Ana Sayfa Haberler Hibrit Araç m...

Hibrit Araç mı, Elektrikli Araba mı? İşte Merak Edilenler

Hibrit ve elektrikli araçlar hakkında merak edilenler

21.05.2019 – Otomotiv dünyasının yaşadığı değişimle birlikte elektrikli ve hibrit araçlar gelecekte günlük hayatımızda daha fazla yer bulmaya başlayacak. Bu araç türleri gerçekten iddia edildiği kadar faydalı mı ve doğru seçim mi? 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Türkiye’nin ilk sigorta şirketi olma unvanına sahip Generali Sigorta, elektrikli ve hibrit araçlar hakkında merak edilen noktalara değindi.

Aradaki fark ne

Hibrit araçlarda, bir elektrik motoruna ilaveten geleneksel bir benzinli motor bulunur. Temel hibritler yalnızca rejeneratif frenlemeden ve yoldaki ivmeden şarj olurken, tak-ve-çalıştır hibritler adından da tahmin edebileceği gibi şebekeden şarj olmak için fişe takılabilir, daha büyük akülere ve hatta daha düşük yakıt tüketimine imkan tanır. Elektrikli bir araçta ise sadece akü bulunur ve yakıt gerekmez.

Hangisi daha ekonomik?

Elektrikli araçlar hibritlere göre daha pahalıdır. Bu yüzden, kısa vadede diğer araçlar kadar kolay elde edilmesi zordur. Ancak uzun vadede, yakıt ihtiyacı duymadıkları için finansal faydaları görülmektedir. Mesafe söz konusu olduğunda elektrikli araçlar, hibritlerde ve geleneksel araçlar kıyasla çok daha fazla kazanç sağlar.

Hangisinin bakım maliyeti daha az ?

Hareketli parçalarının sayısı on ikiye kadar düşebilen elektrik motorları, hibrit araçların benzinli motorlarına göre çok daha basit ve güvenilirdir. Bu durum elektrikli araçların bakım maliyetlerinin daha düşük olduğu göstermektedir. 

Hangisi daha kullanışlı?

Elektrikli araçlar büyük bir artıya sahiptir. Hibritler kadar sık servise ihtiyaç duymalarına rağmen, basit yapıları ve sistemleri bakımı çok daha kolaylaştırır. Elektrikli araçların kullanışlı olmama sebebiyse sürüş mesafesidir. 

Hangisi daha çevreci?

Doğrudan emisyonlar söz konusu olduğunda elektrikli araçlar sıfır emisyon değerine sahiptir. Ancak dolaylı emisyonlar da önemlidir. Civardaki çevre dostu bir fabrikada üretilen bir hibrit, pek çevreci olmayan bir fabrikadan benzin yakıtlı bir gemide binlerce kilometre uzağa gönderilen bir elektrikli araca göre genel olarak daha çevreci olabilir. 

2020’de Elektrikli ve Hibrid araç satışı ikiye katlanacak

Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği Başkanı Berkan Bayram, Türkiye’de 2011 yılında başlayan elektrikli otomobil macerasının, her yıl katlanarak artan bir oranda büyümeye devam ettiğini belirtti. Bayram “4 yıl önce Türkiye’de sadece 3 model ile temsil edilen Elektrikli ve Hibrid araçlar pazarı, 2019 yılına 31 model ile giriş yaptı. Yıl sonunda da gerçekleşecek lansmanlar ile bu pazarın 40 farklı modele yükselmesi bekleniyor. Avrupa’da elektrikli otomobil satışları bir milyon civarında olurken ülkemizde bu rakam yıllık 150 adet civarında gerçekleşiyor. Hibrid motor seçeneğine sahip modellerin satış adeti ise 2018’de 3876 olarak gerçekleşti. Pazar payımız Avrupa’ya göre küçük olsa da ülkemizdeki marka yatırımları kullanıcıları cezbediyor. 2020 yılında ise Elektrikli ve Hibrid otomobil satışının ikiye katlanması bekleniyor.

Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği olarak biz de artıları fazla olan, daha çevreci, verimli ve ekonomik olan bu araçların ülkemizde yaygınlaşmasına katkı sağlamak için 20 Nisan’da başlattığımız bu etkinlikle Nisan ayının üçüncü haftasını Elektrikli ve Hibrid Sürüş Haftası olarak ilan ettik. Bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizi önümüzdeki yıllarda da daha etkili bir şekilde sürdürmeyi planlıyoruz. Bu adımın farkındalık anlamında önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum.” açıklamasını yaptı. 

Türkiye’deki şarj istasyonu sayısı elektrikli otomobili yakaladı

Konuşmasında elektrikli otomobiller için hayati bir öneme sahip olan şarj istasyonları hakkında çarpıcı bilgiler paylaşan Berkan Bayram, şöyle devam etti: “2018 yılında Türkiye’de satılan Elektrikli Otomobil sayısına baktığımızda, toplam gerçekleşen 4031 adetlik otomobil satışlarının 155 adetlik bölümü %100 elektrikli modellerden oluşuyor. Ülkemizde toplam olarak ise 1126 adet elektrikli otomobil yollarda dolaşıyor. Şu anda ülkemiz yollarında dolaşan 1126 otomobile karşılık ise 582 adet şarj istasyonu mevcut. Yani her 2 elektrikli otomobil başına 1 şarj ünitesi düşmektedir. Bu rakam birçok Avrupa ülkesinin dahi henüz ulaşamadığı başarılı bir tablodur. Bu basarının ardında ise sektöre inanan girişimci ve yatırımcı firmalarımızın rolü büyüktür” dedi. 

Şarj teknolojisi Kablosuza doğru gidiyor

Günümüzün şarj teknolojisi hakkında da gelişmeleri aktaran Bayram, şunları söyledi: “Ülkemizdeki 582 şarj soketinin 122 adeti CHAdeMO ve CCS standartlarına sahip ünitelerdir. Bu üniteler ‘hızlı şarj‘ dediğimiz şarj yöntemini destekleyen DC aktarımı gerçekleştirebiliyorlar. Bu istasyonlarda gerçekleştirilen şarjlanma ile elektrikli otomobilin 45 dakika içerisinde %80’lik şarj seviyesine ulaşması ve otomobil modeline bağlı olarak 200 km menzile sahip olması mümkün olabilmektedir. Bu avantajından dolayı şarj yöntemi Avrupa, ABD ve Japonya’da artık DC olarak planlanmakta ve yatırımlar bu doğrultuda gerçekleştirilmektedir. Sektörün diğer bir kolaylaştırıcı şarj yöntemi olarak da ‘kablosuz şarj‘, önümüzdeki 15 yıl içerisinde özellikle otoyol ve otoparklarda sıkça kullanılmaya başlanacaktır.” dedi.

 

 

Türkiye’de Alıcıyı Elektrikli Otomobilin Fiyatı Değil Şarjı Düşündürüyor

02.05.2018 – Türk tüketicinin elektrikli otomobille imtihanı 

KPMG 2018 Küresel Otomotiv Araştırması’nın Türkiye sonuçları, otomobil alıcılarının sektörün gündemindeki elektrikli araçlara yaklaşımıyla ilgili bir çerçeve çizdi. Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 55’i yeni otomobil alacağı zaman hibrid araçları tercih edeceğini söylüyor. Elektrikli araç satın almaya mesafeli duran Türk tüketicinin endişesi, aracı nerede şarj edeceği…

KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, Küresel Otomotiv Araştırması’nın Türkiye sonuçlarını değerlendirdi. Küresel sonuçlarda olduğu gibi Türkiye’de de dijitalleşme ve araçlardaki veri güvenliğinin tüketici gündemine girmeye başladığını belirten Ölekli, araç sahipliği konusunda ise farklı sonuçlar ortaya çıktığını söyledi.

