızın sağlığı için istenilen MRL (Maksimum Rezidü Limiti) değerlerinin sağlanmasında ne ölçüde başarı sağladığımızı, yasaklı olan pestisitlerin kullanılıp kullanılmadığını öğrenebilecek ve bu konuda hem üreticilerimize hem de ihracatçılarımıza gerekli bilgilendirmelerde bulunulacak.”

‘Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz’ projesinin ilk kez hayata geçirileceğinin altını çizen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Bundan sonraki süreçte pestisitler konusunda veriye sahip olmamız çeşitli platformlarda gerçekleştirecek olduğumuz görüşmelerde ayrıca faydalı olacak” diyerek sözlerini noktaladı.

Başardık: 16 Tarım Zehiri (Pestisit) Yasaklandı

11.06.2020 – Tarım ve Orman Bakanlığı 16 pestisit (tarım zehiri) etken maddesinin yasaklanmasına karar verdi. Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı karar için “bu olumlu bir adım ve kullanılan diğer tüm pestisitlere yönelik de aynı kararın alınmasını bekliyoruz” açıklamasını yaptı.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin öncülüğünde bir araya gelen Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın çalışmaları kamuoyunda ve karar vericiler nezdinde karşılık bulmaya devam ediyor. 100’ün üzerinde kurum ve inisiyatifinin yer aldığı Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı tarafından başlatılan Zehirsiz Kampanya için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan güzel haber geldi. Bakanlık, 16 pestisit etken maddesinin yasaklanmasına karar verdi.

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, yasaklama kararını olumlu karşılarken, insan ve çevre için zararlı diğer tarım zehirlerinin de yasaklanması ve alternatif, zehirsiz yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi için gereken adımların atılmasını beklediklerini belirtti. Bunun için herkesi Zehirsiz Kampanya’ya destek olmaya davet etti.

Yasaklanan etken maddeler:

Yasaklanan Pestisitler, Tarımda Kullanımı Yasaklanan Zehirli Etken Maddeler
Yasaklanan Pestisitler, Tarımda Kullanımı Yasaklanan Zehirli Etken Maddeler

Zehirsiz Kampanya ile tarım zehirleri konusunda önemli bir farkındalık yarattıklarını belirten Zehirsiz Sofralar İletişim ve Kampanya Koordinatörü Turgay Özçelik, yasaklama kararının sevindirici, ama yetersiz olduğunu söyledi. Özçelik kararla ilgili şunları ekledi: “Bakanlığın bu kararı ile, Zehirsiz Kampanya’da yasaklanmasını talep ettiğimiz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘son derece tehlikeli’, ‘yüksek seviyede tehlikeli’ ve ‘muhtemel kanserojen’ olarak belirtilen 13 etken maddeden 4’ü yasaklanmış oldu. Ayrıca yine Bakanlık tarafından 2019 yılı sonunda üniversitelerden kullanımlarının sonlandırılmasına yönelik görüş talep edilen 41 etken maddeden de 14’ü bu kararla yasaklandı. Oysa Avrupa Birliği, bu 41 etken maddeden 32’sini yasakladı, kalan 9 maddenin yasaklanmasını da gündemine aldı. Elbette tek bir zehirden kurtulmak bile sevindirici ama bizde neden sadece 14’ü yasaklandı? Geriye kalan tarım zehirleri de yasaklanacak mı? Bu konuda bir takvim var mı? Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bu konuda tatmin edici bir açıklama bekliyoruz.”

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, bakanlığın üniversitelere gönderdiği listede yer alan pestisitlerin insan, doğal hayattaki diğer canlıların sağlığı ve çevresel toksisite açısından ne gibi zararlara yol açtığını araştırmış, 41 etken maddenin hem insan hem de diğer canlılar için ölümcül tehlikeler barındırdığını ortaya koymuştu.

Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, yasaklamanın yanında atılması gereken adımlara dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı: “Geçtiğimiz 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nde AB Komisyonu 2030 yılına kadar pestisitlerin genel kullanımının ve yüksek derecede tehlikeli pestisit kullanımının %50 azaltılması, pestisitlerin agroekolojik uygulamalarla değiştirilmesi, 2030 yılına kadar AB’nin tarım arazilerinin %25’inin organik tarıma ayrılması ve nihayetinde pestisitlerin AB kentsel yeşil alanlarında da yasaklanması yönündeki kararını açıklamıştı. AB geçiş sürecinde bugüne kadar 180’in üstünde pestisit etken maddesi yasaklandı ve her gün yasaklananlara yenileri ekleniyor. Ancak mesele sadece pestisitleri yasaklamak değil mevcut tarım sisteminin sürdürülemezliğini görüp ekolojik, sağlıklı, adil ve sürdürülebilir bir tarım – gıda sistemine bir an evvel geçebilmek için AB gibi hedefleri ve yol haritasını belirlemek. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan, Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın hazırladığı ve bu sürece dair önerilerimizi kapsayan Zehirsiz Sofralar İçin Yol Haritası metnini dikkate almasını talep ediyoruz.”

Zehirsiz Sofralar Projesi

Pestisitlerin zararları konusunda farkındalık yaratmak ve Türkiye’deki pestisit kullanımını azaltmak için, Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında desteklenen ve PAN Europe (Avrupa Pestisit Eylem Ağı) ortaklığında yürütülen “Zehirsiz Sofralar” projemiz 1 Nisan’da başladı, 1 yıl sürdü.

Proje kapsamında 12 ay boyunca, pestisitlerin olumsuz etkileri ve pestisitlere alternatif yöntemler hakkında üretici ve tüketicilerde farkındalık yaratmayı, Türkiye ve AB’de pestisitlerle ilgili çalışan STK’lar arasında işbirliğini artırmayı ve pestisit kullanımını sınırlamak için Buğday Derneği ve Türkiye’deki STK’ların kampanyacılık ve lobicilik çalışmalarını güçlendirmeyi hedefledi.

Bu hedeflere ulaşmak için, “Zehirsiz Sofralar” kapsamında, ortak amaçları olan STK ve sivil girişimleri bir araya getirerek Türkiye’de pestisitlerin kullanımını azaltmak ve alternatif tarım ve zararlılarla mücadele yöntemlerini yaygınlaştırmak için bir arada hareket etmelerini sağlayacak Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı kuruldu.

Zehirsiz Yöntem ve Teknikler İçin Bilgi Kaynağı

Proje kapsamında hazırlanan web sitesi (www.zehirsizsofralar.org) bilgilendirici belge, makale ve dokümanlara (pestisitler ve alternatif tarım ve zararlılarla mücadele yöntemleri, iyi uygulamalar, Türkiye ve AB’deki güncel durum, AB’ye üyelik sürecinde atılan adımlar, geleceğe yönelik planlar, mevzuat ve mevzuat değişiklikleri, gıda için yasal denetim mekanizmaları, pestisitler açısından gıda güvenliği, vb.) yer vererek önemli bir bilgi kaynağı sunuyor.

Pestisitlerin zararlarını anlatan ve sağlıklı gıdaya ulaşmak için tüketiciye öneriler sunan “Zehirsiz Sofralar Tüketici Rehberi” ve üreticiler için, pestisitlerin zararlarını ve alternatif yöntem ve teknikleri anlatan “Zehirsiz Sofralar Üretici Rehberi”ne yine web sitesinden online ulaşılabiliyor.

