Ana Sayfa Haberler İhracatçılar ...

İhracatçılar Öngörülebilirlik İstiyor, Yapısal Reform Çağrısı

19.12.2021 – Merkez Bankası’nın 16 Aralık 2021 tarihli faiz indirimi kararı sonrası dolar 15,15 seviyesinden 15,66’ya kadar tırmanırken euro ise 17,15’ten 17,60’lara çıktı. 2021’in başında 7,45 seviyelerinde olan dolar yüzde 104 arttı.

İhracatçı öngörülebilirlik istiyor

 

İhracatçılar 2022’de önünü görmek istiyor

 

Eximbank’ın sermayesi 5 milyar dolara çıkarılmalı

 

Eximbank’ın limitleri artırılsın

 

İhracatçılardan yapısal reform çağrısı 

2021 yılının ekonomik değerlendirmesi ve 2022 yılına dair beklentiler, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (EDDMİB) tarafından düzenlenen “EİB Ekonomik Değerlendirme Toplantısı” başlıklı online panelde tartışıldı.

Dünya Gazetesi Üst Yöneticisi Hakan Güldağ’ın moderasyonunu yaptığı webinarda; konuşmacı olarak Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan, Prof. Dr. Işın Çelebi, Dr. Mahfi Eğilmez ve Dr. İbrahim Turhan yer aldı.

Türkiye’nin cari açığının kapanmasında en önemli faktörlerden birinin ihracat olduğunu vurgulayan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan, “Ağustos ayından beri cari fazla vermemizin temel sebebi pandemi sürecinde yaşanan durgunluğun ardından küresel düzeyde artan talebe hızlı cevap vererek, yeni pazarlar bularak yakaladığımız rekor satışlar. Ancak şu anda kurun çok fazla dalgalanması bizi tedirgin ediyor. 2 ay öncesine göre belirsizlik artmış durumda. Öngörülebilirlik ihracatçı için çok önemli. İhracatçılarımız krediye ulaşamaz noktaya geldi. Kurun istikrara kavuşması da önemli, önümüzü net görebilmeliyiz. Türkiye’de ekonomik ve sosyal istikrara ihtiyaç var. İthalatın finansmanında soru işaretleri başladı. Yurtdışına yönelik güven tesisinin sağlanması gerekiyor.” dedi.

Ertan: 2021 yılını 2,2 milyar dolarlık ihracat rakamıyla tamamlayacağımızı umuyorum

Yalçın Ertan, “EİB’ye üye aktif ihracatçı sayımız 7858 ve EDDMİB’e üye aktif ihracatçı sayımız 1729. 2019 ihracatımız 1 milyar 450 milyon dolar, 2020 yılı ihracatımız 1 milyar 361 milyon dolar, 2021 yılı Kasım ayı sonu itibariyle 2 milyar 13 milyon dolardır. 2021 yılının tamamında 2,2 milyar dolarlık ihracat rakamıyla tamamlayacağımızı umuyorum. EİB olarak yıl sonu ihracatımızın 16,2 milyar dolar olacağını bekliyoruz. Ülkemiz hammadde ve enerji kaynakları açısından zengin olmayan bir ülke. Kömür, cevher, hurda ve doğalgaz gibi ana girdilerde kısıtlı olanaklara sahibiz. Bu sebeple üretim ve ihracatımızın büyük bölümü ithalata dayalı olarak gerçekleştiriyoruz. Artan ihracatla doğru orantılı ithalatta artıyor. İthalatın ihracatın içindeki payını nasıl azaltabiliriz hususunda çalışmamız gerekiyor.” dedi.

Ülkemizde bir emisyon ticaret sistemi oluşturulmalı

Kurlardaki oynaklık ve hammadde fiyatlarındaki değişimlerin ihracatçıların önünü görmesini zorlaştıran faktörler arasında olduğuna değinen Ertan, “Diğer yandan AB ve ABD başta olmak üzere bazı ülkeler tarafından uygulanan koruma önlemleri, lojistikteki süregelen sıkıntılar, Avrupa Birliği tarafından Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde başlatılacak olan sınırda karbon vergisi birkaç yıldır önümüze hedefe giden yolda aşmamız gereken engeller olarak çıkıyor. Bu girişimlerden en fazla etkilenen sektörlerin başında da demir çelik sektörümüz geliyor. Dünya genelinde karbon salımını azaltma çabaları firmaları daha kaliteli ancak daha maliyetli hammadde ve yarı mamul kullanmaya ve ileri teknolojik yatırımlar yapmaya yöneltiyor.” diye konuştu.