Araştırmanın Türkiye sonuçlarından başlıklar şöyle:

  • ‘Bağlanabilirlik ve dijitalleşme’ Türkiye’deki otomotiv yöneticilerinin ana gündem maddesi. Geçen yıl 9’uncu sırada olan bu başlık bu yıl ilk sırada yer alıyor.
  • Dünyada liste başı olan yakıt hücreli elektrikli mobilite ise Türkiye’de 2’nci sırada.
  • Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 60’ı, her şeye rağmen gelecek 15 yılda içten yanmalı motorların hakimiyetinin süreceğine inanıyor.
  • Yöneticilerin yüzde 75’inden fazlası elektrikli mobilite alanında esas çığır açacak gelişmenin yakıt hücreli elektrikli araçlar olduğu görüşünde.
  • Küresel otomotiv yöneticileri üç yıldır, 2025’te elektrikli mobilite pazarında liderin BMW grubu olacağına inanıyor. Türk yöneticiler ise geçen yıl 3’üncü sırada olan Tesla Motors’u bu yıl ilk sıraya taşıyor.
  • Türkiye’de yöneticilerin yüzde 70’i araçlarda veri güvenliği ve siber güvenliğe gereken önemi vermeyen şirketlerin itibarının zedeleneceğine inanıyor.

‘Drone’lar insan taşıyacak’

  • Türkiye’deki otomotiv yöneticilerinin yüzde 75’i gelecekte insan taşımacılığında drone’ların kullanılabileceğini düşünüyor.

Maliyet mi şarj mı?

  • Küresel tüketicilerin yüzde 49’u, Türkiye’deki tüketicilerin ise yüzde 55’i gelecek beş yıl içinde otomobil alacak olursa hibrid araç tercih edeceğini söylüyor.
  • Dizel araç tercih etmeyeceğini belirten Türk tüketicilerin yüzde 33’ü tamamen elektrikli, yüzde 30’u ise benzinli araç almaktan yana.
  • Küresel tüketicilerin yüzde 35’i maliyet nedeniyle tamamen elektrikli araç satın almak istemeyeceğini belirtiyor. Türk tüketicilerin yüzde 41’inin ilk endişesi ise aracı şarj etmek.
  • Tüketicilerin yüzde 60’ı elektrikli araçların şarj ihtiyaçlarıyla ilgili en büyük zorluğun seyir halinde şarj olduğunu düşünüyor.
  • Türkiye’de tüketicilerin yüzde 90’ı elektrikli araç alacak olursa; uygun bir elektrik tedarik sözleşmesi sunmak, şarj etme ünitesini kurmak, seyir halinde hızlı şarj mekanizmaları sunmak gibi şarjla ilgili tüm konulardan aracın üreticisinin sorumlu olmasını bekliyor. Küresel tüketicilerde de bu oran yüzde 80.

Araç sahibi olmak ya da olmamak

  • Küresel yöneticiler 2020’de trafikteki araçların yüzde 40’ının şahsi araçlar, yüzde 20’şer oranla geri kalanların ise mobilite hizmeti aracı, şahsi otonom araç ve otonom mobilite hizmeti araçlarından oluşmasını bekliyor. Türk yöneticiler ise 2020’de halen trafikteki araçların tamamının şahsi araçlar olacağını düşünüyor ve diğer seçeneklerin ancak 2030’da trafiğe dahil olacağına inanıyor.
  • Her dört yöneticiden biri, araç sahibi olma maliyetinden dolayı 2030 yılında tüketicilerin araç sahibi olmak istemeyeceğini düşünüyor. Yüzde 40’ı ise öncelikli sebebin yaşam koşulları olacağı görüşünde.
  • Türk tüketicilerin yarısı, bugün araç sahibi olan tanıdıklarının yarıdan fazlasının 2025 yılında bundan böyle araç sahibi olmak istemeyeceğine inanıyor.
  • Türkiye’de tüketicilerin çoğunluğu, araç paylaşımı ya da araç çağırma hizmetlerinin kullanımı ve erişimi kolay olduğunda ya da bunların aylık ortalama maliyeti araç sahibi olma maliyetinden düşük olduğunda kendi arabalarından vazgeçmeye hazır.
  • Küresel tüketicilerin yüzde 54’ü ise yine de arabasını elinde tutmayı planlıyor.

