Ana Sayfa Raporlar Borsa Hisse Analiz Raporları Şeker Kotası&...

Şeker Kotası’nda Değişiklik Gıda Sektörü Hisselerini Nasıl Etkileyecek?

Nişasta Bazlı Şeker Kotası Yüzde 5’den, 2,5 ‘a Düşürülecek

30.01.2019 – Medyada yer alan haberlere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan nişasta bazlı şeker kotasını %5’den %2,5’a düşürüleceğini söyledi. Bilindiği üzere geçen sene (2018) Şubat ayından beri Türkiye’deki şeker üretimin %95’i şeker pancarı ve %’5’i nişasta bazlı şeker ithali üzerinden karşılanıyor. Nişasta bazlı şeker yani glikoz şurubu kotası daha önce 2018’e kadar yüzde 10 idi. Şimdi bu rakamın kademeli indirildiği görülüyor.

Tacirler Yatırım konuyu gıda-içecek sektörü açısından değerlendirdi

Bakanlar Kurulu nişasta bazlı şeker kotasını %50 artırma yükseltme yetkisine sahiptir. Nişasta bazlı yüksek fruktozlu mısır şurubu şeker fiyatının yaklaşık %30 altında fiyatlanmaktadır. Bu nedenle kotanın %50 indirilmesi Coca-Cola İçecek’in konsolide rakamlarında %0,1-0,2 marj etkisine neden olabilir. Ayrıca şeker maliyetleri, Ülker Bisküvi’nin cirosunun %65’inin gerçekleştiği Türkiye faaliyetlerinde satışların maliyetinin %15’ini kapsamaktadır

 

Nişasta Bazlı Şeker Kotası Yüzde 10’dan 5 ‘e Düştü

12.02.2018 – Medyada yer alan habere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan nişasta bazlı şeker kotasını %10’dan %5 düşürüleceğini açıkladı. Bilindiği üzere Türkiye’deki şeker üretimin %90’ı şeker pancarı ve %10’u nişasta bazlı şeker ithali üzerinden karşılanıyor.

Son dönemde şeker konusunda gerek tüketiciler gerekse üreticiler tarafında çok sayıda tartışma var. Konu özellikle şeker fabrikalarının özelleştirme süreciyle birlikte başladı. Şeker konusu ve gıda sektörü hem ekonomik hemde sağlık boyutu olan bir konu. Dolayısı ile biz sizlerle her iki açıdan süregelen tartışmalara ışık tutması açısından ilgili rapor ve analizleri paylaşmak istiyoruz.

Ekonomik açıdan nişasta üreticilerinin itirazları ve basın açıklamaları var. Anadolu Nişasta ve Glikoz Sanayicileri’nin açıklamalarını bu sayfanın en sonunda paylaştık. Borsaya açık gıda şirketleri bu durumdan etkilenecek ve bu durumu Tacirler Yatırım inceledi ve ilgili analiz aşağıda yer almakta.

En önemlisi ise hepimizi ilgilendiren sağlık konusu ki bugün Sağlık Bakanlığı NBŞ Raporunu yayınladı. Bu önemli ve aydınlatıcı raporu da aşağıda görselin hemen altında okuyabilirsiniz.

Tacirler Yatırım: “Nişasta bazlı yüksek fruktozlu mısır şurubu Coca-Cola İçecek’in (AL, CCOLA hedef fiyat 45TL) Türkiye’deki toplam şeker alımlarının %10-15’ini karşılamaktadır ve şeker fiyatının yaklaşık %30 altında fiyatlanmaktadır. Mısır şurubunun Türkiye faaliyetlerinin toplam satış maliyetleri içindeki payı ise %4’tür. Böylelikle kotanın indirilmesi Coca-Cola İçecek’in Türkiye şeker maliyetini artırabilir. Kotanın %50 indirilmesi Coca-Cola İçecek’in konsolide rakamlarında %0,3 marj etkisine neden olabilir ancak şu aşamada kotanın indirilmesi konusu kesinleşmiş değil. Ayrıca şeker maliyetleri, ULKER Ülker Bisküvi’nin cirosunun %63’ünün gerçekleştiği Türkiye faaliyetlerinde satışların maliyetinin %15’ini kapsamaktadır.”

 

T.C.  Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan

Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) Sağlığa Etkileri” Hakkında Bilim Kurulu Raporu Basın Duyurusu

Bakanlığımız Bilimsel Kurulu’nun konuyla ilgili bilimsel çalışmalar ve ilgili raporların da dikkate alındığı değerlendirmeleri neticesinde vatandaşlarımızın sağlığının korunması için Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) ve şeker kullanımı konusundaki görüş ve tavsiyeleri aşağıda sunulmaktadır:

Sofra şekeri veya çay şekeri olarak bilinen sakkaroz (sukroz) %50 glikoz ve %50 fruktozdan oluşmaktadır.

