Ana Sayfa Haberler Yenader: Jeot...

Yenader: Jeotermal Enerji Tarımda Verimi Artırıyor!

Jeotermal Enerjinin Tarım Alanında Kullanımı

24.05.2022 – Ülkemiz, yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan jeotermal enerji farklı uygulamalarıyla, dünyada 4’üncü, Avrupa da ise 1’inci sırada yer alıyor. 

Gıda ve tarım alanında yaşanılan krizlere karşı alternatif bir çözüm olarak karşımıza çıkan jeotermal seracılık alanında ülke olarak çok büyük bir potansiyelimiz olduğunu belirten Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği – (YENADER) yetkilileri, jeotermal enerjinin tarım alanında kullanılmasının ülkemize ve sürdürülebilir bir dünya üzerine katkılarından bahsetti. 

Dünya nüfusunun hızla arttığı günümüzde tarımsal üretimin ve gıdanın önemi her geçen gün daha fazla ortaya çıkıyor.  Yaşanılan salgın hastalıklar ve küresel krizler bu durumu daha da belirgin bir hale getiriyor. Tarım sektöründeki mevcut durum var olan enerji ihtiyacını daha da artırıyor. Dolayısıyla yerli ve temiz yenilenebilir enerji kaynaklarının tarım sektöründe kullanımının yaygınlaşması büyük önem taşıyor. 

JEOTERMAL ÖRTÜ ALTI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BİRİNCİ SIRADAYIZ 

Jeotermal enerji potansiyeli bakımından Dünya’da önemli bir yere sahip olan Türkiye’de jeotermal enerjinin, çok çeşitli kullanım alanına sahip olduğunu belirten YENADER Dernek Başkan Yardımcısı Ali Karaduman; Jeotermal enerjinin çeşitli kullanım alanlarının başında sera ısıtması da yer aldığını söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:

“Türkiye jeotermal enerji kaynaklarının kullanımı açısından dünyada 4’üncü, Avrupa da ise 1’inci sırada yer alıyor. Jeotermal örtü altı yetiştiriciliğinde 5.000 dekar üzerinde alanla dünyada birinciyiz. Ancak kullanabileceğimiz potansiyelimiz çok daha yüksek. Jeotermal tarım sayesinde iklim koşulları fark etmeksizin yılın 11 ayı üretim yapılabiliyor. Gıda ve tarım sektöründe yaşanan krizlere karşı bu alana daha fazla yatırım yaparak çözüm üretebilir, mevcut potansiyelimizi çok daha geliştirebiliriz.”  

ÇEVRE DOSTU BİR KAYNAK ARAYIŞI 

Küresel ısınmanın neden olduğu iklim krizine karşı jeotermal tarımın önemli bir alternatif çözüm olduğunu vurgulayan belirten YENADER Dernek Başkan Yardımcısı Ali Karaduman: “Potansiyelimiz ışığında jeotermal kaynaklar ile sadece tarım ve ekonomik krizlere karşı mücadele etmekle kalmayıp iklim krizine de çözüm üretebiliriz. Tarım sektöründe yoğun kullanılan enerjiyi temiz, sürdürülebilir ve yenilenebilir bir kaynak olan jeotermal kaynaklardan elde ederek enerji maliyetlerini düşüreceğimiz gibi karbonsuzlaşma hedeflerimize de ulaşabiliriz” dedi. 

JEOTERMAL SERALAR İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM 

Jeotermal enerji kaynaklarının, ülkemizde elektrik üretimi, termal turizm, konut ısıtması, seracılık, yaş meyve-sebze kurutma ve tatlı su balıkçılığı gibi çok farklı alanda kullanılabildiğinin altını çizen YENADER Dernek Genel Sekreteri Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır konu hakkında şu açıklamalarda bulundu:

“Ülkemizdeki jeotermal kaynakların verimli kullanılması, enerji ihtiyacının karşılanması ve ekonomik büyüme açısından büyük önem taşıyor. Ülkemizde jeotermal enerji potansiyelinin sera ısıtmasında kullanımının yaygınlaştırılması ile sürdürülebilir üretimin artırılmasını sağlayabiliriz. Üretim alanlarında yerli ve temiz enerji kaynaklarını kullanmak verimliliği artırırken ülkemizin kalkınmasını hızlandırarak rekabet gücünün de artmasını sağlayacak.” 

SERA ISITMA GİDERLERİNİ JEOTERMAL KAYNAKLARLA DÜŞÜRMEK MÜMKÜN! 

