Ana Sayfa Haberler Arıcılığın Ge...

Arıcılığın Geleceğinde İki Önemli Unsur: Sözleşmeli Arıcılık ve AR-GE

25.11.2020 – Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu tarafından düzenlenen “Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri Sempozyumu”nda katma değerli arı ürünlerinin üretiminin artması için Sözleşmeli Arıcılığın önemine vurgu yapıldı.

Türkiye’de arıcılığın durumunun ve geleceğinin ele alındığı “Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri” sempozyumu 18 Kasım Çarşamba günü webinar şeklinde gerçekleşti. Moderatörlüğünü, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Gazeteci Celal Toprak, Dünya Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Çiğdem Yücesoy Subaşı ve Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Doç. Dr. Engin Celep’in üstlendiği Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri Sempozyumu’na alanında uzman konuşmacıların yanında birçok Sivil Toplum Örgütü katıldı.

“Sözleşmeli Arıcılık ile arıcılar baldan başka arı ürünleri üretmeye teşvik edilebilir”

Sempozyumun Çiğdem Yücesoy Subaşı moderatörlüğünde gerçekleşen 2. oturumunda “Türkiye’de arıcılığın durumu ve geleceği” ele alındı. Mevcut sorunların ve çözüm önerilerinin paylaşıldığı oturumda “Sözleşmeli Arıcılık Nedir? Kaliteli Arı Ürünleri Üretimi Nasıl Gerçekleşir?” başlıklı sunumunu gerçekleştiren BEE’O Propolis firmasının kurucularından Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı, baldan başka arı ürünlerinin üretilmesi konusunda sözleşmeli arıcılık modelinin önemine vurgu yaptı. Özellikle pandemi dönemiyle birlikte arı sütü, propolis, polen, arı ekmeği gibi ürünlere talebin arttığını belirten Taylan Samancı, sözleşmeli arıcılık modelinin önemini şu şekilde dile getirdi: “Bu talebin bir şekilde karşılanması gerekiyor ve arıcılarımızın bu ürünleri üretmeye teşvik edilmesi gerekiyor. Şu anda arıcılarımız baldan başka arı ürünleri üretmekte zorlanıyor. Bunun iki nedeni var, biri eğitim, diğeri de bu işe yatırım yapması gerektiğini düşünmesi. Arıcı bu işten gelir elde edebilirse ve bunun için bir standart oluşturulsa bu konudaki üretim de artar. Arıcıya alım garantisi ve eğitim desteği verilmesi arıcılarımızın katma değerli ürünleri üretmekte daha istekli olmasını sağlayacaktır. Sözleşmeli arıcılık modeli tüm bunları kapsayan bir sistem. Bu iş modeli ile ürünlerin belli bir fiyattan, belli üretim koşullarında doğrudan ürettirilmesi sağlanıyor ve arıcıya da alım garantisi ve eğitim desteği veriliyor.”

Güçleri birleştirmek gerekiyor

Sempozyumda Tarım Bakanlığı’nın Arıcılık ile İlgili Çalışmaları ve Arıcılara Verilen Destekler konusunda bilgilendirme yapan TİGEM Genel Müdürü Ayşin Işıkgece, sürdürülebilir projeler için üniversitelerin, özel sektörün, STK’ların, birliklerin birlikte çalışmasının önemine değindi.

Sempozyumda devlet destekli Ar-Ge çalışmaları hakkında bilgi veren Ayşin Işıkgece şunları söyledi: “Ülkemizde sadece bal üreterek ekonomiye katkı sağlanıyor ama diğer arı ürünlerinin de yaygınlaştırılmasına ihtiyaç var. Kovan başına verimin artırılması konusunda kendimizi geliştirmeyi görev edindik.  Özel sektörle iş birliği halinde polen, arı ekmeği, propolis ve arı sütünü nasıl üretiriz, çalışanlarımızı bu konuda nasıl eğitiriz konularında çalışmalar yapıyoruz. Ülkemiz ballı bitkiler florası açısından çok zengin ve bu zenginliğimizi çok daha verimli hale çeviriyor olmamız gerekiyor. Arı ıslahı, arı yetiştiriciliği, arı hastalıkları ve arı ürünleri konusunda projeler ve eğitim çalışmalarımız devam ediyor. Üreticilerin ve paydaşların Ar-Ge çalışmalarının geliştirilmesi amacıyla bakanlıkça desteklenen projelerimiz var. Sözleşmeli üretim modeli ve Dijital Tarım Pazarı projeleri çok önemli. Çağımıza uygun bir buluşma sunan bu portal, alıcıyla satıcıyı dijital ortamda buluşturuyor. Ürünlerin sözleşmeli olarak üretilmesine olanak sağlıyor. Pazar bulmak isteyen herkesin bu portalı anlamasını ve tanımasını son derece önemsiyoruz. ”

