Ana Sayfa Tunç Şatıroğlu Yazılar Piyasanın yön...

Piyasanın yönünü doğru tahmin edip para kaybetmek

linechartblue

Piyasanın yönünü yanlış tahmin ettiğimizde para kaybı yaşayacağımız aşikârdır. Dolar çıkacak diye dolar alırsak ve dolar da düşerse TL bazında zarar etmiş oluruz. Ya da Japon Yeni bazında kredi kullanırsak ve Yen yükselirse borcumuz TL bazında artacağından yine zarar ederiz. Oysa pozisyon alacağımız enstrümanın yönünü doğru tahmin edebilseydik para kazanırdık değil mi? Tabi hiçbirimiz kâhin olmadığımız için hep doğru tahmin yapamayız. Öyleyse sorumuzu “%50’den daha yüksek ihtimalle yönü doğru tahmin etsek para kazanır mıydık” diye sormalıyız.

tuncpicInternet üzerinden foreks piyasalarında işlem yapmanızı sağlayan yabancı aracı kurumlardan biri müşterilerinin 15 farklı paritede yaptığı toplam 12 milyon işlemi incelemiş. Reklam olarak algılanmaması için kurumun ismini vermiyorum. Sonuçlar çok şaşırtıcı. Yapılan işlemlerin %59’unda müşteriler yönü doğru tahmin edip para kazanmışlar. İşlemlerin %41’inde ise zarar etmişler. Buradan da foreks piyasalarında işlem yapanların tahminlerinde isabet oranı nispeten yüksek kişiler olduğunu görüyoruz. Yalnız bu noktada Türkiye’deki analist arkadaşlarla yaptığımız görüşmelerde söyledikleri bizim yatırımcıların isabet oranın çok daha düşük olduğu bilgisini de parantez içinde aktarıyorum.

Araştırmada isabet oranı paritelere göre değişiklik gösterebiliyor ama bu fark ortalamadan en çok %10 sapıyor . En başarılı olunan Avustralya Doları / Yeni Zelanda Doları AUD/NZD paritesinde bu oran %70 olurken en başarısız olunan Avustralya Doları / Japon Yeni AUD/JPY paritesinde bu oran %49’a düşüyor. Ancak Euro ABD Doları EUR/USD paritesi gibi çok işlem gören paritelerde isabet ortalama ile aynı ve %59.

Yine de ortalamada müşterilerin yaptıkları işlemlerde para kaybettikleri görülmüş. Hem isabet oranı yüksek hem de para kaybı nasıl oluyor? Müşteriler kâr ettikleri zaman ortalamada 52 pips kazanırken, zarar ettiklerinde ortalamada 94 pips kaybediyorlar. Yani kaybettikleri zaman kazandıklarının neredeyse iki katını kaybetmişler. Hesabı yaptığınızda ortalamada müşterilerin 8 pips zararda olduklarını görüyoruz. En çok işlem yapılan parite olan EUR/USD paritesine baktığımızda ise müşterilerin kazandıkları zaman ortalama 65 pips kâr ettikleri ancak kaybettiklerinde 127 pips zarar ettiklerini görüyoruz. Yani risk ödül oranı neredeyse 2 ye 1 oluyor.

Hep duyduğumuz bir tavsiyedir, işlem yaparken zararınızı büyümeden kesin. Yani stop loss kullanın. Kârda iseniz bırakın kârınız devam etsin. Tabi bunu söylemek ile yapabilmek aynı şeyler değil. Öncelikle stop loss seviyesini nasıl belirleyeceksiniz? Pozisyonunuza çok yakın bir yere koyarsanız ters yöne doğru azıcık bir harekette bile pozisyonunuz kapanır ve daha sonra fiyat sizin tahmin ettiğiniz yönde ilerlese bile zarar edip hareketin dışında kalmış olursunuz. Çok uzağa koyarsanız bu sefer de yanıldığınızda kaybınız büyük olacaktır. Bir de işin kâr alma kısmı var. Zaten kârdayım diye düşünerek pozisyonu uzun süre taşırsanız bir noktadan sonra fiyatların yönü tersine döner ve en iyi ihtimalle kârınızın büyük kısmını geri vermiş olursunuz. Pozisyona yakın bir yere koyarsanız çok daha fazla kazanabileceğiniz bir pozisyondan az bir kârla çıkmış olursunuz.

Eldeki istatistiklere bakarak kurumun stratejisti, optimal zarar durdurma ve kâr alma oranını bulmaya çalışmış. Bunun için teknik analizle uğraşan herkesin bildiği basit bir Relative Strength Index (RSI) stratejisini bir saatlik grafikte ABD Doları İsviçre Frank’ı (USD/CHF) paritesinde uygulamışlar. Kısaca açıklayacak olursak RSI 0 ile 100 arasında hareket eden bir göstergedir. Gösterge 0’a yaklaştığında bu durum incelenen enstrümanın aşırı satım bölgesinde, 100’e yaklaştığında ise aşırı alım bölgesinde olduğunu gösterir. RSI, bir finansal varlık ucuzken ve artık fiyatı yükselmeye başladığında alınıp, fiyatı yüksek fakat artık düşmeye başladığında satıldığında kâr edileceği varsayımına göre bir strateji uygulamak isteyenlerin baktığı göstergelerden biridir. Eğer RSI, 30 düzeyini aşağıdan yukarıya doğru geçtiyse sistem AL, 70 düzeyini yukarıdan aşağıya doğru geçerse sistem SAT sinyali üretir. Sisteme bir de zarar kes ve kâr al seviyeleri eklenmiş ve optimal oran bulunmaya çalışılmış. Risk ödül oranın 1’e 1 oluncaya kadar işlemlerde kârlılığın arttığı ancak daha yüksek oranlarda fazla değişmediği görülmüş. Yani kâr almak için 100 pips yeter diyen biri aynı zamanda zarar kesmeyi de en fazla 100 pips olarak belirlemeli.

RSI gibi osilatör tarzı göstergeler, fiyatlar belirli bir aralıkta hareket ettiğinde başarılıdır. Ancak bir trend takip ediyorsanız risk ödül oranını 1’e 2 veya daha yüksek seçerek kazancınızı daha da arttırmanız mümkün olabilir. Bunları söylemişken, SPK’nın Seri : V, 125 nolu, Kaldıraçlı alım satım işlemleri ve bu işlemleri gerçekleştirebilecek kurumlara ilişkin esaslar hakkında tebliğinin ekinden yer alan “Risk Bildirimini” muhakkak dikkate almalıyız:

“Kaldıraçlı alım satım işlemleri çok risklidir. Kaldıraç etkisi nedeniyle, düşük teminatla işlem yapmanın piyasada lehe çalışabileceği gibi aleyhe de çalışabileceği ve bu anlamda kaldıraç etkisinin tarafınıza yüksek kazançlar sağlayabileceği gibi yüksek zararlara da yol açabileceği ihtimali daima göz önünde bulundurulmalıdır. Ters fiyat hareketleri sonucunda yetkili kuruluşa yatırdığınız paranın tümünü kaybedebilirsiniz. Yüksek getiri vaatlerine itibar etmeyiniz.”

Gelecek yazımda farklı kaldıraç oranlarına göre yapılan getiri istatistikler ve sonuçlarından bahsedeceğim.

Tunç Şatıroğlu