Isıtma giderlerinin sera karlılığını etkileyen en önemli unsurlardan biri olduğunu belirten YENADER Dernek Genel Sekreteri Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır sözlerine şu şekilde devam etti:

“Seracılık işletmelerinde ısıtma giderleri, yetiştirme mevsimi, bölge ve ürün tipine bağlı olarak değişse de toplam maliyetin %40 ile %80’ini oluşturuyor. Jeotermal enerjinin tarımsal üretim alanlarında kullanılması, bitkinin ihtiyaç duyduğu sıcaklığı sağlamanın yanında, aşırı sıcak dönemler hariç üretimin kesintiye uğramadan yılın her döneminde yapılabilmesine imkân tanıyor. Bu sebeple jeotermal kaynaklar, diğer kullanım alanlarına ve sağladığı faydalara ek olarak tarımsal üretim açısından da oldukça önemli bir hale geliyor.” 

TOPRAKSIZ TARIM İLE ÜRÜN KALİTESİ ARTIYOR 

Dünya nüfusunun her geçen gün artış göstermesi ve tarım alanlarının daralması sebebiyle teknolojinin bu alanlarda değişim gösterdiğini ve topraksız tarım teknolojilerinin yaygınlaşmaya başladığını belirten Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır: “Tarım teknolojileri sayesinde artık toprağa bağımlı kalmadan gerekli üretim yapılabiliyor ve yetiştirilen ürünlerin verimliliğinde önemli oranda artışlar sağlanıyor. Topraksız modern seralarda ısıtma, ışıklandırma gibi unsurların yeterli oranlarda sağlanmasıyla yıl boyu üretim yapılabiliyor. Sera ısıtmasında jeotermal enerjinin kullanılması maliyetleri oldukça düşürüyor. Ayrıca jeotermal enerjinin tarımsal üretim alanlarında kullanılması, bitkinin ihtiyaç duyduğu sıcaklığı sağlama yanında, aşırı sıcak dönemler hariç üretimin kesintiye uğramadan yılın her döneminde yapılabilmesine olanak sağlıyor. Düzenli ısıtma yapılan seralarda ise ürün kalitesi oldukça artıyor” dedi.

Jeotermal Enerji Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

05.01.2021 – İçinde bulunduğumuz iklim krizinin ciddiyeti ortada, çözüm için de bütün yollar yenilenebilir enerji kaynaklarına çıkıyor.

  • Türkiye, dünyanın jeotermal enerjiden elektrik üreten ve jeotermalle konut ısıtmacılığı yapılan  ilk beş ülkesi arasında bulunuyor. 2020 yılında aylık 4 milyona yakın hanenin tükettiği elektriği üretirken, 116.000’den fazla konutun ısıtılmasını jeotermal enerji, doğadan aldığını yeniden doğaya veriyor.
  • Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER) jeotermal enerji hakkında çoğu kişinin kulaktan dolma bilgilerle elde ettiği, doğru bilinen yanlışları bilimsel gerçekler ve detaylı araştırmalarla ortaya koyuyor.
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmediğimiz sürece karanlık bir gelecek bizi bekliyor. Jeotermal enerji, yenilenebilir enerji seçenekleri arasında sürdürülebilir ve uzun ömürlü olması özelliğiyle çevreye etkisi asgari düzeyde kalan bir kaynak.
  • Türkiye’nin de önemli çalışmalar gerçekleştirdiği sürdürülebilir enerji kaynağı olan jeotermal enerjide artışın umut verici olduğunu belirten Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği – YENADER Genel Sekreteri Öğretim Görevlisi Dr. Füsun Tut Haklıdır “Jeotermal enerji elektrik üretiminin yanında, ısıtma ve soğutma, endüstride kurutma ve lityum gibi enerji depolamada kullanılan pillere kadar özel mineraller de sağlıyor” dedi.

Jeotermal enerjiye dair hala kuşkularınız varsa, işte doğru bildiğimiz yanlışlar:

1.YANLIŞ: Jeotermal enerji, yenilenebilir bir kaynak değildir.

DOĞRU: Jeotermal enerji, yerin kilometrelerce derinindeki magmanın etkisiyle ısınan, su, buhar ve sıcak kayalardan temin ediliyor ve bu nedenle de dünya var olduğu sürece kullanılabiliyor. Doğal ve temiz bir enerji kaynağı olan jeotermal, sürdürülebilir, güvenilir, çevre dostu ve yerli bir enerji kaynağı.