Sempozyumda konuşma yapan isimler

– Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda İşletmeleri Kodeks Daire Başkanı Selman Ayaz,
– Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık,
– BEE’O Propolis Genel Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı,
– Sağlık Bakanlığı Bitkisel ve Destek Ürünler Dairesi Başkanı Fikriye Handan Öztunca,
– TİGEM Genel Müdürü Ayşin Işıkgece,
– Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin,
– BEE’O Genel Müdür Yardımcısı Ziraat Yüksek Mühendisi Taylan Samancı,
– Beslenme Uzmanı Dilara Koçak,
– Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Sevgi Kolaylı,
– Türk Amerikan Bilim İnsanları Derneği (TASSA) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu,
– Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Aslı Özkök,
– Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Emin Duru

Yaklaşık 2000 kişinin katılımı ile yoğun ilgi toplayan sempozyumun 2021 yılında tekrarlanmasına karar verildi. Yurtdışından akademisyenler, STK’lar ve konuyla ilgili tüm paydaşların katılımı ile Uluslararası Arıcılık ve Arı Ürünleri Sempozyumu için çalışmalar hızla sürüyor.

 

 

 

Arıları Kurtaralım!

13.12.2018 – Dünya genelinde olduğu gibi, Türkiye’de de önemli oranda arı ölümleri yaşanıyor. Vakit kaybetmeden gerekli adımlar atılmazsa sadece arılar değil; yaşamın benzersiz çeşitliliği içinde birlikte yaşayan tüm canlılar ve gıdamız da tehlike altına girecek.

Arılar sadece bal üretmiyor, yediğimiz gıdaların 3’te 1’i onların sayesinde sofralarımıza geliyor. Zira arılar, çiçekler arasında dolaşırken gerçekleştirdikleri tozlaşma ile bitkilerin üremesini ve çeşitliliğini sağlıyorlar. Tozlaşma olarak adlandırılan bu sürecin %80’i bal arısı ve diğer yaban arıları tarafından gerçekleştiriliyor. Arılar, diğer böcek türleriyle birlikte biyolojik çeşitliliğin devamını sağlıyorlar. Bir başka deyişle arıların olmadığı bir dünya düşünmek mümkün değil.

Arılar neden ölüyor?

Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi, yıllardır senelik %20 civarında seyreden arı ölüm oranının bazı bölgelerde %70’lere kadar çıktığını ve genel olarak arı ölümlerinin arttığını belirtiyor.1

Arı nüfusunun azalmasına yol açan nedenlerin başında tarımsal üretimde kullanılan ve genel olarak pestisit2 olarak adlandırılan kimyasal maddeler geliyor. Bilimsel araştırmalar özellikle neonikotinoid sınıfı pestisitlerin arılar üzerinde hem doğrudan öldürücü etkileri olduğunu hem de sinir sistemlerini etkileyerek felç, hafıza kaybı, öğrenme yetisi bozukluğu gibi dolaylı yollardan da arılara zarar verdiğini gösteriyor. Nikotin mekanizması temelli bu pestisitler canlıların sinir sistemini etkiliyor. Bunun dışında küresel iklim değişikliği, habitat kaybı, yanlış arıcılık uygulamaları gibi pek çok konu da arı ölümlerinin nedenleri arasında yer alıyor.

Türkiye’de 2012-2016 yılları arasında yapılan bir çalışmada Trakya’da, özellikle de Tekirdağ ve Edirne’de toplanan ayçiçeği tarlalarının toprak örneklerinin %25’inde ve ayçiçeği çiçek numunelerinin %35’inde neonikotinoid sınıfı imidacloprid maddesi tespit edilmişti. Aynı çalışmada çiçek örneklerinin yarıya yakınındaki kalıntının ise arıların zehirlenmesine neden olabilecek düzeyde olduğu anlaşılmıştı.3 İsviçre’de yapılan bir araştırmada ise dünyanın farklı bölgelerindeki yerel üreticilerden 198 bal örneği toplandı. Bu balların %75’inde, (teker teker bakıldığında AB ve ABD’deki yasal limitlerin altında kalsa dahi) neonikotinoid sınıfı böcek öldürücü kimyasalların kalıntılarına rastlandı.4

Avrupa yasakladı, Türkiye’de serbest!

