Ana Sayfa Kanal Finans'ta Öne Çıkanlar Geleceği Tahm...

Geleceği Tahmin Eden Piyasalar

“Eski fikirlerden kaçabilmek yeni fikirler geliştirmekten daha zordur.” John Maynard Keynes

Yazılarımda genelde geleceğe dönük tahminlerde bulunup görüşlerimi açıklarken, bu yazıyı yazdığım 25 Aralık tarihinin anlam ve önemi nedeniyle bu sefer borsa tahmininde bulunmak yerine tahmin borsasından bahsedeceğim.

Francis_Galton_1850sFrancis Galton 1822’de doğdu. Olağanüstü bir zekâya sahip olan Galton henüz iki yaşındayken okumaya başladı. 5 yaşında okula başladığında ise sınıf arkadaşlarından hiçbirinin İlyada’yı duymamış olmasından hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Galton, coğrafya ve meteoroloji alanlarında çalıştıktan sonra insan dehasının ve yeteneklerinin çevresel faktörlerden çok genetik olduğunu iddia eden bir teori geliştirdi. Bazı insanların doğuştan dahi olduğuna inan Galton, demokrasiye de kuşkuyla bakmış ancak bilimsel disiplini nedeniyle düşüncelerini deneylerle test etmek istemiştir. 85 yaşındaki Galton, bunun için bir kasaba panayırına katılır ve oradaki öküz tartma yarışmasını inceler. Yarışmacılar orada bulunan bir öküzden kaç kilo et çıkacağını tahmin edip, tahminlerini ve isimlerini bir kâğıda yazıp 6 peni ödeyerek yarışmaya katılmaktadırlar. Galton yarışmadan sonra 800 tahmini inceler. İçlerinden okunamayan 13 tanesini attıktan sonra geriye 787 tahmini bir deftere kaydeder. Öküzden toplam 1198 pound (yaklaşık 544 kg) et çıkar. Yarışmacıların tahminlerinin ortalaması ise 1197 pound (yaklaşık 543 kg) olmuştur. Beklentilerinin tersine bir sonuçla karşılaşan Galton topluluğun demokratik yargısının uzman görüşlerinden daha isabetli olduğunu görür ve deneyini bütün verileriyle birlikte 1907’de yayınlar.

Bundan 100 yıl sonra yapılan bir deneyde ise 73 öğrenciden sınıfa getirilmiş bir kavanoz içinde kaç tane şeker olduğunu tahmin etmeleri istenir. En yakın tahmini yapana 20 dolar verilecek ancak en uzak tahmini yapan da 5 dolar ödeyecektir. Kavanozda 1116 adet şeker vardır ve tahminlerin ortalaması ise 1151’dir. Yani tahminlerin ortalaması gerçekten %3 kadar sapmıştır. Burada öküz tartma deneyine göre daha az sayıda tahmin bulunmaktadır ve tahmin sayısı arttıkça deneylerin daha isabetli sonuçlar ortaya çıkardığı görülmüştür.

Dr. Richard Feynman geçen yüzyılın en önemli fizikçilerinden biriydi. Uzay Mekiği Challenger 28 Ocak 1986’da kalkıştan kısa bir süre sonra havada infilak etti ve patlamanın nedenlerini araştırması için Feynman’dan yardım istendi. Feynman hatalı parçayı ve kontrol yöntemlerindeki zafiyeti tespit etti ve Rogers Komisyonu 9 Haziran 1986’da raporunu Başkan Reagan’a sundu. Hatalı parçanın üreticisi Morton Thiokol şirketiydi. Oysa patlamadan sonra New York Borsası’nda Challenger’ın yapımındaki dört büyük yüklenicinin hisseleri düşmeye başlamıştı. Fakat diğer üçü günü yüzde %3 kadar zararla kapatırken Morton Thiokol hisseleri %12 oranında düşmüştü. Ayrıca daha sonradan yapılan araştırmalar Morton Thiokol yöneticilerinin 28 Ocak tarihinde hisse satmadıklarını da göstermiştir. Bir gün içinde borsa hatalı parça üreticisini nasıl keşfedebilmişti? Bu sorunun cevabı bütün araştırmalara rağmen bulunamadı.