Zehirsiz Sofralar Belgeseli

16 bölümden oluşan Zehirsiz Sofralar belgeseli, tarım zehirleri olarak bilinen pestisitlerin nasıl ortaya çıktığı, zararları ve doğa dostu alternatiflerini ele alıyor. Avrupa Birliği, Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında finanse edilen ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin yürüttüğü Zehirsiz Sofralar projesi kapsamında yapılan belgeselde, konunun uzmanları ve çiftçiler bir yandan pestisitlerin yok edici etkilerini anlatırken, diğer yandan da zehirsiz üretim ve sofraların mümkün olduğunu gösteren alternatif yöntemlere dair uygulamalardan bahsediyor. Belgesel Zehirsiz Sofralar Youtube kanalından izlenebiliyor.

Zehirsiz Sofralar Platformu

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, 28 Şubat 2020’de gerçekleştirdiği toplantısında platform olma, sadece pestisitler konusunda değil, gıda güvenliğini ilgilendiren tohum, organik tarım gibi farklı alanlarda da ağlar kurarak çalışmalarına devam etme kararı aldı.

 

Tarım ve Orman Bakanlığı 41 Pestisit ile İlgili Üniversitelerden Görüş İstedi

Pestisit Nedir? Zararlı mıdır?

Pestisit, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlardır. Pestisit, pest yani haşere kelimesinden gelmektedir. Pestisit haşere karşıtı demektir. Pestisitler kimyasal bir madde ya da karşım olabileceği gibi virüs ya da bakteri gibi biyolojik bir ajan, antimikrobik, dezenfektan ya da herhangi bir araç da olabilir.

Her haşere karşıtı araç zararlıdır denemez. Ancak haşerelere karşı kullanılan çeşitli kimyasallar doğadaki dengeyi bozmanın ötesinde kalıntı bırakarak insan sağlığını da tehdit eder hale gelebilirler. Burada önemli olan hangi pestisitlerin zararlı olduğu ve güvenli kullanım miktarlarının belirlenmesidir.

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’ndan Uyarı: Ölümcül Tehlike

23.01.2020 – Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üniversitelerden görüş istediği, tarımda kullanılan 41 pestisit etken maddesinin yol açtığı zararları açıkladı.

Tarım ve Orman Bakanlığı üniversitelere gönderdiği bir yazı ile ülkemiz tarımında kullanılan 41 adet pestisit etken maddesinin kullanımdan kaldırılmasının gerekip gerekmediği hakkında görüş istedi.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Avrupa Pestisit Eylem Ağı tarafından yürütülmekte olan Zehirsiz Sofralar Projesi kapsamında bir araya gelen 100’ü aşkın sivil kuruluş ve inisiyatifin oluşturduğu Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, Kasım 2019’da Zehirsiz Kampanya’yı başlatmış; pestisitlerin zararlarına dikkat çekerek, Türkiye’de kademeli olarak azaltılarak yasaklanmasını ve doğa dostu üretim yapan çiftçilerin kullandığı yöntemlerinin yaygınlaştırılmasını talep etmişti.

Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında desteklenen proje kapsamında oluşturulan Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, bakanlığın üniversitelere gönderdiği listede yer alan pestisitlerin insan, doğal hayattaki diğer canlıların sağlığı ve çevresel toksisite açısından ne gibi zararlara yol açtığını araştırdı. Proje danışmanlarından Dr. Bülent Şık’ın, Ağ adına yaptığı araştırma, 41 etken maddenin hem insan hem de diğer canlılar için ölümcül tehlikeler barındırdığını ortaya koyuyor.