Neonikotinoidler, yaşamı çok ciddi şekilde tehdit ediyor. Böcek ilaçları ve diğer birçok pestisit arılarda “Koloni Çöküş Sendromu” adı verilen ölümlere neden oluyor. Bu kimyasallar, bitkilerin tohumlarına uygulanabiliyor, böylece bitki büyürken kimyasal maddeleri bünyesinde tutmaya devam ediyor. Bitkiyle temas eden böcekler de zehirlenerek ölüyorlar.5 Yapılan diğer araştırmalar neonikotinoid içeren böcek öldürücü kimyasalların, arıların yanı sıra özellikle kuş6, kelebek7 ve suda yaşayan omurgasızları8 da etkilediğini ortaya koyuyor.

Ayrıca bitkilere uygulanan neonikotinoidlerin büyük bir kısmı bitki yerine toprağa geçiyor ve toprakta 19 yıla kadar etkilerini yitirmeden kalabiliyorlar.9 Yani bu kimyasalların, tam olarak hangi canlıya ulaştığını ve ne kadar zarar verdiğini hesaplamak oldukça zor. Neonikotinoidlerin doğada yol açtığı zararın tam boyutu henüz bilinmiyor. Ancak bu konuda ortaya çıkan her yeni gelişme, neonikotinoidlerin ekosistem için oldukça tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor.

Avrupa Birliği 2018 yılında, neonikotinoid sınıfından arılara zarar veren 3 maddeyi sera kullanımları dışında tamamen yasaklayan tasarıyı oylayarak kabul etti. Yasağın 2018’in sonuna kadar uygulamaya geçirilmesi planlanıyor. Avrupa’da yasaklanan neonikotinoidler (imidacloprid, clothianidin ve thiamethoxam) Türkiye’deyse rahatça ve yaygın olarak kullanılıyor.

Neonikotinoidler yasaklansın!

Arı ölümlerini durdurmak ve arıları yaşatmak için atılması gereken birçok adım var. Aşağıda imzası bulunan sivil toplum kuruluşları olarak ilk adımın Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından atılmasını, arıları öldüren neonikotinoidlerin yasaklanmasını ve bu yasağın ardından konuyla ilgili denetimlerin düzenli olarak yapılmasını talep ediyoruz.
Arılara, kelebeklere, kuşlara ve daha pek çok canlıya zarar veren neonikotinoid sınıfı pestisitlerin yasaklanmasının, Türkiye’de biyoçeşitliliğin korunması ve gıda güvenliğimiz için atılacak en temel ve vazgeçilmez adımlardan biri olduğunun altını çiziyoruz.

İnsan, doğadaki canlılardan yalnızca biri. Doğayı incitmeden, bozmadan, zehirlemeden üretmek, doğanın döngüsel mantığıyla düşünerek evrendeki sayısız canlıyla uyum içinde yaşamak mümkün.

Doğanın korunmasının gerekmeyeceği bir dünya umuduyla.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Çevre ve Arı Koruma Derneği (ÇARIK)
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL)
Doğa Derneği
Doğa Koruma Merkezi (DKM)
Greenpeace
Kuzey Ormanları Savunması (KOS)
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB)
WWF-Türkiye
Yeryüzü Derneği
Yeşil Düşünce Derneği