  1. YANLIŞ: Jeotermal enerji sürekli enerji sağlayamaz.

DOĞRU: Jeotermal enerji kaynakları, hava şartlarından bağımsız olarak haftanın yedi günü, günde 24 saat elektrik üretiyor. Bir jeotermal santralin üreteceği enerji önceden belirleniyor, dış etkenlerden etkilenmediği için de enerji planlamalarını dikkate değer bir doğrulukla kolaylaştırıyor ve yenilenebilir enerji santralleri arasında kurulu gücüne en yakın enerjiyi üretebiliyor. Küresel ısınmanın etkisiyle artan soğutma ihtiyacının karşılanması da yine jeotermal enerjiyle mümkün olmakta. Yani yazın soğutma, kışın ısıtma yapılması jeotermal kaynaklarla mümkündür.

  1. YANLIŞ: Jeotermal enerji su kaynaklarını kirletiyor

DOĞRU: Jeotermal enerji üretilirken doğaya zarar verilmemesi için sondaj ve testler aşamasında özel önlemler alınıyor, santral elektrik üretirken buharı alınan sıcak su yer altına yeniden gönderilerek hem sistemin sürdürülebilirliği hem de çevrenin kirlenmesini engelliyor. Yerel su rejimi ve yüzey üzerinde olası etkilerini ortadan kaldırmak için jeotermal su ile yer altı suları kesinlikle birbirine karıştırılmıyor.

Kanun ve denetlemelerle sıkı prosedürlere tabi olan jeotermal enerji ile doğadan alınan yine doğaya aynı şekilde geri bırakılıyor.

  1. YANLIŞ: Jeotermal enerjiden elektrik üretmek çevre kirliliğine yol açar.

DOĞRU: Jeotermal enerjiyle elektrik üretmek üzere modern tekniklerle inşa edilen kapalı devre santraller sera gazı yaymıyor. 30 yıl boyunca üretim yapan ortalama bir jeotermal santrali yalnızca yaklaşık 0.05 kilogram karbon salınımına neden oluyor. Bir otomobilin ise sadece bir depo benzin ile atmosfere bıraktığı karbon salınımı 8.91 kg.

  1. YANLIŞ: Jeotermal üretiminde zehirli duman havaya karışıyor.

DOĞRU: Jeotermal, yeryüzü tabakasının altında ısınan sulardan elde edildiği için havaya salınan dumanın %90’u sadece su buharı. Barajlarda ve sulama yapılan tarlalarda da benzer su buharı çıkışı oluyor, ancak bunun jeotermal santrallerinde daha yoğun ölçekte görülmesi yanlış anlaşılıyor.

  1. YANLIŞ: Jeotermal enerji yeni duyulan ve geleceği belirsiz bir enerji kaynağıdır.

DOĞRU: Aslında jeotermal enerji dünyada antik dönemlerden bu yana ısınma, banyo ve şifa bulma amaçlı olarak kullanılıyor.

Anadolu coğrafyasında da gördüğümüz jeotermal kullanımı, Roma İmparatorluğu aracılığıyla dünyaya yayılıyor. Isıtma ve bireysel kullanım projelerinin başlangıcı ise 1890’lara dayanıyor.

  1. YANLIŞ: Jeotermal enerjiyi günlük hayatımızda kullanamayız.

DOĞRU: Jeotermal enerjiden elde edilen elektrik ve ısı enerjisini günlük hayatımızda kullanırken çevreyi fosil yakıtlardaki NOX ve SOX türü gazlaran koruyor ve öz yeterliliğimizi arttırarak ekonomimizi de olumlu etkileniyor.

Yer altından elde edilen mineralli sular ayrıca kaplıca ve termal turizminin de yaygınlaşmasını destekliyor. Jeotermal enerji meyve-sebze kurutmada, seracılıkta da kullanılıyor.

8.YANLIŞ: Jeotermal santraller tarım faaliyetlerine ve ağaçlara zarar veriyor.

DOĞRU: Karbondioksit oranın artması, sera gazı etkisi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan küresel sıcaklık artışı, hava sıcaklığının yükselmesine ve kuraklığa neden oluyor. Jeotermal enerji ise yönetmeliklere uygun üretildiğinde bölgede bulunan doğal yaşama fosil yakıtlar gibi zarar vermiyor.

Jeotermal enerji söylenenin aksine, tarım faaliyetlerinin artmasını da sağlıyor. Özellikle ülkemizde tarım faaliyetleri arasında önemli bir yeri olan seracılıkta kullanılıyor ve dört mevsim ürün elde edilmesini kolaylaştırıyor.

Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği Hakkında:

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması ve geliştirilmesine katkı sağlamak, enerji verimliliği hakkında bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirmek, doğal çevrenin korunması, yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli, yaygın kullanımı ve ülke ekonomisine katkısı konusunda kamuoyu oluşturmak amacıyla kurulan sivil toplum kuruluşudur. Yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren ülkelerdeki sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği geliştirmeyi ve  kalkınma deneyimlerini bu ülkelerdeki kurum ve kuruluşlarla her düzlem de paylaşmayı amaçlayan Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği, üniversiteler, araştırma ve geliştirme kuruluşları vb. bilimsel kurumlar ile diyalog kurularak yenilenebilir enerjinin bilimsel gerekliliği konusunda işbirliği ortamı oluşturmak ve yenilenebilir enerjiden elektrik üretmenin ekonomiye ve bireylere olan olumlu etkileri yönünde halk kitlelerini bilgilendirmek önceliğidir.

 

 

Jeotermal Enerjiyle Eksi 46 Derecede Domates Üretiliyor

VAN (İHA) – Van’ın Çaldıran ilçesinde jeotermal kaynaklardan yararlanılarak dört mevsim boyunca serada yetiştirilen salkım domatesler, son günlerde yaşanan fiyat artışına karşın uygun fiyatla bölgedeki tüketicinin sofrasına ulaşıyor.

Türkiye’de sıfırın altında 46 dereceye kadar düşen sıcaklıkla en soğuk ilçelerinden biri olan Van’ın Çaldıran ilçesinde, jeotermal enerji ile ısıtılan seralarda üretilen doğal domateslerin hasadı devam ediyor. 13 milyon lira yatırımla kurulan seralardan elde edilen Agrovan markalı domatesler Van piyasasında yerini aldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından desteklenen bir projeyle eksi 46 derecede kadar düşen Ayrancılar bölgesinde jeotermal enerji ile ısıtılan seralar 34 bin metrekare alan üzerine kurulu olup 120 kilometre boru döşenerek ısıtılırken, 25’i kadın 35 kişi istihdam ediliyor. Ülkemizde Nisan ayının zam şampiyonu olan domates batı illerinde 10 lirayı gören fiyatlara satılırken, Çaldıran’da üretilen salkım domatesler seralardan ürün sınıfına göre 3 ila 5 lira arasında çıkış yapıyor.

“Domates, domates olalı böyle bir itibar görmemiştir”

Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Birimi Koordinatörü Yusuf Taşkın, son dönemde domates fiyatlarıyla ilgili çok yoğun bir gündemin var olduğunu söyledi. “Domates, domates olalı böyle bir itibar görmemiştir belki” diyen Taşkın, “Bir süre daha belki böyle devam. Beklentiler o yönde. Bu her sene belli dönemlerde domatesle ilgili anormal fiyat hareketleri oluyor. Bu sene biraz daha farklı oldu tabi. Tek nedene bağlamak mümkün değil. Her sene nisan-mayıs aylarında seracılık sektörü için bir geçiş dönemi yaşanıyor. Özellikle Antalya bölgesinde seraları yeni yeni üretim sezonuna hazırlık için ve yüksek sıcaklıklardan dolayı üretimde kalamıyor yeni sezona hazırlık yapıyorlar. Dolayısıyla bu dönemde üretimi azalıyor. Özellikle tarla üretimi henüz çıkmamıştır” dedi.

“Fiyatı belirleyen arz talep dengesidir”

2016 başından itibaren Rusya’nın koymuş olduğu yasak ile beraber Türkiye’de ihracatçıların alternatif pazarlar bulduğunu ifade eden Taşkın, “Özellikle Rusya’ya satmıyoruz ama Rusya’ya komşu bütün ülkelere yoğun bir domates satışı oluyor. Arap ülkelerine, Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Arabistan’a, Suriye’ye ve Irak’ta yoğun bir şekilde domates gidiyor. Tabi bunun bir nedeni de bu yıl soğuk geçti. Antalya, Mersin dahil olmak üzere bir çok yerde sera bölgeleri, seralar soğuktan etkilendi ve erken kaldırmak zorunda kaldılar. Rekolte düştü talepte artınca fiyatlar yükseliyor. Fiyatı belirleyen arz talep dengesidir. Fiyatı bir sera tek başına oluşturmaz. Eğer arz talebi karşılamıyorsa fiyat yükselir, ama bunun geçici olduğunu düşünüyoruz. Özellikle önümüzdeki günlerde haftalarda Akdeniz Bölgesi’nde tarla ürünlerinin çıkmasıyla beraber fiyatlar düşecektir” dedi.