41 Pestisit İçin Yapılan Araştırmada Öne Çıkan Sonuçlar

  • 8 Etken madde ölümcül: Bakanlığın listesindeki 41 etken maddeden 8’i solunduğunda ölümcül etki gösteriyor.
  • 12 Madde kanser tehlikesi taşıyor: 41 pestisit etken maddesinin 7’si muhtemel, 5’i olası karsinojenik. Karsinojenik maddeler solunduğunda, ağız yoluyla alındığında veya deriye nüfuz ettiğinde kanser oluşumuna neden olabiliyor.
  • 19 Madde çocuklar için çok tehlikeli: 5’i şüpheli olmak üzere, 19 etken madde hormonal sistem bozucu özellik taşıyor. İnsan ve hayvan bedeninin birçok işlevini hormon sistemi düzenlediği için, hormonal sistem bozucu pestisitler vücudu pek çok açıdan etkiliyor. Bu etkilerden bazıları: Hormonla ilişkili kanser türleri (prostat, testis, meme), metabolizma bozuklukları (obezite, diyabet), üreme fonksiyonu bozuklukları (doğurganlığın azalması, çocuklarda cinsiyet gelişim bozukluğu, örneğin erken ergenlik), kalp ve damar hastalıkları, zihin ve davranış bozuklukları. Hormonal sistem bozucu pestisitler, özellikle çocuklar ve anne karnındaki bebekler için daha tehlikeli.
  • 13 Madde beyne zarar veriyor: 4’ü şüpheli olmak üzere, 13 etken madde nörolojik gelişime zarar veren özellikte. Hiperaktivite, davranış bozuklukları, düşük IQ, yol açtığı zararlardan bazıları.
  • 26 Madde üreme sistemini bozuyor: 9’u şüpheli olmak üzere, 26 etken madde üreme sistemi için zararlı niteliğe sahip. Bunlar, üreme sistemine toksik etkiler gösteren, üreme fonksiyon ve kapasitesini azaltan, doğurganlığa veya doğmamış çocuğa zarar verebilen maddelerdir.
  • Çiftçiler tehlikede: 13 etken madde çiftçiler ve tarım işçileri için çok zararlı.
  • Ekosisteme zarar veriyor: 10 etken madde arılar, 10 etken madde faydalı böcekler, 3 etken madde kuşlar, 10 etken madde suda yaşayan canlılar, 1 etken madde su yosunları için çok zehirli.
  • Biyolojik birikim ve kalıcı kirlilik: 3 Etken madde biyolojik birikim yapıyor ve 5 etken madde ise uzun süre çevrede kalarak zehirli etkisini koruyabiliyor.

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın önerisi

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın listesinde yer alan pestisit etken maddelerinin yasaklanmasına yönelik tartışmalar uzun zamandan beri sürüyor. Aşağıdaki tablolarda da görülebileceği gibi bu etken maddelerin insan sağlığına ve doğal yaşama çeşitli zararları bulunuyor. Ayrıca Bakanlığın listesinde yer alan 41 adet pestisitten dokuzu (Glyphosate, Beta-Cyfluthrin, Cyfluthrin, Formetanate, Malathion, Tefluthrin, Zeta-Cypermethrin, Fenamiphos ve Zinc Phosphide) haricinde diğer 32 adet pestisitin Avrupa Birliği’nde kullanımına onay verilmiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Avrupa Birliği’nde onay verilmeyen bu pestisitlerin ülkemiz tarımında neden kullanıldığına bir açıklama getirmesi gerekiyor.

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı kamuoyunu söz konusu dokuz adet pestisitin de yasaklanmasını içeren kampanyayı imzalamaya, paylaşmaya, desteklemeye çağırıyor. Yürütülen kampanya ile ilgili bilgilere şu linkten ulaşılabilir: Change.org/ZehirsizSofralar

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, insan sağlığına ve doğal hayata daha fazla zarar vermemek için Bakanlığın üniversitelerden görüş istediği 41 adet pestisit etken maddesinin kullanımının yasaklanarak topraklarımızın, suyumuzun ve tüm canlıların gıdasının zehirlerden temizlenmesini talep ediyor.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Gıda ve Kontrol Genel Müdür Vekili Harun Seçkin’den randevu isteyen Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, aşağıdaki kampanya taleplerini bu görüşmede yetkililere iletecek.