Ertan, ihracatçı firmalara ilave karbon vergisi oluşturmaması için ülkemizde bir emisyon ticaret sistemi oluşturulması gerekliliğinin altını çizdi.

“Birlik olarak biz de üye firmalarımızın bilinçlendirilmesi ve temiz üretim yolunda eksiklerini giderebilmek amacıyla Ticaret Bakanlığı destekli URGE projesine başvurumuzu yaptık. Diğer yandan dünya genelinde yeni trend kavram olan “temiz çelik”i Türk firmalarına benimsetmek adına Responsible Steel girişimine üye olduk. Ege İhracatçı Birlikleri olarak sektörel gelişmeler hakkında bilgi aktarmaya, sıkıntılara çare bulmaya çalışıyoruz.”

Eğilmez: Dünyada enflasyon kontrolden çıktı

Dr. Mahfi Eğilmez, küresel ekonomiye dair değerlendirmelerde bulundu ve 2022’ye dair öngörülerini paylaştı.

“ABD ve AB enflasyon sarmalına girdi. ABD’de yıllık enflasyon yüzde 7’yi zorlamaya başladı. AB’de yüzde 4’leri geçti. 5’lere doğru hızla ilerliyoruz. ABD ve Avrupa parasal sıkılaştırmaya başladı tahvil alımını düşürüyor. Faiz artırımı var, hem de öne çekiyor. İhracatımızı en fazla gerçekleştirdiğimiz yerler bu durumda. Çin’de enflasyon yok ama büyüme düşük. Çin için alışılmamış bir durum. Türkiye ise faizleri düşürüyor, kuru yükseltiyor. Amaç ise ihracatı artırıp ithalatı düşürüp cari açığı düşürmek içerde üretimi teşvik etmek, enflasyonu düşürmek. Bu çok işleyecek bir model değil. Birdenbire üretim yerlileşmiyor. Bir devletin programı orta vadeli programda açıklanır. Üç ay önce açıklanan orta vadeli programda da böyle bir model yoktu. Çin’e benzeme gibi model de açıklanmadı. İhracat artıyor ama dış ticaret hadleri yüzde 74’lere düştü. 100’ün altındaysa daha çok malı daha ucuza, daha az malı daha pahalıya alıyorsunuz demektir. Verimliliğimiz geriliyor. Kurla ihracatı destekliyor gibi gözüküyoruz ama desteklemiyoruz. Malı ucuzlatıyoruz. Sıkıntılı bir dönem bizi bekliyor 2022’de.”

Türkiye’ye o yıl 22 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye aktı

Eğilmez, “FED’in ne karar vereceğini biliyoruz. Ancak Merkez Bankası’nın ne karar vereceğini bilemiyoruz. Dünyada sürpriz yapmaması gereken tek kurum Merkez Bankası’dır. Merkez Bankası rasyonel beklenti yaratabilmek için açık olmalıdır. Avrupa Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası ya da gelişmekte olan ülkeler de her şey öngörülebilir. Bizde müthiş bir belirsizlik ortamı var. Bunu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Türkiye güçlü ekonomiye geçiş programı ile 2001 krizi sonrası 2010’a kadar belirsizliği ortadan kaldırdı, beklentileri düzeltti. Bankacılık reformu, kamu maliyesinde disiplin sağlayacağı reformlar yaptı, bütçe açıklarını düşürdü, kamu borçlanması azaldı. En önemlisi AB ile tam üyelik müzakeresine başladı. Türkiye’ye o yıl 22 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye aktı. Bu Türkiye’nin 1923’den 2006’ya kadar çektiği o tarihe kadar yabancı sermaye tutarının iki katıydı. 2001 krizinden sonra dolarizasyon Türkiye’de yüzde 57’ydi bu düzenlemelerden sonra 2010’da yüzde 29’a indi bugün yüzde 64’deyiz yüzde 65’e doğru gidiyoruz. Şu anki durumda yabancı yatırımcı Türkiye’yi düşünmez ve gelmez. Dünyada emtia fiyatları düşmez, yukarı doğru çıkabilir. Enflasyon bu durumu etkiliyor. Asıl stokçuluğu yapan tüketiciler.” diye konuştu.