Dünyada yiyecek ve içeceklerde sakkaroz (sükroz) yani sofra şekerinden sonra ikinci büyük kullanım payına sahip tatlandırıcı türü ise Nişasta Bazlı Şekerlerdir (NBŞ). Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu olarak da bilinen NBŞ, en çok ve ucuz olarak mısırdan, ayrıca patates, buğday, kasava (tapioka) gibi bitkilerden elde edilir. NBŞ’in içeriğinde değişen oranlarda fruktoz ve glukoz bulunmaktadır(%58 glikoz-%42 fruktoz veya%45 glikoz-%55 fruktoz,). Sakkaroz yani sofra şekerindeki glukoz ve früktoz moleküler düzeyde bağlı iken, NBŞ’de yer alan fruktoz ve glukoz sıvı formda serbest yüzer haldedir.

Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenlerini araştıran bilimsel çalışmalarda şeker metabolizması özellikle de sofra şekeri ve NBŞ’in yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.

Metabolizmada glikoz uyarısı ile salgılanan insülin tokluk hormonu olan leptini uyarır ve açlık hormonu grelini ise baskılar. Bunun sonucunda tokluk merkezi uyarılarak yeme davranışı sonlanır. Fruktoz ise insülini çok az uyarmamaktadır. Bu durumun fazla şeker tüketimine, insülin salgılanamaması, tokluk hissi gelişmemesi ve yeme davranışı devam ettiği için obeziteyi tetiklediği ileri sürülmektedir.

Fruktozun karaciğer içindeki metabolizması da glukozdan farklıdır. Fruktozun yıkımı glikozdan daha hızlıdır ve hızla yağ asitlerine dönüşmektedir. Bu durumun KC yağlanması, fibrosis ve siroz gelişebildiği yönünde çalışmalar bulunmaktadır.

Fruktoz glikoza göre daha tatlıdır ve beyinde iştah artırıcı hedonik yolakları uyaran etkisi olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktozlu ürünlerin tüketimi özellikle bebeklik ve çocukluk yaşlarında damak tadının şekerli ürünler doğrultusunda gelişmesini kolaylaştırmaktadır.

Fruktozun barsak florası ve mikrobiyatası değişikliğine neden olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz, glikozdan farklı olarak kanda ürik asit artışına da neden olmakta, gut hastalığını tetikleyebilmekte ya da var olanları şiddetlendirmektedir.

Şekerli(sakkaroz ve NBŞ) besinlerin aşırı tüketilmesi sonucunda (yüksekfrüktoz içeren -%55 ve üzeri-mısır şurupları daha tatlı oldukları için daha fazla tüketilebilmektedir) gereğinden çok yeme davranışı, insülin direnci gelişmesi ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve eşlik eden hastalıklara yol açtığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır.

Sakkaroz ve NBŞ içeren besinlerin fazla tüketimi metabolik hastalıkların yanı sıra obezite ile ilişkili çeşitli kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişimine de zemin hazırlamaktadır.

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), yüksek şeker alımının ve yüksek şeker içeren gıdaları kullanımının vücut ağırlığının artışına etki edebileceğini vurgulamıştır.

Avrupa Birliği tarafından sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi ve özellikle endüstrinin şeker azaltma yolunda reformülasyon yapması önerilmektedir.

Obezite ve ilişkili hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de giderek artan bir problemdir. Ülkemizde 15 yaş üzeri yetişkinlerde obezite sıklığı %32, fazla kilolu birey sıklığı %34.8 ve diyabet prevalansı %12.1 (STEPS 2017, ön sonuçlar) bulunmuştur. Çocukluk çağında obezite oranı 7-8 yaş grubunda %9.9, fazla kilolu çocuk oranı aynı yaş grubunda %14.6 iken, ortaokul çocuklarında obezite sıklığı %12.4’e ve fazla kilolu çocuk sıklığı %21’e yükselmektedir.

“Türkiye Beslenme Rehberi”nde ve DSÖ ile diğer uluslararası önerilerde; tüm serbest şekerlerden alınan enerjinin, günlük enerji (kalori) miktarının % 10’unu geçmemesi ve bazı ülkelerde ise daha da azaltılması önerilmektedir.

Yapılan değerlendirmeler ışığında Bilim Kurulu tarafından geliştirilen aşağıdaki öneriler kamuoyu dikkatine sunmaktadır:

  • Her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması sübvansiyonların gözden geçirilmesi, vergilendirme, bilgilendirme ve farkındalık girişimleri vb.)
  • Halen %10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması,
  • Yiyecek ve içecek etiketleri üzerindeki şeker içeriğinin, elde ediliş kaynağı ve früktoz oranı belirtilmek suretiyle Türk Gıda Kodeksi şeker tebliğine uygun şekilde  “şeker”, “glikoz şurubu”, “yüksek früktozmısır  şurubu”, “invert şeker” vb şeklinde açık olarak yazılmasının sağlanması,
  • Sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi çalışmaları kapsamında; endüstri tarafından reformülasyon yapılarak, yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanım miktarının asgari düzeye indirilmesine destek olunması,
  • Toplumumuzda şeker tüketiminin azaltılması için tüketicinin bilgilendirilmesi, tüm topluma bebeklik ve çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kültürünün tesis edilmesi konusunda dengeli beslenme politikaların geliştirilmesi,
  • Sağlık Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde ilgili tüm sektörlerle ve kamu kuruluşlarıyla işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.