1-Dünya Sağlık Örgütü tarafından “son derece tehlikeli”, “yüksek seviyede tehlikeli” ve “muhtemel kanserojen” olarak belirlenen ve tarımda kullanılan 13 etken madde (Difenacoum, ethoprophos, cyfluthrin, beta-cyfluthrin, zeta-cypermethrin, fenamiphos, formetanate X formetanate hydrochloride, methiocarb, methomyl, tefluthrin, zinc phosphide, glyphosate, malathion) öncelikle ve acilen yasaklansın.

2-Pestisitlerin tamamının 2030 yılına kadar yasaklanması, doğa dostu, zehirsiz yöntemlerle tarımsal üretim yapılması için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gerekli adımlar atılsın; doğa dostu tarım yöntemleri ve bu yöntemlerle tarım yapan küçük üreticiler desteklensin; üreticileri doğa dostu, zehirsiz yöntemler kullanmaya teşvik edecek politikalar uygulansın.

3-Türkiye’de tarım ve gıda ürünlerinde kullanılan pestisitlerle ilgili denetimler artırılsın, elde edilen denetim sonuçlarıyla ilgili şeffaflık sağlansın.

 

Tarım İlacı Yerine Güneşten Faydalanınca Verim Yüzde 50 Arttı

Biberde Verim Yüzde 50 Arttı

04.05.2016 – Mersin’de pilot olarak geçen yıl başlatılan biberde nematod zararlısı ile mücadelede uygulanan solarizasyon yönteminde başarı sağlandı. Güneş enerjisini dezenfeksiyon amaçlı kullanarak Türkiye’ye model olan yöntemle biberde yüzde 50 verim artışı sağlanırken, hastalık düzeyinin yüzde 5’lere indiği açıklandı.

Mersin’de daha sağlıklı ürün tüketilmesi, çevrenin korunması amacıyla hazırlanan ’Nematod ve Kök Hastalıkları ile Mücadele Projesi’ kapsamında 2014-2015 sezonunda 10 serada deneme üretimleri yapılırken, 2015-2016 sezonunda buna 5 sera daha eklendi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) desteği, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü, Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü işbirliğinde yürütülen ‘Nematod ve Kök Hastalıkları ile Mücadele Projesi’nin ikinci yılında, Kazanlı Mahallesi’nde Tarla Günü düzenlendi. Kazanlı bölgesinde örtü altı biber yetiştiriciliğinde sorun olan nematod ve kök hastalıklarına karşı toprak dezenfeksiyonuna yönelik demostrasyon ve eğitim çalışmalarının 2015-2016 sezonunda da devam ettiği uygulamanın sonuçları, biber seralarında kamuoyu ile paylaşıldı. Tarla Günü etkinliğine Mersin Vali Yardımcısı Süleyman Deniz, Tarım Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Politikalar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Doç. Dr. Birol Akbaş, Mersin Tarım Gıda ve Hayvancılık İl Müdürü Kadir Çiftepala da katıldı.

“HASTALIK DÜZEYİ YÜZDE 5 İLE 15 DÜZEYİNE DÜŞTÜ”

Etkinliğinin açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver, tarım ve gıdanın yalnızca basit bir beslenme aracı olarak görülmemesi gerektiğini, toplum ve çevre sağlığı adına büyük önem taşıdığını söyledi. Son yıllarda yanlış kullanılan kimyasal gübre ve hatalı tarım uygulamalarının gerek toprak gerekse insan sağlığını tehdit eder duruma geldiğini vurgulayan Tanrıöver, çözüm yolu olarak iyi tarım uygulamalarını gösterdi. Bu noktada sektörün tüm düzeydeki temsilcilerini bilinçlendirme, eğitme ve örnek uygulamaları gösterme adına MTSO’nun öncü olduğunu belirten Tanrıöver, “Bu anlamda biber seralarında örnek demonstrasyon denemelerini Kazanlı’da örtü altı biber yetiştiriciliğinde nematod ve kök hastalıklarına karşı toprak dezenfeksiyonuna yönelik demonstrasyon ve eğitim çalışmaları adı altında uyguladık. Bu proje ile tüketicinin daha sağlıklı ürün tüketmesini ve çevrenin korunmasını amaçladık. Kimyasallar olmadan, verim kaybı olmadan, eskiden biberde yüzde 30 ile 60 arasında olan kök çürüklüğü ve solgunluğun, uygulamanın yapıldığı alanlarda yüzde 5 ile 15 düzeyine düştüğü görüldü. Buna ek olarak, uygulamanın yapıldığı alanlarda verimliliğin ise yüzde 50 arttığı tespit edildi. Bu ticari anlamda da olağanüstü bir katma değerdir, kazanımdır” dedi.