Çelebi: Yepyeni bir anlayış ve yeni bir ekonomik modele ihtiyaç var

Prof. Dr. Işın Çelebi, global bir enflasyon krizi yaşanacağını, enerji girdilerinde astronomik artışlar ve tedarikte ciddi kırılmaların ve aksamaların olduğuna dikkat çekti.

“Dünya bir değişimin içinde. Türkiye de bundan etkileniyor. Ülkemizde ciddi bir güven bunalımı var. Kuru istikrara kavuşturacak bir çalışmaya, projeye ve programa ihtiyaç var. Aşırı kur dalgalanmasının olduğu ülkede yabancı yatırımcı yatırım yapmaz. Piyasada istikrar yok, öngörülebilirlik yok. 1 Ocak 2021’den düne kadar olan dolardaki devalüasyon yüzde 95’in üzerine çıktı. Son bir ayda olan devalüasyon yüzde 47’nin üzerinde. Bu kuru istikrara kavuşturmadan ekonomiyi yönetmek mümkün değil. Dün aldığınız teklifle bugün aldığınız teklifi kur değişikliği etkiliyor. Kur bütün sanayiciyi etkiliyor. Kurun stabil hale gelmesi gerekiyor. Yepyeni bir anlayış ve yeni bir ekonomik modele ihtiyaç var.”

Lehinize faktörleri ve şartları minimize edin

Işın Çelebi, “Sanayiciler lehine olan, kaynak yaratacak rahat oldukları alanları faktörleri/şartları minimize etmeli. Kriz yönetiminin en temel kuralı bu. Kurda da böyle yapılmalı. Kendi sektörleri ve üretim yaptıkları alanlarda kurun esnekliğine bakıp en olumsuz şartlara göre kurun değerini hesap etmeliler. Teknoloji ihracatının gelişmesi gerekiyor. Katma değerli ihracat yüzde 15 olması gerekirken yüzde 3’ten 2’ye düştü. Bunu artırmanın yolu AB projelerini uygulamaktan geçiyor. Türkiye’nin modeli AB’nin yoludur. AB normlarına uygun şartların yerine getirilmesi gerekiyor. İhracatçılarımız ticari bankalar ve Türk Eximbank’tan kredi bulmakta zorlanmaya başladı. Eximbank’ın 500 milyon dolar sermayesi var. Krizi yönetirken ihracatın ithalatı karşılama oranını birebir hale getirmemiz lazım ki ithalattan kaynaklanacak enflasyonist baskılar ve fiyat artışları kompanse edilebilsin.” dedi.

Eximbank’ın sermayesi 5 milyar dolara çıkarılmalı

Türkiye’nin 260 milyar dolar ithalat, 225 milyar dolar ihracatı olduğuna değinen Işın Çelebi, “Bu durumda ihracatımızı 35 milyar dolar artırmamız lazım. O zaman Eximbank’ın sermaye yapısını 5 milyar dolara çıkarmak lazım. Herkes kredisini alıp ona göre programını yapmalı. Eximbank bir ticari banka gibi çalışıyor, ihracat bankası gibi çalışmıyor şu anda. Bizim çözüm üretmemiz lazım. Türkiye AB normlarını benimsemeli ve AB tam üyeliği yolunda engelleri aşarak devam etmeli. Komşularıyla ilişkilerini düzeltmeli. Dış politikadan AB üyeliğine kadar bu çözümleri bunun içine koymalıyız.” diye konuştu.

Turhan: Bütün paydaşlar bir araya gelip reform maddeleri oluşturmalı

Türkiye’nin finansal bir kriz yaşamadığını, bu durumun temel bir ekonomik dengesizlikten kaynaklanmadığını anlatan Dr. İbrahim Turhan, yapısal dönüşüm için 10’uncu kalkınma planını örnek gösterdi.

“Bürokrasi, siyasi irade, STK’lar kısacası bütün paydaşlar bir araya gelip reform maddeleri oluşturmalı. 5 yıl-10 yıllık bir vadenin planlanması gerek. Türkiye’nin üretim yapısıyla ilgili bir analiz yapılmalı. Karşılaştırıldığımız ülkelerle tarih, kültür, siyasal rejim, yapı, ölçek, üretimin örgütlenme biçimi hiçbir şekilde aynı değil. Üç kritik alanımızdan ilki; para politikası ve bunun sonucu olan çok yüksek enflasyon ve kaçınılmaz olarak kredi genişlemesi. Kurdaki artış dolarizasyonun yüksek olduğu dönemde önümüzdeki 6-9 ay içinde yüzde 30 enflasyona geçiş eğilimindedir. Son çeyrekte yüzde 60’a yakın kur şoku yaşandığına göre önümüzdeki 6 ay içerisinde 18-20 puan enflasyona katkı olacak.”

