Ana Sayfa Haberler Merkez Bankas...

Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya Enflasyon Hakkında Konuşma Yaptı

TCMB

30.01.2019 – Merkez Bankası, 2019 yılı Ocak Enflasyon Raporu bilgilendirme toplantısında Murat Çetinkaya sunum ve konuşma yaptı. Bu konuşmada son dönem makroekonomik gelişmeleri, beklentiler ışığında güncellenen orta vadeli enflasyon tahminlerini, bu tahminlerin arka planında yer alan varsayımları ve para politikası duruşunu paylaştı. Aşağıda sunumun tam metnini bulabilirsiniz:

Murat Çetinkaya’nın Sunumu

Bildiğiniz gibi, Enflasyon Raporlarında konjonktürel gelişmeleri tartıştığımız bölümlere ilave olarak ekonomik gündeme ilişkin öne çıkan konulara dair çalışmalara da yer veriyoruz. Bu raporda da çeşitli enflasyon belirsizliği göstergelerinden elde edilen bilgileri paylaşan, ithalatta yakın dönem eğilimlerini tüketim ve yatırım malları açısından inceleyen ve cari açığın düşürülmesine yönelik yapısal tedbirleri ele alan çalışmalar yer alıyor. Ayrıca, 2018 yıl sonu enflasyon tahminlerini değerlendiren ve para ve maliye politikalarının etkileşimini farklı açılardan inceleyen kutular da mevcut.

Geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinde küresel iktisadi faaliyette yaşanan ivme kaybı, üçüncü çeyrekte de gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarındaki eş anlı yavaşlamadan ötürü etkisini sürdürdü. ABD ve İngiltere’de büyüme performansı olumlu seyretse de, özellikle Euro Bölgesi büyümesinde gözlenen yavaşlama belirgin hale geldi. Artan korumacılık eğilimlerinin ekonomi politikalarına yönelik belirsizliği artırarak küresel büyüme görünümü üzerinde yavaşlatıcı etkide bulunacağını öngörüyoruz. Endüstriyel metal fiyatları, ABD’nin uygulamaya koyduğu uluslararası ticaret kısıtlamalarının talebi düşüreceği beklentisinin fiyatlara yansıması nedeniyle dördüncü çeyrekte gerilemeye devam etti. Petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak, küresel enflasyon son çeyrekte geriledi. 

Gelişmiş ülke merkez bankalarının kademeli parasal sıkılaşma eğilimi geçtiğimiz yılın son çeyreğinde de devam etti. Bu dönemde, küresel ekonomiye ilişkin belirsizliğin artması, gelişmiş ülkelerde devam eden politika normalleşmesinin hız kaybedebileceğine yönelik beklentilerin oluşmasına yol açtı. Bu çerçevede, gelişmiş ülkelerde tahvil getirileri geriledi (Grafik 1). Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları Eylül ayından itibaren toparlanma eğilimi sergiledi (Grafik 2). Jeopolitik risklerin de etkisiyle gelişmekte olan ülkelerin risk primleri dalgalı seyretmekle birlikte yılbaşından itibaren küresel risk iştahındaki artışa paralel olarak gerilemeye başladı.

Ekim Enflasyon Raporu’ndan sonraki dönemde meydana gelen jeopolitik gelişmeler ve küresel oynaklıklara rağmen, para politikasındaki sıkı duruşu sürdürmemiz ve enflasyon görünümünün düzelmeye başlaması yurt içinde finansal göstergelerde iyileşme kaydedilmesine katkıda bulundu. Ülke risk primindeki düşüşün de etkisiyle Türk lirası diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden olumlu yönde ayrışırken; kısa ve orta vadeli piyasa faizleri geriledi. Finansal koşullardaki sıkılık devam ederken kredilerin büyüme hızındaki yavaşlama belirgin hale geldi.