Kasparov-18Bir topluluğun ortak zekâsının o topluluktaki en zeki kişiden daha fazla olduğu teorisi kolay kabul edilebilir olmadığından bu konuda farklı deneyler yapılmaya devam edildi. Bunların en meşhur olanları da Kasparov dünyaya karşı deneyidir. 1999’da 75 ülkeden 50.000’den fazla satranç oyuncusu Kasparov’a karşı birleşti. Oyun internet üzerinden oynandı. Kasparov’un her hamlesine karşı oyuncular kendi hamlelerini öneriyorlar, öneriler oylanıyor ve en çok oyu alan hamle yapılıyordu. Bu nedenle günde birden fazla hamle yapılamıyordu. 62 hamle sonra beyazlarla oynayan Kasparov maçı kazandı. Bu durum topluluğun Kasparov’dan daha yetenekli olmadığı sonucunu doğurmuş gibi görünse de daha sonra Kasparov oyunda çok zorlandığını ve oyuncuların forumuna girerek tartışmaları okuduğunu itiraf etti. Karşılaşmanın aslında berabere sonuçlanmış olması gerektiğini belirten Kasparov bir avantaja ihtiyacı olduğu için forumları okuma kararı aldığını söyledi ve bu konuda 202 sayfalık bir kitap yazdı.

O zaman insanın aklına hemen şu soru geliyor: Madem topluluk bu kadar akıllı, neden bir kriz anında herkes soğukkanlılığını korumuyor da hemen satışa geçiyor? Sonuçta herkes birlikte hareket ettiğinde piyasa çöküyor ve bu herkesin kaybetmesine neden oluyor. Veya madem topluluk uzmandan daha akıllı, neden bu kadar insan okuyup doktor olmaya sonra da bir alanda uzmanlaşmaya çalışıyor? Bir hastaya ameliyat yapılacağı zaman sokaktan 100 tane insan toplayıp hadi bakalım şimdi sırayla ne yapacaksınız anlatın, sonra yapacaklarınızı oylayalım ona göre ameliyat yapalım desek sizce işe yarar mıydı? İşte bu noktada hangi tür problemlerin kitleler için daha uygun olduğu ve hangi şartlar altında kitlelerin akıllı hareket edebileceklerini bilmeliyiz.

Scott Page, “Fark” (The Difference)isimli kitabında rutin işlemlerin uzmanlar için kitlelere göre daha uygun olduğunu ancak karmaşık problemlerin genelde kitlelerce daha başarılı bir şekilde ele alınabileceğini iddia ediyor. Buna göre kitleler tarafında üç tür problem başarılı bir şekilde çözülebilir.

1. Samanlıkta iğne problemi: Bu problemde topluluk sonucu bilmemekte ancak topluluk içinde doğru sonucu bilen birileri bulunmaktadır. Kime 500 bin ister yarışmasında yarışmacı sorulan sorunun cevabını izleyici topluluğuna sorabilmekte ve sonuçların dağılımına göre karar verebilmektedir. Aynı şekilde yarışmacı isterse soruyu önceden belirlenmiş bir uzmana da telefonla sorabilmektedir. Yapılan istatistikler uzmanların soruları 2/3 oranında doğru cevapladığını ancak topluluğun %90 oranında isabet kaydettiğini göstermiştir. Bu tür problemlerde bazı kişiler doğru cevabı bildiği için doğru cevap diğer seçeneklere göre daha yüksek oranda çıkmaya meyillidir. Ancak yine de bu tür problemlerde topluluk her zaman başarı sağlayamayabilir.

2. Bir durumun tahmini: Yukarıda bahsettiğim öküz tartma ve kavanozdaki şeker problemleri bu kategoriye girmektedir. Bu tür problemlerde topluluk her zaman başarılıdır.