Önümüzdeki 6 ayda yüzde 40’ın üzerinde enflasyon ile karşılaşabiliriz

Turhan, “İkinci alanımız ise kamu maliyesi. Çünkü kamunun borçları ya döviz ya da dövize endeksli. Stokta artış oldu. Stok ayrı ama stokun çevrilebilmesi için katlanılacak maliyetinde 2022’de artacağı kesin. Cari harcamalarında da kamunun enflasyon ve ücret artışları sebebiyle etki olacak. Önümüzdeki dönemde durum kötüleşmezse 6 ayda yüzde 40’ın üzerinde enflasyon ile karşılaşabiliriz. Asgari ücretin uygun bir düzeye çekilmesi, iş verenin üzerindeki yüklerin kaldırılması doğruydu. Ancak bütçe yansıması olacak. Ekonomiyi etkileyecek üçüncü alan ise küresel gelişmeler. Dünyada para politikaları sıkılaşıyor. Bu gelişmekte olan ülkelerde başladı, gelişmiş ekonomilere sirayet ediyor.” diye konuştu.

Bilimin gösterdiği akılla çözümler bulunmalı

Türkiye’nin bütün koşulları göz önünde bulundurarak bir hazırlık yapmak zorunda olduğuna değinen Turhan, enflasyon kur sarmalından çıkmanın çok kolay olmadığına değindi.

“Türkiye’nin kur krizi böyle devam ederse finansal ve ekonomik krize dönüşebilir. Bunun çözümü ekonomik değil, yönetimle ilgili. Bilimin gösterdiği akılla çözümlerin yapılması gerekiyor, anlık tepkilerle değil, stratejik planlama bakış açısıyla yapılması gerek. Şu an sermayeyi korumak daha önemli. Şokların asıl etkileri Mart-Nisan ve Mayıs aylarında daha belirgin hale gelecek. Şimdiden hazırlık yapılmalı.”

Yıldırım: Orta vadeli program yürürlüğe girmeden anlamını yitirdi

Toplantıda söz alan Türk Eximbank Geçmiş Dönem Genel Müdürü ve Ege İhracatçı Birlikleri Mali Danışmanı Adnan Yıldırım ise kalkınma planının rafta olduğunu orta vadeli programın ise yürürlüğe girmeden anlamını yitirdiğini söyleyerek, “Kur artışının en büyük mağduru hazine. Hazinenin döviz borcu 2,2 trilyon TL karşılığına geldi.” dedi.

 

İhracatçılardan ‘söylem’ uyarısı

19.12.2021 – EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ekonomik gelişmelerden endişe eden yabancıların yeni yılda siparişlerini azaltabileceğini söyleyerek, ekonomiyle ilgili söylemlere dikkat edilmesini istediİzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin (İGC) Karataş’taki lokalinde İGC Başkanı Dilek Gappi ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya gelen Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Başkanı Jak Eskinazi hem yeni yönetimi tebrik etti hem de ekonomik gelişmelere değindi. Bu yıl ihracat rekoru kıracaklarını fakat yeni yıldan itibaren sıkıntıların baş gösterebileceğini açıklayan Eskinazi, ekonomideki kuralların standartların dışına çıkmaması gerektiğini kaydetti.

‘ÖNCE HUKUK VE GÜVEN’

Ticarette en önemli unsurun işbirliği yapılan ülkelerdeki hukuk ve güven ortamı olduğunun altını çizen Eskinazi, yabancıların iş gücü ve girdi maliyetlerinin yanı sıra o ülkede kalıcı olmanın da peşinde koştuğunu kaydetti. Yabancı yatırımların çok büyük oranda döviz girdisi sağladığını vurgulayan Eskinazi, “Temeli sağlam, kuralları belirlenmiş bir ekonomi politikası ile yatırımcı sayısı artar. Buna karşın yeni bir ekonomi modellerinin deneneceği yönündeki söylemler yatırımcıları korkutup, vazgeçirir. Çünkü yatırımcı risk almayı sevmez. Hele ki, ekonomiden sorumlu isimlerin yapacağı açıklamalarda söylemlerine çok daha fazla dikkat etmesi gerekir aksi takdirde yatırımcıyı da sipariş verecek müşteriyi de tedirgin edersiniz” ifadelerini kullandı.

