Ana Sayfa Tunç Şatıroğlu Yazılar Yükseliş Nere...

Yükseliş Nereye Kadar?

Yılbaşından beri giderek güçlenen iyimser hava piyasaları coşturuyor. Hatta ABD’de Dow Jones Endeksi 13.000’e ulaştı bile. Dow Jones Endeksi krizden önce 2007 yılında 14.164 ile rekor seviyeye yükselmişti. Artık sadece %9’luk bir yükseliş endeksi yeni bir rekora taşıyacaktır. Dünyadaki diğer piyasalar da bu gelişmeden olumlu etkileniyor ve iyimserliğin ve risk iştahının dünya çapında arttığını görüyoruz.

Piyasalardaki bu yükselişi geçen yıl para kazanamayan fonların ucuz kalmış piyasalara hücum etmesiyle açıklamaya çalışanlar var. Açıklanan verilere göre işsizliğin düşmesiyle birlikte ABD ekonomisinin yeniden güçlenmeye başladığı ve işlerin artık yoluna gireceği beklentisi piyasalarda iyimserliğe neden oluyor. Dünyada merkez bankalarının piyasaya para sürmesi de borsalara yarıyor. Ayrıca ABD’de yeni bir parasal genişleme paketinin önümüzdeki birkaç ay içinde açıklanması beklentisi de mevcut iyimser havayı daha da güçlendiriyor.

Olumlu havayı destekleyen en önemli temel neden ABD’deki işsizlik verilerindeki iyileşme. Ancak burada işsizliğin hesaplanmasıyla ilgili tartışmalar dikkat çekiyor. İşsizlik verilerinin gerçeği yansıtmadığını iddia edenler hesaplamalarda, iş bulma ümidi kalmadığı için iş aramayanların işsiz olarak sayılmamasının hatalı olduğunu söylüyorlar. Yani işsiz sayısındaki azalma aslında insanlar iş bulduğundan değil iş bulamayıp aramaktan da vaz geçenlerin sayısındaki artıştan kaynaklanıyor.

Yunanistan sorununda yakın zamanda artık bir çözüme ulaşılacağı beklentisi de piyasalara olumlu etki etse de aslında hala daha Yunanistan sorunu çözülebilmiş değil. Zaten en iyi ihtimalle de sorun birkaç ay ötelenebilecek ve sonra tekrar gündeme gelecek gibi görünüyor. Bir önceki yazımda bu konuya değinmiştim. Ben yazımı yazdığım sırada Yunanistan bonolarının bir yıllık getirisi %500 civarındaydı. Ondan sonra “artık anlaşma sağlandı” dendi. O günden beri getiriler biraz gerilemiş olsa bile bugün %700 civarındalar. Yani aslında piyasa Yunanistan’a verilen borcun %13 kadarının kurtarılabileceğini düşünüyor.

“Piyasaları bekleyen büyük tehlike” adlı yazımda Baltic Dry Endeksi’ndeki sert düşüşten bahsetmiştim. Endeksteki bu düşüşün dünya ekonomisinin yavaşlaması anlamına geldiğini savunmuştum. Ancak Çin’deki yeni yıl kutlamalarından sonra endeksin yükselebileceğini ve yeteri kadar yükselebilirse de tehlikenin atlatılabileceğini anlatmıştım. Gerçekten de Çin’de bayram bittikten sonra endekste bir miktar toparlanma görüldü. Ancak bu toparlanma çok zayıf kaldı. Hatta daha sonra tekrar bir miktar gerilediğini de gördük.

Esasen ABD’de ve dünya ekonomisinde öyle sanıldığı gibi bir düzelme yok. Öyleyse piyasalardaki bu artış ne anlama geliyor? Her şeyden önce, kısa bir süre de olsa borsadaki hareket ayrı, ekonomideki gerçekler ayrı olabilir. Örneğin çok düşmüş bir borsada ekonomide işler düzelmeye başladıktan çok sonra artış olabilir. Veya borsa çıkmaya devam ederken ekonomi de bozulmaya devam edebilir. Bu tür dengesizlikler bazen uzun sürebilir. Ekonomi küçülürken borsa da bundan eninde sonunda nasibini alacaktır. Ancak bu iş hemen olmak zorunda değildir. John Maynard Keynes “Piyasalar sizin ve benim likit kalabileceğimizden çok daha uzun bir süre mantıksız hareket edebilirler.” demiştir.

ABD merkez bankası FED de işlerin iyi gitmediğinin farkında görünüyor. Faizleri uzun bir süre daha arttırmayacağını açıklaması FED’in de ekonominin hala daha düzelmediğini gördüğünü anlatıyor. Ancak bu yıl ABD’de seçim yılı. Seçimlerden önce insanların kendini iyi hissetmesi, ekonominin düzelmeye ve işsizliğin azalmaya başladığına inanması başkanının politikalarına güven duymaları için çok önemli. Şu anda açık arayla olmasa bile Obama seçim yarışında önde görünüyor. Ancak piyasalardaki olumlu havanın tersine dönmesi, ekonomideki bozulmanın herkes tarafından hissedilmesi Obama’nın ikinci kere seçilmesini güçleştirecektir. Biraz komplo teorisi gibi algılansa da medyada sürekli olarak olumlu haberlerin pompalanması da bence seçimlerde bir avantaj yaratmak için de yapılıyor olabilir. Şimdi biz Dow Jones’taki yükselişi analiz edelim:

Dow Jones Endeksi dediğimizde aslında “Dow Jones Industrial Average” yani Dow Jones Sanayi Endeksi’nden bahsediyoruz. Oysa bir de “Dow Jones Transportation Average” yani ulaştırma endeksi de vardır. Hamilton ve Rhea tarafından geliştirilen Dow Teorisi’ne göre piyasada oluşan bir hareketin bu iki endeks tarafından da teyit edilmesi gerekir. Yani eğer sanayi endeksi yükseliyorsa ulaştırma endeksi de yükselmelidir. Veya ulaştırma endeksi yükseliyorsa sanayi endeksi de yükselmelidir. Aksi durumda yükselmenin uzun soluklu olmamasını ve terse dönmesini bekleriz. Aynı şey düşüşler için de geçerlidir.

Aşağıdaki grafikte turuncu ile Dow Jones Sanayi Endeksi, yeşil ile Dow Jones Ulaştırma Endeksi görülüyor. Şubat başından beri iki endeksin hareket yönünde bozulmalar belli oluyor. Son bir haftadır ise sanayi endeksi yükselmeye devam ederken ulaştırma endeksi belirgin bir şekilde düşüyor.

DowJones

Grafik 1: Dow Jones Sanayi ve Ulaştırma Endeksleri, Kaynak: Bloomberg

Sonuç olarak dünya merkez bankaları tarafından yaratılan bol miktarda para ve medyadaki iyimser haberlerle piyasalardaki olumlu hava bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Ancak sonuçta her şeyin dengesini bulması gerekir. Eninde sonunda piyasalar da reel ekonomiyi takip edecek ve kazançlarını geri verecektir.

Tunç Şatıroğlu, 26 Şubat 2012