Ana Sayfa Haberler KPMG Lojistik...

KPMG Lojistik Güven Endeksi: Taşımacılık Sektöründe Beklentiler Pozitif

04.02.2021 – KPMG Türkiye ve İÜ Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin iş birliğiyle hesaplanan Lojistik Güven Endeksi 2020’yi pozitif tamamladı. Endeks 2019’un son çeyreğine göre 2020’nin aynı döneminde yüzde 15 artış gösterdi. İstihdamda da artış görülen endeks sektörün 2021 beklentileri için pozitif sinyal veriyor.

KPMG Türkiye ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi iş birliğiyle hesaplanan Lojistik Güven Endeksi 2020 yılının son çeyreğini pozitif görünümde tamamladı. Böylece sektör iki çeyrek üst üste olumlu görünümünü korudu.

Lojistik Güven Endeksi 2020 yılının dördüncü çeyreğinde, bir önceki üç aylık döneme kıyasla yaklaşık yüzde 1 artarak 110,38 puan olarak gerçekleşti. Endeks 2019 yılının son çeyreğine oranla ise yaklaşık yüzde 15’lik daha büyük bir artışa işaret ediyor. Sektörün güncel durumunu gösteren Mevcut Durum Endeksi, ikinci çeyreğin başından bu yana iyileşmesini sürdürerek 107,54 puana yükseldi.

Sektörün insan kaynakları ihtiyacını ölçen endeks de genel iyileşme eğilimini takip ederek, son çeyrekte yüzde 25’lik artışla 105,84 olarak ölçüldü ve sektörde istihdama ilişkin görünümün pozitife geçtiğinin sinyallerini verdi.

2021 yılının ilk çeyreğine yönelik beklentilere bakıldığında, taşımacılık sektöründe iş durumu koşullarına ilişkin endeks, çeyrek bazında yaklaşık yüzde 9’luk artışla, 114,60 olarak ölçüldü. Sektörün gelecek üç aydaki insan kaynakları ihtiyacına yönelik beklenti endeksi de yaklaşık yüzde 18’lik artışla 123,36’ya yükseldi.

İlk çeyrekte karlılık beklentisi negatif

Diğer yandan, sektörün 2021 yılının ilk çeyreğindeki karlılığa ilişkin beklentilerini ölçen endeks, yüzde 20’lik düşüşle, 82,48’e geriledi ve karlılık görünümü negatife döndü. Karlılığa ilişkin zayıf beklentiler, etkileri küresel ölçekte hissedilen ciddi maliyet artışlarına bağlanıyor. Baltık Kuru Yük Endeksi’nin Ocak ayında bin 800 dolar eşiğini aşması, Çin’den Avrupa’ya yapılan yüklemelerdeki navlun ücretlerinin, konteyner arzındaki sıkıntılar nedeniyle büyük artış kaydetmesinden kaynaklandı. Şubat ayında ise Baltık kuru yük endeksinin bir parça gerileyerek bin 440 dolar eşiğine inmesine rağmen endeks halen geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 200’ün üzerinde bir artışa işaret ediyor. Navlun ücretlerinin yıllık bazda kaydettiği üç haneli artışlar, sektör üzerinde baskı oluşturuyor.

Küresel limanların iki-üç yılı var

Endeksi değerlendiren KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, kargo taşımacılığının toparlanma sürecinde olmasına rağmen denizcilikte işlerin yoluna girmesinin iki-üç yılı bulabileceğini söyledi.  Öner şöyle konuştu:

“Taşımacılık sektörü, 2020 yılının ikinci yarısı itibarıyla başladığı iyileşme eğilimini sürdürüyor. Alt sektör bazında pandeminin etkileri en yoğun olarak, yolcu taşımacılığındaki düşüşe bağlı olarak havacılıkta gözlenmişti. Ancak sektör, kargo taşımacılığı için yoğun talepten destek alarak toparlanma sürecine girdi. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) açıklamaları doğrultusunda, normalleşme sürecinde hükümetler ve havayolu şirketleri, uluslararası yolcu taşımacılığında ülkeler arası standart işletme prosedürlerini hayata geçirmek üzere iş birliği yapabilir. Denizcilikte de tedarik zincirindeki bozulmalara paralel olarak limanlardaki ticaret hacminde bir düşüş gözlenmişti. Dünya genelinde liman işletmecilerinin ve hükümetlerin destekleri sayesinde bir toparlanma kaydedildi. Ancak denizcilik sektörü, ticareti yapılan ürünlerin ve tedarik zinciri ağının konumuna bağlı olarak, nihai tüketici talebine ve ticaret hacminden doğrudan etkileniyor. Buna göre, belirli küresel limanların Covid-19 öncesindeki seviyelere dönmesi iki veya üç yıl alabilir.”