Tüketici enflasyonu 2018 yıl sonu itibarıyla yüzde 20,3 seviyesine geriledi. Bu dönemde, sıkı para politikası duruşunun yanı sıra petrol ve ithalat fiyatlarındaki gerileme, belirli ürünlerdeki vergi indirimleri ve iç talepteki zayıflama enflasyondaki düşüşte etkili oldu. Üretici fiyatları enflasyonu, döviz kuru ve enerji fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak gerilese de, tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları güçlü seyrini korudu. İktisadi faaliyet, Ekim Enflasyon Raporu’nda ortaya koyduğumuz görünümle uyumlu şekilde 2018 yılı üçüncü çeyreğinde yavaşladı. Finansal piyasalardaki yüksek oynaklık ve finansal koşullardaki belirgin sıkılaşmanın da etkisiyle yurt içi talep tüketim ve yatırım kaynaklı olarak daraldı. Olumlu dış talep koşulları ve reel kur gelişmelerine bağlı olarak net ihracatta gözlediğimiz güçlü seyir, büyümedeki yurt içi talep kaynaklı yavaşlamayı sınırladı. Son çeyreğe ilişkin açıklanan göstergeler ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğini ve toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönlü katkısının arttığını gösteriyor. 

1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar

Fiyat istikrarını desteklemek amacıyla Eylül ayında gerçekleştirdiğimiz güçlü parasal sıkılaştırmanın ardından, Aralık ve Ocak aylarında fiyat istikrarına yönelik risklere dikkat çekerek sıkı para politikası duruşumuzu koruduk (Grafik 3 ve Grafik 4).

Eylül ayında yaptığımız güçlü parasal sıkılaştırma ve ülke risk primindeki düşüşe bağlı olarak kur takası faizleri tüm vadelerde bir önceki Rapor dönemine göre geriledi. Sıkı duruşu korumamızın neticesinde, kısa vadeli kur takası getirileri, uzun vadeli kur takası getirilerinin üzerinde seyretmeye devam etti (Grafik 5). Türk lirasının ima edilen oynaklığı, Eylül ayından bu yana geriledi (Grafik 6).

Geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinde bankaların kredi koşullarında gerçekleşen sıkılaşma ve kredi talebindeki düşüşün etkisiyle kredi büyümesinde ortaya çıkan yavaşlama eğilimi son çeyrekte daha da belirgin hale geldi (Grafik 7). Finansal Koşullar Endeksi’ni oluşturan tüm finansal bileşenler, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde endekse sıkılaştırıcı yönde katkı vermeye devam etti. Bununla birlikte, getiri eğrisindeki yataylaşma, Türk lirasındaki reel değerlenme, kredi faiz oranlarındaki gerileme ve kredi standartlarındaki sınırlı gevşemeye bağlı olarak finansal koşullardaki sıkılık bir önceki çeyreğe kıyasla bir miktar azaldı (Grafik 8).

2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar

Tüketici enflasyonu Ekim Enflasyon Raporunda verdiğimiz tahminin altında gerçekleşti (Grafik 9). İşlenmemiş gıda, enerji, alkol-tütün ve altın dışı tüketici enflasyonunda da benzer bir görünüm olduğunu görüyoruz (Grafik 10). Enflasyonun öngörülerin altında kalmasında büyük ölçüde Türk lirasındaki değerlenme ve petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak Türk lirası cinsiden ithalat fiyatlarındaki gerileme, belirli dayanıklı tüketim mallarına yönelik vergi indirimleri ve talep koşulları etkili oldu.

2018 yılının son çeyreğinde, yıllık enflasyondaki azalışta başlıca sürükleyici olarak temel mal ve enerji grupları öne çıktı. Temel mal grubunda Türk lirasındaki değerlenmenin yanında, Kasım ayından itibaren otomobil, mobilya ve beyaz eşyada yapılan vergi indirimlerinin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Diğer taraftan, uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş enerji grubuna olumlu yansıdı. Gıda grubunda yıllık enflasyon yüksek seyrini korudu. Hizmet grubu yıllık enflasyonu ise bu dönemde birikimli maliyet artışlarına bağlı olarak yükselişini sürdürdü (Grafik 11).