‘BAŞKA ÜLKELERE KAYIYOR’

İhracatçıların yılbaşından sonrasına odaklandığını fakat yabancı müşterilerin siparişlerin temini  konusunda endişe yaşadığının altını çizen Eskinazi, “Ocak ayından sonra ihracatçılarımıza verilecek yeni siparişlerin azalma ihtimaliyle sorunlarımız da artabilir. Ne yazık ki, yurt dışındaki alıcılarda ‘siparişimi zamanında ve eksiksiz alabilir miyim?’ tedirginliği var” dedi. Yabancıların kendilerine her zaman daha güvenli ortamlar aradığını da sözlerine ekleyen Jak Eskinazi, “Bazı müşterilerimiz ise verdikleri siparişleri hiç alamayacaklarını ve zor durumda kalabileceklerini düşünüyor. Bizler de bu konuda bir sıkıntı yaşamayacakları konusunda kendilerine telkinde bulunuyoruz. Ama buna karşın kimi firmalar siparişlerini bize değil, daha pahalı olmasına karşın başka ülkelere kaydırmaya başladı” diye konuştu.

‘ARGÜMAN GELİŞTİRMELİ’

İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı ve 9 Eylül Gazetesi İmtiyaz Sahibi Dilek Gappi ise mevcut olumsuz durumun özellikle gençleri sıkıntıya soktuğunu; ülkede gelecek göremeyen bir çok parlak beynin Türkiye’yi terk ettiğini aktardı. Basının geldiği noktaya dikkat çeken Gappi, artık medyanın kendi argümanlarını geliştirmesinin şart olduğunu kaydetti. Habere yapılan baskıların, topluma yapılmış olduğunun altını çizen Dilek Gappi, gerçeğin çarpıtılarak algı yaratılmaya çalışılması gibi faaliyetlerin gazetecilik olarak değerlendirilemeyeceğini de sözlerine ekledi.

EGİAD’dan Ekonomik Gelişmelerle İlgili Basın Açıklaması

19.12.2021 – İçinde bulunduğumuz öngörülemez ekonomik yapı, uzun sürede toparlanamayacak derecede güven kaybına yol açan bir ortam yaratmaktadır. Kurun yukarı yönlü ve hızla dalgalanması üretim ve ticareti derinden etkilemekte, hatta durma noktasına getirmektedir. Türk Lirasının önlenemez değer kaybı tüm kesimlere ağır reçeteler doğurmaktadır.

Bilimin ışığında, rasyonel politikalara geçilmeli, toplumu umutsuzluğa ve mutsuzluğa sürükleyen politikalardan vazgeçilmelidir. Enflasyon ve yüksek kur sarmalında boğuşan piyasa koşulları içinde rezervlerimiz daha da negatif etkilenmekte ve üstelik yapılan kur müdahalesi de anlık etki yaratmakta, Türk Lirasının değerinin düşmesine engel olamamaktadır. Ülke kaynaklarımızın bilime, bilgiye, değer yaratan adımlara, inovatif üretime, sosyal kalkınma ve refah sağlayacak politikalara yönlendirilmesi en büyük dileğimizdir.

 

Döviz Artınca İhracatta Limit Krizi Yaşanıyor

Döviz artınca ihracatçıların kredi limitleri eksiye düştü 

İhracatçı kredi limitlerinin acil artırılmasını istiyor

14.12.2021 – Döviz kurları 80 günde Türk Lirası karşısında yüzde 65-70 artış gösterince Türk Lirasına endeksli döviz kredisi kullanan ihracatçılar kredi limitlerinde eksiye düştü.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ihracatçıların kullandığı kredilerde limitler belirlenirken döviz kurunun Eylül ayında kurdaki ani yükseliş öncesindeki seviyeden hesaplanması ya da kredi limitlerinin acilen artırılması talebinde bulundu.

