Ana Sayfa Raporlar Forex Raporları Küresel Brita...

Küresel Britanya’nın 12 Önceliği, Emre Çayırlı

Uzun süredir merakla beklenen Brexit planı İngiltere başbakanı Theresa May tarafından açıklandı. İngiltere hükümetinin 12 önceliğinin açıklandığı toplantının ana teması “Küresel Britanya” oldu. Düzenlenen basın toplantısında, İngiltere’nin AB’den çıkma isteğinin nedenleri ve hedeflenen planlar oldukça açık bir üslupla anlatıldı.

Dün gerçekleşen basın toplantısına “Altı ay önce, İngilizler değişim için oy kullandılar. Ülkemiz için daha parlak bir gelecek şekillendirmeye oy verdiler. Avrupa Birliği’nden ayrılmak ve dünyayı kucaklamak için oy kullandılar.” sözleriyle başlayan Theresa May, İngiltere’nin AB’den ayrılık süreci sonunda ulaşmayı amaçladığı 12 hedefin ana hatlarını çizdi. Nihai amaca ulaşmak için hedeflenen bu 12 maddenin, İngiltere ve Avrupa Birliği arasında yeni, olumlu ve yapıcı bir ortaklığın temelini oluşturacağı ve süreç sonunda hedeflenen noktanın “Küresel Britanya” olduğu konuşma sırasında sıkça vurgulandı.

Konuşmada bahsedilen bu hedeflerle başlıklar halinde bakılacak olursa;

  • Mümkün olan her konuda kesinliğin sağlanması
  • Ülke yasalarının kontrolü
  • Birleşik Krallık içindeki birliğin güçlendirilmesi
  • İrlanda ile seyahat serbestliğinin korunması
  • Göçün kontrolü
  • İngiltere’deki AB vatandaşları ve AB’deki İngiliz vatandaşları için hakların korunması
  • Krallık içinde çalışan haklarının korunması
  • Avrupa pazarıyla serbest ticaretin devam etmesi
  • Diğer ülkelerle yapılacak yeni ticaret anlaşmalarının zeminin oluşturulması
  • Bilim ve buluş için en iyi imkânların sağlanması
  • Suç ve terörle mücadelede işbirliğine devam edilmesi
  • Yumuşak ve kurallı bir Brexit’ den oluştuğu görülmekte.

İngiltere Avrupa Birliğinden ayrılıyor, Avrupa’yı terk etmiyor

T.May açıklamaları sırasında Brexit sonrasında İngiltere’nin AB ülkeleriyle komşu ülke olarak kalmaya devam edeceğini, eski dostluklarının sürdüğünü ve AB’den çıktıktan sonra da AB’yi büyütmek ve geliştirmek için katkı vereceklerine dikkat çekti. İngiltere’nin AB’den çıkış amacının AB’yi bölmek değil, İngiltere’yi saygın, güçlü bir küresel ticaret ülkesi yapma isteklerinden geldiğini birçok defa vurguladı. Bu doğrultuda çalışan Birleşik Krallığın AB’nin de menfaatine olduğunu belirten T.May, Brexit görüşmelerini  “Önümüzdeki yıllarda ülkemizin çıkarlarını ve başarısını tanımlayacak olan çok önemli ve hassas bir müzakere” süreci olarak nitelendirdi. Brexit sonrasında İngiltere ve Avrupa arasında yeni bir ortaklığın kurulabileceğini söyleyen başbakan bunun ortak pazara dahil olmak anlamına gelmediğini de açıkça belirtti.