Pandemi sürecinde tedarik zincirindeki bozulmaları takiben bölgesel ve ulusal tedarik zinciri ve lojistik alt yapılarına yönelik yatırımlarda ciddi artış beklentileri olduğunu ifade eden Öner, “Tedarik zincirine ilişkin öngörülen büyük yatırımlar; liman, havalimanı ve demir yolları da dahil olmak üzere taşımacılık ve lojistik sağlayıcıları üzerinde baskı oluşturabilir. Taşımacılık şirketleri, bu yeni çevreye adapte olmak ve sürdürülebilirlik sağlamak için operasyonlarını, maliyet yapılarını ve iş modellerini gözden geçirmek durumunda kalabilir” dedi.

Sektörel Bakış 2020 – Taşımacılık ve Lojistik Raporu

KPMG Taşımacılık ve Lojistik Raporu: Lojistik Sektörü Parçalı Bulutlu

04.03.2020 – KPMG Türkiye, ‘Sektörel Bakış 2020 – Taşımacılık ve Lojistik Raporu’nu yayımladı. Rapora göre küresel ticaretteki korumacı eğilimler, Brexit belirsizliği, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları nedeniyle 2018 ve 2019’u hayli fırtınalı geçiren lojistik sektörünü 2020’de güneşli günler beklemiyor. Bu yıla ilişkin düşük küresel büyüme beklentileri, sektörün önündeki en büyük engel olacak.

KPMG Türkiye’nin hazırladığı ‘Sektörel Bakış 2020’ serisinin taşımacılık ve lojistik sektörünü ele alan raporu yayımlandı. Rapora göre, uzun vadede büyük bir gelişim alanı barındıran ve potansiyeli bulunan sektör, kısa vadede önemli zorluklarla mücadele etmek durumunda. 2020 başı itibarı ile küresel ticaretteki korumacı eğilimin bir miktar gevşemesine, Brexit’in daha öngörülebilir olmasına, Çin ile ABD arasında ticaret anlaşması ilk fazının imzalanmasına rağmen 2020’de sektör kırılganlık seviyesini koruyacak görünüyor.

KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, uzun vadede büyük bir gelişim alanı barındıran ve potansiyel taşıyan sektörün, kısa vadede ise bazı önemli güçlüklerle mücadele etmek durumunda olduğunu söyledi. Öner şöyle konuştu:

“Küresel ticaretteki korumacı eğilim ve politikaların güç kazandığı son dönemde sektörün genel görünümü de ticaret hacmi ile birlikte hareket ediyor. Yine de 2019’un son günlerinde anlaşmasız Brexit ihtimalinin neredeyse ortadan kalkması ve 2020’nin ilk haftalarında ABD ile Çin arasında imzalanan anlaşma en kötü günlerin geride kalabileceğini işaret etse de küresel durgunluk ihtimali ufuktaki kara bulutların dağılmasını engelliyor. Veriler, dünya ticaret hacminde 2018’de başlayan daralmanın 2019’da derinleştiğini gösteriyor. Yılın ikinci yarısından sonra başlayan toparlanma olumsuz havayı biraz dağıtsa da dünya ticaret hacminin 2010 yılından bu yana yüzde 24’lük artış gösterdiğini hatırlamakta fayda var.”

Öner, Türkiye’deki sektörü değerlendirirken “Türkiye, benzersiz coğrafi konumu ile taşımacılık ve lojistik sektöründe öncü konuma gelebilecek doğal altyapıya sahip. Diğer yandan, fiziki altyapı ve yatırımların eksikliği ile görece dar kalifiye insan kaynakları sebebiyle yeterli miktarda yatırımcı çekilemiyor. Sonuç olarak da bu büyük potansiyel bir türlü hayata geçemiyor. Küresel kriz sonrası sektör dalgalı bir seyir izledi. Bu seyrin temelinde maruz kaldığımız jeopolitik riskler ile önemli ticaret ortaklarımızın ekonomik performansları yatıyor” dedi.

Sektörel Bakış 2020 – Taşımacılık ve Lojistik Raporu’ndan yansıyan başlıklar şöyle; 

Dünya Bankası’nın iki yılda bir yayımladığı Lojistik Performans Endeksi’nde ilk sıraları küresel ticarette söz sahibi olan gelişmiş ekonomiler alıyor. 160 ülkenin bulunduğu 2018 tarihli listede Türkiye 47’nci sırada bulunuyor. Türkiye 2012’de listenin 27’nci sırasındaydı. 2014’te 30, 2016’da 34’üncü sırada olan Türkiye’nin gerilemesi dikkat çekiyor.