Diğer taraftan, iç talepteki zayıflamanın enflasyona düşüş yönlü destek vermeye devam etmesiyle, fiyatlama davranışlarında bir miktar iyileşme gözlüyoruz. Yayılım endeksleri, ekonomik birimlerin fiyat artırma eğiliminin önceki çeyreğe göre azaldığına ve medyan fiyat artış oranının ikinci çeyrekteki seviyesine gerilediğine işaret ediyor (Grafik 12). Ancak, eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin takip ettiğimiz göstergeler halen yüksek seviyelerde bulunuyor.

İktisadi faaliyet geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinde Ekim Enflasyon Raporu’nda ortaya koyduğumuz görünümle uyumlu şekilde yavaşladı ve dengelenme süreci belirginleşti (Grafik 13). Bu dönemde, Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) dönemlik yüzde 1,1 daralırken, yıllık yüzde 1,6 oranında artış kaydetti. Üçüncü çeyrekte net ihracatın güçlü katkısı yurt içi talepteki daralmanın büyüme üzerindeki olumsuz etkilerini sınırladı (Grafik 14). Bu gelişmede, turizmin de desteğiyle gücünü koruyan mal ve hizmet ihracatı ile Türk lirasındaki değer kaybı ve yurt içi talepteki daralmaya bağlı olarak gerileyen ithalat talebi etkili oldu. 

 

Talep kompozisyonundaki dengelenme 2018 yılının son çeyreğinde belirginleşerek devam etti. Dayanıklı mallarda, Kasım ayı itibarıyla uygulanmaya başlanan vergi teşviklerinin ve alınan diğer tedbirlerin yurt içi talepteki daralmayı kısmen sınırladığını gözlemliyoruz. 

Dördüncü çeyrekte, net ihracat büyümeye yüksek katkı sağlamaya devam etti. Küresel büyüme görünümündeki kısmi yavaşlama sinyallerine rağmen dış talep gücünü koruyor. Reel kur gelişmelerinin yanı sıra yurt içi talepteki yavaşlamaya bağlı olarak firmaların dış piyasalara yönelme eğilimi ve pazar çeşitlendirme esnekliği mal ihracatını desteklemeye devam ediyor. Buna ek olarak, turizm ve diğer hizmet gelirlerinin olumlu seyri sürerken, iç talepteki yavaşlama ve Türk lirasındaki değer kaybı ile birlikte ithalat talebi daralmaya devam etti ve cari işlemler dengesi yılın son çeyreğinde hızlı bir şekilde iyileşti (Grafik 15). İktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi işgücü piyasasını da etkiledi (Grafik 16).

Özetle, iktisadi faaliyette geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinde başlayan ve üçüncü çeyrekte de devam eden dengelenme eğiliminin, dördüncü çeyrekte belirginleştiğini görüyoruz. 2019 yılı boyunca, enflasyon görünümünde iyileşme ve ülke risk primlerindeki gerilemeyle beraber finansal koşulların iç talepte ılımlı bir toparlanmaya destek vereceğini, diğer taraftan net ihracatın büyümeye katkısının süreceğini öngörüyoruz.

Saygıdeğer Konuklar,

Enflasyon tahminlerinde küresel büyüme ve gelişmiş ülke para politikaları görünümünün yanı sıra enerji, ithalat ve gıda fiyatları da önemli rol oynuyor. Dolayısıyla, tahminlere geçmeden önce kısaca söz konusu değişkenlere dair varsayımlarımızı aktaracağım.

Ham petrol fiyatlarında Kasım ayı başından itibaren aşağı yönlü bir eğilim gözledik. Aralık ayında da petrol fiyatlarındaki gerileme hızlanarak devam etti. Buna bağlı olarak, uluslararası ham petrol fiyatlarına ilişkin gerçekleşmeler, Ekim Enflasyon Raporu’nda paylaştığımız varsayımların altında kaldı. Yakın dönem gelişmeleri çerçevesinde, ham petrol fiyatlarına ilişkin varsayımımızı 2019 yılı için 80 ABD dolarından 63 ABD dolarına düşürüyoruz (Grafik 17). 2019 yılına ilişkin ABD doları cinsinden ithalat fiyatları yıllık ortalama artış oranı varsayımımızı da daha sınırlı olmakla birlikte aşağı yönlü güncelliyoruz (Grafik 18).