Dipnotlar

1. AGAM “Türkiye’deki Arı ölümleri Kaygı Verici Boyutlarda.” Bursa Uludağ Üniversitesi. Eylül 14, 2015. Erişim tarihi: Aralık 05, 2018. https://uludag.edu.tr/haber/view/136.
2. Pestisit: Gıda maddelerinin üretimi, tüketimi, depolanmaları esnasında gıdalara zarar veren mikroorganizma ve zararlıları uzaklaştırmak veya yok etmek amacıyla kullanılan, kimyasal ya da biyolojik ürünlerin tümüne pestisit adı verilmektedir. Açar, Ö. Ç. “TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı Eğitim Notu Pestisit Analizleri.” Temmuz 2015. https://gidalab.tarimorman.gov.tr/gidareferans/Bel…
3. Ünal ve ark. “TAGEM/HSYGAD/12/A06/PO3/13 nolu Bal arılarında neonicotinoid grubu insektisitlerin toksikasyonlarının araştırılması adlı projenin sonuç raporu” (2016).
4. Mitchell, E. A. D. ve ark. “A Worldwide Survey of Neonicotinoids in Honey.” Science, 358/6359 (2017), s. 109–111. doi:10.1126/science.aan3684.
5. Greenpeace Akdeniz. “Arılar Yaşasın Diye: Dünyada ve Türkiye’de Tozlamayı Yapan Canlıları ve Tarımı Tehlikeye Atan Faktörlere Dair Bir Değerlendirme.” Eylül, 2018. http://www.greenpeace.org/turkey/Global/turkey/rep…
6. Eng, Margaret L., Bridget J. M. Stutchbury, ve Christy A. Morrissey. “Imidacloprid and Chlorpyrifos Insecticides Impair Migratory Ability in a Seed-eating Songbird.” Scientific Reports 7, no. 1. November 09, 2017. doi:10.1038/s41598-017-15446-x.
7. Forister ML ve ark. “Increasing Neonicotinoid Use and the Declining Butterfly Fauna of Lowland California.” Biology Letters.12: 20160475 (2016). http://dx.doi.org/10.1098/rsbl.2016.0475
8. Wood, T. ve Goulson, D. “The Environmental Risks of Neonicotinoid Pesticides: A Review of the Evidence Post 2013.” Environmental Science and Pollution Research, 24(21), (2017). s.17285-17325.
9. Goulson, D. “An Overview of the Environmental Risks Posed by Neonicotinoid Insecticides.” Journal of Applied Ecology. 50/4 (2013). s. 977–987.

 

 

Türkiye’de Arıcılık: “Arı Ürünlerinin Türkiye ve Dünyadaki Yeri ve Önemi” Konferansı

Honey Bee08.01.2015 – Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) tarafından ’Arı Ürünlerinin Türkiye ve Dünyadaki Yeri ve Önemi’ konulu konferans düzenlendi.

Konferansta konuşan DOKAP Başkanı Ekrem Yüce, arıcılığın sadece bal üretimi anlamına gelmediğini ürün çeşitliliğinin artırılması gerektiğini vurguladı. DOKAP’ın arıcılıkla ilgili yaptığı faaliyetleri anlatan Yüce, arı ürünlerinde Türkiye’nin dünyadaki yerinden bahsetti. DOKAP Başkanı Ekrem Yüce “Dünyada bal dışında arı ürünleri üreten ülkeler başında Çin gelmektedir. Özellikle Çin’de arı sütü üretimi ciddi oranda artışa devam etmektedir. Çin’de 400-500 tonluk üretim özellikle bahar aylarında gerçekleşir. Çin’de İtalyan arı sütü üretilmektedir. Kovan başına ise 300 gram verim alındığı tespit edilmiştir. Çin bu sayede arı sütünde en büyük ihracatçı konumuna gelmiştir. Dünyanın önde gelen arı sütü üretimi yapan Avrupa ülkeleri, ABD ve Japonya gelmektedir. 2011 yılında ülkemize 19 ton arı sütü ithalatı yapılmıştır” dedi.

Giresun Arıcılar Bilirliği Başkanı Kubilay Elevli ise Giresun’da bin 577 kayıtlı arıcı bulunduğunu ve ortalama 110 bin kovanın yer aldığını söyledi. Elevli “Bu arıcılarımızdan yaklaşık 500’ü gezici arıcılardır. Arıcılarımız Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Kars ve Ağrı illerine gitmektedir. Ülkemizde üretilen 90 bin ton balın yaklaşık 8 bin tonu ilimizde üretilmektedir. Bu 8 bin ton balın 5 bin tonu gezici arıcılarımızın ovalardaki çiçek balları oluştururken, geri kalanını ise daha çok aile tipi arıcılar üretmektedir. Ancak arıcılarımızın bal üretimi dışında arı sütü, polen, propolis gibi ürünlerine yönelmeleri sağlanmalıdır. Bu konuda arıcılarımızın yetiştirilmesi ve bilgilendirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Yapılan açılış konuşmalarının ardından seminere katılan konuşmacılar tarafından, arı ürünleri, ana arı, arı sütü, polen, propolis ve arı zehiri ile ilgili sunum gerçekleştirildi.