3. Tahmin problemi: Burada sonucu gelecekte belli olacak bir problem vardır. Bu problemi yukarıda bahsettiğimiz iki problemin birleşimi gibi düşünebiliriz. Bazıları sonuçları tahmin etmede daha başarılı olacaktır.

Bundan başka topluluğun da “bilge” bir topluluk olarak kabul edilebilmesi için farklı fikir ve düşünce yapısındaki insanlardan oluşması gerekir. Herkes benzer görüşte ve kafa yapısında olursa topluluk artık “bilge” değildir. Ayrıca bireylerin diğerlerinin tahminlerinden haberi olmaması ve kendi başlarına karar vermesi gerekir. Aksi durumda sürü psikolojisi devreye girer ve farklılık ortadan kalkar. Her gün birileri borsanın o gün sonunda yaptığı hareketi yorumlayıp neden böyle olduğunu açıklamak ihtiyacı hisseder. Yapılan açıklamaların gerçeklerle hiç ilgisi olmasa da ortada bir hikâye olması insanları mutlu eder. İnsanlar hem hikâye anlatılmasını sever hem de olaylardaki neden sonuç ilişkisini görmek onları rahatlatır. Gazzaniga ve LeDoux, ayrık beyinli hastalar üzerinde deneyler yapmışlardır. Ayrık beyinli bir hastanın beyninin bir tarafı diğer tarafı ile konuşamaz. Deneylerde hastaların beyinlerinin bir tarafına gizlice gülme ve el sallama gibi hareketleri yapma talimatı verilmiştir. Beyinin diğer tarafı ise hareketlerin nedenleri için açıklamalar yaratmıştır. Örneğin “komik bir şey söylendi veya oradaki kişiyi tanıyorum” gibi nedenler uydurmuştur. İnsan beyni dünyayı anlamak için çok çalışır ve sebep sonuç ilişkisini kurabilmek için gerektiğinde bir şeyleri uydurur. Yatırımcıların piyasa yorumlarını dinlerken kendilerini hikâyelere kaptırmamaları ve açıklamalara biraz daha eleştirici yaklaşmaları gereklidir.

60 yıl önce John Maynard Keynes durumu “Hayat bize alışılagelmiş şekilde başarısız olmanın alışagelmemiş bir şekilde başarılı olmaya göre itibarımız için daha iyi olduğunu gösterir” sözleri ile özetlemiştir. Borsa analisti da sürekli olarak haberleri takip ettiğinde ve yorumları okuduğunda kararlarını bu şekilde yönlendirebilir. Hatta yapmış olduğu tahminlerini bir haber kurumu ile paylaşıyorsa üzerinde konsensüse uygun tahmin yapması için bir baskı da oluşabilir. Ben de analist olarak çalıştığım yıllarda tahminlerimizi gönderdiğimiz yabancı kurum tarafından birkaç kez aranarak neden tahminimin herkesten daha fazla veya daha az olduğu konusunda sorgulanmıştım. Benim tahminim budur, başkalarının tahminlerine göre değil kendi varsayımlara göre tahmin yapıyorum dediğimde elbette konuyu uzatmıyorlar ancak biz yine de size hatırlatalım, tahmininizi revize etmek isterseniz lütfen yeniden gönderin diyerek görüşmeyi bitiriyorlardı. Yatırımcılar, analistlerin tahminleri ve tavsiyelerini bir de işin bu tarafını düşünerek değerlendirmelidir.