Öte yandan, 2019 ve 2020 yıl sonu gıda enflasyonu tahminlerimizi sırasıyla yüzde 13 ve yüzde 10 olarak koruduk.

Maliye politikası, yılın son çeyreğinde, Ekim Enflasyon Raporu dönemi öngörüleri ile uyumlu şekilde iktisadi faaliyetteki dengelenme sürecine katkı sağladı. Yılbaşında açıklanan elektrik ve doğalgaz indirimlerinin yanı sıra, döviz kurunun istikrarlı seyri ve petrol fiyatlarındaki gerilemeye bağlı olarak enerji fiyatlarında yukarı yönlü ayarlama yapma ihtiyacının azalmasıyla 2019 yılı enerji enflasyonuna ilişkin varsayımlarımızı bir önceki Rapor dönemine göre aşağı yönlü güncelledik. Orta vadeli tahminleri üretirken, makroekonomik politikaların enflasyonu düşürmeye odaklı ve koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünüm esas aldık. Bu çerçevede, 2019 yılında maliye politikasının ekonomideki dengelenme sürecine katkı verecek şekilde oluşturulmaya devam edeceğini ve kamu kontrolündeki fiyatların büyük ölçüde enflasyondaki düşüş sürecini destekleyecek şekilde belirleneceğini varsaydık. Enflasyonu düşürmeye ve makroekonomik dengelenme sağlamaya yönelik güçlü politika koordinasyonunun risk primi ve belirsizlik algılamalarını kademeli olarak iyileştireceğini öngörüyoruz.

3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü

Şimdi sizlere, çizmiş olduğum çerçeve dâhilinde ürettiğimiz enflasyon ve çıktı açığı tahminlerimizi sunacağım.

Enflasyonu düşürmeye odaklı, sıkı bir politika duruşu ve güçlendirilmiş politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngörmekteyiz. Bu çerçevede, enflasyonun 2019 yıl sonunda yüzde 14,6 olarak gerçekleşeceğini, 2020 yıl sonunda yüzde 8,2’ye, 2021 yıl sonunda ise yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz (Grafik 19). Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2019 yılı sonunda yüzde 11,9 ile yüzde 17,3 aralığında (orta noktası yüzde 14,6), 2020 yılı sonunda yüzde 5,1 ile yüzde 11,3 aralığında (orta noktası yüzde 8,2) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 

Ekim Enflasyon Raporu’nu takip eden dönemde, Türk lirasındaki değerlenme ve petrol fiyatlarındaki düşüş ile birlikte Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları gerilerken, belirli ürünlerdeki vergi indirimleri ve iç talepteki zayıf seyrin de etkisiyle enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama gözlemledik. Talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği katkının artması ve enflasyonun ana eğiliminin yavaşlamasının yanı sıra, petrol ve ithalat fiyatları varsayımlarının özellikle 2019 yılı için aşağı çekilmesi enflasyon tahminlerimizdeki aşağı yönlü güncellemede belirleyici rol oynadı.