Theresa May’in konuşması sırasında belirttiği maddeler sırasıyla incelendiğinde, ilk sırada kesinlik, katiyet bulunuyor. Bunun anlamıysa AB ile yapılacak olan görüşmelerde netliğin sağlanması ve konuların muallakta bırakılmaması olarak özetlenebilir. Tabi bu durumun hukuksal yapının işleyişiyle doğrudan ilgili olduğu anlaşıyor. Nitekim ikinci sırada bulunan yasaların kontrol gücün yeniden ülke içinde bulundurulması da, daha güçlü Britanya ile aynı anlama gelmekte. Avrupa Adalet Divan’ının yargı yetkisine son vereceklerini belirten T.May, hukuksal alanda köklü geleneklerinin olduğunun da altını çizdi ve “Avrupa Birliği’nden ayrılmak, yasalarımızın Westminster, Edinburgh, Cardiff ve Belfast’ta yapılması anlamına gelecektir.” dedi.

Üçüncü ve dördüncü madde olarak sunulan açıklamalar ise daha çok ülke içinde birlik ve beraberliğin yeninden sağlanması Krallık bünyesinde bulunan dört ulus arasındaki birliğin güçlendirilmesi olarak söylenebilir. T.May bu konuda da “İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’daki idarelerle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum.” şeklinde demeç verdi ve İrlanda ile İngiltere arasındaki bağın Avrupa Birliği’nden önce var olduğunu hatırlattı.

İş gücü, göçmenlik ve hali hazırda ülkeleri dışında bulunan vatandaşlara yönelik olarak da planları olduğunu belirten Birleşik Krallık başbakanı Brexit ile birlikte daha adil bir ülke olma yolunda ilerleyeceklerini belirtti. Göçmenlik sisteminin ulusal çıkarlara hizmet etmesi gerekliliğinin hatırlatıldığı konuşma, AB’den ülkelerine gelen göçü kontrol edemediklerini söyledi. Bununla birlikte T.May hoşgörülü bir ülke olduklarını ve ilerleyen süreçte özellikle yüksek vasıflı göç almak istediklerini aktardı. Birlikten ayrılık sürecinde kendi ve AB vatandaşlarının haklarını mümkün olduğu kadar erken garanti altına almak istiyoruz, dedi. Değişen iş gücü piyasasını dinamiklerine uygun yasal korumanın da sağlanacağı belirtildi. Kısaca belirtmek gerekirse, vasıfsız iş gücü istenmediği ve vasıflı iş gücünün de gerek Krallık içinde gerekse dışında korumaları altında olacağı aktarıldı. Bu durum özellikle Londra merkezli finans kurumlarında çalışan AB vatandaşlarının kaygılarını giderdi.

AB ile cesur bir serbest ticaret anlaşması yapılmalı

Konuşmanın şüphesiz en dikkat çeken noktası ticari ilişkilerin nasıl işleyeceğiydi. Birleşik Krallığın bu konuda oldukça iddialı olduğu görüldü. İngiltere’nin küresel ticareti serbestleştirmek için artık daha fazla gayret göstereceği ve bu konuda AB yasalarına takılmamak, özgür bir ülke olarak ilerlemek için AB’den ayrıldığı konuşmanın satır aralarından okundu.

T.May’in Birleşik Krallık için kurduğu “ Büyük, küresel, ticaret ulusu. Ve dünyanın herhangi bir yerinde serbest ticaret için en sert avukatlardan biri. ” cümlesi de bu durumu net bir şekilde gösteriyor. Öncelik olarak, Avrupa Birliği ile cesur ve iddialı bir serbest ticaret anlaşması yapacaklarını belirten başbakan, yapılacak olan anlaşmanın İngiltere ile AB üyesi ülkeler arasında mümkün olan en kolay ticareti sağlaması gerektiğini, gerek İngiliz şirketlerin gerekse Avrupalı işletmelerin en süt düzeyde özgür kılınması gerekliliğin altını çizdi.

Bu önerinin tek pazar üyeliği anlamına gelmediğini de belirten T.May “Tek pazar üyeliğini talep etmiyoruz. Bunun yerine yeni, kapsamlı, cesur ve iddialı bir serbest ticaret anlaşması yoluyla mümkün olan en geniş erişimi istiyoruz.” dedi ve İngiltere’nin AB bütçesine yaptığı katkılarında sonuna gelindiğini hatırlattı.