Öyleyse, bilge bir topluluk oluşturmak ve birtakım problemleri çözmek için gerçek hayatta bu yöntemden faydalanmak mümkün müdür yoksa bu olay sadece zihin jimnastiğine sebep olan birkaç deneyden mi ibarettir? Iowa Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından geliştirilen Iowa Elektronik Piyasaları IEM (Iowa Electronic Markets), başkanlık seçimleri üzerine bir çeşit tahmin piyasası oluşturmuş. Bu piyasada tahminler alınıp satılabilen birer kontrat haline getiriliyor. Bir tane cumhuriyetçi aday kazanacak diye bir kontrat oluşturuluyor ve benzer şekilde bir de demokrat aday kazanacak diye kontrat bulunuyor. Öğrenciler 5 dolarla 500 dolar arası bir tutarla bu kontratlara yatırım yapıyorlar. Sonuç gerçekleştiğinde kontrat itfa oluyor ve ödeme yapılıyor. Bugüne kadar da tahmin piyasası sonuçları yapılan anketlere göre daha isabetli olmuş. Burada dikkat çeken bir başka nokta ise komisyon olmadığı için borsanın bu işten para kazanmıyor olması. Zira bu iş araştırma amaçlı yapılıyor.

Tahmin piyasası sonuçlarının anketlerden daha isabetli olması konunun 2001 yılında ABD’deki DARPA’nın (Defence Advanced Research Project Agency) (Savunma İleri Araştırmalar Proje Teşkilatı) ilgisini çekmesine neden olmuştur. DARPA, o yıllarda Politika Analizi Piyasaları (PAM) projesini hayata geçirmeyi önermişti. Projenin kontratları ise Ortadoğu ülkelerinin siyasi ve askeri göstergeleri, küresel ekonomik ve çatışma göstergeleri ile Hamas’ın İsrail’i tanıması gibi ortaya çıkan yeni olaylar üzerine oluşturulacaktı. Tahmin gücünün arttırılması için PAM’in yaratıcıları tarafından ABD’nin Irak’tan çekilmesi durumunda Suudi Arabistan’da rejimin çökmesi ihtimali gibi bir başka şarta bağlı olaylar için de kontratlar düşünülmüştü. Proje açıklandıktan sonra Senatör Ron Wyden’ın “Birileri terörizm fantezileri üzerine bahis oynasın diye vergi verenin milyonlarca dolarının harcanmasının her Amerikan vatandaşını kızdırır” diyerek Pentagon’u suçladı ve proje durduruldpam_removedpageu.

Ancak Pandora’nın kutusu bir kere açılmıştı. Google yeni ürünlerin piyasa sürülmesi konusunda zamanlamayı kendi içindeki tahmin piyasasıyla belirliyor. Intrade.com şu anda güncel olaylar konusunda bahis oynatıyor. Bahislerde 2014 sonuna kadar Euro bölgesindeki bir ülkenin Euro’dan çıkması %59 ihtimal olarak görünüyor. 2012 sonuna kadar Fransa’nın AAA derecesini kaybetmesinin olasılığı ise %70. Bu konuda araştırmalar giderek artıyor ve yeni piyasalar oluşuyor. ABD’de birileri artık bazılarınca “cahil halk” diye aşağı görülen insanların ne kadar akıllı olabileceğini anladı ve bu gücü kendi amaçları için kullanmaya başladı bile.

Şimdi yazımın başında bahsettiğim günün anlam ve önemine gelecek olursak, efendim bendeniz bu yazıyı 25 Aralık 2011’de yazdım. Bugün, kararların tek merkezden ve uzman kişilerce verilerek ekonominin daha iyi yönetilebileceğine inanan Stalinist ekonominin çöküşünün 20. Yıl dönümüdür. 25 Aralık 1991’de Gorbaçov’un istifa etmesiyle Sovyetler Birliği de sona ermiş oldu. Geçen yazımda bahsettiğim Kondratiyef, çiftçilerin işledikleri toprağı merkezden yapılacak yönetime göre çok daha verimli kullanacaklarını savunuyordu. Kondratiyef daha o zamanlar “cahil köylüler diye sınıflandırılan insanların gücünü anlamıştı. İnanıyorum ki, 21. Yüzyılda başarılı olacak devletler de öncelikle bireyi yücelten, toplumdaki farklıkları kucaklayan, kendi halkını hor görmeyip onların içindeki gücü ortaya çıkartarak kendi güçlerine güç katmayı başarabilenler olacaktır.

Tunç Şatıroğlu, 25 Aralık 2011