2019 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 15,2’den yüzde 14,6’ya düşürdük. Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları varsayımındaki gerileme yılsonu enflasyon tahminine 0,5 puan düşürücü yönde katkı yaparken, yılın son çeyreğinde tüketici enflasyonunun Ekim Enflasyon Raporu tahminlerine göre 3,2 puan aşağıda gerçekleşmesi ve enflasyonun ana eğiliminde vergi indirimi etkisi haricinde gözlenen gerilemenin yıl sonu enflasyon tahminini 0,4 puan aşağı çekeceğini değerlendiriyoruz. Bunun yanı sıra, elektrik ve doğalgaz indirimlerinden kaynaklanan aşağı yönlü etkilere karşın, Ocak ayı itibarıyla tütün ürünlerinde yapılan nispi vergi değişikliklerinin sektör fiyatlarına olası yansımaları nedeniyle vergi ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyat varsayımındaki güncellemenin enflasyon tahmini üzerindeki yükseltici etkisini 0,2 puan olarak tahmin ediyoruz. Ayrıca, önümüzdeki dönemde enflasyona düşüş yönünde daha fazla katkı vereceğini öngördüğümüz çıktı açığının 2019 yılı enflasyon tahmini üzerindeki sınırlayıcı etkisini 0,3 puan olarak değerlendiriyoruz. Buna karşın, birim işgücü maliyetleri üzerinden yıl sonu enflasyon tahminine 0,4 puan yükseltici etki geleceğini hesaplıyoruz. Bu çerçevede, 2019 yıl sonu enflasyon tahminini Ekim Enflasyon Raporu’na göre 0,6 puan aşağı çektik. 

2020 yılı enflasyon tahminini ise yüzde 9,3’ten yüzde 8,2’ye düşürdük. Bir önceki Rapor dönemine göre 1,1 puanlık aşağı yönlü güncellemenin 0,4 puanı 2019 yıl sonu enflasyon tahminindeki düşüşten ve enflasyon ana eğiliminde beklenen iyileşmeden kaynaklanıyor. Ayrıca, bir önceki Rapor dönemine göre 2019 yılı ikinci çeyreğinden itibaren daha zayıf seyretmesi beklenen talep koşullarının enflasyon üzerindeki düşürücü etkisinin 2020 yılında da süreceğini tahmin ediyoruz. Buna göre, çıktı açığı tahminlerindeki güncelleme 2020 yıl sonu enflasyon tahminimizi bir önceki Rapor dönemine göre 0,4 puan aşağı çekiyor. Petrol fiyatındaki gerileme ve reel kurda ılımlı değerlenme varsayımları altında Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarının 2020 yılı enflasyonunu 0,3 puan düşürücü yönde etkileyeceğini tahmin ediyoruz. 

Bu tahminleri, küresel risk iştahında ilave bozulma olmayacağı ve ülke risk priminde son dönemde gözlenen iyileşmenin ılımlı bir şekilde devam edeceği bir çerçeve altında elde ettiğimizi belirtmek isterim. Sıkı politika duruşu ile birlikte cari açıkta devam etmesi beklenen dengelenme sürecinin ülke risk primindeki iyileşmeye katkı sağlayarak döviz kuru oynaklığını sınırlamasını bekliyoruz. Bu görünüm altında, enflasyondaki düşüşte reel kurun ılımlı bir değerlenme eğilimi sergilemesine bağlı olarak maliyet baskılarının hafiflemesi ve iç talepte öngörülen yavaşlamanın belirleyici olacağını değerlendiriyoruz. Döviz kurundaki istikrarlı seyrin ve dezenflasyona yönelik güçlendirilmiş politika koordinasyonun da desteğiyle fiyatlamalarda geçmişe dönük endeksleme davranışının kırılması enflasyonla mücadelenin başarısı açısından kritik önem taşıyor.
Değerli Konuklar,

Bugün yayınladığımız Enflasyon Raporunda verilen ana mesaj, enflasyonda ikna edici bir düşüş görülene kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğidir. Bu doğrultuda gerekirse ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir. Amacımız enflasyonu önce tek hanelere indirmek, sonrasında üç yıllık bir zaman diliminde nihai hedefimiz olan yüzde 5’e yaklaştırmaktır. Enflasyonun bahsettiğim bu hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi için fiyatlama davranışlarını etkileyen bütün unsurlar yakından takip edilerek para politikası gerekli sıkılıkta tutulmaya devam edecektir.

Konuşmama burada son verirken, başta Para Politikası Kurulu üyeleri ve Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğümüz çalışanları olmak üzere, Raporun hazırlanmasında emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma ve katılımcılara teşekkürlerimi sunuyorum.