 

 

ANGSAD’ın şeker kotası açıklaması: ‘Nişasta bazlı şeker kotası eşit bir şekilde dağıtılmalı’

Anadolu Nişasta ve Glikoz Sanayicileri Derneği (ANGSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mesut Çakmak, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve nişasta bazlı şeker kotalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 50’sinin sadece bir şirkete verildiğini öne süren Çakmak, “Toplamda pazarın yüzde 90’ı ABD’li şirketlerin tekeline bırakılmıştır. Derneğimize üye şirketler pazarın tamamen dışına itilmiştir.Bu noktada hükümetimizden nişasta bazlı şeker sektörüne tahsis edilen kotanın bu ülkede yerli ve milli üretim yapan bizleri de kapsamasını ve kotanın, kanunlar çerçevesinde kurulmuş olan ve faaliyet gösteren tüm üreticilere eşit bir şekilde dağıtılması talebimizi takdirlerinize arz ederiz” dedi.

“Derneğimize üye şirketler pazarın tamamen dışına itilmiştir. Bu noktada hükümetimizden nişasta bazlı şeker sektörüne tahsis edilen kotanın bu ülkede yerli ve milli üretim yapan bizleri de kapsamasını ve kotanın, kanunlar çerçevesinde kurulmuş olan ve faaliyet gösteren tüm üreticilere eşit bir şekilde dağıtılması talebimizi takdirlerinize arz ederiz.” diyen ANGSAD Başkanı Çakmak’ın açıklamalarının tam metni şöyledir:

ANADOLU NİŞASTA VE GLİKOZ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ BASIN DUYURUSU

Anadolu Nişasta ve Glikoz Sanayicileri olarak bir Amerikan şirketinin hazırladığı rapora ve sonrasında ortaya çıkan Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin tartışmaları yakından takip etmekteyiz.

Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi ve NBŞ kotalarına ilişkin düzenleme yapılması başta hükümetimiz olmak üzere ve tüm yetkililerin takdiri olduğu kuşkusuzdur. Ancak, süregelen tartışmaların Anadolu Sanayicileri olarak bizlerin sorunlarının, çözüm arayışlarımızın çok uzağında olduğunu görmekteyiz.

Şöyle ki;

Kemal Derviş ve ABD destekçilerinin ülkemize dayattıkları ve halkımıza reva gördükleri “sözde şeker politikası” ile mısırdan elde edilen nişasta ve glikoz üretiminin önü NBŞ adı altında kotaya bağlanmış ve şekerli mamul sanayiinin temel hammaddesi olan glikoz üretimi, eşi benzeri görülmemiş bir şekilde sınırlanmış, yerli sanayiciler bakımından ise resmen yasaklanmıştır.

Bugün derneğimize üye, her biri milyonlarca TL’lık yatırım yapmış üreticilerimiz kendi ülkemizde, bırakın NBŞ’yi,şekerli mamül sanayi için en temel hammaddeyi bile ülkesinde üretip satamaz hale gelmiş durumdadır.

Sektördeki NBŞ üretim ve ticaret kotası neredeyse tamamen ABD merkezli şirketlerin tekeline bırakılmış durumdadır. Bu şirketler dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar karlı bir ticarete devam etmektedirler.

Mevcut kota dağılımı :

  • ABD Merkezli CARGILL % 44 ,
  • ABD Merkezli AMLYUM % 30,
  • Cargill ortaklı PNS % 15,
  • TAT Nişasta % 6,
  • SUNAR Mısır % 4,

PNS ortaklığı da hesaba katıldığında kotanın %50’si sadece bir şirkete verilmiş, toplamda da pazarın %90’ı ABD’li şirketlerin tekeline bırakılmıştır. Derneğimize üye şirketler pazarın tamamen dışına itilmiştir.

Bu noktada Hükümetimizden NBŞ sektörüne tahsis edilen kotanın bu ülkede yerli ve milli üretim yapan bizleri de kapsamasını ve kotanın , kanunlar çerçevesinde kurulmuş olan ve faaliyet gösteren tüm üreticilere eşit bir şekilde dağıtılması talebimizi takdirlerinize arz ederiz.

Anadolu Nişasta ve Glikoz Sanayicileri – ANGSAD

(Kemal Derviş politikaları neticesinde kendi ülkesinde yasaklı hale getirilmiş ve hali hazırda mevcut NBŞ kotasından yararlandırılmayan tüm üyeleri % 100 yerli ve milli şirketlerin çatı örgütüdür. )