 

 

Elektrikli Araçlara İlgi Artmaya Başladı12.10.2017- Düşük maliyetli şarj ile yüzlerce kilometre yol gidebilen elektrikli araçlara ilgi son yıllarda artmaya başladı. Yenilenebilir enerji kaynaklarına daha çok ihtiyaç duyulduğu günümüzde birçok otomobil üreticisi benzin, motorin ve LPG ile çalışan araçlara alternatif olarak elektrikli otomobiller ile ilgili Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor. Otomotiv sektörü temsilcileri, yüksek akaryakıt giderlerinden şikayetçi sürücüler ve çevre kirliliğinin azaltılması noktasında iyi bir seçenek olan elektrikli araçların yakın gelecekte yollarda daha çok görüleceğine dikkat çekiyor.

ELEKTRİKLİ OTOMOBİL TEKNOLOJİSİ YENİ DEĞİL

Kopuz Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve Filo Yönetim Uzmanı Gökhan Kopuz,

son yıllarda otomotiv sektöründe daha fazla öne çıkan elektrikli araç teknolojilerinin aslında yeni bir gelişme olmadığını vurguladı.

Kopuz Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve Filo Yönetim Uzmanı Gökhan Kopuz, elektrikli otomobillerin ilk olarak 18. yüzyılın ortalarında kullanılmaya başlandığı fakat içten yanmalı motor teknolojisindeki ilerleme ve petrol kullanan araçların ucuz olarak toplu üretiminin gerçekleştirilmesi ve o dönemlerde petrol fiyatlarının düşük olmasının elektrikli araçların sonunu hazırladığını belirtiyor.

Elektrikli otomobillere ilginin kısa süreli olduğunu ifade eden Gökhan Kopuz, elektrikli araçlara ilginin artmasını şöyle açıkladı: “Son yıllarda otomotiv sektöründeki teknolojik gelişmeler ile birlikte batarya ve güç yönetimindeki ilerlemelerin elektrikli araçlara ilgiyi yeniden artırdı. Petrol fiyatlarının sürekli yükselmesinin yanı sıra çevreyi koruma kaygılarının da artması elektrikli otomobillerin günümüz dünyasındaki konumunu tekrar gündeme getirdi.”

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN AVANTAJLARI DA VAR DEZAVANTAJLARI DA

Elektrikli araçların benzin ve motorin ile çalışan araçlara göre en büyük avantajları gürültülü motora sahip olmaması, çevreye etkilerinin daha az olması, periyodik bakım maliyetlerinin düşük olması, parça değişim periyodunun uzun olması olarak biliniyor. Bunların yanı sıra olası bir kaza durumunda araçların yanma ve patlama ihtimali de azalıyor.

ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER NEDEN YAYGINLAŞAMIYOR?

Elektrikli araçların dezavantajları ise içten yanmalı motora sahip araçlara göre satın alma fiyatlarının daha pahalı olması, ikinci el piyasasının zayıf olması, tek şarj ile gidilen mesafenin dizel ya da benzinli araçlara göre düşük olması, çok yüksek hıza çıkamaması, pil şarj etme istasyonlarının yaygın olmaması, yüksek batarya kiraları olarak öne çıkıyor. Ayrıca elektrikli araçların kullandığı elektriğin üretildiği elektrik santrallerinin elektrik üretimine paralel olarak daha fazla karbondioksit salımına sebep olduğu tartışılıyor. Otomotiv sektörü temsilcileri elektrikli araçların gelecekte yaygın olarak kullanılacağı konusunda hemfikir olsa da elektrikli araçların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sürecinin yavaş ilerlemesi kafalarda soru işareti olarak duruyor.

ELEKTRİKLİ ARAÇLAR ÇEVREYİ VE HAVAYI NE KADAR KORUYACAK?

Elektrikli araçların yaygınlaşması ile birlikte cevap bekleyen en önemli soru çevrenin ve havanın ne kadar korunacağı. Elektrik üretiminin büyük bir bölümünün petrol ve nükleer gibi çevreyi tehdit eden yöntemler ile elde edildiği biliniyor. Elektrikli araç kullanımı arttıkça elektrik sarfiyatının da artacağı bilinen bir gerçek. Bu noktada elektrik talebini karşılarken çevreye verilecek zararın içten yanmalı motorların verdiği zarara göre daha az olması gerekiyor. İHA