 

Arıcılıkta Avrupa’dan Öndeyiz

Zonguldak Arı Yetiştiricileri Birliği toplantısına katılan Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahri Yılmaz, Türkiye’nin bal üretimi ve kovan sayısı yönünden dünyada ikinci sırada olduğunu söyledi. Yılmaz, “Türkiye 94 bin ton bal üretiyor. 5,9 milyon aktif kovanı var” dedi.

Zonguldak Arı Yetiştiricileri Birliği’nin 2015 yılı ilk toplantısı, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (BAKKA) destekleriyle gerçekleşti. Tarım İl Müdürlüğü sosyal tesislerinde düzenlenen toplantıya Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahri Yılmaz, Orman Bölge Müdürü Ahmet Sırrı Beşer, Tarım İl Müdürü Necmi Çelik, Zonguldak Arı Yetiştiriciler Birliği Başkanı Selahattin Güney ve arıcılar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda, 2012 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Bal Tebliği hakkında bilgi verildi.

“ARICILIKTA AVRUPA’DAN ÖNDEYİZ”

Türkiye’de arıcılığın son durumu hakkında bilgi veren Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahri Yılmaz, “Türkiye olarak arıcılıkta Avrupa’dan öndeyiz. Türkiye arıcılığına baktığımızda, dünyada hem bal üretimi hem de kovan sayısı yönünden 2. sırada, Türkiye 94 bin ton bal üretiyor. 5,9 milyon aktif kovanı var. Bu kovanlarla birlikte 56 bin profesyonel arıcı fiili olarak arıcılık yapıyor. Türkiye’de arıcılık dünyanın diğer ülkeleri gibi değil, tabana yayılmış durumda. İşletme büyüklükleri ortalama 100-150 kovan arasında. Bu, tabana yayılmasını sağlıyor. Amerika da olduğu gibi 5 bin, 10 bin kovanlık işletmeler değil. Anadolu’nun arıların gen merkezi olmasıyla, hem bal veren bitkiler hem bal yapan arılar yönünden şu anda dünyanın en zengin ülkesiyiz” dedi.

“BAL TÜKETİMİNDE AB ORTALAMASININ ÜZERİNDEYİZ”

Başkan Fahri Yılmaz, Türkiye’nin bal tüketimi ortalamasının 1 kilo 100 gram civarında olduğunu ifade ederek, “Bu sayı Avrupa Birliği’nde 800-900 gram. Kişi başına bal tüketimi bu anlamda Türkiye’de Avrupa’dan daha iyi. Avrupa’nın 8 milyon, bizim 6 milyon arımız var” dedi.

“ARICILIĞIN EN BÜYÜK TEHDİDİ TARIM İLAÇLARI”

Başkan Fahri Yılmaz, “Bizde arıcılığı tehdit eden en büyük neden tarım ilaçlarıdır. Ayçiçeğinde kullanılan tarım ilaçları, çiçek döneminde bitkilere atılan ilaçlar, Tarım Bakanlığı bu konuda çok ciddi çalışmalar yaptı. Toz ilaç yasaklandı. Havadan ilaçlama yasaklandı. Bunlar Türkiye arıcılığı ve tarımı, hatta Türkiye doğası için kazanımdır. Zarar gördüğümüz konuları kamuya iletiyoruz ve çözüm üretiliyor. Çözemediğimiz konular var mı, var. Tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımı. Bu konuda arıcı olan olmayan, bal yiyen yemeyen herkesin arıya ihtiyacı var. Arı olmazsa doğa sürdürülebilir bir yapı olamaz. Çünkü bitkilerin çoğu bir yıllık arılarla dölleniyor. Anadolu’da anızlar yakılıyor, doğa kirleniyor. Batı Karadeniz’de kestane ormanları kuruyor. Orman Bakanlığı ile yaptığımız görüşmede, kestane ormanlarını geliştirici, verimliliği artırıcı projeler uygulanıyor. Bütün Türkiye’nin her yerinde 227 proje sona erdi. Ama biz istiyoruz ki 40 bin köye 40 bin tane bal ormanı projesi olsun. Çünkü Türkiye’nin her yerinde arıcılık yapılabiliyor. Böyle güzel bir ülkedeyiz. Erzurum’da her yer kar, eksi 20 derece. Zonguldak’ta güneş, 15-20 derece, arılar uçuyor” dedi.