Yeni ticaret anlaşmaları

Küresel Britanya’nın AB üyesi ülkelere serbest ticaret anlaşması yapmasının gerekliliğinin anlatıldığı dokuzuncu maddede İngiltere’nin hızla büyüyen ihracat pazarlarıyla ticaretini önemli ölçüde arttırması gerekliliğine vurgu yapıldı. Bu kapsamda AB üyesi olduktan sonra İngiltere’de ekonomik büyümenin durgunlaştığı ve İngiltere’nin yeniden büyük, küresel, ticaret ulusu olma görevini yerine getireceği belirtildi. Çin, Brezilya, Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan gibi ülkelerle çarpıcı ticaret anlaşmaları yapma konusunda temasta bulunduğu da konuşmanın detaylarında yer buldu.

Ticaret üzerinde engellerin mümkün olduğunca kaldırması gerektiğini söyleyen İngiltere başbakanı, Dünya Ticaret Örgütünden de İngilizlerin kendi tarife programını kurabilmesi konusunda serbestlik talep etti.

Açıklanan diğer maddelerde ise daha çok akademik araştırmalar, bilim, inovasyon, temiz enerji, uzay araştırmaları gibi konulara odaklandı. Suç ve terör alanlarında Avrupalı ortaklarıyla işbirliğine devam edileceği mesajı verildi. Ortaklarla istihbarat paylaşımı, kolluk kuvvet desteği gibi konularda destek verileceği, Avrupalı müttefikleriyle dış politika ve savunma politikasında yakından çalışmaya devam edecekleri belirtildi.

Konuşmanın sonu olan “Yumuşak ve kurallı bir Brexit” bölümünde, bu açıklamaların ileride yapılacak olan müzakereler için hedef niteliğinde olduğunu hatırlatan başbakan, amaçlarının gelecekte görmeyi arzuladıkları daha güçlü, daha adil Küresel Britanya’yı şekillendirmeye yardım edeceğini belirtti. Yaptığı açıklamaların İngiltere ile AB arasında yeni bir ortaklık kurulmasını öngören bir anlaşmanın çerçevesi olduğunu belirten Theresa May, Brexit için “Önümüzdeki yıllarda ülkemizin çıkarlarını ve başarısını tanımlayacak olan çok önemli ve hassas bir müzakeredir.” ifadesini kullandı.

Küresel Büyük Britanya

Başbakan Theresa May’in açıklamalarına baktığımda, Brexit’in sadece AB’den ayrılmak ya da sadece göçmen sorununu çözmek anlamına gelmediğini çok açık bir şekilde söyleyebilirim. İngiltere’nin amacı daha çok dünya geneline yayılmış serbest ticaret ülkesi kurmak gibi görülüyor. Bu kapsamda Brexit son derece kapsamlı ve özenle düşünülmüş bir plan olarak sunuldu. Ayrıca İngiltere’nin AB’den çıkış süreci de ortak pazarı bitirmek için yapılmış bir hamle değil bilakis gelişmesine yardımcı olmak için atılmış bir adım olarak düşünülüyor. Tabi ki bu durum sadece AB’nin menfaati için yapılmıyor. Öncelikle İngiltere ve sonrasında İngiltere ile ticaret ortağı olacak diğer ülkeler için planlanmış bir kazan kazan anlaşması olarak gösterilmekte. Karşılıklı kazanım konusu her ne kadar tartışmaya açık bir alan olarak durmaya devam etse de ulaşılmak istenen noktaya gelinebilir ve Küresel Büyük Britanya kurulabilirse, Birleşik Krallık ekonomisi için çok önemli bir atak olacaktır.

T.May’in de söylediği gibi “İngiltere’nin tarihi ve kültürü tamamen enternasyonalisttir.