“Bu seranın toplam üretimi Van’ın toplam ihtiyacının yıllık yüzde 7 veya 8’ini ancak karşılayabilir”

Seralardaki topraksız tarım üretiminin topraklı üretime karşı daha pahalı olduğunu ifade eden Taşkın, “Topraksız tarım sıralarında üretim maliyetleri normal seralara göre ya da açıkta üretime göre daha yüksek. Hiçbir zaman tarla üretimi düzeyine düşmez. Van için düşünecek olursak Van’da yaklaşık yılda 10-15 bin ton domates tüketimi oluyor. Bu seranın toplam üretimi Van’ın toplam ihtiyacının yıllık yüzde 7 veya 8’ini ancak karşılayabilir. Van’da pazara etki yapmak istiyorsak sektör olarak daha fazla üretim yapmamız gerekiyor, daha fazla seralar kurmamız gerekiyor. İlimizde Çaldıranda jeotermal kaynaklar var. Jeotermal seracılık yapıldı güzelde bir örnek oldu. Türkiye’de ilki teşkil ediyor ama bunun gibi bizim Saray, Erciş ve Başkale ilçelerimizden jeotermal kaynaklar var. Bu jeotermal kaynakları değerlendirilerek daha fazla sera yapmalıyız ki ilin domates sektöründe iddialı olsun, söz sahibi olsun yoksa tek başına bir sera Van’da piyasa oluşturacak düzeyde üretim yapmıyor zaten. Burada zaten ihracat kapasitesi de yok. Yerel piyasada ancak tüketilen bir yoğunluk görüyoruz. Yerelde iddialı olmamız için daha fazla üretim yapmamız gerekiyor” dedi.

“Kış üretiminde maliyetimiz 4 lirayı buluyor”

Agrovan Seracılık üretim Müdürü Mehmet Davşan, üretim maliyetlerinin yıl ortalamasında 1,5 ile 4 TL arasında değiştiğini ifade ederek, “Kışın Çaldıran bölgesi sisli bulutlu bir bölge. Kışa girerken üretim mutlaka düşüyor. Kış döneminde yok yoğun enerji sarfiyatı ve sabit giderler değişmiyor. Eksi 46 derecede burayı ısıtmak ve diğer maliyetleri göz önünde bulundurarak 4 TL’ye kadar çıkabiliyor. Dolayısıyla işletmeci açısından düşündüğümüzde kış dönemi için üreticide memnun değil, piyasada memnun değil. Bu durum bir süre daha böyle devam eder, ama önümüzdeki günlerde düzelir. Kışa girişte sert iklimden dolayı enerji giderlerimiz fazla artıyor. Tonaj düşüyor ama enerji ihtiyacımız fazla artıyor. Bu yüzden üretimde maliyetimiz biraz daha fazlalaşıyor. Buda kış üretiminde maliyetimiz 4 lirayı buluyor. Kış çıkışı bahara girişte 1.5 ile 2 lira gibi maliyeti oluyor. Toparlamak gerekirse kışa girişte sert iklimden dolayı maliyetin artmasıyla ve tonaj düştüğünden dolayı fiyatlar artıyor. Ama bahar ve yaz aylarında iklim düzeliyor ve enerji ihtiyacımız fazla yok. Bu yüzden üretim maliyetlerimiz düşüyor” dedi.

“Van’da çok ciddi bir talep var”

Davşan şunları söyledi:

“Domatesin fiyatının yükselişinde bir etkenin ise diğer sera bölgelerinde soğuk hava, don ve sel sıkıntısından dolayı tarım alanları zarar gördüğünden dolayı sektörde domates biraz azaldı. Azalmanın diğer bir sebebi ise Rusya’nın kapıyı kapatması domates almaması alternatif pazarlar bulduğumuzdan yoğun bir talep oldu o bölgeler. Türkiye’den o bölgeleri domates ihracatı yapıldı ve bu dönem içerisinde Türkiye’de domates ihtiyacı fazla olduğundan ve domates azlığından dolayı fiyatların yüksek olması gayet normal. Tabi bu saatten sonra tarla ve yayla domatesi yakın bir zamanda piyasaya gireceği için domatesin fiyatını düşürecektir. Ürünü genel olarak Van piyasasına sürüyoruz. Van’da çok ciddi bir talep var ve şu anda Van bölgesindeki talebi karşılayamıyoruz. Van bölgesindeki talebi karşılayabilmemiz için kurduğumuz 32 dönümlük serenin bir 10-15 katı bir tesis kurmamız gerekiyor.” İHA