Gerek küresel gerekse bölgesel gelişmeler, Türkiye’de sektörün istikrarlı büyüme performansı yakalamasını engelliyor. Korumacı küresel ticaret politikaları, AB’nin büyüme sorunları, Brexit süreci, Ortadoğu’da devam eden çatışmalar ve normalleşemeyen hayat ülkemiz taşımacılık ve lojistik sektörünün gelişmesini ciddi oranda sınırlıyor.

2000’li yılların ilk 10 senesinde GSYH’den aldığı pay yüzde 9 olan sektör, 2011-2018 döneminde yüzde 8,1 ortalama ile seyretti.

Borçluluk oranı düşük 

Yüksek yatırım maliyeti ve uzun vadeli dönüşleri sebebiyle ortalamalardan daha uzun vadelerde borçlanma gereksinimi olan sektör, bu imkanın kısıtlanması ile borç yükü anlamında yatay seyre girdi. Yabancı para borçlanabilme kabiliyetleri, sektör oyuncularına önemli bir avantaj sağlamakla birlikte, TL’deki değer kaybı kredi hacminde artış olarak yansıyor. Sektör oyuncularının yabancı para gelirlerinin varlığı ise kur riski ve olası yüklere karşı koruma kalkanı niteliğinde. 2019 Kasım ayı itibarıyla toplam krediler içindeki payı yüzde 5 olan sektör, GSYH payı ile kıyaslandığında aşırı borçlu görünmüyor.

Yabancı yatırımcı ilgili  

Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün son yıllardaki zayıf performansına rağmen uzun vadedeki yüksek potansiyeli, yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor. Son iki yılı sıkıntılı geçen altı yıllık sürede 5 milyar dolar yatırım çeken sektörün, bu dönemde doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı pay ise ortalama yüzde 2 seviyesinde.

Denizyolu açık ara önde  

Dış ticaret verilerine göre, sektörde ihracatta yüzde 62 ile denizyolu taşımacılığının ağırlığı göze çarpıyor. İthalatta denizyolunun payı ise yüzde 54. Hem ihracat hem de ithalat tarafında tartışmasız lider olan denizyolu taşımacılığını, payı son 10 yılda yüzde 41,5’lerden yüzde 28,5’lere gerileyen karayolu taşımacılığı izliyor. Bu iki taşımacılık yöntemi, toplam hacmin yüzde 90’ından fazlasını karşılıyor.

Galataport’la hesaplar değişecek 

Denizyolu ile yolcu taşımacılığında ise 2012 yılı ile başlayan sert düşüş devam ediyor. 2005-2015 döneminde ortalama olarak 1.400’ün üzerinde gemi ve 1,65 milyon yolcudan bahsedilirken 2016-2019 Kasım döneminde bu ortalamalar sırasıyla 369 gemi ve yaklaşık 360 bin yolcu olarak gerçekleşti. 2018 ise tarihi dip seviye olarak kayıtlara geçti. 2018 yılında 247 olan gemi sayısı 2019 Kasım sonu itibarıyla 328, 214 bin olan yolcu sayısı ise 284 bine yükseldi.

Özellikle Galataport’un 2020’nin ikinci çeyreği ortalarında kruvaziyer gemi turizmine açılacağına dair yapılan hesaplar; İstanbul özelinden başlayan kruvaziyer turizmine yönelik iyimser beklentiyi destekleyen en önemli faktörlerden biri. Yine Yenikapı’da planlanan Ana Kruvaziyer Limanı’nın devreye alınmasının, İstanbul’u Akdeniz çanağındaki en önemli üç duraktan biri yapabileceğine dair güçlü bir kanı var.

Havayolunda dış hat zirvede  

Türkiye’de havayoluyla taşınan mal miktarı 2019’da ciddi oranda daralsa da son 20 yılda havayolu ile taşınan yolcu sayısında kayda değer büyüme gerçekleşti. Sektör, turizm açısından oldukça sıkıntılı geçen 2016 ve ekonomik endişelerin tavan yaptığı 2019 dışında, neredeyse her yıl çift haneli oranlarda büyüdü. 2016’da yüzde 4 seviyesinde olan daralma 2019’da yüzde yüzde 0,8 seviyesinde gerçekleşti.