Döviz kurlarında son aylarda yaşanan astronomik artışlar sonrasında bankaların ihracatçılara,  “Kredi limitinizi aştınız” diyerek kredi vermediği bilgisini paylaşan Eskinazi, “Örnek vermek gerekirse 1 milyon TL kredi limiti olan bir ihracatçı Eylül ayındaki döviz kurlarına göre 116 bin dolar kredi kullanabiliyordu. Bu ihracatçımız Eylül ayına kadar 75 bin dolar kredi kullandıysa 41 bin dolar limiti olduğunu düşünüp kredi başvurusunda bulunurken, bugün bankadan “Kredi limitinizi aştınız kredi kullanamazsınız” diye cevap alıyor. Bu yaklaşım tek başına ihracatı durdurmaya yeterken, daha da kötüsü yaşanabilir, ihracatçı firmaların ihraç ettiği ürünlerin bedelleri geldiğinde kredi limitinizi aştınız denilerek ihracatçılara ihracat gelirleri ödenmeyebilir. İhracatçılarımız iki yönlü mağdur olabilir” diye konuştu.

Türk Eximbank ve diğer bankaların kredi limitlerini döviz kurundaki değişime göre bir an önce artırması talebinde bulunan Eskinazi sözlerini şöyle tamamladı; “Türk ekonomisinin her zamankinden daha çok dövize ihtiyacı olan bir süreçte ihracatçının finansmana erişiminin önündeki engeller kaldırılmalı. İhracatçı döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma nedeniyle öz kaynaklarında ciddi bir erime yaşadı. Bankalar da limitlerinizi aştınız diye kredi vermezse ihracatımızın sürdürülebilirliği ortadan kalkar. Bankalar, ihracatçılara tanıdıkları kredi limitlerini yeni yılı beklemeden hemen artırmalı.”

EİB, Jak Eskinazi: Döviz Kurları İhracatı Durduracak Noktaya Getirdi

24.11.2021 – Türkiye, döviz kurlarının Türk Lirası karşısında aşırı değerlenmesi nedeniyle büyük tedirginlik yaşıyor. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’den, “Döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma ihracatı durduracak boyuta ulaştı. Dövizin ateşini düşürmek için politikacılar çözüm üretmeli” çıkışı geldi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmadan dolayı toplumun her kesimi gibi, ihracatçıların da büyük tedirginlik yaşadığını vurguladı.

“Ticari hayat çok gerildi, İhracatçılar olarak fiyat veremiyoruz, mal alamaz noktaya geldik. Üretim ve ihracat durmak üzere” tespitinde bulunan Eskinazi, “Türk ekonomisinde hammadde, enerji, lojistik başta olmak üzere pek çok girdi dövize endeksli. Dövizde bir günde yüzde 10-15 aralığındaki dalgalanma baş edilebilecek bir dalga değil. Bu dalgalanma hem işletmelerimize, hem de ekonomimize büyük yaralar açar. “İşletmelerimizin özsermayeleri eridi. Kahin olmaya gerek yok bundan sonraki aşamada bankalar kredi veremez noktaya gelecek. Gelinen nokta iş dünyasının çözüm bulabileceği noktayı çoktan geçti. Acil önlem alınmalı. Politikacılar birlikte çözüm üretmeli” çağrısında bulundu.

Biz Türkiye’nin Parçasıyız, TL’nin Değer Kaybından Mutlu Değiliz

Türkiye’nin ihracatla büyüme modelini seçtiğine dikkati çeken Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’ye son 1 yıllık dönemde 216 milyar dolar döviz kazandırdık. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde ihracatımızı 300 milyar dolara çıkarabilecek potansiyele sahibiz. Kamuoyunda, döviz kurlarının TL karşısında değer kazanmasından ihracatçıların mutlu olduğu ile ilgili bir yanlış algı var. Biz Türkiye’nin bir parçasıyız, Türkiye’nin eli kanarsa bizim de kanar. Merkez Bankası’nın arka arkaya aldığı faiz indirimi kararları ateşin üzerindeki külü kaldırdı. Acil soğutma önlemleri alınmalı, dövizin ateşi söndürülmeli.”

Eylül Ayından Bu Yana Dolar Kuru:

Eylül sonunda 8,88 TL seviyesinde olan Amerikan Dolar Kuru, 21 Ekim’de Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya düşürmesi sonrasında Türk Lirası karşısında hızla yükselmeye başladı. 18 Kasım’da faizin yüzde 15’e düşmesiyle birlikte doların freni koparak 13 TL’nin üzerini gördü. Dolar kuru yaklaşık 1,5 aylık süreçte yüzde 50’ye yakın seviyede değişime uğradı.