“MERSİN’İ GIDA GÜVENLİĞİNDE DÜNYADA MARKA KENT YAPMAK İSTİYORUZ”

MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu ise proje ve uygulamaları hakkında bilgi verdi. Dünyada gıda güvenliğinin öneminin her geçen gün arttığına dikkat çeken Hekimoğlu, Türkiye ve özelinde Mersin’in gıda güvenliğinde söz sahibi olması hedefiyle hareket ettiklerini anlattı. Tarım ilaç kalıntıları, yer altı sularının kirlenmesi gibi sorunlar nedeniyle Kazanlı’da biber üreticilerinin 150 milyon TL’ye varan verim ve kalite kaybı yaşaması sonrasında 2013’te harekete geçtiklerini hatırlatan Hekimoğlu, yaptıkları çalışmalarla Türk çiftçisinin bilinçli, doğru zamanda, doğru uygulamalarla güzel sonuçlar alabileceğini gösterdiklerini söyledi.

Mersin’i meyve sebze üretiminde, gıda güvenliğinde dünyada marka kent yapmak istediklerini kaydeden Hekimoğlu, “Yaptığımız çalışmalar sonucunda güvenli gıda üretimi gerçekleştirildi. Artık hiçbir halk sağlığı endişesi duymadan yenilebilecek ürünler yetiştirmeye adayız” diye konuştu.

Mersin’de gerçekleştirilen pilot çalışmanın Türkiye’ye örnek olduğunu vurgulayan Hekimoğlu, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ile bu alandaki işbirliklerinin önümüzdeki sezonda da devam etmesini istedi. Solarizasyon ve azaltılmış fumigasyon kombinasyonu ile sağlanan bu uygulamanın meyve ve sebzede diğer örtü altı üretimlerde de kullanılabileceğine dikkat çeken Hekimoğlu, “Bu örnek çalışmanın Türkiye’de yıllardır konuşulan pestisit tarım ilaçları kalıntısını ortadan kaldıracağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Biberde Verim Yüzde 50 Arttı“GÜBRE KONUSUNDAKİ ÇALIŞMALARIN DA TAKİPÇİSİYİZ”

Tarım ilaçları kadar bitki besleme ürünleri ve kimyevi gübrelerin de toprağa zarar verdiğini, yer altı sularını kirlettiğini anlatan Hekimoğlu, “Bugün dünyada hammadde dahi olarak kullanılmayan gübreler, bitki besleme ürünleri Türk çiftçisine satılıyor” şeklinde konuştu.

Tarım Bakanlığı’nın gübre üzerine çalıştığını bildiren Hekimoğlu, yakın bir zamanda bu alandaki yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle çiftçilere doğru ve uygun maliyetli yeni nesil teknolojik ürünlerin sunulacağını anlattı. Hekimoğlu, “MTSO olarak sürdürülebilir tarım, kalkınma, ekosistemin vazgeçilmez kaynağı toprağı ve çevreyi korumak için bu tür konuların takipçisi olacağız” dedi.

Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü adına konuşan Doç. Dr. Seral Yücel, çiftçiyi doğru uygulama yöntemleri hakkında bilgilendirirken, üreticiler Ali Atlı ile Uğur Çetinkaya yaptıkları çalışmaları ve aldıkları sonuçları katılımcılarla paylaştı. İHA