2019’da iç hatlarda taşınan yolcu sayısı yüzde 11,3 daralarak 100,1 milyon kişi olurken, dış hatlarda taşınan yolcu sayısı yüzde 11,4 artarak 108,7 milyon seviyesine ulaştı. 2019’da toplam taşınan yolcu sayısı böylelikle 208,8 milyon kişi olurken (2018: 210,5 milyon), dış hat yolcu sayısı 2012’den bu yana ilk kez iç hatların önüne geçti.

Lojistik sektöründe 2020 beklentileri  

Zorlu geçen 2018-2019’den sonra, ekonomik aktivitede yeniden canlanma beklentileri, küresel ticaretteki korumacı adımların bir miktar gevşemesi ve Brexit’in daha öngörülebilir olması; 2020’yi lojistik sektörü açısından potansiyeli daha yüksek bir konuma yerleştiriyor. Yine de mevcut kırılganlık seviyesi ve küresel politik gelişmeler sektörün görünümündeki ana belirleyici unsurlar olacak.

2020 yılında düşük küresel büyüme beklentileri sektörün önündeki en büyük engel olmaya aday.Yatırım maliyetlerinin yüksekliği ise potansiyel büyümeyi dış kaynaklara bağımlı hale getiriyor.

Makroekonomik görünüm görece iyi olmakla birlikte, sektör oyuncularının 2020 beklentileri daha kötümser. Sektör oyuncularının yaklaşık yüzde 70’i bu yıl büyüme beklemiyor. Yatırım planı yapanların oranı yüzde 60 seviyelerinde. Yatırım bütçelerinin yaklaşık yüzde75’inin ise teknoloji odaklı yatırımlara yönelmesi bekleniyor.

Perakendedeki beklentiler dikkate alındığında, Türkiye’de e-ticaret ağırlık kazanmaya devam edecek. Önümüzdeki dört yılda perakende faaliyetlerinin yüzde 40’ı e-ticaretten gelecek. Bu da güçlü altyapı hizmetlerini, dolayısı ile lojistik ağdaki büyümeyi destekleyecek. Bu artışa paralel kargoya ihtiyaç yükselmeye devam edecek. Mevcut büyüme hızları ile e-ticarete hizmet üretme noktasında kargo şirketlerinde bir dönüşüm kaçınılmaz olacak. Sektörün güçlü oyuncularında, kimi yeni stratejilerin ortaya konulması adına sistem arayışları 2020’de kendini daha çok gösterecek.

Taşımacılık sektörü koronavirüsünün olumsuz etkisi altında 

Taşımacılık koronavirüsünden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği (IATA), koronavirüs salgını nedeniyle küresel hava taşımacılığı talebinin on yılı aşkın bir yıldan bu yana ilk kez düşeceğini tahmin ediyor. Düşüş oranının ise yüzde 0,4 olacağı öngörülüyor. Bu durumun, küresel havayolu şirketlerine en az 29 milyar dolar zarar olarak yansıması bekleniyor. En büyük zararın ise 12,8 milyar dolar ile Çin merkezli havayolları tarafından kaydedileceği tahmin ediliyor.

Lojistiğin geleceği olarak görülen e-ticaret de koronavirüsünün olumsuz etkisi altında. PttAVM.com’a göre, koronavirüs salgını öncesi Çin’den Türkiye’ye günlük 100 bin adet küçük kargo gelirken, bu sayı bugünlerde 10 binlerin altına geriledi. Bu durum, Çin’den Türkiye’ye gelen kargolarda yüzde 90’lık çok ciddi bir azalmaya işaret ediyor.

Diğer yandan, bu gelişmeler ışığında tedarik zincirinin yeniden şekillendiğini söylemek mümkün. Çin’e alternatif olacak pazar arayışları, sektörde kısmi bir dengelenmeyi de beraberinde getirebilir.

 

 

KPMG Taşımacılık 2019 Lojistik Raporu: Taşımacılıkta Toparlanma Beklentisi

14.08.2019 – Taşımacılıkta toparlanma beklentisi

KPMG Türkiye’nin, Türkiye ekonomisini incelediği Sektörel Bakış – İlk Yarı serisinin ‘Taşımacılık’ bölümünde, yıl başından bu yana daralma eğilimi gösteren taşımacılık sektöründe mali yapının iç talebin dengelenmesiyle ve finansman maliyetlerindeki azalışla birlikte toparlanacağı öngörüsünde bulunuldu

KPMG Türkiye’nin, Türkiye’de taşımacılık sektörünün ilk yarı performansını değerlendirdiği Sektörel Bakış raporuna göre taşımacılık ve lojistik sektörü zorlu bir süreçten geçiyor.

KPMG Türkiye’den Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün kısa vadeli zorlukların üstesinden gelerek uzun vadede potansiyelini ortaya çıkarabilmek için yenilikçi teknolojiler sayesinde iş süreçlerini iyileştirirken, uluslararası arenada saygınlığını artırması gerektiğine dikkati çekti. Öner, “Bununla birlikte, devamlı olarak verimlilik artışları, yönetim sistemlerinde profesyonelliğin yaygınlaşması, etkin risk yönetimi ve maliyetlerinin iyi yönetilmesiyle sürdürülebilir bir karlılık yakalanması sektörün geleceği açısından oldukça önem taşıyor” diye konuştu.

Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

Dünyada öncü göstergeler olumlu

  • Son dönemde jeopolitik gerilimler, Brexit süreci, ticaret savaşları ve çevresel düzenlemelerin şirketlere getirdiği yeni yükler taşımacılık sektöründe iş yapma koşullarını olumsuz etkilese de, küresel ölçekte düşük faizler ve teknolojik gelişmelerin getirdiği fırsatlar, dünya genelinde taşımacılık ve lojistik sektörlerinde görünümü destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor.
  • Küresel ticaret açısından öncü gösterge olan Baltık Kuru Yük Endeksi (Baltic Dry Index) 2019 ilk çeyreğini nispeten sakin geçirmişti. İkinci çeyrekte ve Temmuz ayında ise endeks gerek artan jeopolitik gerilimle gerekse bazı endüstriyel metal piyasalarındaki göreceli canlanma ile hızla yükselerek son beş buçuk yılın zirvesine çıktı.

Havayolu taşımacılığında daralma

  • Türkiye’de özellikle iç talepteki küçülme nedeniyle yurtiçi taşımacılık faaliyetlerinde, ithalattaki daralma sebebiyle de uluslararası taşımacılıkta zayıf bir performans gözleniyor.
  • İhracatın görece canlılığını koruması ise sektörün uluslararası taşımacılığındaki zayıflığı kısmen sınırlıyor.
  • Ülkenin dış ticaret hacmi 2019 ilk beş ayda yüzde 9,7 daralırken, en sert gerileme değer olarak hava ve deniz yolu ile yapılan taşımacılıkta gerçekleşti. Havayolu taşımacılığında yüzde 20,8 daralırken, denizyolu ile yapılan taşımacılık yüzde 12,5 küçüldü.

Petrol ve gaz ithalinde canlılık

  • Karayolu ile yapılan taşımacılıkta yüzde 7,1 gerileme olurken, ham petrol ve doğalgaz ithalatındaki canlılık nedeniyle diğer taşımacılık türünde hacim yüzde 30,9 büyüdü.
  • 2019 ilk yarıda limanlarda yapılan elleçleme toplamda dış ticaret ve transit taşımacılık faaliyetleri sayesinde miktar bazında yüzde 0,9’luk sınırlı bir artış gösterdi. Havayolu ile yapılan yük taşımacılığı ise yüzde 13 azaldı.

Transit yolcu sayısında artış

  • Yolcu taşımacılığında transit yolcu sayısındaki yüksek artış ile denizyolu yolcu taşımacılığında yüzde 18,8 büyüme kaydedilirken, havayolu yolcu taşımacılığında iç hattaki daralma sonucu yüzde 3,3 küçülme meydana geldi.

Uzun vadede potansiyel yüksek

  • Türkiye’nin coğrafi konumu ve dünya ticaretinden aldığı payın her geçen gün artması, taşımacılık ve lojistik sektörünün uzun vadede potansiyelinin yüksek olduğunu gösteriyor.
  • Buna karşın yurtiçinde talebin zayıflaması, petrol fiyatları ve finansal piyasalardaki oynaklık, İngiltere gibi önemli bir dış ticaret ortağındaki belirsizlik ve Ortadoğu’daki gerilim sektörün görünümünü kısa vadede olumsuz etkiliyor.
  • Önümüzdeki günlerde iç talebin dengelenmesiyle ve finansman maliyetlerindeki azalışla sektörün mali yapısının toparlanabileceği öngörülüyor.

Yeni havalimanı önemli fırsat

  • Geçtiğimiz Nisan ayında tam kapasite ile hizmet vermeye başlayan İstanbul Havalimanı, çok sayıda lojistik firmasına ve dev tesislerine de ev sahipliği yapacak. Bu açıdan sektöre önemli bir potansiyel yaratıyor.